• İlahiyat Arapça Eğitim Seti
  • D.B.Meal Video Takip
  • Sanal-Medrese
  • İlahiyat Arapça Eğitim Seti
  • D.B.Meal Video Takip
  • Sanal-Medrese
DÜŞÜNCE YAZILARI
Browse:
  • Home
  • DÜŞÜNCE YAZILARI
  • Allah Geleceği Bilmez Mi ?

Allah Geleceği Bilmez Mi ?

by Admin in DÜŞÜNCE YAZILARI
Tags: Allah geleceği bilmez mi, faruk beşer, faruk beşer yazıları

Bu gelecek ister insanların fiilleri, ister kevnî oluşlar olsun…

Aslında vicdanının sesine azıcık kulak veren her mümin, kendi yapacaklarını bilemeyen bir tanrının Allah olamayacağını anlar. İnsan sadece akılla bilmez. Vicdanı vardır, duyguları vardır, gönlü vardır… Ve insan hepsiyle birlikte insandır. İnsanın öyle bir tanrıya boyun eğesi gelmez, onu eksik hisseder. O olsa olsa tanrı olur, Allah olmaz.

 

Eskiden de bunları dillendirenler olmuş. Felasife böylelerinin öncüleridirler. Rafızilerin önde gelenlerinden Hişam bin Hakem (v. 230) Allah’ın eşyayı yaratmadan önce sadece küllileri bilebileceğini, cüz’ileri ve insanların gelecekte neler yapacaklarını bilemeyeceğini söylemiş. Allah’ın da insanlar gibi etten kemikten oluştuğunu, boyunun kendi karışıyla yedi karış olduğunu vehmetmiş. Yani bir bakıma o da tanrısını kendi yaratmış. Bunları söylerken de Kuranı Kerim’deki ‘Biz sizi imtihan edeceğiz, hanginiz cihat ediyor, hanginiz sabrediyor bilelim diye…’ (47/31, 11/7) gibi ayetlerden hareket etmiş. Razî gibi dirayetli müfessirler de böylelerine hak ettikleri cevabı vermişler. Bunlara benzer ayeti kerimeler pek çoktur ve hepsini böyle bir yazıda ele almamız mümkün değildir.

 

Söylenebilecek şeylerden bazıları şunlar olabilir: ‘Bilelim diye…’ ifadesi, önceden bilmiyorduk anlamına gelmez. Bir şeyi önceden ilim olarak bilmek ile vaki olarak bilmek ayrı şeylerdir. Bu itibarla bu, vakide görelim demektir. Ya da biz biliyorduk ama siz de görün ve hep beraber bilmiş olalım demek olur. Eğer Allah’ın olmuş olacak her şeyi bildiğine dair başka deliller olmasaydı bu kabil ayetlerde böyle bir ihtimal bulunurdu. Ama bu sadece lisanî bir ihtimaldir ve bu ihtimali tercih etmek de bir içtihattan ibarettir. İçtihat ise zannî bir delildir. Allah hakkındaki bilgilerimiz zannî delillerden oluşamaz. Kaldı ki, Allah’ın (cc) kesin olarak her şeyi bildiğini söyleyen ayetler varken böyle zannî bir delile tutunmak akıl kârı olmaz. ‘O her şeyi bilir, O her şeye kadirdir’ anlamında onlarca ayeti kerime vardır. Bizim yapıp edeceklerimiz de bir şey ise onlar da bu ‘her şey’in içinde değil midir? Ma’dum (olmamış bir şey) şey değildir, o halde bu ayetler onu kapsamaz demek de, ma’dumun şey olmayacağı görüşünü tercih eden bir yorumdan ibarettir ve o da zannidir. Kaldı ki, ‘O bir şeyi dilediğinde ona ol der, o da hemen oluverir’ ayetinde Allah olmayan bir şeye de ‘şey’ demektedir. Keza, Kuranı Kerim’de Allah’ın her çeşidiyle gaybı bildiğinin de bir sürü delili vardır ve yapacaklarımızın ‘gayb’ olmayacağını söylemek de ‘şeyden’ daha zayıf ve daha tutarsız bir yorumdur. ‘Yeryüzünde ya da kendi içinizde size isabet eden bir şey yoktur ki, biz onu yaratmadan önce o bir kitapta yazılı olmasın’ (57/22). Bu kitabı ister Allah’ın ezeli ilmi olarak alın, ister bizim mahiyetini bilemeyeceğimiz ana hafıza gibi düşünün, orada bizim fiillerimiz de vardır. Aslında ‘Allah cüziyyatı bilmez’ diyen ve bu konuda insanın fiillerini ve diğer cüziyyatı birbirinden ayırmayan felâsife bu yorumlarında; ‘Allah sadece insanın yapacaklarını bilemez’ diyen mütefelsifeden daha tutarlıdır. Buna rağmen Gazzalî’nin felasifeyi tekfir etmesinin üç sebebinden birisi bu kanaatleridir. Çünkü bizim fiillerimizin dışında oluşacak pek çok şeyin sebebi aslında bizim fiillerimizdir. Bizim fiillerimizi bilemeyen bir tanrı, bu fillerin sebep olacağı oluşları nasıl bilecektir.

Bu kabil hataların iki temel sebebi vardır: Aklının her şeyi kesmeyeceğini akledememek ve akla fazla güvenmek, bununla beraber ‘sübhaneke la ilme lena…’ demeyi unutmak ya da gururuna yedirememek. İkincisi, zaman konusundaki eksik bilgimiz. Zaman, bize göre var olan bir şeydir, Allah için geçmiş-gelecek diye bir şey yoktur. Onun için her şey andır. Kaldı ki, rüyalarımız bile bize bazen geleceğimizden haber verirler. Ruhun bizi kayıtlayan zaman ve mekân boyutundan ayrılmasıyla, bizim için çok uzak bir geleceği an olarak yaşaması ve uyandığımızda bizim bunu hatırlamamız, yıllar sonra da gördüğümüz gibi çıkması olmadık bir şey değildir. Bu gördüklerimizin bir kısmı bizim ya da başkalarının yapacakları şeyler olabilir.

 

Kaynak

 

 

AdminPost author

Merkez-i Delil

Cevabı iptal etmek için tıklayın.

You must be logged in to post a comment.

Takvim

Mart 2023
P S Ç P C C P
 12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  
« May    

Add some widgets to this area!

Ulumulislam.com 2022 Sanal Medrese

WhatsApp ile görüşelim