Ahmed b. Hanbel, baba için, mehirden başka bir de meblağ alma hakkını tanımış ve delil olarak da, Hz. Şuayb’ın kızıyla evlenmek için Hz. Musa’nın sekiz yıl çobanlık yapmasını delil göstermiştir.’’ (Şuayb) dedi ki: Bana sekiz yıl çalışmana karşılık şu iki kızımdan birini sana nikâhlamak istiyorum. Eğer on yıla tamamlarsan artık o kendinden; yoksa sana ağırlık vermek istemem. İnşallah beni iyi kimselerden (işverenlerden) bulacaksın.’’(Kasas :27)
Ebu Hanife ve pek çok fakihe göre, evlenecek kızın babasının mehirden başka bir şey alması caiz değildir. Ayette geçen ücret,babanın kendi kızı adına aldığı bir mehirden ibarettir ki bu durumda başlık parasının delili olarak gösterilemez. “Mehir, evlenen kadının hakkı olup, onunla çeyiz yapmağa zorlanamaz. Nitekim Osmanlı aile hukukunda da mehirin evlenen kadının hakkı olduğu,bir kızı evlendirmek için erkek veya erkek tarafından hiçbir şey alamayacağı belirtilmiştir.
Hanefi mezhebi, kadının satılık bir mal olamayacağını,dolayısıyla kadına ödenen mehirden başka bir de babasına başlık parasının verilmesini doğru bulmamaktadır.Kadına verilen mehir, kadını satılık bir eşya,mal konumuna düşürmez çünkü satılan hiçbir mal yoktur ki,ödenek satılan mala teslim edilsin!Başlık parasının varlığını kabul edersek,baba bir ürün elde etmiş,adeta arazide bir ürün yetiştirmiş de pazarda satarken yetiştirdiği ürüne karşılık bir bedel istiyor, durumuna düşer ki bu da bir insanı mal saymaktır!
Başlık veya ağırlık adı ile alınan bu para rüşvet kabilinden bir haramdır. Eğer bu, mehir ise, namzetlik ve nişan sırasında değil, nikah akdinin yapılacağı sırada tespit edilip verilmesi gerekir. Bu para, kadına ait olup ona verilecek veya onun ihtiyaçlarına sarf edilecektir. Babanın bu parayı kendisine mal etmesi doğru değildir. Bu maksatla alınan paranın erkek tarafına geri verilmesi gerekir. Halkın arasındaki “Kızı sattın mı?” ifadesi, alınan bu paranın bir nevi satış bedeli olarak alındığına ışık tutmaktadır. Halbuki hür insan satılamaz.(Mehmed Emre,Üç Bin Seçme Fetva)