• İlahiyat Arapça Eğitim Seti
  • D.B.Meal Video Takip
  • Sanal-Medrese
  • İlahiyat Arapça Eğitim Seti
  • D.B.Meal Video Takip
  • Sanal-Medrese
KELAM
Browse:
  • Home
  • KELAM
  • Allah Hakkında Ne Biliyoruz ?

Allah Hakkında Ne Biliyoruz ?

by Admin in KELAM
Tags: Allah arşa istiva etti ne demek, allah hakkında sakıncalı sözler, Allah nerededir, allah ve hadisler, Allah’ı (C.C.) Rüyada Görmek, Allah’ı görebilir miyiz, Allah’ın sıfatları kaçtır, Allah’ın sıfatları nelerdir, Allah’ın sıfatları ve delilleri, allahın isimleri kaçtır, allahın varlığının delilleri, beka sıfatı, Ehl-i sünnetin Görüşü, Kıdem sıfatı
Dünyayı,kendisini,bilgisayarını ve pek çok şeyi öğrenme yolunda ilerleyen bizler,Allah hakkında ne biliyoruz ? Allah hakkında konuşabilir miyiz ?Yoksa bize nimet veren yüce yaratıcı hakkında 10 dakika bile konuşacak kadar onu tanımıyor muyuz ?Bu yazımda aşağıda sıralamış olduğum maddeler ile Allah hakkında bir yazı yazmayı amaçladım.1.     Allah’ın varlığının delilleri
2.     Allah’ın isimleri
3.     Allah’ın sıfatları
4.     Allah nerededir ?
5.     Allah’ı görebilir miyiz ?
6.     Allah hakkında sakıncalı sözler
………………………
Allah’ın varlığının delilleri hakkında

Allah’ın varlığına inanmak islâm dairesinin içerisinde bulunabilmenin birinci şartıdır.
Allah’ın zatı üzerinde düşünmek haramdır. Onun zatını idrak etmek aklen mümkün değildir.
Çünkü Allah’ın hiç bir benzeri yoktur. Aklın ulaşabildiği ve kavrayabildiği şeyler ancak madde cinsinden olan şeylerdir. Allah ise madde değildir (madde olduğunu ileri süren mezhep : mücessime>sapık mezheptir.).Bu durumda insanoğlu Allah’ın zatını kavramaktan acizdir.Aciz olduğu halde bu hususta ısrarın ise getirisi sadece sapıklık olacaktır.’’ Allah’ın yarattıkları hakkında düşününüz. Fakat Allah’ın zatı hakkında düşünmeyiniz. Gerçekten siz buna(zatını düşünmeye) hiç güç yetiremezsiniz.’’(Suyuti,Camiussağir,1 : 132) sahihliğini teyit için kaynak: Acluni ,Keşful Hafa , 1, 311.Şura 11’de Allah’ın benzeri olmadığı belirtilmiştir,dolayısı ile zatı hakkında düşünsek bile yanlış düşünürüz.

Biz insanlar,Allah’ı sadece dinimizin net delillerinin verdiği bilgiler vasıtasıyla tanıyabilmekteyiz,yani fikir yürütmek bir hata olacaktır çünkü mevzu bahis Allah,öyleyse delilsiz önerme yapmak sakıncalıdır.
Allah’ın görülmüyor oluşu onun yokluğunu gerekli kılmaz çünkü bundan 500 yıl önce mikroplar,virüsler görülebiliyor muydu ? Demek ki teknoloji geliştikçe,zaman geçtikçe görülmeyen bazı şeyler görülür hale gelmektedir.Ayrıca insan sınırlı bir varlıktır ki her şeyi duyamamakta, görememekte .Bugün bile bilim, insan kulağı her sesi duyamamaktadır demekle birlikte duyamadığımız seslerin varlığını kabul etmektedir.Zaman ilerledikçe görülmeyen, bilinmeyen bazı gerçekler bilinir görülür oluyorsa elbet bir gün ya Allah’ı göreceğiz ya da kendisini göstermese de varlığından hiç emin olmadığımız kadar emin olmak zorunda kalacağız(cehennem).

Allah’ın varlığının bir delili

Delillerin tamamını saymak mümkün değildir. Aslen din felsefesinin konusu olan Allah’ın varlığını ispatlamak,bazı ilmihal kitaplarımızda da yer almıştır ama yine de bu konu hakkında müstakil bir çok kitap yazılmıştır.

1-Hudûs (sonradan var olma) delili :
Bilindiği üzere failsiz(işi yapansız) meful (yapılan iş) olabilmesi imkansızdır. Bu âlem,hâdis yani sonradan vâr olmadır.sonradan var olması demek,varlığının bir başlangıcı var,demektir ki bu durumda bir vâr ediciye muhtaç olur.Aklen de bu var edicinin,var olanların zıttına yani varlığının başlangıçsız olması gerekir.Çünkü varlığının bir başlangıcı olsaydı o zaman,âlem ile eşit olurdu ki yaratma,vâr edebilme vasfının sahibi olamazdı.Aynı sıfatları taşıyan şeyler arasında bir üstünlük olabilmesi aklen muhaldir.
Çevremizde görebildiğimiz ve göremediğimiz mevcudâtın varlığı kendisine bağlı olan vâr ediciye vacibul vucut denir.
Bu alemin sonradan meydana gelme olduğunun delili ise,her an her şeyin değişim içinde olmasıdır.insan ölüyorsa,demek ki doğuyor.öyleyse bir başlangıcı mevcuttur.ağaçlar kuruyorsa,demek ki yaşama geldiği bir an var.kısacası zamana tabi olan her şey,değişim süreci içerisinde yer alır ve bu sürecin bir başlangıcı ve sonu kesinlikle vardır.
Filozofların,alemin varlığının bir başlangıcı olduğu hakkında pek çok ispatı mevcuttur.Gerçi artık bilim de bunu tespit etmiş ve coğrafya kitaplarına bile koymuştur.’’dünya tahminen …milyon yıl kadar önce var oldu.’’ Kaydı,coğrafyaya aittir ve bu bilgi,lise kitaplarında dahi yer almaktadır.
Bilim, her ne kadar Allah’ın varlığını ispatlayamıyorsa da,yokluğunu da ispatlayamaz!Yani ‘’Ben bilimin ispatına göre inanırım.’’diyorsak , kişiler neden sadece ‘’Bilim tarafından ispatlanamadığına göre yoktur.’’ Diyerek resmin yarısını görüyor ? Resmin kalan tarafında ‘’YOKLUĞUNU DA İSPATLAYAMIYOR’’ gerçeği yatmaktadır. Varlığının ispatlanamayışı,yokluğunun bir delilidir,düşüncesi de resmi bütün olarak görememenin hatasından kaynaklanır çünkü bilimin Allah’ın yokluğunu ispatlayamayışı da varlığının bir delilidir,şeklinde bir sonuç direk çıkmaktadır.Bu durumda hangi sonuç doğrudur ?Bilimin her şeyi deneyleyemediği bilinen bir gerçektir,şöyle ki bir insanın duygusunu bilim deneyleyip, duygu vardır veya da yoktur,diyememekte ise de bizler duyguların varlığından eminiz.Bu durumda aciz olan kimdir ? Ortaya çıkan sonuç ;Allah,melek,cin,şeytan gibi gözle görülmeyen varlıkların yokluğuna bilimsel bir delil yokken, onların varlığına dînî ve aklî deliller pek çoktur ki bu deliller aslında bilimin delillerinden çok daha kesinlik arz eder.

Her şey yaratılmışsa haşa Allah’ı kim yarattı?

Bu soru batıl(geçersiz) ,mantık kurallarına aykırıdır. ’’Her şey yaratılmamıştır’’,cümlesi yanlış bir cümledir.Yaratılmamış olanlara örn; Kur’an.
Bu sorunun cevabı,bu konu içerisine yayılmıştır.Yani bir yaratıcının,yaratılmadan varlığı zorunludur,yoksa teselsülün(yaratılma zincirinin) önüne geçilemezdi.
Dinen şunu söylemek mümkündür ; Allah hakkında ‘’yaratılmıştır ’’düşüncesi Allah’ın ‘’kıyam bi nefsihi’’ sıfatına aykırı olur ki bu sıfat ayetle sabittir ’’ Doğurmadı ve doğurulmadı.’’(İhlas :3) dolayısıyla bu düşünce ayet ile çürütülür.

Yaratılmış olmak,âciz olmanın bir belgesidir çünkü her yaratılanın sonu vardır.Kimse sonsuz olma gücüne sahip olamadığına göre, her canlının bir sonu olduğuna göre ki bunu inkar etmek akıl ile örtüşmez çünkü atalarımızın yaşamadığını (reenkarnasyona inananlar hariç) herkes bilmektedir.Bu durumda her yaratılan âcizdir,sonu vardır.Mâdem ki yaratılanların,örneğin insanların bir sonu var,öyleyse onların sonunu getirecek bir varlığa ihtiyaçları var ve bu varlığın da yine aklen sonu olmayan bir varlık olması gerekmektedir ki aradan asırlar da geçse insanların sonunu getirebilsin.
Ayrıca bu var edicinin bir sonu olsaydı ,yaratılanlarla benzeşir olurdu ki pek çok filozofun da dile getirdiği gibi,yaratıcı hiçbir şeye benzemez ve üstün bir varlıktır.işte bu üstünlük ancak yaratılmamış olmakla mümkündür. Kısaca ;
Vucuda gelmiş olanların vucuda gelmesini sağlayacak olan illet(failsiz fiil olamayacağı) bir yaratılmamış olanın gerekliliğinin illetidir(yapılmış(fiil) olan bir şey varsa ki var,bu durumda onları yapan bir zatın olması).dolayısıyla yaratıcının yaratılmamış olması gerekir.işte bu sebepten ötürü Allah yaratılmamıştır.Aksi halde bu yaratılma zincirinin dur durak bilmeksizin gitmesi,uzaması gerekirdi ki bu da aklen muhaldir.

