Büyük Günah İşlemekle Mü’min Kâfir Olmaz.
Ne kadar büyük olursa olsun, helâl olduğuna inanmadıkça hiçbir müslümam, işlediği herhangi bir günah sebebiyle tekfir etmeyiz, îman ismini onlardan yok etmeyiz.
Haricîler ise büyük günah işleyen bir müslümana kâfir diyorlar. Bize göre, bir müslüman, işlediği günahın helâl olduğunu kabul etmedikçe imandan çıkmaz. Haram olduğu kesin delillerle sabit olan bir işin helâl olduğuna inanan kimse ise kâfirdir. Biz, büyük bir günahı işlemesi sebebiyle bir müslümandan iman vasfını düşürmeyiz.
Mutezile taifesi ise, büyük günah irtikab edenlerin imandan çıkacağına fakat, kâfir de olmayacağına inanmaktadırlar. Onlar, bu yük günah işleyenler için küfür ile iman arasında bir mertebe ispat ediyorlar ve büyük günah işleyen ne mümindir, ne kâfirdir, diyorlar. Halbuki diğer taraftan, büyük günah işleyen bir müminin ebediyyen Cehennemde kalacağına da inanmaktadırlar. İmam Ebû Hanîfe’nin, Cehm’e “Çık ey kâfir!” sözü, bidat ehlinden de olsa, kıble ehli olan günahkâr kişilere kâfir demeyi nefyetmekte sözü genişletmeğe sonra kâfire benzetmeğe hamledilmiştir.
Günahkâr Kimse De Gerçek Mü’mîndîr :
Biz, büyük günah işleyen kimseye gerçekten mümin deriz. Bir kimsenin kâfir olmaksızın fâsık bir mümin olması caizdir.
Çünkü iman dil ile ikrar, kalb ile tasdikten ibarettir. Azalar ile amel etmekse Ehl-i Sünnet’e göre, imanın olgunluk mertebesinden ve ihsanın güzelliğindendir. Haricîlerle mutezileye göre ise, amel imanın bir parçası, yahut yarısıdır. Bu meseledeki ihtilâfın menşeî işte bu noktadır.
KAYNAK : FIKHI EKBER ŞERHİ,ALİ KARİ,TERCÜME EDEN : Y.VEHBİ YAVUZ