Düğünlerde müzik çalınması, islam açısından nasıl değerlendiriliyor ?
“Nikâhı ilân edin. Onu mescidlerde kıyın ve onun üzerine defler çalınız.” (Tirmizî, Nikah, 6/İbn mace,Nikah :20)>Tirmizi’ye göre; garip-hasen bir hadistir.İbn mace’deki senedin hasen olduğu belirtilmiştir.
Hz.Peygamber,”Def çalacak, şarkı söyleyecek bir câriye gönderdiniz mi?” buyurdu. Hz. Âişe, “Ey Allah’ın Rasûlü o ne söyleyecek?” dedi. Hz. Peygamber: “Size geldik, size geldik. Bize selâm verin, biz de size selam verelim ” desin. ” buyurdu. (et-Tâc, II, 275)
Hz. Âişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Resulullah,benim yanımda iki cariye, türküler söylerken çıkageldi.Derken (babam) Hz. Ebû Bekir girdi.Derhal beni azarladı ve: “Resulullah’ın hane-i saadetlerinde şeytan çalgısı ha!” dedi.Bunun üzerine Resulullah,ona yönelip:”Bırak onları (söylesinler!)” buyurdu.(Buhâri,Iydeyn:2,3,25,Cihad:81,Menâkıb:15, Menâkıbu’l-Ensâr 46, Nikah 82, 114/Müslim, Iydeyn 19, (892); Nesâİ, Iydeyn 35-36, (3, 195-197)
Amir ibnu Sa’d (r.a) anlatıyor: “Bir düğün sırasında Karaza İbn Ka’b ve Ebu Mes’ud el-Ensârî’nin yanına girdim, bir kısım cariyeler şarkı söylüyorlardı.Dayanamayıp:
“Sizler, Resulullah (s.a.v)’ın Bedir Ashabından olun da yanınızda şu iş yapılsın olacak şey değil!” dedim. Bunun üzerine onlar:
“Otur, dilersen bizimle dinle, dilersen git.Bize düğünde eğlenme ruhsatı verildi!” dediler.” (Nesâî, Nikâh 80, (6, 135) )
UZMAN GÖRÜŞLERİ
1) Mevdudi,Fetvalar : Bir hadiste Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyuruyor: “Ben müzik aletlerini kırmak üzere gönderildim.” Öyleyse, bu iş için gönderilmiş bir Nebi’nin (s.a) tâbilerinin müzik aletlerini yapma, satma ve çalma için kendi güçlerini kullanmaları nasıl doğru olabilir?
Düğün veya başka bir vesileyle saz çalmak her halükârda doğru değildir. Hadiste, ancak düğün veya bayram zamanlarında, defle birlikte bazı şeyler söylenebilecek kadar bir müsaade söz konusudur. O zamanlar deften başka hiçbir müzik aleti olmadığını söylemek hatadan başka bir şey değildir.Birçok müzik aletinin ismi cahiliye şiirlerinde geçmektedir.
Def müzik aletlerine dahil olsa bile, ne olur ki! Peygamber Efendimiz (s.a) düğün ve bayram münasebetiyle buna müsaade etmiştir. Ancak insanın bu meselede varabileceği sınırın en son noktasıdır. Bu son sının başlama noktası yapmak isteyen şahsı, müzik aletlerini kırmak üzere gönderilmiş olan Nebi’nin (s.a) tabileri arasında şöyle veya böyle kendi ismini de yazdırmaya kim mecbur etmiştir ki?
2) Prof.Dr.Mahmut Esad Coşan : Sevinçli zamandır. Söylenilen şeyler güzel şeyler olduktan sonra, uygun olur; mahzuru olmaz. Bütün eski büyüklerimizin, takvasıyla tanınmış büyük hoca efendilerimizin, büyük erbapb-ı tarikatın ihtiyarı da bu yöndedir.(Güncel Meseleler)
3) Diyanet 2 ciltlik ilmihal : Hz.Peygamber’in düğünlerde eğlenceye izin verdiğine, hatta kendisinin böyle düğünlere katıldığına dair rivayetler bulunmaktadır.
Müzik genel olarak vokal veya enstrümantal ses ve tonların bir araya getirilmesinden oluşan bir sanattır. Yunan dilinden Arapçaya geçen mûsiki kelimesinin yerini tutacak bir Arapça kelime yoktur. Meselâ, Arapçadaki “gınâ” kelimesi, yalnızca şarkı söylemeyi, “semâ” kelimesi ise sadece dinlemeyi ifade eder. Bu itibarla, gerek âyetlerde gerekse sahih hadislerde doğrudan müziği belirtmek üzere kullanılmış bir ifadeye rastlanmadığını söylemek mümkündür.