Kritisizm kurucusu olan Descartes Allah’ın varlığı hakkında şöyle demiştir :“Allah’ın varlığı, bir hakikati ifade eden geometrik teorilerden daha hakikidir.”

Ünlü matematikçi,fizikçi ve filozof olan Paskal, Allah hakkında şöyle demiştir : ‘’ insanlar arasında akıllı diyebileceğimiz sadece iki grup insan vardır ; Allah’ı bildikleri için inanarak onun yolunda olanlar ve Allah’ı bilmedikleri halde onu bulmak ve inanmak için çaba sarf edenlerdir.Bu iki grubun dışında kalanları akıllı saymak doğru değildir.

………………………………………………………………

Allah’ın isimleri kaçtır ?

Ayetler :

1- وَلِلّٰهِ الْاَسْمَاءُ الْحُسْنٰى فَادْعُوهُ بِهَا
En güzel isimler Allah’ındır. O’na o güzel isimleriyle dua edin… (Araf suresi 180. ayet)

’’ …Sadece Kuranı Kerim’de Allah’ın 100’den fazla ismi yer almaktadır…’’(D.İ.B Kur’an Yolu Tefsiri,ilgili ayet, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları)
……………
2- اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ لَهُ الْاَسْمَاءُ الْحُسْنٰى
Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. En güzel isimler O’nundur. (Taha suresi 8. ayet)
……………
3- قُلِ ادْعُوا اللّٰهَ اَوِ ادْعُوا الرَّحْمٰنَ اَيًّا مَا تَدْعُوا فَلَهُ الْاَسْمَاءُ الْحُسْنٰى
De ki: “(Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O’nundur.”… (İsra suresi 110. ayet)
……………
4- هُوَ اللّٰهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْاَسْمَاءُ الْحُسْنٰى
O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur… (Haşir suresi 24. ayet)
……………

ibn hazm el-muhalla adlı kitabında (1,51) Allah’ın isimlerini 99 olarak sınırlandırmış bunu da ilgili hadislere dayandırmıştır ki bu hatadır çükü diğer hadisleri de göz önünde bulundurmamız gerekir.Biz de o hadisi göz önüne alarak, farklı bir hadise dayanarak bu hadislerin sınırlayıcı özelliği olmadığını dolayısıyla 99’dan fazla ismi olduğunu söyleri.Bunu da sahih bir hadise (A.B.Hanbel,3704-Elbani hadisi sahih görmüş-Silsiletu sahih,199) dayandırırız.
Hadiste (A.B.Hanbel,3704) geçen : ’’   أَوْ اسْتَأْثَرْتَ بِهِ فِي عِلْمِ الْغَيْبِ عِنْدَكَ’’   bu cümle ; ’’ Veya senin katında,ğayb ilminde gizlediğin (isimler…)’’ anlamına gelmektedir ki bu da 99’dan fazla isim olduğuna delildir.İmam Nevevi,Sahih-i Müslim’in Şerh’inde :’’Bu hadisin Allah’ın isimlerini sınırlayıcı olmadığında ulema ittifak etmiştir.Bu hadisin manası ’ Allah’ın bu 99 isimden başka ismi yoktur.’ değildir.Bu hadis ile kast edilen şey ’bu 99 ismi sayan cennete girer.’ cennete girişi bildiren bu haber,Allah’ın isimlerini sınırlama özelliğine sahip değildir.’’ (18 cilt,2.Baskı,Daru ihyai türasil arabiy)

Allah’ın isimleri 99 tane değil,daha çoktur.Nitekim D.İ.Başkanlığına ait ilmihalde de buna değinilmiştir ;’’Allah’ın isim ve sıfatları 99 isimden ibaret değildir. Allah’ın âyet ve hadislerde geçen başka isimleri de vardır. Hadiste 99 sayısının zikredilmesi, sınırlama anlamında değil, bu isimlerin Allah’ın en meşhur isimleri olması sebebiyledir. ’’ (D.İ.B iki ciltlik ilmihal,cilt 1 , Ankara,2006)

نسمي الله شيئا لا كالاشيا وذاتا عن جهات الست خالـي
’’ Allah tealayı ’ şey’ diye isimlendiririz fakat diğer şeyler gibi değil.Altı (üst-alt-sağ-sol-ön-arka) yönden hali Zat diye de isimlendirebiliriz.’’(Şerh-i Emali,Aliyyül Kari,s.6 ,Mektebetü Mahmudiyye,Fatih-İstanbul)

Şarih Aliyyül Kari,bu metni şerh ederken,Allah’a şey demenin caizliğine dair قُلْ اَيُّ شَیْءٍ اَكْبَرُ شَهَادَةً قُلِ اللّٰهُ شَهٖيدٌ بَيْنٖى وَبَيْنَكُمْ De ki: “Şahitlik bakımından hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Allah benimle sizin aranızda şahittir…’’ Enam suresi 19. ayetten yararlanır.(F.Razi ve bir grup alim bu görüşe katılmaz.Bakınız: F.Razi-Tefsiri Kebir,Araf süresi 180.ayetin tefsiri )

Zat diye isim verilirken de pek çok hadiste geçen ’’ ذات الله ’’ kelimesine dayanır.Bu kelime mevkuf hadis olarak Buhari’de,merfu hadis olarak ; Müslim,Ebu davut,Darimi,A.B.Hanbel,İbn Hibban ve daha pek çok hadis kitabında geçmektedir.
تَفَكَّرُوا فِي كُلِّ شَيْءٍ وَلا تَفَكَّرُوا فِي ذَاتِ اللَّهِ  Bu hadiste ’’ Her şey hakkında düşünün,Allah’ın zatı hakkında tefekkür etmeyin.’’ buyrulmaktadır. (Beyhaki,El esma vel sıfat,618,Ravilerin birisi hasen,diğerleri sikadır.Farklı kitaplarda farklı raviler ile geçer,çoğunun senedi zayıftır,Sehavi,El mekasidül hasene’de onların senedi için zayıf,manası için sahih demiştir,s.260.Bizim bulduğumuz hadis için,İbn Hacer,Fethul Bari 13,283’de senedi ceyyit (sahih veya hasen) ,demiştir.)

Allah’ın isimlerini 99 olarak ifade eden hadisler,çokluktan kinayedir.Dolayısı ile 99 sayısı hadiste geçiyor,bunu çoğaltamazsınız,düşüncesi hata olur.(Bakınız : Edebi sanatlarda kinaye)

Hadislere Giriş :

Allah’ın isimlerinin 99 olduğunu belirten hadisler (değişik lafızla aynı manaya gelen çeşitli hadisler vardır) ;

1- إِنَّ لِلَّهِ تِسْعَةً وَتِسْعِينَ اسْمًا مِائَةً إِلَّا وَاحِدًا مَنْ أَحْصَاهَا دَخَلَ الْجَنَّةَ
’’Allah’ın yüzden 1 eksik,100 ismi vardır.Kim onları ezberlerse (gereği gibi amel ederse) cennete girer.’’

İlgili hadisn rical ve tahric ilmi ile alakası ;

A- Tahric ilmi (bire bir aynı metin ve 99 isimden bahseden hadisler):

1.     Buhari’de 3 tane
2.     Müslim’de 2 tane
3.     Tirmizi’de 3 kez
4.     Sünen,İbn Mace 2 kez
5.     Müsned,A.B.Hanbel 5 kez
6.     Sahih,İbn Hibban 2 kez
7.     Şuabül iman, Beyhaki 1 kez
8.     Sünen-i Kübra,Beyhaki 2 kez
9.     Mucemül evsad,Taberani 3 kez
10.     Emali,İbn Hacer 13 kez
11.     İlelül Kebir,Tirmizi 1 kez
12.     Garibul hadis,Hattabi 1 kez
13.     Tevhid,İbn Mendeh 7 kez
14.     El itikat ila sebili rüşd,Beyhaki 4 kez
15.     Esma ve sıfat,Beyhaki 5 kez
16.     Hilyetül Evliya,Ebu neim 3 kez
17.     Tarihu Bağdat,Hattabi 3 kez
18.     El dua,Taberani 5 kez
19.     Deavatül kebir,Beyhaki
20.     Müsned,A.B.Hanbel 7 kez
21.     Tefsir,Mukatil Bin Süleyman
22.     El vesid fi tefsiril Kur’anil mecid,Vahidi
23.     Tehzibul kemal,Mizzi
24.     İlelül Kebir,Tirmizi
25.     Cami’ , Tirmizi
26.     Sünen-i Kübra,Nesai
27.     Camiul beyan an tevilül Kur’an,İbn cerir Taberi 2 kez
28.     Şerhu sünne,Beğavi 2 kez
29.     Zuaful kebir,Ukayli
30.     Tefsir-i İbn Ebi Hatim 2 kez
31.     Tahrici ehadisil esmail husna,İbn Hacer el askalani 15 kez
32.     Mucem,ibn Arabi 2 kez
33.     El dua,Taberani 19 kez
34.     Sahih,İbn Hibban 2 kez
35.     Mucemul evsad,Taberani 4 kez
36.     Müsnedu şamiyyin,Taberani 2 kez
37.     El kamil fi zuafai rical,İbn Adiy 5 kez

