SA’Y-İHRAM-VAKFE-NAMAZDA CEM-MÜZDELİFE-İHRAM-TAVAF
A. Sa’y Nedir ?
“Sa’y” kelimesi; koşmak, hızlı yürümek anlamına gelmektedir. Hac ve umrede Kâbe’nin doğu tarafındaki “Safa” tepesinden başlayarak “Merve” ye dört gidiş, Merve’den Safa’ya üç dönüş olmak üzere bu iki tepe arasındaki gidiş-gelişe denir. Safa’dan Merve’ye her bir gidişe ve Merve’den Safa’ya her bir dönüşe “şavt” denir. Safa ile Merve arasındaki yaklaşık 400 metre uzunluğundaki yürüme alanına “Mes’a” denir.
Sa’y yapmak vaciptir.
Sa’yin aslı, Hz. Hacer’in henüz kendisini emmekte olan oğlu Hz. İsmail için su ararken bu iki tepe arasında koşması hatırasına dayanmaktadır.
B. Sa’yin Yapılışı
Hacer-i Esved istilam edilerek Safa tepesine çıkılır.
“Allah’ım! Senin rızan için umre sa’yini yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle.” diye niyet edildikten sonra Kâbe’ye dönülerek tekbir, tehlil, salavat okunur ve içtenlikle dua edilir. Sonra Merve tepesine doğru yürünür.
Sa’y esnasında herkes içinden geldiği şekilde dua eder. İsteyenler dua kitabındaki sa’y dualarını okuyabilirler. Yeşil ışıklı direklerin arasında, erkekler koşar adımlarla yürürler. Buna “Hervele” denir. Yeşil direkler arasında her gidiş ve gelişte:
“Rabbim! Günahlarımızı bağışla. Bize merhamet et. Bize ikram et. Bizim bildiğimiz ve bilmediğimiz bütün kusurlarımızı biliyorsun, bunları affet. Çünkü Sen mutlak güç, kerem ve ihsan sahibi olansın.” diye dua edilmesi güzel olur.
Merve’ye varınca bir şavt tamamlanmış olur. Burada da yine Kâbe’ye yönelerek tekbir, tehlil ve salavat-ı şerife getirilip dua edilir. Sonra Merve’den Safa’ya doğru yürünür. Safa’ya varınca ikinci şavt tamamlanmış olur. Diğer şavtlar da aynı şekilde yapılır. Yedinci şavt tamamlandıktan sonra Merve’de Kâbe’ye karşı dönülerek dua edilir. İsteyen dua kitabında yer alan Sa’y bittikten sonra Merve’de okunabilecek duayı okuyabilirler. Fakat en güzeli, içe doğan duaların yapılmasıdır.
Bundan sonra tıraş olup ihramdan çıkılır.
4. Tıraş Olup İhramdan Çıkmak
İhramdan ancak saçlar tıraş edilmek suretiyle çıkılır.
Erkekler saçlarını dipten tıraş eder veya kısaltırlar. Kadınlar ise saçlarının ucundan bir miktar keserler. Kısaltmada saçların uçlarından alınacak miktar, parmak ucu uzunluğundan daha az olmaz. Tıraş olduktan sonra umre ihramından çıkılmış olur. Hac için tekrar ihrama girinceye kadar eşiyle cinsel ilişki dahil, bütün ihram yasakları kalkar.
İhramdan çıkma aşamasına gelmiş ihramlı kimseler, birbirlerini tıraş edebilirler. Bu aşamaya gelmedikçe ihramlılar bir başkasını tıraş edemezler.
Kıran ve ifrad haccına niyet edenler ihramlı kalmaya devam ederler. Bu aşamada kesinlikle ihramdan çıkamazlar.
Temettu haccına niyet etmiş olanlar böylece umrelerini bitirip ihramdan çıktıktan sonra, hac için ihrama girinceye kadar Mekke’de ihramsız olarak kalırlar. Bu günlerini mümkün mertebe iyi değerlendirmelidirler. Beş vakit namazlarını Harem-i Şerifte kılmaya ve fırsat buldukça bol bol nafile tavaf yapmaya özen göstermelidirler. Uzaktan gelenlerin nafile namaz kılmak yerine, nafile tavaf yapmaları daha uygundur. Tavaf ve namazın dışında Mescid-i Haram’da Kur’an-ı Kerim tilaveti, dua, zikir ve tesbihatla meşgul olurlar.