…Bütün bu anlatılanlardan şöyle bir sonuç çıkarılması mümkündür. Müzik, İslâm bilginleri tarafından çokça tartışılan ve hakkında lehte ve aleyhte çok şey söylenen konular arasında yer alır. Müziğin lehinde ve aleyhinde öne sürülen gerekçeler birlikte düşünüldüğünde müziğin mutlak olarak yasaklanmadığı, aksine mubah bırakıldığı sonucuna ulaşılır. Gerçekten de elde Kur’an ve Sünnet’te müzik dinlemenin haram olduğunu ve müzik dinleyenlerin günahkâr olacağını ispata yetecek malzeme bulunmadığı açıkça görülmektedir. Ancak, diğer mubahlar gibi müziğin de haramın işlenmesine vesile yapılmasına karşı çıkılmıştır. Bu itibarla içinde isyan, küfür veya İslâm’ın hoş karşılamadığı sözler bulunan yahut cinsel tahrik, müstehcenlik gibi dinimizce hoş görülmeyen şeylere yol açan müziğin söylenmesi ve dinlenilmesi kesinlikle uygun değildir. Bununla birlikte müzik konusunu gerek önceki devirlerde gerekse zamanımızda bir tercih ve takvâ meselesi olarak değerlendirenler de bulunagelmiştir. Bunların saygıyla karşılanması gerektiği gibi, müzik dinlemeyi bir eğlence unsuru olarak görenlerin de hoş karşılanması gerekir.
4) Mehmet Emre,Üç Bin Seçme Fetva : Davul zurna ve saz ile düğün yapmayı yasaklayan bir ayet veya bir hadis var mı? “Yapılan nikahı ve düğünü ilan maksadı ile def veya davul çalmak, Peygamber Efendimiz tarafından emredilmiştir. Evvela bu bahisteki Hadis-i Şeriflerden bir kaçını nakledip sonra bu husustaki meselenin bugünkü şeklini tahlil etmek isteriz.
1- “Nikahı ilan ediniz. Nikah akdini mescitte yapınız ve onun (duyurulması) için defleri çalınız” (et-Tac c. 2, s.275)
2- “Nikahta helal ile haram arasını ayırmak def ile sestir” (İbni Mace c. 1, s.300)
3- Hz. Aişe, Es’ad bin Zürare’nin yetim kalmış kızı Fariğa’yı himayesine alıp büyütmüştü. Yetiştiğinde onu ensardan Nebit bin Cabir ile evlendirmişti. Resul-i Ekrem: “Ya Aişe, sizin çalgınız yok mu? Ensar çalgıdan cidden hoşlanırlar” buyurdu. Diğer bir rivayette de: “Def çalacak, şarkı söyleyecek bir cariye gönderdiniz mi?” buyurdu. Hz Aişe: “Ey Allah’ın Resulü, o ne söyleyecek” dedi. Efendimiz: “Size geldik size geldik. Bizi selamlayın size selam verelim” desin, buyurdu, (et-tac c. 2, s.275)
4- Halid bin Zekvaan, Rubeyyi binti Muavviz’den şöyle rivayet etmiştir:
“Düğünümüz olduğu zaman Resulullah (sav) Efendimiz evimize geldi ve senin oturduğun minder üzerine oturdu. Küçük yaştaki kız çocukları deflerini çalıyorlar ve Bedir harbinde şehit düşen atalarımızı dile getiriyorlardı. Onlardan biri, “Aramızda yarın bilen Peygamber var” deyince, Resulullah (s.a.v) ona buyurdular ki: “Bu gibi sözler söyleme, sus! Daha önce dediklerini söyle” (meye bak)!” (Tuhfet-ül-Ahvezi, c. 4, s. 211-212)
Resulullah (s.a.v) Efendimizin asrında yapılan düğünlerde çalınan def ve davul ile bugünkü düğünlerde çalınan telli, zilli ve nefesli çalgılar arasında birçok farklar bulunmaktadır. Şöyle ki:
a) O gün çalınan defin kenarlarında “zil” yoktu. Zira zilli olana def adı verilmeyip “Mizher” denilmektedir. (Tecrid-i Sarih Tercemesi,s.3,s.205)
b) O sırada çalınan davulun beraberinde zurna ve gırnata gibi nefesli çalgılar bulunmazdı.
c) O devirde def ve davul, sadece ilan maksadı ile çalınmakta idi. “Nikahı ilan ediniz” hadis-i şerifi bunu açıkça ortaya koymaktadır. İlana yardımcı olması için nikah akdinin, mescitte yapılması da bunu göstermektedir.
Nikahı zinadan ayıran hususun def ve ses olduğunun açıklanması, def çalmaktan güdülen gayeyi gün ışığına çıkarmaktadır.
d) Düğün, sevinmeyi gerektiren bir cemiyet olduğu için, şehveti tahrik edecek bir mana taşımayan şiirlerin, sesli olarak söylenmeye müsaade olunmuştur. Söylenecek şarkı ve türkülere bir ölçü olmak üzere, Hz. Aişe validemizin büyüttüğü kızın düğününde söylenmesi tavsiye edilen beyiti misal olarak zikredebiliriz.