B- Rical ilmi (Buhari’deki hadis içindir) :

1.     حكم بن نافع : Sika (güvenilir ravi) Ebu hatim razi,İbn Hibban,İbn hacer,Yahya bin muin
2.     شعيب بن دينار : Sikav hadis hafızı. Ebu hatim razi,İbn Hibban,Ebu yala,A.B.Hanbel,Nesai,Zehebi
3.     عبد الله بن ذكوان : Sikadır.İbn hibban,A.B.Hanbel,Nesai,İbn Hacer,Takrip’te :’’Sika ve fakih.’’ demiştir.
4.     عبد الرحمن بن هرمز : Sikadır.İbn hacer,ibn hibban,Ebu zür’a razi,Zehebi,Vakidi
5.     عبد الرحمن بن صخر : Ebu Hureyre’dir.Sahabidir.
…………………….
Allah’ın isimlerinin neler olduğunu (isimlerin geçtiği hadisler) belirten hadisler ;

2- إِنَّ لِلَّهِ تَعَالَى تِسْعَةً وَتِسْعِينَ اسْمًا مِائَةً غَيْرَ وَاحِدَةٍ مَنْ أَحْصَاهَا دَخَلَ الْجَنَّةَ، هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ الْغَفَّارُ الْقَهَّارُ الْوَهَّابُ الرَّزَّاقُ الْفَتَّاحُ الْعَلِيمُ الْقَابِضُ الْبَاسِطُ الْخَافِضُ الرَّافِعُ الْمُعِزُّ الْمُذِلُّ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ الْحَكَمُ الْعَدْلُ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ الْحَلِيمُ الْعَظِيمُ الْغَفُورُ الشَّكُورُ الْعَلِيُّ الْكَبِيرُ الْحَفِيظُ الْمُقِيتُ الْحَسِيبُ الْجَلِيلُ الْكَرِيمُ الرَّقِيبُ الْمُجِيبُ الْوَاسِعُ الْحَكِيمُ الْوَدُودُ الْمَجِيدُ الْبَاعِثُ الشَّهِيدُ الْحَقُّ الْوَكِيلُ الْقَوِيُّ الْمَتِينُ الْوَلِيُّ الْحَمِيدُ الْمُحْصِي الْمُبْدِئُ الْمُعِيدُ الْمُحْيِي الْمُمِيتُ الْحَيُّ الْقَيُّومُ الْوَاجِدُ الْمَاجِدُ الْوَاحِدُ الصَّمَدُ الْقَادِرُ الْمُقْتَدِرُ الْمُقَدِّمُ الْمُؤَخِّرُ الْأَوَّلُ الْآخِرُ الظَّاهِرُ الْبَاطِنُ الْوَالِيَ الْمُتَعَالِي الْبَرُّ التَّوَّابُ الْمُنْتَقِمُ الْعَفُوُّ الرَّءُوفُ مَالِكُ الْمُلْكِ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ الْمُقْسِطُ الْجَامِعُ الْغَنِيُّ الْمُغْنِي الْمَانِعُ الضَّارُّ النَّافِعُ النُّورُ الْهَادِي الْبَدِيعُ الْبَاقِي الْوَارِثُ الرَّشِيدُ الصَّبُورُ

İlgili hadisin rical ve tahric ilmi ile alakası ;

A- Tahric ilmi : Tirmizi,Sünen 3507 nolu hadis,5 cilt,Daru iyhau türasil Arabiy,1.Baskı,Beyrut

B- Rical ilmi :

1.     إبراهيم بن يعقوب السعدي : Sikadır.
2.     صفوان بن صالح الثقفي : Sikadır.
3.     وليد بن مسلم : Sikadır.
4.     شعيب بن دينار : Sika ve hadis hafızıdır.
5.     عبد الله بن ذكوان : Sikadır.
6.     عبد الرحمن بن هرمز : Sikadır.
7.     عبد الرحمن بن صخر : Ebu Hureyre’dir.Sahabidir.İnceleme dışıdır.
…………………….

3- إِنَّ لِلَّهِ تِسْعَةً وَتِسْعِينَ اسْمًا، مِائَةً إِلَّا وَاحِدًا، إِنَّهُ وِتْرٌ يُحِبُّ الْوِتْرَ، مَنْ حَفِظَهَا دَخَلَ الْجَنَّةَ، وَهِيَ اللَّهُ الْوَاحِدُ الصَّمَدُ الْأَوَّلُ الْآخِرُ
الظَّاهِرُ الْبَاطِنُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ الْمَلِكُ الْحَقُّ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ الْعَلِيمُ الْعَظِيمُ الْبَارُّ الْمُتْعَالِ الْجَلِيلُ الْجَمِيلُ الْحَيُّ الْقَيُّومُ الْقَادِرُ الْقَاهِرُ الْعَلِيُّ الْحَكِيمُ الْقَرِيبُ الْمُجِيبُ الْغَنِيُّ الْوَهَّابُ الْوَدُودُ الشَّكُورُ الْمَاجِدُ الْوَاجِدُ الْوَالِي الرَّاشِدُ الْعَفُوُّ الْغَفُورُ الْحَلِيمُ الْكَرِيمُ التَّوَّابُ الرَّبُّ الْمَجِيدُ الْوَلِيُّ الشَّهِيدُ الْمُبِينُ الْبُرْهَانُ الرَّءُوفُ الرَّحِيمُ الْمُبْدِئُ الْمُعِيدُ الْبَاعِثُ الْوَارِثُ الْقَوِيُّ الشَّدِيدُ الضَّارُّ النَّافِعُ الْبَاقِي الْوَاقِي الْخَافِضُ الرَّافِعُ الْقَابِضُ الْبَاسِطُ الْمُعِزُّ الْمُذِلُّ الْمُقْسِطُ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَتِينُ الْقَائِمُ الدَّائِمُ الْحَافِظُ الْوَكِيلُ الْفَاطِرُ السَّامِعُ الْمُعْطِي الْمُحْيِي الْمُمِيتُ الْمَانِعُ الْجَامِعُ الْهَادِي الْكَافِي الْأَبَدُ الْعَالِمُ الصَّادِقُ النُّورُ الْمُنِيرُ التَّامُّ الْقَدِيمُ الْوِتْرُ الْأَحَدُ الصَّمَدُ الَّذِي لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا أَحَدٌ

İlgili hadisin rical ve tahric ilmi ile alakası ;

A- Tahric ilmi : İbn Mace,Sünen 3861 nolu hadis,2 cilt,Darul Fikr, 1.Baskı ,Beyrut

B-Rical ilmi :

1.     هشام بن عمار السلمي : ibn Hibban’a göre sikadır.
2.     عبد الملك بن محمد : Makbuldür.İbn Hacer’e göre leyyindir. (gevşektir.) İbn Hibban da bu ravinin geçtiği hadis ile delil çıkartılamaz,demektedir.Sika olduğunu söyleyen de vardır.
3.     زهير بن محمد : Ebu Ahmet Hakim,bazı münker hadisleri vardır,der.Beyhaki de Sünen’i kübra’sında kavi değildir,der.Bazı yazarlar A.B.Hanbel’in bu ravi için sika,dediğini naklederken bazı yazarlar da münker dediğini nakletmiştir.Nesai ise zayıf,kavi değil,münker demiştir.
4.     موسى بن عقبة القرشي : Sika ve fakihtir.A.B.Hanbel,Nesai,Zehebi,Vakidi.İbn Hacer,Takrib adlı kitabında sika ve fakih demiştir.
5.     عبد الرحمن بن هرمز : Sikadır.İbn hibban,Zehebi,Vakidi,Yahya bin Muin
6.     عبد الرحمن بن صخر : Ebu Hureyre’dir.
…………………….

4- إِنَّ لِلَّهِ تِسْعَةًوَتِسْعِينَ اسْمًا مِائَةً إِلا وَاحِدًا إِنَّهُ وِتْرٌ يُحِبُّ الْوِتْرَ مَنْ أَحْصَاهَا دَخَلَ الْجَنَّةَ هُوَ اللَّهُ الَّذِي لا إِلَهَ إِلا هُوَ الرَّحْمَنُ، الرَّحِيمُ، الْمَلِكُ، الْقُدُّوسُ، السَّلامُ، الْمُؤْمِنُ، الْمُهَيْمِنُ، الْعَزِيزُ، الْجَبَّارُ، الْمُتَكَبِّرُ، الْخَالِقُ، الْبَارِئُ، الْمُصَوِّرُ، الْغَفَّارُ، الْقَهَّارُ، الْوَهَّابُ، الرَّزَّاقُ، الْفَتَّاحُ، الْعَلِيمُ، الْقَابِضُ، الْبَاسِطُ، الْخَافِضُ، الرَّافِعُ، الْمُعِزُّ، الْمُذِلُّ، السَّمِيعُ، الْبَصِيرُ، الْحَكَمُ، الْعَدْلُ، اللَّطِيفُ، الْخَبِيرُ، الْحَلِيمُ، الْعَظِيمُ، الْغَفُورُ، الشَّكُورُ، الْعَلِيُّ، الْكَبِيرُ، الْحَفِيظُ، الْمُقِيتُ، الْحَسِيبُ، الْجَلِيلُ، الْكَرِيمُ، الرَّقِيبُ، الْوَاسِعُ، الْحَكِيمُ، الْوَدُودُ، الْمَجِيدُ، الْمُجِيبُ، الْبَاعِثُ، الشَّهِيدُ، الْحَقُّ، الْوَكِيلُ، الْقَوِيُّ، الْمَتِينُ، الْوَلِيُّ، الْحَمِيدُ، الْمُحْصِي، الْمُبْدِئُ، الْمُعِيدُ، الْمُحْيِي، الْمُمِيتُ، الْحَيُّ، الْقَيُّومُ، الْوَاجِدُ، الْمَاجِدُ، الْوَاحِدُ، الأَحَدُ، الصَّمَدُ، الْقَادِرُ، الْمُقْتَدِرُ، الْمُقَدِّمُ، الْمُؤَخِّرُ، الأَوَّلُ، الآخِرُ، الظَّاهِرُ، الْبَاطِنُ، الْمُتَعَالِ، الْبَرُّ، التَّوَّابُ، الْمُنْتَقِمُ، الْعَفُوُّ، الرَّءُوفُ، مَالِكُ الْمُلْكِ، ذُو الْجَلالِ وَالإِكْرَامِ، الْمُقْسِطُ، الْمَانِعُ، الْغَنِيُّ، الْمُغْنِي، الْجَامِعُ، الضَّارُّ، النَّافِعُ، النُّورُ، الْهَادِي، الْبَدِيعُ، الْبَاقِي، الْوَارِثُ، الرَّشِيدُ، الصَّبُورُ