Hac için ihrama girinceye kadar böylece ibadetlere devam edilir. Zamanı gelince hac için ihrama girilip vakfe için Arafat’a çıkılır.
5. Hac İçin İhrama Giriş ve Arafat’a Çıkış
Temettu haccına niyet edip de umresini yapmış ve böylece Mekke’de kalmakta olan hacı adayları uygulamada, hac için ihrama genellikle Zilhicce’nin sekizinci günü (Terviye günü) girmektedirler.
Buna göre Zilhicce’nin sekizinci gününe gelindiğinde Mekke’deki evlerde, umre ihramında belirtildiği şekilde ön hazırlıklar yapılır. Kerahat vakti değilse, iki rekat ihram namazı kılınır. Sonra: “Allah’ım! Senin rızan için hac yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle.” diyerek niyet edilir. Arkasından telbiye getirilerek hac için ihrama girilir. Böylece tekrar ihram yasakları başlamış olur.
Hac için ihrama girildikten sonra, Arafat’a çıkmadan önce nafile bir tavafın (26) ardından haccın sa’yi yapılabilir. Haccın sa’yini bu şekilde önceden yapanlar artık “Ziyaret tavafı”ndan sonra sa’y yapmazlar. Fakat sünnete uygun olan, haccın sa’yinin Ziyaret tavafından sonra ve ihramsız olarak yapılmasıdır.
Bu şekilde ihrama girildikten ve arzu edildiği takdirde haccın sa’yi yapıldıktan sonra kafile ile birlikte Arafat’a hareket edilir.
İntikal esnasında telbiye, tekbir, tehlil, salavat getirilir ve bol bol dua edilir. Bu mübarek günlerin bereketinden olabildiğince yararlanılmaya çalışılır. Arafat’a varıp çadırlara yerleşilir. Hacı adayı bir süre istirahat ettikten sonra bütün varlığı ile Allah’a yönelip dua eder, telbiye, tekbir ve tehlil getirir, Kur’an okur, namaz kılar, günahlarına tevbe ederek göz yaşı döker, zikir ve tesbihle meşgul olur. Zeval, yani öğle vaktine kadar böylece ibadet etmeye devam eder.
6. Arafat’ta Öğle ve İkindi Namazlarının Birleştirilerek Kılınması
Öğle vaktine kadar çadırlarda ibadetle meşgul olunarak bu mübarek mekanın ve zamanın feyzinden ve bereketinden azami derecede istifade etmeye çalışan hacı adayı, öğleye doğru namaz için hazırlık yapar.
Öğle ezanı okunduktan sonra öğle ve ikindi namazları birleştirilerek kılınır. Buna “Cem-i takdim” denir. Öğle ve ikindi namazı birleştirilerek şöyle kılınır:
Ezan okunduktan sonra, önce öğlenin ilk sünneti kılınır. Sonra kamet getirilerek öğlenin farzı eda edilir. Selam verildikten sonra teşrik tekbiri getirilir. Arkasından tekrar kamet getirilerek ikindinin farzı kılınır. Selamdan sonra teşrik tekbiri getirilir. Böylece öğle ve ikindi namazı bir ezan ve iki kametle eda edilmiş olur.
Bu iki farz namazı arasında başka namaz kılmak mekruhtur. Bu sebeple öğlenin son sünnetiyle ikindinin sünneti kılınmaz.
Namazdan sonra Vakfe yapılır.
Öğle ve ikindi namazları cem-i takdim ile kılınırken seferî olanlar öğleyi de ikindiyi de ikişer rek’at olarak kılarlar.(27)
7. Arafat Vakfesi
A-Vakfe Nedir?
“Vakfe”, durmak demektir. Arafat Vakfesi ise belirlenen zamanda hac için ihramlı olarak Arafat sınırları içinde bulunmaktır. Arafat vakfesi, haccın en önemli rüknüdür. Çünkü süresi içinde orada bulunamayanlar o sene hacca yetişememiş sayılırlar. Hz.Peygamber “Hac Arafattır”(28) buyurmuştur.
Arafat, Mekke’nin 25 km. Güney doğusunda bulunan geniş bir alanın adıdır. Arafat vakfesi bu alanda yapılır. Bu geniş alanın sınırları levhalarla gösterilmiştir.