Rubeyyi binti Muavviz’in düğününde, şarkı olarak Bedir harbinde şehit düşen ashabın kahramanlıklarını dile getiren şiirlerin söylenildiği görülmektedir.
Zamanımızın şehveti tahrik eden, edebe aykırı ifadeler taşıyan şarkıları, asr-ı saadette söylenenlere hiç benzememektedir. (Tuhfet’ül-Ahvezi c. 4, s.212)
Bugün çalınan deflerin kenarlarında zil, davulun refakatinde zurna veya buna benzer nefesli çalgılar bulunmaktadır. Birçok düğünlerde müskirat içilmekte ve naralar atılmaktadır.
Kadınların, erkeklerin oyunlarını seyretmelerinde beis görmeyen bazı ilim erbabı, Mescid-i Nebevi’de harbe ile oynayan Habeşistanlıları, Hz. Aişe validemizin seyretmesini delil olarak göstermekteydiler. Ancak, durum sandıklarından farklı bulunmaktadır. İmam Şa’rani bu vakanın hicap ayeti gelmezden önce cereyan ettiğini açıklamaktadır. (Keşf’ul-ğumme c. 2, s. 304)
Bu hususta varit olan hadis-i şerifleri ve saadet asrı ile zamanımızdaki farkları inceledikten sonra bu bahiste verilecek hükmü fıkıh kitaplarına bırakalım.
Nikahın ilanı zina töhmetini tamamen ortadan kaldırmak için yapıldığından dolayı, defin zilsiz olması vaciptir. (Fetava-i Gıyasiye, s. 109)
Çalgının haram olduğunda bir hilaf yoktur. Lakin haram olan şeylerden uzak kalırsa, düğünlerde ve bayramlarda birazcık (def ve ses) caiz görülmüştür. (Feteva-ı Hamidiye c. 2/304)
Sadece ilan için düğün gecesi def çalmakta beis yoktur. (Fetava-i Kadihan c.3,s. 117)
Sadece ilan için düğün gecesi def çalmakta beis yoktur. (Fetava-i Kadihan c.3,s. 405)
Meseleyi hülasa etmek gerekirse, bu husustaki hükümler üç kısımdır:
Cevaz:
İçki ve kadın alemleri kurulmaz, şarkılarda nefsani hisleri tahrik edici ifadeler bulunmaz ise, düğünlerde ilan maksadı ile def çalmak caiz görülmektedir.
Kerahet:
Düğünlerde çalınmakla beraber, defte zil, davulun refakatinde zurna bulunursa mekruhtur.
Haram:
Düğün ve bayramların dışında, herhangi bir zaruret bulunmadığı için haramdır. (İbni Abidin c. 5, s. 304)
Bu sebeple, İbni Ömer (r.a) bir davul sesi duydu da kulaklarını tıkadı ve bunu üç defa tekrarladıktan sonra: “Resulullah da böyle yapardı” dedi. (İbni Mace c. I, s. 300)
1656 – Soru: Bizim buradaki düğünler çalgılı oluyor. Düğün evine hediye alıp vardığımızda yemek yedirirler. Çalgılı olduğu için bu yemek haram mıdır?
Cevap: İçki ve çalgı ile yapılan düğün, İslami esaslara uymadığı için, davete icabet etmeniz gerekmez. Hediyesini gönderir ve mazeret beyan ederek içkili sofralara oturmazsınız. İçki olmayan ve fakat çalgı çalınan düğünde, çalgı sesinin ulaşmadığı yerde yemek yiyebilirsiniz. Bir mümin, nimeti yerken, Rezzak-ı alemi tefekkür eder ve Rabbinin adını anar ise, yediği her lokma ile kalbine bir feyzin akışını yakinen hisseder. Çalgı bulunan yerde nefsani duygular harekete geçer. Buna karşılık Rahmani hisler tıkanıklığa uğrar. Bu bakımdan içkili ve çalgılı yerden uzak kalmaya gayret gösteriniz.
Mezhep imamlarının gına (şarkı söylemek) hakkındaki düşünceleri :
1. Ebû Hanîfe : Mekruhtur
2. İmam Mâlik : Bunu bizde fâsıklar yapar.
3. İmam Şâfii : Bâtıla benzeyen mekruh bir eğlencedir.
4. Ahmed b. Hanbel : Kalpte nifakı yeşertir, ben hoşlanmam.
Sahih olmayan hadisler
‘’Allah,musiki söyleyen ve söyletene lanet etsin.’’(Aliyyül Kâri,Mevzuat ,sayf: 64/Acluni,Keşf :2,2049 hadisin sahih olmadığı görüşündedir.)
‘’ Müzik,zinanın nağmesidir.’’ Aliyyul Kari ve Acluni’nin bildirdiğine göre Fudayl’in sözüdür.