İlgili hadisin rical ve tahric ilmi ile alakası ;

A- Tahric ilmi : Sahih,İbn Hibban 808 nolu hadis,18 cilt,Müessiseturrisale,2.Baskı,Beyrut

B-Rical ilmi :

1.     الحسن بن سفيان الشيباني : Sikadır.
2.     محمد بن الحسن بن قتيبة اللخمي : Sikadır.
3.     محمد بن أحمد العثماني : Hasendir.
4.     صفوان بن صالح الثقفي : Sikadır.
5.     وليد بن مسلم : Sikadır.
6.     شعيب بن دينار : Sika ve hadis hafızıdır.
7.     عبد الله بن ذكوان : Sikadır.
8.     عبد الرحمن بن هرمز : Sikadır.
9.     عبد الرحمن بن صخر : Ebu Hureyre’dir.

Benzer hadislerin geçtiği yerler ;

1.     Müstedrek Ala Sahihayn ,Hakim
2.     Sünenül kübra,Beyhaki
3.     Mucem,İbn Arabi
4.     Mucem,Ebu Bekir İsmail
5.     Tahrici ehadisi esmail husna,İbn Hacer
6.     Emalil Mutlak,İbn Hacer
7.     El itikat ila sebili rüşd,Beyhaki, 3 farklı metin
8.     El esma vel sıfat,Beyhaki
9.     Şuabül iman,Beyhaki
10.     Şerhussunne, Berbahari
11.     Tehzibul Kemal , Mizzi
12.     Deavatül kebir,Beyhaki
…………………….

Allah’ın isimlerinin 99’dan fazla olduğuna işaret eden en net deliller ;

مَا قَالَ عَبْدٌ قَطُّ إِذَا أَصَابَهُ هَمٌّ أَوْ حَزَنٌ اللَّهُمَّ إِنِّي عَبْدُكَ ابْنُ عَبْدِكَ ابْنُ أَمَتِكَ، نَاصِيَتِي بِيَدِكَ، مَاضٍ فِيَّ حُكْمُكَ عَدْلٌ فِيَّ قَضَاؤُكَ، أَسْأَلُكَ بِكُلِّ اسْمٍ هُوَ لَكَ سَمَّيْتَ بِهِ نَفْسَكَ أَوْ أَنْزَلْتُهُ فِي كِتَابِكَ أَوْ عَلَّمْتَهُ أَحَدًا مِنْ خَلْقِكَ أَوِ اسْتَأْثَرْتَ بِهِ فِي عِلْمِ الْغَيْبِ عِنْدَكَ أَنْ تَجْعَلَ الْقُرْآنَ رَبِيعَ قَلْبِي وَنُورَ صَدْرِي وَجَلَاءَ حُزْنِي وَذَهَابَ غَمِّي إِلَّا أَذْهَبَ اللَّهُ هَمَّهُ وَأَبْدَلَهُ مَكَانَ حُزْنِهِ فَرَحًا “، قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ، يَنْبَغِي لَنَا أَنْ نَتَعَلَّمَ هَذِهِ الْكَلِمَاتِ، قَالَ أَجَلْ، يَنْبَغِي لِمَنْ سَمِعَهُنَّ أَنْ يَتَعَلَّمَهُنَّ

’’Bir kimseye bir keder ve hüzün isabet eder, o da: “Allah’ım! Ben senin falanca kulunun oğluyum, kaderim senin elindedir, bende senin hükmün geçerlidir, senin adaletin hükmeder, senin olan her isminde ki sen onunla kendini isimlendirdin, yahut onu kitabında indirdin, yahut mahlûkatından birine öğrettin, yahut onu yanındaki gayb ilmine ayırdın.Kur’an-ı Azim’i, kalbimin baharı, göğsümün nuru, hüznümün cilası ve kederimin gidericisi kıl” derse, Allah onun hüznünü ve kederini giderir. Onun yerine bir ferahlık verir. Hz. Peygamber böyle buyurunca: Ya Resulullah, onları öğrenelim mi?’ denildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: ’Evet, onları duyan her kimsenin onları öğrenmesi gerekir buyurdu.’’

İlgili hadisin rical ve tahric ilmi ile alakası ;

A- Tahric ilmi : Musannef,İbn Ebi Şeybe ( 29808) numaralı hadis,14 cilt,1.Baskı,Darul Rüşd,Riyad.Yakın manalı hadis pek çok kitapta geçer ama bu hadisler arasında sika varili olanı bulmak zordur.Bu manayı ifade eden hadisler (Ğayb ilminde isimleri olduğu) ayrıca şu kitaplarda geçer ;

1.     A.B.Hanbel,Müsned 2 kez
2.     İbn Hibban,Sahih
3.     Hakim,Müstedrek ala sahihayn
4.     İbn Ebi Şeybe,Müsned
5.     İbn Ebi Şeybe,Musannef
6.     Bezzar,Müsned
7.     Ebu Yala,Müsned
8.     Taberani,Mucemül kebir
9.     Şeceri,Emali
10.     Beyhaki,El esma vel sıfat 2 kez
11.     Beyhaki,El kazau vel kader
12.     Kadı İyaz,El şifa
13.     Taberani,El dua 2 kez
14.     Nesai,Amelül yevm ve leyle 2 kez
15.     Beyhaki,Daavatül kebir

B- Rical ilmi :

a.     يزيد بن هارون الواسطي : Sikadır.İbn Ebi Şeybe,A.B.Hanbel.
b.     فضيل بن مرزوق : Tartışmalıdır..Ebu Davut sicistani : Sikadır.A.B.Hanbel : Sikadır. (Ebu Davut ve A.B.Hanbel’e uyarız.)
c.     موسى بن عبد الله : Sikadır.Ebu hatim razi,İbn hibban,A.B.Hanbel,Nesai,Zehebi
d.     القاسم بن عبد الرحمن الهذلي : Sikadır.İbn hibban,İbn hacer,Vakidi,Yahya bin muin
e.     عبد الرحمن بن عبد الله الهذلي : Sikadır.Ebu hatim razi,İbn hacer,Vakidi
f.     عبد الله بن مسعود : Sahabidir.
…………..

Allah bir, isimler ise çoktur. İbni Atıyye tefsirinde, ayetteki isimlerin, icma ile yapılan isimlendirmelerden başka bir şey olmadığını söyler.’’(Prof.Dr.Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Darul Fikr-Dımaşk-8.Baskı-1418)

İbn Arabi , Allah’ın isimlerinin 99’dan fazla olduğu görüşündedir ve bunları tek tek yazmıştır.İbn Arabi’den bire bir alıntı