Arafat vakfesinin sahih olabilmesi için hac ihramına girmiş olmak ve belirlenen süre içinde Arafat’ta bulunmak gerekmektedir.
B-Arafat Vakfesinin Zamanı
Arafat vakfesinin zamanı, Zilhiccenin 9. günü, yani Arefe günü öğleyin Güneş’in tepe noktasına gelip Batı’ya meyletmeye başladığı andan (Zeval vaktinden) bayramın birinci günü fecr-i sadık dediğimiz tan yerinin ağarmaya başladığı ana kadarki süredir. Bu süre içinde her ne halde olursa olsun (uykuda, baygın, vakfenin farkında olsun, ya da olmasın) bir an orada bulunan kimse vakfe farzını yerine getirmiş olur. Uygulamada ise Arafat vakfesinin yapılışı aşağıda belirtildiği şekildedir.
C-Arafat Vakfesinin Yapılışı
Arafe günü Arafat’ta öğle ve ikindi namazları birleştirilerek kılındıktan sonra ayağa kalkılarak kıbleye karşı dönülür. Arafat duasının ayakta yapılması müstehaptır. Telbiye, tekbir, tehlil ve salavat getirilir. Tevbe, istiğfar ve dua edilir. Esas olan herkesin içinden geldiği gibi dua etmesidir. Ancak isteyenler Dua kitabındaki Arafat Vakfesi duasını okuyabilirler.(29) Bir süre bu şekilde vakfe yapılıp bol bol dua edildikten sonra hacılar Arafat’tan ininceye kadar kalan süreyi yine ibadet, dua ve zikirle değerlendirmeye çalışırlar.
Arefe günü hac ihramıyla Arafat’ta bulunmak, bir müslüman için en büyük nasiplerden biridir. Çünkü, bu kutsal yerde ve bu mübarek zaman diliminde yapılan ibadetler geri çevrilmez. Bu itibarla müslüman Arafat’ta gönlünü her türlü dünyevi düşünce ve gailelerden arındırarak, bütün samimiyetiyle Allah’a yönelmeli, el açıp yalvarmalı, içine düştüğü günahları hatırlayıp göz yaşları içinde tevbe etmeli, af ve mağfiret dilemeli, kendisi, anne-babası, kardeşleri, çocukları, yakınları, milletinin fertleri ve tüm müslümanlar için içtenlikle dua etmelidir.
Arafat’ta içinde bulunulan zaman diliminin her dakikasının çok büyük kıymeti vardır. Bu değerli vakitleri faydasız konuşmalarla, lüzumsuz meşguliyetlerle ve pek gerekli olmayan eş-dost ziyaretleri ile geçirip heba etmemelidir. Hele hele başkalarına sıkıntı ve eziyet vermekten, kötü söz ve davranışlardan, haklı bile olsa bir takım gereksiz tartışmalardan şiddetle sakınmalıdır. Bilinmelidir ki, bu mübarek yerde sevaplar nasıl kat kat olursa, günahlar da öylece katlanır
Güneş battıktan sonra Arafat’tan Müzdelife’ye intikal başlayacağından, akşama yakın gerekli şahsi hazırlıklar yapılır. Güneşin batmasıyla birlikte Arafat’tan Müzdelife’ye doğru hareket başlar. Kafileler belli bir plan dahilinde yola çıkarlar. Akşam namazı, Müzdelife’de yatsı vaktinde, yatsı namazıyla birleştirilerek (cem-i tehirle) kılınacağı için, kendi vaktinde kılınmaz. Yolda yine telbiye, tekbir, tehlil, salavat ve duaya devam edilir. Elden geldiğince bu kıymetli vakitler değerlendirilmeye çalışılır.
Müzdelife’ye varınca yatsı vaktinde, akşam ve yatsı namazı birleştirilerek kılınır.
8- Müzdelife’de Akşam ve Yatsı Namazları- nın Birleştirilerek Kılınması
Yatsı vakti girip ezan okunduktan sonra kamet getirilerek ilk önce akşam namazı kılınır. Selam verdikten sonra teşrik tekbiri getirilir. Sonra ezan okunmadan ve kamet getirilmeden yatsının farzı kılınır. Selamdan sonra yine teşrik tekbiri getirilir. Böylece iki vaktin farzı bir ezan ve bir kametle eda edilmiş olur. Buna “Cem-i tehir” denir. Bundan sonra yatsının son sünneti kılınabilir. Daha sonra vitir namazı kılınır.
