Beşer dillerine bağlı hatlardan hiçbir hat tam ve kamil anlamda bir telaffuz programına sahip olmadığından o halde her zaman telaffuz ve kitabet arasında bir ihtilaf ve fasılanın düşmesi kaçınılmazdır. Nitekim lügat sözlüklerinde, genellikle asli medhalin veya getirilen maddenin zikrinden sonra onun yanında, o kelimenin ses özelliği niteliğinde olan diğer bir takım harf ve işaretlerle o kelimenin yazılmasından veya yazılı şeklinden çıkmayan talaffuzu da getirilmektedir. Arap dili ve hattı da bu kaideden -yani telafuz ile yazım arasındaki fark ve fasıla- beri değildir. Bundan dolayı örneğin “ktb” kelimesini okumak için hem ibarenin mana ve sibakına dikkat etmek gerekir, hem de harflerin i’rab ve harekelerine dikkat etmek gerekiyor (elbette Arap hattının hicri ilk asırlarda nokta ve işarete sahip olmadığını da biliyoruz. Nerde kaldı ki hareke ve i’rab olsun). Evet bu kelime, dört şekilde okunabilir: 1- ketebe,
2- kütibe,
3- kitab,
4- kütub.
Şimdi bile Fars dilinde tam anlamıyla bir telafuz ve yazılım bütünlüğü mevcut değildir. Örneğin Read More»