’’
1)     Fatiha’da 5 tane : الله ، الرب ، الرحمن ، الرحيم ، مالك
2)     Bakara’da 30 tane : محيط ، قدير ، عليم ، حكيم ، ذو الفضل ، العظيم ، بصير ، واسع ، بديع السموات ، سميع ، التواب ، العزيز ، رءوف ، شاكر ، إله واحد ، غفور ، شديد العذاب ، قريب ، شديد العقاب ، سريع الحساب ، حليم ، خبير ، حي ، قيوم ، علي ، عظيم ، ولي ، غني ، حميد ، مولى
3)     Ali imran’da 10 tane : عزيز ، ذو انتقام ، وهاب ، قائم بالقسط ، جامع الناس ، مالك الملك ، خير الماكرين ، شهيد ، خير الناصرين ، وكيل
4)     Nisa’da 7 tane : الرقيب ، الحسيب ، كثير العفو ، النصير ، مقيت ، جامع المنافقين والكافرين في جهنم جميعا
5)     Maide’de 2 tane : علام الغيوب ، خير الرازقين
6)     En’am’da 17 tane : فاطر ، قاهر ، شهيد ، شفيع ، خير الفاصلين ، الحق ، أسرع الحاسبين ، القادر ، فالق الحب والنوى ، فالق الإصباح ، جاعل الليلسكنا ، مخرج الحي من الميت ، ومخرج الميت من الحي ، سريع العقاب ، خالق كل شيء ، اللطيف ، الحكيم
7)     Araf’ta 4 tane : خير الحاكمين ، خير الفاتحين ، أرحم الراحمين ، خير الغافرين
8)     Berae 1 tane : مخزي الكافرين
9)     Hud’ta 7 tane : أحكم الحاكمين ، حفيظ ، مجيب ، قوي ، مجيد ، ودود ، فعال لما يريد
10)     Yusuf’ta 3 tane : المستعان ، القاهر ، الحافظ
11)     Ra’d’ta 6 tane : ذو مغفرة ، عالم الغيب والشهادة ، الكبير ، المتعال ، شديد المحال ، القائم على كل نفس بما كسبت
12)     Hicr’de 2 tane : الوارث ، الخلاق
13)     Nahl’de 1 tane : كفيل
14)     Kehf’de 3 tane : مقتدر ، ذو الرحمة ، الموئل
15)     Meryem’de 1 tane : وهو حفي
16)     Taha’da 2 tane : الملك ، خير وأبقى
17)     İkterabe’de 3 tane : الحاسب ، خير الوارثين ، الفاعل
18)     Hac’da 1 tane : المكرم
19)     Muminin’de 2 tane : أحسن الخالقين ، خير المنزلين
20)     Nur’da 2 tane : نور السموات والأرض ، المبين
21)     Furkan’da 1 tane : الهادي
22)     Neml’de 1 tane : الكريم
23)     Rum’da 1 tane : محيي الموتى
24)     Sebe’de 1 tane : الفتاح
25)     Fatır’da 1 tane : شكور
26)     Sad’ta 1 tane : الغفار
27)     Zümer’de 2 tane : سالم ، كاف
28)     Mumin’de 5 tane : غافر الذنب ، وقابل التوب ، ذو الطول ، رفيع الدرجات ، ذو العرش
29)     Fussilet’te 1 tane : ذو عقاب
30)     Zuhrfu’ta 1 tane : المبرم
31)     Duhan’da 3 tane : المنذر ، المرسل ، المنتقم
32)     Kaf’ta 1 tane : أقرب إليه من حبل الوريد
33)     Zariyat’ta 5 tane : الموسع ، الماهد ، الرزاق ، ذو القوة ، المتين
34)     Tur’da 1 tane : البر
35)     İkterabe’de 1 tane : المليك المقتدر
36)     Rahman’da 1 tane : ذو الجلال والإكرام
37)     Vakıa’da 3 tane : الخالق ، الزارع ، المنشئ
38)     Hadit’te 4 tane : الأول ، الآخر ، الظاهر ، الباطن
39)     Mücadele’de 2 tane : رابع ثلاثة ، سادس خمسة
40)     Haşr’da 8 tane : القدوس ، السلام ، المؤمن ، المهيمن [ العزيز ] ، الجبار ، المتكبر ، البارئ ، المصور
41)     Mearic’te 1 tane : ذو المعارج
42)     Müddessir’de bir tane : أهل التقوى وأهل المغفرة
43)     Ala (Sebbih) süresinde 1 tane : الأعلى
44)     Kalem’de 1 tane : الأكرم
45)     İhlas’ta 2 tane : أحد ، صمد

İbn Arabi bu isimleri saydıktan sonra bazı ulema şunları da eklemiştir :’’ موجود ، كائن ، ثابت ، نفس ، عين ، ذات ، داع ، مستجيب ، مملي ، قائم ، متكلم ، مبق ، مغن ، غيور ، قاض ، مقدر ، فرد ، مبل ، جاعل ، موجد ، مبدع ، دارئ ’’ der.Daha sonra da yazmış olduğu isimleri şerh eder. (İbn Arabi,Ahkamül Kur’an,Daru Kütübil ilmiyye,Araf Süresi 180’inci ayet tefsiri,4 cilt,3.baskı,2003-Beyrut-Lübnan)

………………………………………………………………

Allah’ın sıfatları

Zati sıfatlar 6,subuti sıfatlar 8’dir.Sıfat,özellik demektir.Allah’ı tanıma yollarından birisi onun sıfatlarını bilmeye bağlıdır.

a-Zati sıfatlar

1-Vucut : Allah vardır.

اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ
’’Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır…’’
Kaynak :
1.     Bakara suresi 255. ayet
2.     Ali İmran suresi 2. ayet
3.     Nisa suresi 87. ayet
4.     Tevbe suresi 129. ayet
5.     Taha suresi 8. ayet
6.     Neml suresi 26. ayet
7.     Kasas suresi 70. ayet
8.     Tegabun suresi 13. ayet
………………….
2-Kıdem: “Ezeli olmak, başlangıcı olmamak”
هُوَ الْاَوَّلُ وَالْاٰخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ وَهُوَ بِكُلِّ شَیْءٍ عَلٖيمٌ
’’O, ilk ve sondur. Zâhir ve Bâtın’dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir. ’’ Hadid suresi 3. ayet

3-Beka: “Varlığının sonu olmamak, ebedî olmak”
هُوَ الْاَوَّلُ وَالْاٰخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ وَهُوَ بِكُلِّ شَیْءٍ عَلٖيمٌ
’’O, ilk ve sondur. Zâhir ve Bâtın’dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir. ’’ Hadid suresi 3. ayet
………………..
4-Vahdaniyyet : Allah’ın tek oluşu.
قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ
De ki: “O, Allah’tır, bir tektir.” İhlas suresi 1. ayet
لَوْ كَانَ فٖيهِمَا اٰلِهَةٌ اِلَّا اللّٰهُ لَفَسَدَتَا فَسُبْحَانَ اللّٰهِ رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ
Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, kesinlikle ikisinin (yer ve gök) de düzeni bozulurdu. Demek ki, Arş’ın Rabbi Allah, onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir. Enbiya suresi 22. ayet

قُلْ لَوْ كَانَ مَعَهُ اٰلِهَةٌ كَمَا يَقُولُونَ اِذًا لَابْتَغَوْا اِلٰى ذِى الْعَرْشِ سَبٖيلًا
– De ki: “Eğer onların iddia ettiği gibi, Allah’la beraber (başka) ilâhlar olsaydı, o zaman o ilâhlar da Arş’ın sahibine ulaşmak için elbette bir yol ararlardı.İsra suresi 42. ayet

لَوْ كَانَ هٰؤُلَاءِ اٰلِهَةً مَا وَرَدُوهَا وَكُلٌّ فٖيهَا خَالِدُونَ
Eğer onlar ilâh olsalardı oraya varmazlardı. Hâlbuki hepsi orada ebedî kalacaklardır. Enbiya suresi 99. ayet
……………………
5-Muhalefettin li’l-havâdis. “Sonradan olan şeylere benzememek”
لَيْسَ كَمِثْلِهٖ شَیْءٌ وَهُوَ السَّمٖيعُ الْبَصٖيرُ
’’…O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. ’’ Şura suresi 11. ayet
………………
6-Kıyam bi-nefsihî : Varlığının kendisinden olması,var olmak için bir şeye ihtiyaç duymamak.

اَللّٰهُ الصَّمَدُ
“Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)”

يَا اَيُّهَا النَّاسُ اَنْتُمُ الْفُقَرَاءُ اِلَى اللّٰهِ وَاللّٰهُ هُوَ الْغَنِىُّ الْحَمٖيدُ
Ey insanlar, siz Allah’a (karşı fakir olan) muhtaçlarsınız; Allah ise, Ğani (hiç bir şeye ihtiyacı olmayan)dır, Hamid (övülmeye layık) tır.Fatır suresi 15. ayet

…………………
b-Subuti sıfatlar

1-Hayat : Allah’ın diri olması,ölümsüz oluşu.
وَتَوَكَّلْ عَلَى الْحَيِّ الَّذٖى لَا يَمُوتُ
Sen, o ölümsüz ve daima diri olana (Allah’a) tevekkül et… Furkan suresi 58. ayet
اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ اَلْحَیُّ
’’Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diridir…’’
Kaynak :
1.     Bakara suresi 255. ayet
2.     Ali_İmran suresi 2. ayet
هُوَ الْحَیُّ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ
’’O, diridir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur…’’ Mumin suresi 65. ayet
………………………………..
2- İlim : Her şeyi bilmesidir.
وَيَعْلَمُ مَا فِى الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَمَا تَسْقُطُ مِنْ وَرَقَةٍ اِلَّا يَعْلَمُهَا
’’… O, karada ve denizde olanı da bilir. O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez.’’ Enam suresi 59. ayet
…………………..
3-İrade : “Dilemek”
قُلِ اللّٰهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِى الْمُلْكَ مَنْ تَشَاءُ وَتَنْزِعُ الْمُلْكَ مِمَّنْ تَشَاءُ وَتُعِزُّ مَنْ تَشَاءُ وَتُذِلُّ مَنْ تَشَاءُ بِيَدِكَ الْخَيْرُ اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَدٖيرٌ

De ki: “Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.” Ali_İmran suresi 26. ayet
وَالَّذٖينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا صُمٌّ وَبُكْمٌ فِى الظُّلُمَاتِ مَنْ يَشَاِ اللّٰهُ يُضْلِلْهُ وَمَنْ يَشَاْ يَجْعَلْهُ عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ
’Âyetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklar içerisindeki birtakım sağırlar ve dilsizlerdir. Allah, kimi dilerse onu şaşırtır. Kimi de dilerse onu dosdoğru yol üzere kılar. ’’ Enam suresi 39. ayet

