Soru:
İngiliz ilaçlarının[262] yaygın bir şekilde kullanıldığı günümüzde, sıvı her ilacın bileşiminde alkol (şarabın ana maddesi) bulunmaktadır. Ben, bu gibi ilaçlardan sakınıyorum. Ama şunu da unutmamak gerekir ki, Kur’an-ı Kerim’de hamr’ın haram kılınmasıyla ilgili hükümdeki ” hamr” sözcüğünün anlamı sarhoşluk verici şey olarak alınırsa ilaçtaki alkol sarhoşluk vermeyecek ölçüde az olmakta ve herhangi bir kimse ilacı, ne sarhoş olmak amacıyla kullanmakta ve ne de bu bileşimdeki alkolü kendisi için helal kılmaya çalışmaktadır. Eğer bu şekilde ince elenip sık dokunursa tost ekmeğinin[263] hamuru mayalanırken biraz alkol oluşmakta, şişelerde satılan şerbetlerde de [264] ister istemez bir miktar alkol bulunmaktadır. Hatta iyice olgunlaşmış üzümlerde de alkol meydana gelmektedir. Bu gibi durumlarda hiçbir haramlık sebebi göze çarpmadığı halde, neden sadece ilaca alkol katılması üzerinde bu kadar fazla duruluyor?
Yine “hamr”ın mânâsı eğer dil itibarıyla üzüm şarabı olarak alınırsa, alkol üzüm şarabı değildir. Bu yüzden İngiliz ilaçlarının nâcaiz olmaması gerekir. Lakin ulema böyle ilaçların söz konusu olmadığı bir zamanda öyle katı fetvalar vermişlerdir ki, bugün bu fetvaları bazı yerlerde ulgulamaya kalktığımızda büyük güçlüklerle karşı karşıya kalmaktayız. Şunu da unutmamak gerekir ki, bugün Yunan ilaçlarım doğru-dürüst bir şekilde bulmak da oldukça güçleşmiştir. En muttaki Yunan ilacı eczacısı bile inci şurubunun içine inci yerine sedef katmaktadır ve dahası; halk, daha fazla geliştirilmiş İngiliz tıbbı ve cerrahi uzmanlarına rağbet gösterirken, onlar itibarlarını korumak için Yunan ilaçlarını tavsiye ederek daha dindar gözükmek istemektedirler. Bütün boyutlarını göz önünde tutarak görüşlerinizi açıklayabilir misiniz?
Cevap:
“Hamr” her ne kadar üzüm şarabına deniyorsa da, bundan kasıt sarhoşluk veren herşeydir. Nitekim hararın tanımı; “aklı, kaybettiren herşey harardır’ şeklinde yapılmıştır. Yine şeriatta şu usul de belirlenmiştir: “Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır.” Bu az miktarın haramlığı sarhoşluk vermesinden dolayı değildir. Bunun asıl sebebi, o az miktarın kullanılması sebebiyle insanın içinde haramlara karşı mevcut olan iğrenme ve hassasiyetin ortadan kalkmasından ya da en azından zayıflamasından dolayıdır.
Yine tüm içkilerde asıl sarhoşluk veren şeyin, sadece alkol olduğu bilimsel açıdan doğrulanmıştır. Bu yüzden ne şekilde olursa olsun onun kullanılması caiz değildir. Tabii ki, tıp ilminin gelişmesinin bir süredir müslüman ülkelerde durmuş olduğu, modern zamanda bu ilmin tüm ilerlemesinin haram-helal farkı gözetmeyen kişilerin elinde bulunduğu ve bu kişilerin yeni devrin çoğu tesirli ilaçlarında alkolü iyi bir çözücü olarak keşfedip yaygın bir şekilde kullandıkları bir durumda fertler için bir zorunluluk hali ortaya acıkmıştır.
Şeriat, herhangi bir kimseden sıhhatini ve hayatım korumada sadece belli bir zamana kadar üretilmiş ilaçları kullanmasını, o zamandan sonra üretilmiş ilaçlar ne kadar kullanışh ve faydalı olursa olsun, onlardan uzak kalmasını; kendini tehlikeye atmamasını ister. Bu yüzden fertler, bu gibi kaynaklan, zorunluluk üzerine haramlık sebebi var olması halinde bile, kendi hayatlarını korumada kullanabilirler. Ne ki, müslümanların tamamı genel olarak tıb ilmi ve eczacılığın modern gelişmelerini İslâmlaştırmak yolunda topluca gayret göstermedikçe bu günahın sorumluları olarak kalacaklardır.
Modern tıb ilmini ve eczacılığı İslâmlaştırmak sözüyle şunu kastediyorum: Tıb ilminin halen mevcutolan ve gelecekteki gelişmeleri İslâm ahlâkı usullerine bağlı kılınmalı ve eczacılığın şimdi mevcut olan ve gelecekteki gelişmelerini içeren kaynakları bütünüyle İslâmî kalıplara dökülmelidir. Bu iş toplumsal bir çalışmayla olmadığı takdirde fertler zorunluluk ya da çaresizlik sebebiyle muaf olmaya devam edecekler ama cemaatin amel defterine sürekli günah yazılmaya da devam edecektir. Toplumsal günahların şu özelliği vardır: Bu günah sebebiyle bireysel olarak fertler zorunluluk hali kapsamına girmekte ama toplumsal olarak tüm cemaat günahkâr olmaktadır![265
[262] Hind Yarımadasında yeni usûl (kimyasal) ilaçlar İngiliz ilacı, eski usûl (tabii, bitkisel) ilaçlarsa Yunan ilacı olarak bilinmektedir. (Çev.)
KAYNAK : Mevdudi,Fetvalar