Ribâ-faiz : Artma, çoğalma, şişme, karşılıksız fazlalık anlamında bir hukuk terimidir. “Ribâ” kelimesi Arapça mastar olup, sözcüğün kökeninde “mutlak çoğalma” anlamı vardır.
Faiz konusu ,cerayan ettiği ülkeye göre iki kısma ayrılır : 1-Darul harpte faiz. 2-Darul İslam’da faiz. Faiz ayrıca cerayan etme şekline göre de iki kısma ayrılır : 1-Nesie 2-Fadl.
Konunun önemi : Net ayetler ve hadislerle yasak olmasına rağmen günümüzde hoca kılıklı (bazı cami imam hatibi ve bazı Prof’.Dr.) ‘ların “faiz haram değildir.”demesinden ileri gelen sapıklık nedeniyle bu konu büyük bir önem arz etmektedir.Esasen üzerinde icma’ oluşmuş bir meselenin hala kıytırık bir fetvaymış gibi gösterilmesi , “bilginlerimiz nereye gidiyor ?” sorusunu tekrar aklımıza getirmektedir.
A-Darul İslam’da faiz
Faiz ile ilgili birkaç ayet :
“Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “Alışveriş de Faiz gibidir” demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helâl, Faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) Faizden vazgeçerse, artık önceden (ayet ile yasak gelmeden) aldığı onun olur. Durumu da Allah’a kalmıştır. (Allah, onu affeder.) Kim tekrar (Faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalacaklardır.”(Bakara : 275)
“Allah faizi tüketir (Faiz karışan malın bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez.”(Bakara : 276)
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terk edin.”(Bakara : 278)
Faizin cereyan etme şekillerine göre kısımları ikidir :
(Riba nesie-borç faizi) : Adam :”Borcumu tehir edersen sana şu kadar fazla para veririm”der . Bunun üzerine de borç sahibi alacağını tehir eder ve alacağı para katlanır.Böylece ribanın nesie şekli oluşmuş olur.Nesienin haramlığına delil : “Ey iman edenler, gerçek müminler iseniz Allah’tan korkun, faizden henüz alınmamış olup da kalanı bırakın.” (Bakara, 278, 279) Faizin sadece riba kısmını haram olarak görenler : İbn Abbas, İbn Ömer ve Muâviye’ye : Faizi sadece riba nesie olarak görürler. İbn Abbas’ın, ribânın başka çeşitlerini de yasaklayan hadisleri işitince bu görüşünden döndüğü de rivayet edilmiştir.
(Riba fadl- alış veriş faizi) Bir eşyayı aynı türüyle fazlasıyla satmaktır. Resulullah (s.a.v)’ın izah ettiği faiz şeklidir. Aynı cins bir elmayı iki elmaya,aynı cins bir salatalık ile iki salatalığa satmak gibi.Fadlin haramlığına delil : “Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpayla, hurma hurmayla ve tuz tuzla misli misline, birbirine eşit ve peşin olarak trampa edilirler. Ama bunların cinsleri ayrı olursa peşin olmak şartıyla, istediğiniz gibi satış yapınız.” (Müslim, Müsâkat :81/Ebû Dâvud, Buyu:18/ Ahmed bin Hanbel: V/314, 320) “Her kim bu şekil mübâdelede fazla verir veya alırsa şüphesiz ribâ yapmış olur.” (Tirmizî, Buyu: 23) sahabe, tabiin ve sonraki dönemlerde gelen müctehitlerin çoğunluğuysa faizi hem riba nesie hem de riba fadl olarak görmektedir. (Diyanet İşleri Başkanlığı,Kur’an Yolu)
Faizin illeti (bir şeyin faiz olduğunu belirleyen etken) nedir ?
1. İmam Şafiî’ye göre ölçü (illet, belirleyici vasıf) altın ve gümüşte nakit (tabii ödeme aracı, tabii para) olmak, diğer dört maddede ise aynı cinsten yiyecek olmaktır.
2. Ebû Hanîfe’ye göre aralarında ribâ gerçekleşen mallar hacim veya ağırlık ölçüleriyle ölçülerek alınıp satılan mallardır. Bu malların aynı cinsten olanları birbiriyle fazlalıklı peşin veya -eşit olsun fazlalıklı olsun- veresiye mübadele edildiğinde (alınıp satıldığında) ribâ gerçekleşmiş olur. Altınla gümüş tartıyla, diğer dört madde ise ölçekle ölçülerek satılan mallara örnektir.
3. İmam Mâlik’e göre altın ve gümüşte İllet nakit olmaları, diğer maddelerde illet, temel gıda maddeleri veya bunları kullanılır ve korunur hale getiren madde olmalarıdır; sonuncusunun örneği tuzdur.
Faizin haramlığını beyan eden birkaç tefsir :
1. Prof.Dr.Bayraktar Bayraklı, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur’an Tefsiri
2. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir
3. Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri
4. Prof.Dr.Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir
5. Ömer Nasuhi Bilmen, Kur’an-ı Kerim’in Türkçe M. Ve Tefsiri
6. Prof.Dr.Muhammed Ali Sabuni,Ahkam Tefsiri
Faiz ile ilgili birkaç hadis :
1- “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ribâyı (fâizi) yiyene de, yedirene de lânet etti.” (Müslim, Müsâkât 25, (1579); Ebu Dâvud, Büyû 4, (3333); Tirmizî, Büyû 2, (1206); İbni Mâce, Ticârât 58, (2277)
2- “İnsanlar öyle bir devre ulaşacak ki, o zamanda ribâ yemeyen kalmayacak. Öyle ki, (doğrudan) yemeyene buharı ulaşacak.” Bir rivayette “…tozu ulaşacak” denir. (Ebu Dâvud, Büyû 3, (3331); Nesâî, Büyû 2, (7, 243); İbnu Mâce, Ticârât 58, (2278) )
3- ” …faiz yiyeni,yedireni…. Lanetledi.(Buhari, Büyü’ 113, 25, Talâk, Libas 86, 96; Ebu Davud, Büyü’ 65, (3483)
4- “Altına karşılık altın, gümüşe karşılık gümüş, buğdaya karşılık buğday, arpaya karşılık arpa, hurmaya karşılık hurma ve tuza karşılık tuz misli misline ve peşin olur. Kim artırır ya da fazlasını isterse faize girmiş olur. Bu konuda alan da veren de birdir.”( Müslim, Müsâkât, 82 (1584)
5-”Helak edici olan yedi şeyden sakınınız…….Faiz yemek……”(Buhari,vesaya:23,tıb:48,hudud:44/Müslim,iman:144/Ebu davut,vesaya:10/Nesai,vesaya:12)
Efsunkar