…………………….
4-Semi : Her şeyi işitmek.
وَهُوَ السَّمٖيعُ الْبَصٖيرُ
’’ O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. ’’ Şura suresi 11. ayet
……………
5-Basar: Her şeyi görmek.
وَهُوَ السَّمٖيعُ الْبَصٖيرُ
’’ O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. ’’ Şura suresi 11. ayet
………………….
6-Kudret : Allah’ın her şeye gücü yetmesi.
اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَدٖيرٌ
’’Şüphesiz Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir…’’
Kaynak :
1.     Bakara suresi 20. ayet
2.     Bakara suresi 109. ayet
3.     Ali İmran suresi 165. ayet
Nahl suresi 77. ayet
4.     Nur suresi 45. ayet
5.     Ankebut suresi 20. ayet
6.     Fatır suresi 1. ayet
…………………
7-Tekvin: “Yaratmak, yok olanı yokluktan varlığa çıkarmak”
اَللّٰهُ خَالِقُ كُلِّ شَیْءٍ
’’Allah, her şeyin yaratıcısıdır…’’ Zumer suresi 62. ayet
………………….
8- Kelâm. “Söylemek ve konuşmak” demektir.
وَلَمَّا جَاءَ مُوسٰى لِمٖيقَاتِنَا وَكَلَّمَهُ رَبُّهُ قَالَ رَبِّ اَرِنٖى اَنْظُرْ اِلَيْكَ قَالَ لَنْ تَرٰینٖى وَلٰكِنِ انْظُرْ اِلَى الْجَبَلِ فَاِنِ اسْتَقَرَّ مَكَانَهُ فَسَوْفَ تَرٰینٖى فَلَمَّا تَجَلّٰى رَبُّهُ لِلْجَبَلِ جَعَلَهُ دَكًّا وَخَرَّ مُوسٰى صَعِقًا فَلَمَّا اَفَاقَ قَالَ سُبْحَانَكَ تُبْتُ اِلَيْكَ وَاَنَا اَوَّلُ الْمُؤْمِنٖينَ

’Musâ, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi, dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü. Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben inananların ilkiyim” dedi.’’ Araf suresi 143. ayet

قُلْ لَوْ كَانَ الْبَحْرُ مِدَادًا لِكَلِمَاتِ رَبّٖى لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ اَنْ تَنْفَدَ كَلِمَاتُ رَبّٖى وَلَوْ جِئْنَا بِمِثْلِهٖ مَدَدًا
De ki: “Rabbimin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa ve bir o kadar da ilave etsek (denizlere deniz katsak); Rabbimin sözleri tükenmeden önce denizler tükenirdi.” Kehf suresi 109. ayet

c) Fiili sıfatlar
Esasında tekvin sıfatının varlığından ötürü doğan fiillerdir: gözlemleyebildiğimiz ve gözlemleyemediğimiz her türlü olaylar ; canlıların doğum ve ölümü ,yağmurun yağması,ağaçların yeşermesi vb.
d) Haberi sıfatlar
Allah’ın eli,arşa istiva etmesi,dünya semasına gelmesi gibi âyet ve hadislere dayandığı halde mahiyeti kavranamayan sıfatlardır.
e) Selbi sıfatlar
Allah’ın, zatına yakışması açısından düşünülemeyecek sıfatlardan münezzeh oluşunu gösteren sıfatlar ; hiçbir şeye muhtaç olmaması,uykusunun hiçbir zaman var olmaması,zalim olmaması vb.

………………………………………………………………
Allah nerede ?

Allah’ın bir yerde olması gerekmemektedir.insanın yüce yaratıcı için bir mekan tayin etme gayesi, aslında mekansız bir şeyin varlığını tasavvur edebilmenin güçlüğünden kaynaklanır çünkü insanın gördüğü her şey bir mekandadır.

Oysa Allah,Bildiğimiz şeylere benzememektedir.( Şura suresi 11) Dolayısı ile bildiğimiz şey ile kıyaslayarak ,bir yerde olması gerekir,diye düşünmek hatadır.
Allah’a mekan tayini,hem mantık hem de din yönünden hatadır.Mantık yönü ; Bir şeyin bir yerde olabilmesi için oraya sığması gerekir.Örneğin,bir kitap çantaya sığabiliyorsa çantadan küçük olduğu içindir.Bir insan bir odaya sığabiliyorsa odadan küçük olduğu içindir.Bir insan bir çay bardağının içinde değilse ona sığamadığındandır.
Allah en büyüktür,her gün 5 kez ezan okunur ve ’’Allahu ekber’’ cümlesi tekrarlanır.Bu cümlenin anlamı ’’ Allah en büyüktür.’’ en büyük olan varlık,her hangi bir mekanda değildir çünkü oraya sığmayacaktır.Dolayısı ile ’’Allah nerede ararsan oradadır.’’ denilemez,bu hatadır.
Dini yönü ;
اَللّٰهُ الَّذٖى خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فٖى سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ مَا لَكُمْ مِنْ دُونِهٖ مِنْ وَلِىٍّ وَلَا شَفٖيعٍ اَفَلَا تَتَذَكَّرُونَ

Allah, o zâttır ki, gökleri ve yeri ve bunların aralarında bulunanları altı günde yaratmıştır, sonra da arş üzerine istiva buyurmuştur. Sizin için O’ndan başka bir velî ve bir şefaatci yoktur. Artık iyice düşünmez misiniz? Secde suresi 4. ayet

İlgili ayete tefsirlerden bakalım ;

1-Dr.Vehbe Zuhayli,Tefsirul Munir : “Arş üzerinde istiva” hiçbir tahdit ve kayıt olmaksızın Allah’ın celâline ve kemâline layık istiva demektir. Bu, en sahih olan görüştür.

2-D.İ.B , Kur’an Yolu :’’Sözlükte istiva “bir konuda iki şeyin birbirine eşit olması”, “alâ” bağlacıyla kullanıldığında ise “karar kılmak, yükselmek, yüksek olmak, yüksek bir yere kurulmak” gibi anlamlara gelir. Arş’m sözlük anlamı “tavan”dır. Bu anlamdan hareketle bir zeminden, mekândan veya makamdan daha üstte, daha yukarıda olan mekân veya makama arş denilmiştir. Ancak istiva kelimesi istiare veya temsil yoluyla “üstün bir konumda hükmedip yönetme”; arş ise yine aynı yolla “en üstün yönetim ve hükümdarlık mevkii” anlamında kullanılır. Buna göre “İstevâ ale’l-arş”ın anlamı “Arşa yükselip kuruldu” demekse de, bütün müfesstrler bunu fiziksel ve cİsmanî mânada anlamamak gerektiğinde irtifak etmişlerdir. Bununla birlikte, Selef denilen İlk dönem âlimleri, genel tefsir metotlarının gereği olarak, âyetin verdiği bilgiye tartışmasız inanıp te’vil ve yoruma gitmemek, asıl anlamını Allah’a havale etmek gerektiğini savunurlar. Nitekim İmam Mâlik’e “arşa istivâ”nın ne anlama geldiği sorulduğunda “İstiva malûm, keyfiyeti meçhul, buna inanmak zorunlu , soru sormak da bid’attır” dediği rivayet olunur.Ancak, sonraki müfessirler, müslümanlar arasında antropomorfik (cismanî ve insan benzeri) bir tanrı anlayışının yaygınlaşmasından kaygı duydukları için “arşa istivâ”yı “Allah’ın, bütün mevcudattan üstün ve aşkın bir hâkim-i mutlak olarak evrene ve evrendeki her şeye hükmetmesi; evreni ve onda bulunanları en üstün, en mükemmel bir şekilde düzenleyip yönetmesi; bilgisi, İradesi ve gücüyle bütün varlık ve olayları kuşatması” gibi anlamlarda yorumlamışlardır’’

3- Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri: ’’«İstivâ» tabiri üzerinde hayli durulmuş ve farklı yorumlar yapılmıştır. Kelime olarak iki, ya da daha fazla şeyin aynı seviyede olduğunu bildirmek ve bir de bir şeyin dimdik, dengede durmasını anlatmak üzere kullanılır. Allah’ın Arş üzerinde istivası, saltanat ve kudretinden kaynaklanıp yükselen sünnetullah’ın kâinatın her parçasıyla yakından ilgili bulunduğuna ve o nedenle her şeyi, yaratılışındaki özelliğine göre denge ve düzende tuttuğuna işarettir.’’