Akşam ve yatsı namazları bu şekilde birleştirilerek kılındıktan sonra “vakfe” yapılacak zamana kadar ibadetle meşgul olunur. İhtiyaç varsa istirahat edilir. Şeytan taşlamada (cemaratta) atılacak taşlar toplanır. Bu taşların Müzdelife’den toplanması zorunlu değildir. Başka yerden de toplanabilir. Taşlar nohuttan büyük, fındıktan küçük olmalıdır. Taşların temiz olmama ihtimali varsa yıkanır.
9- Müzdelife Vakfesi
Müzdelife, Arafat ile Mina arasında ve Harem sınırları içinde kalan bir bölgenin adıdır. Müzdelife’nin sınırları levhalarla belirtilmiştir. Müzdelife’de vakfe yapmak haccın vaciplerindendir.
A- Müzdelife Vakfesinin Zamanı
Müzdelife vakfesi, bayram gecesi, gece yarısından itibaren güneşin doğuşuna kadarki süre içerisinde yapılır. Bu süre içinde her ne halde olursa olsun kısa bir an burada bulunan kimse vakfe görevini yerine getirmiş sayılır.
Ancak sünnete uygun olan, Müzdelife vakfesinin sabah namazından sonra yapılmasıdır. Şu kadar var ki, izdiham sebebiyle belirtildiği gibi gece yarısından sonra vakfe yapıp ayrılmakta bir sakınca yoktur.
B- Müzdelife Vakfesinin Yapılışı
Yukarıda belirtilen süre içerisinde, Arafat vakfesinde olduğu gibi, telbiye, tekbir, tehlil, salavat getirilir ve dua edilir. Asıl olan herkesin içinden geldiği gibi dua etmesidir. Ancak isteyenler Dua kitabındaki “Müzdelife Vakfesi Duası”nı okuyabilirler.
Müzdelife vakfesinden sonra Mina’ya hareket edilir. Kafileler belli bir plan çerçevesinde yola çıkarlar. Yol boyunca telbiye, tekbir ve tehlile devam edilerek Mina’da kalınacak çadırlara gelinir. İsteyenler burada bir müddet istirahat edip ihtiyaç giderirler. Daha sonra izdihamın olmadığı uygun bir zamanda Büyük Şeytanı (Akabe Cemresini) taşlamak üzere şeytan taşlama (cemarat) mahalline gidilir. Uygulamada Türk hacıları genellikle akşam namazından sonra taşlamaya götürülmektedir.
10- Şeytan Taşlamak (Remy-i Cimar)
Bayramın 1,2,3 ve 4 üncü günlerinde Mina’da bulunan ve “Büyük Şeytan-Akabe Cemresi”, “Orta Şeytan-Orta Cemre” ve “Küçük Şeytan-Küçük Cemre” diye adlandırılan üç taş kümesine usûlüne uygun olarak taş atmak haccın vaciplerindendir. Bayramın birinci günü Büyük Şeytana 7, ikinci, üçüncü ve dördüncü günlerinde ise her üç şeytana yedişerden 21’ er taş atılır. Taşlama küçükten büyüğe doğru yapılır. Ancak, Mina’da kalınmadığı takdirde dördüncü günü taş atılması gerekmez. Uygulamada bayramın dördüncü günü Mina’da kalınmadığı için bu gün taş atılmamaktadır.
Şeytan taşlama; kötülükleri, haksızlıkları, zulmü ve zorbalığı bir protesto anlamı taşır. Şeytan taşlayan hacı, bu hareketiyle şeytana, şeytanın yoluna uyanlara ve bütün kötülüklere karşı çıkışını sergilemiş ve kendisinin de bundan böyle asla şeytana uymayacağını ortaya koymuş olmaktadır.
A- Taşlamanın Yapılışı
Taşların atıldığı kümeye yaklaşarak, atılacak taş, sağ elin baş ve şehadet parmaklarının uçlarıyla tutulur. “Bismillah, Allahu ekber rağmen li’ş-şeytani ve hizbih” diyerek atılır. Taşların her biri ayrı ayrı atılmalıdır. Hepsi birden atılırsa tek taş atılmış sayılır. Taşlar, kümelerin üzerine veya kümeleri kuşatan havuzlara düşecek şekilde atılmalıdır.