Çeşitli kitaplardan konuya bakış :

İmam Malik’in şöyle söylediği rivayet edilir :
الاستواء معلوم والكيف مجهول والإيمان به واجب والسؤال عنه بدعة
’’istiva malumdur (ayet ile sabittir.) şekli ise meçhuldur(bundan kasıt nedir belirsizdir.) istivaya inanmak vaciptir,onun hakkında soru sormak bidattır.’’ (Darimi,el Red alel cehmiyye,s.55-56 ;Alkani,Şerh-i usulu itikadu ehlissünnet,3,398,Rakam 664;Beyhaki,el Esma vel sıfat,2,150-151 ;Sabuni,İtikadu selef,s.17-19;Ebu Nuaym,6,325)
Tahavi : “O’nun Arş’a da, Arş’ın dışındaki varlıklara da ihtiyacı yoktur. O herşeyi kuşatandır ve herşeyin üstündedir. Bütün mahlukat ise böyle bir kuşatıcılıktan âcizdir.”
İmam Maturudi :’’Ehl-i edeb âyet-i celîledeki «istiva» kelimesine kasdetti mânâsını vermişlerdir ki halk etti mânasına olduğunu ifade ettiler. Bu da insanların fiilleri kasd ile olur, diye söylenilen şeyde yaratma fiilini temsil ile ifade ediliyor…’’(Kitabu Tevhid)
İmam Âzam Ebû Hanîfe, “El-Vasıyye” adlı kitabında şöyle diyor:
“Biz ikrar ederiz ki Allah Teâlâ ihtiyaç olmaksızın Arş üzerinde durmaktadır. O’nun istikrarı Arş üzerindedir. Arş’ı ve Arş’tan başka her şeyi koruyan da Allah Teâlâ’dır. Allah Teâlâ, başkasına muhtaç olsaydı yaratılmışlar gibi, bu âlemi yaratmaya ve idare etmeye kadir olamazdı. Allah eğer oturmaya ve bir yerde kararlaşmaya muhtaç olsaydı, o takdirde Arş’ı yaratmadan evvel nerede idi? Öyle ise Allah Teâlâ, oturmaktan ve karar kılmaktan münezzehtir.” (Fıkhul Ekber şerhi,Aliyyül Kari)

ورب العرش فوق العرش لكن بلا وصف التمكن واتصال
’’ Arşın Rabbi, arşın fevkindedir. Fakat yerleşmek(mekan tutmak) ve bitişmek vasfı olmaksızın.’’ Selef alimleri ayette tevil yapmayı uygun görmeyerek “istiva malum, keyfiyyet meçhul” demişlerdir. keyfiyyetinden sual etmek caiz değildir. Halef ulemasına göre ise “istiva’dan maksat “oturmak” değil, kastetmek, yönelmek, istila etmek ve hakimiyeti altına almak gibi manaları da vardır ve bu manaya tevil edilmelidir. Usul-u Fıkha göre islamın temel akidelerine ters düşmemek şartıyla açık olmayan ayetleri tevil yoluyla izah etmek mümkündür. Ancak bunu da ancak “müctehid” olanlar yapabilir. ’’Emali şerhi,Aliyyül Kari,s.9,mektebetü Mahmudiyye,Fatih-İstanbul
Konu ile ilgili daha geniş bilgi için Tahavi akidesi’ne bakabilirsiniz.
………………………………………………………………
Allah görünür mü ?

اِلٰى رَبِّهَا نَاظِرَةٌ
’’Rablerine bakarlar. ’’Kıyamet suresi 23. ayet

Allah Teâlâ’yı görmek, aklen caiz, naklen vaciptir.Allah teâlâ, görülür.Fakat bu görülme, bir mekânda, bir yönde, bir ışık yardımıyla değildir. Görenle Allah (c.c.) arasında bir mesafede bahis konusu değildir.
Yani, bu görünüşte yön, yer, mesafe, cephe, bahis konusu değildir.
Konuyla ilgili mezheplerin görüşleri :

1- Mûtezile’nin Görüşü : Dünya ve ahirette Allah’ı görmek mümkün değildir, ve Allah’ı kimse göremeyecektir.

2- Kerramîye Ve Müşebbihe’nin Görüşleri : Bunlar, ahirette Allah’ın, bir cihet ve mekânda, cisim olarak görüleceğini vehm ederler. Aslında bunlar, Allah’ın cismanî olduğuna inanırlar. Bu mezhepler, Peygamber Efendimizin haber vermiş olduğu sapık fırkalardan oldukları için, bunların Ehl-i Sünnete uymayan görüşleri kabul edilmez.

3- Ehl-i sünnetin Görüşü : Allah’ı görmenin mümkün olduğu hususunda ehl-i Sünnet âlimleri, iki çeşit delil getirirler :

1. Akli delil:
Biz, gözümüzü açıp baktığımızda, kendi zatı ile kaim olan boy, en gibi cevherleri; başkası ile kaim olan renk ve ışık gibi arazları görüyor ve birbirlerinden ayırt edebiliyoruz. Cevherlerde arazları görmemizi temin eden sebep, ikisinin de müştereken sahip oldukları «vücut» keyfiyetidir. Yani ikisini de, mevcut oldukları için görebiliyoruz. Eğer mevcut olmasalardı, görmemiz mümkün olmazdı.
Netice olarak, «vücut» yani «var olma» keyfiyetinde Allah (C.C.) da cevher ve araz müşterektir. Yani, Allah vardır. O halde, görmeyi mümkün kılan «vücut» sıfatı, Allah (C.C.) hakkında da tahakkuk etmiş olduğundan Allah’ı görmek mümkündür.

2. Nakli delil :
Bu meseledeki delil, Kur’an-ı Kerim’in şu ayet-i kerimesidir:
‘’(Musa a.s dedi ki) ‘Ey Rabbim, bana (zatını) göster de, seni göreyim’ Rabbi; ‘sen, beni elbette göremezsin fakat dağa bak; eğer yerinde durabilirse ondan sonra beni görebilirsin, dedi.’’ (El-A’raf: 143) Bu âyette, iki yönden, Allah’ı görmenin mümkün olduğu ispatlanmaktadır.

a — Musa (A.S.), Rabbinden, O’nu görmek istedi. Eğer, Allah’ı (c.c.) görmek imkânsız olsaydı, böyle bir istekte bulunmazdı. Zira, Hz. Musa’nın, imkânsız olduğunu bilerek, Allah’ı görmek istemesi muhaldir. Çünkü bu,mümkün olmayan bir şeyi istemek olur ki, bir peygamber için abestir.Eğer, Hz.Musa, Allah’ı görmenin imkânsızlığı bilmeyerek istemiş ise, cahillik olur ki, Allah (c.c.) hakkında caiz olan ve olmayan şeyleri bilmemek de peygamberliğe aykırı olur. O halde, Allah’ı görmek caizdir ki, Hz. Musa, Rabbini görmeyi istemiştir.

b — Allah (c.c),kendisinin görülmesini dağın yerinde durabilmesine bağlamıştır. Dağın yerinde kalabilmesi ise mümkündür.Mümküne bağlanan şey de mümkündür.O halde, Allah’ı görmek mümkündür.
«Allah’ı görme» meselesini, Ehl-i sünnet üç yönden incelemektedir:
1 — Allah’ı ahirette görmek,
2 — Allah’ı rüyada görmek,
3 — Allah’ı dünyada görmek

Ahirette Allah’ı Görmek

Ehl-i Sünnet, ahirette müminlerin Allah’ı (c.c.) karşılıktan, mekândan ve cismaniyetten münezzeh olarak göreceklerinde müttefiktirler.
Fatih’in hocası Hızır Bey, şöyle der:
«Mü’minlerin, baş gözleriyle, Allah’ı görmeleri vuku bulacaktır. Fakat, kör olanlar (kâfirler) O’nu göremezler.»
Yine bu meselede, Allame Ebu’l-Hasen Sira-ceddin Aliyyibni Osman da şunları kaydeder:
«Müminler, Allah’ı keyfiyetsiz, mahiyetini idrak etmeden ve misalsiz olarak görürler. Allah’ı görünce bütün cennet nimetlerini unuturlar. Siz, Mutezilenin bu husustaki batıl inancından sakının.»
Aliyyülkari,bu beyitleri şerh ederken ulemanın şu görüşlerini nakleder :
1. İbnü Ebî Semre der ki: «Allah’ı görme meselesinde bu ümmetle diğer ümmetlerin mü’minleri müsavidir.»
2. «Ahkâmü’l-Mercan» kitabı, İbnü Abdi’s-Selâm’ın «Kavaidü’s-Suğra» kitabından naklen şunları kaydeder: «Allah’ı görmek İnsanlara mahsustur. Melekler ve cinler, Allah’ı göremeyeceklerdir.»
3. Ebu’l-Haseni’l-Eş’arî, «İbâne» kitabında; «Melekler de ahirette Allah’ı görürler.» demektedir. Beyhakî,İbnü’l-Kayyim,Celâleddin Süyûtî de ayni görüşe sahiptirler.
Hatta Belkaynî, cinlerin müminlerinin de Allah’ı görecekleri kanaatindedir.
İmam Âzam Ebû Hanîfe ise, El-Fıkhu’1-Ekber kitabında; «Cennette müminler Rablerini baş gözleriyle görürler. Fakat aralarında mesafe, teşbih ve keyfiyet olmayacaktır.» demektedir

Ahirette Allah’ı Görmenin Naklî Delilleri

1- Kitaptan:
‘’Nice yüzler o gün ışılar parlar.Rablerine bakarlar.).’’(Kıyamet : 22-23)

2- Sünnetten:
Cerirü’bnü Abdillah (r.a.) dan rivayet edildiğine göre; Nebî (S.A.v.) bir gece, ayın ondördünde aya bakarak; «Muhakkak siz hepiniz, ahirette Rabbinizi şu ayı görüp de şüphe etmediğiniz gibi göreceksiniz.» buyurdular.(Buharî. 9/15; Müslim. 5/37; Ebû Davud.34/20;Tirmizi, 36/15; İbni Mace, Mukaddime.)>Bu «rü’yet» hadisini Hulefa-i Erbaa, Abdullah İbni Abbas, Abdullah İbni Mes’ud, Süheyb ve Enes gibi,ashabın büyüklerinden yirmi zat rivayet etmişlerdir.

3- İcmadan:
Muhalifler zuhur etmezden evvel, bütün ümmet; sahabe, tabiin, tebe’ut tabiin, hepsi ahirette Allah’ın görüleceği hususunda ittifak etmişlerdir. Bu husustaki âyet ve hadislere de zahirleri üzerine mana vermişlerdir. Onların bu ittifakı, icma delili olmuştur

Allah’ı (C.C.) Rüyada Görmek

Şerhü Mevâkıf, İmam Âmidî’den şunları naklediyor:
«Rüyada Allah’ı (c.c.) görmek caiz midir, değil midir, meselesinde; bir kısım âlimler, caizdir; bit kısmı da caiz değildir kanaatindedirler. Bu meselede doğru olan: rüyada Allah’ı görmeye mâni bir şey yoktur. Fakat bu görme, hakikî bir görüş değildir.» (Cürcanî, a.g.e., C. II, s. 368)
Saadeddin Taftazanî ise, Şerhü Akaid’de der ki:
«Rüyada Allah’ı (c.c.) görmek , selefin bir çoklarından hikâye edilmiştir. Rüyada Allah’ı görüş, bir çeşit müşahededir ki, kalp ile olur, göz ile değil.»
Bu (Ömer Nesefi’nin Akaid adlı) kitabına haşiye yazan Ramazan Efendi, Selefin bir kısmım şöyle anlatır:
«İmam Azam, Ebû Yezid, Hamzatü’l-Karî, Sahabenin büyüklerinden Hz. Ömer (R.A.), Rablerini rüyada gördüklerini nakletmişlerdir.»
Abdüllatif el-Harputî ise, «Tenkihu’l-Kelâm fi Akaidi ehlil islam» kitabında ulemanın bu husustaki görüşlerini şöyle açıklar:
Uykuda Allah’ı (C.C.) görmek meşalesinde Ehl-i Sünnet âlimleri arasında ihtilâf varsa da, «Rabbimi en güzel surette gördüm», «Rüyanın en hayırlısı, kulun Rabbimi görmesi, veya Peygamberini görmesi, yahut Müslüman olan ana – babasını görmesidir.» hadis-i şeriflerine; sahabe, tabiun ve din imamlarından nakledilenlere binaen ehl-i sünnet âlimlerinin büyüklerinden îmam Amdî, rüyada Allah’ın (C.C.) görülebileceğine hükmetmiştir.
İmam Âzam’m (R.A.), doksan dokuz kere, rüyasında Rabbini görüp, yüzüncü kere, «Ya Rabbi, kulların azaptan nasıl kurtulacak?» diye sorduğu hikâyesi meşhurdur.

İmam Ahmed b.Hanbel Rabbini rüyada görmüş, Rabbine yaklaşmanın yolunu sormuş, «Kur’an okumalı» olduğu cevabını almıştır.
Rüya tabircilerinin imamı Muhammed İbni Sırın de, «Rüyada Rabbini gören kimsenin rüyası, onun cennete gireceği şeklinde tabir olunur.» demiştir
Yine aynı hususta, fıkıh kitaplarından olan Bezzaziye’de şu açıklama vardır: Küyada Allah’ ı (c.c.) görmeyi, Rüknül-Islâm ve ekseri mutasavvıflar caiz görürler. Ekseri meşayih ile Semarkant ve Buhara’nın ekseri muhakkik (tahkikçi) âlimleri ise caiz görmezler. Hatta imam Mâtüridî, «Rüyada Allah’ı (C.C.) gördüğü iddiasında bulunan, puta tapandan daha şerlidir. Zira, rüyada görülenler hayal ve misallerdir. Allahü Teâİâ ise bunlardan münezzehtir.» der
Tarikatü Muhammediye şerhi «Berika»’ da büyük bilgin Hadimi, ihtilâfları beyan ettikten sonra, İmam Mâtürîdi’nin kavlini, bazı âlimlerin te’vil ettiğini yazmakta, aynı kitabın sarihi Recep Efendi ise, «Bu hususta susmak en güzeldir.» demektedir

Dünyada Allah’ı Görmek

Bu hususta Seyyid Şerif Cürcanî, İmam Âmidî’nin şu açıklamasını naklederler :
«Bizim devrimizdeki bütün imamlar, dünyada ve ahirette Allah’ın görülmesinin aklen caiz olduğunda müttefiktirler.Fakat, dünyada Allah’ın görülmesinin caiz olup olmamasında ihtilâf ettiler. Bir kısmı bunun caiz olacağı, bir kısmı da caiz olmayacağı Kanaatine vardılar.»
Kaynak : Ömer Nesefi, Akaid

Ek olarak diyebiliriz :
İmam RAbbani :’’Ehl-i sünnet âlimleri, sözbirliği ile ,Allahü teâlâ dünyada görülmez” (Mektubat, 283)
Şerhu sünne’de Beğavi , Müslim şerhi’nde Nevevi Allah’ı rüyada görmenin caiz olduğunu yazmıştır.

إِنَّكُمْ سَتَرَوْنَ رَبَّكُمْ كَمَا تَرَوْنَ هَذَا الْقَمَرَ
’’Siz rabbinizi şu ayı gördüğünüz gibi göreceksiniz…’’
Kaynak :
1.     Buhari,Sahih
2.     Müslim,Sahih
3.     İbn Mace,Sünen
4.     Beyhaki,Sünen-i kübra
5.     Taberani,Mucemu kebir

………………………………………………………………
Allah hakkında söylenen son derece sakıncalı birkaç söz :

“Seni elimden Allah bile kurtaramaz.”

Allah’ın ‘’her şeye gücünün yetmesi’’ sıfatının iptali anlamına gelir ki bu sıfatın varlığı,pek çok sayıda âyetle sabittir.bu durumda kişi âyetleri reddetmiş olur ki âyetleri reddetmek kişiyi dinden çıkartıcıdır.

“Burada Allah yok, Peygamber izinde.”

Allah,sıfatlarının tecellisi ile her yerdeyken zatıyla hiçbir yerdedir.Zatı kast edilerek söylenmişse sorun yok lakin ’’burada etkisi söz konusu olamaz’’ şeklinde bir mana kast edilmişse son derece mantıktan uzak bir cümle kurulmuş olunur çünkü Allah’ın etkisi insanlar üzerinde her an hissedilmektedir ve bu cümleyi kim nerede kurarsa kursun,bu cümleyi insan kurduğuna göre Allah’ın etkisinin kendisinde olamayacağını iddia etmiş olacaktır oysa , bu cümleyi kurarken Allah’ın yaratmasıyla beraberdir.Ehli sünnetin itikat mezheplerine göre kul kâsipken Allah da kulların fiillerini yaratır durumdadır ve bu her an için devam etmektedir. Bu durumda herhangi bir şeyi murât ederse Allah orada (sıfatlarının tecellisi olarak) var olur,bunu kim engelleyebilir?

“Allah Baba.”

Âyetlerde bildirildiği üzere Allah’ın oğlu yoktur.Ayrıca birinin oğlu olabilmesi için eşe ihtiyaç duyduğu da bilinen bir gerçektir ki Allah’ın eşinin olmayışı yine Allah’ın kitabında mevcut bir bilgidir.Herhangi bir âyetin reddi,kişiyi dinden çıkartır.

‘’Güzellik tanrıçası.’’

Tanrıça kelimesi ile dişi bir tanrı kast edilmiş olunursa bu durumda Allah’a bir eş isnat edilmiş olunur ki âyetlere ters bir inanış olması bakımından kişiyi dinden çıkarır.

“En büyük şu(herhangi) takım başka büyük yok.”

Bu cümleyi inanarak söyleyen kişi kesin olarak dinden çıkmış olacaktır çünkü en büyük olan sadece Allah’tır.Yukarıdaki cümleyi söyleyen kişi Allah’a en büyük olma konusunda ortak koşmuş yani şirk yapmış olur.

‘’Sana(örneğin sevgiliye) tapıyorum.’’

Allah’tan başkasına taptığını söyleyen Allah’ı ya rab olarak kabul etmemiş ya da Allah ile birlikte bir başkasını rab edinmiş olur ki her iki durumda da bu cümleyi inanarak kuran , dinden çıkmış olacaktır.

‘’İnşAllahla maşAllahla olmaz,kesin olacak bu iş.’’

Anlamındaki cümleler,kişinin bilgisizliğinden kaynaklanmaktadır.Allah dilemedikçe hiçbir şey vuku bulamayacağı gibi dilediğinde de,dilediği şeyin vukusunu engelleyecek her hangi bir şey yoktur.Dolayısıyla,bir işin oluşması, Allah’ın izniyledir.’’ Fakat o alemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince siz dileyemezsiniz!’’(Tekvir :29) ayeti varken,Allah’ın dilemesini boş ver,diyenler cahillikte ileri gidenlerdir.

[vc_row el_position=”last”] [vc_column] [vc_button title=”pdf olarak indirin” href=”https://ulumulislam.com/wp-content/Allah-Hakkında-Ne-Biliyoruz.pdf” color=”wpb_button” size=”btn-mini” icon=”wpb_document_pdf” target=”_blank” el_class=”extra” el_position=”first last”] [/vc_column] [/vc_row]
AdminPost author

Merkez-i Delil

No Comments on “Allah Hakkında Ne Biliyoruz ?”

  1. cabbar 19/09/2012 at 21:48

    doğrudur

Cevabı iptal etmek için tıklayın.

You must be logged in to post a comment.

Takvim

Ocak 2023
P S Ç P C C P
 1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031  
« May    

Add some widgets to this area!

Ulumulislam.com 2022 Sanal Medrese

WhatsApp ile görüşelim