B-Taşlamanın Zamanı ve Atılacak Taş Sayısı
a- Bayramın Birinci Günü
Bayramın birinci günü, Büyük Şeytana tarif edildiği şekilde “7” taş atılır. Atılan ilk taşla birlikte telbiyeye son verilir. Birinci günkü taşlamanın zamanı gece yarısından itibaren başlar, bayramın ikinci günü tan yeri ağarıncaya kadar devam eder.
b- Bayramın İkinci Günü
Bayramın ikinci günü, küçüğünden başlanarak her üç şeytana 7’şerden toplam 21 taş atılır. İkinci günkü taşlama zeval vaktinde yani öğleyin güneşin tepe noktasına gelip batıya yönelmesiyle birlikte başlar, gece tan yeri ağarıncaya kadar devam eder.
c- Bayramın Üçüncü Günü
Bayramın üçüncü günü de ikinci günde olduğu gibi küçük şeytandan başlamak üzere her üç şeytana 7’şerden toplam 21 taş atılır. Üçüncü günde taşlamanın zamanı zeval vaktinden yani öğleyin güneşin tepe noktasına gelip batıya yönelmesiyle birlikte başlar, gece tan yeri ağarıncaya kadar devam eder.
d- Bayramın Dördüncü Günü
Bayramın dördüncü günü tan yeri ağarıncaya kadar Mina’dan ayrılmamış olanlar, tan yerinin ağarmasından itibaren güneş batıncaya kadar her üç şeytana “7”şerden toplam 21 taş daha atarlar. Tan yeri ağarmadan Mina’dan ayrılanların bu günün taşlarını atmaları gerekmez. Uygulama da böyledir.
Taşlamalarda, çok kalabalık olan gündüzün izdihamlı saatleri yerine, tenha olan gece saatleri, ya da akşam saatleri tercih edilmelidir.
Küçük ve orta şeytanlara taş atıldıktan sonra, mümkünse bir kenara çekilip dua edilir. Büyük şeytana taş atıldıktan sonra beklenmez, orası hemen terk edilir.
C- Taşlamada Vekâlet ve Atılamayan Taşların Kazası
Gücü yetenlerin taşları bizzat kendilerinin atmaları gerekir. Vekalet vererek başkasına attıramazlar. Hastalık, yaşlılık ve sakatlık gibi mazeretlerle taşları bizzat kendisi atamayacak durumda olanlar, vekâlet vererek taşları bir başkasına attırırlar.
Vaktinde atılamayan taşların, bayramın dördüncü günü güneş batıncaya kadar atılması vaciptir. Atılmadığı takdirde ceza gerekir.(30)
11- Hac Kurbanı (Şükür Hedyi)
Temettu ve Kıran haccı yapanların, hac kurbanı (şükür hedyi) kesmeleri vaciptir. Her ne kadar sünnete uygun olan, hac kurbanının, büyük şeytana taş attıktan sonra kesilmesi ise de, taş atmadan önce de kesilmesi mümkündür. Hac kurbanı, Harem Bölgesi sınırları içerisinde, bayramın birinci günü tan yerinin ağarmaya başlamasından itibaren kesilir.(31)
Hac kurbanının etinden sahibi dahil herkes yiyebilir.
Temettu ve Kıran haccı yapanlar, Kurban kesme imkânı bulamazlarsa bunun yerine on gün oruç tutarlar. Bu on gün orucun üç günü, hacdan önce ve hac ihramına girdikten sonra (Mekke’de) tutulur. En uygunu 7, 8 ve 9. Zilhicce günlerinde tutulmasıdır. Geri kalan yedi gün ise, bayramın dördüncü gününden sonra olmak üzere, hacdan sonra tutulur. Bu yedi günün memlekete döndükten sonra tutulması daha uygundur. Bunların peşpeşe tutulması şart değildir.
Hacılar, Kurban Bayramında şartlarını taşıyan her müslümanın kesmekte olduğu kurbanı (Udhiyyeyi) kesmek zorunda değillerdir. Fakat sevap kazanmak için nafile olarak kesebilirler. Nafile olarak bu kurbanı kesmek istedikleri takdirde vekâlet vererek memleketlerinde kestirmeleri daha uygun olur.
12- Tıraş Olup İhramdan Çıkma
Bayramın birinci günü Büyük şeytana taş atılıp kurban kesildikten sonra tıraş olup ihramdan çıkılır. Her ne kadar sünnete uygun olan, önce Büyük Şeytana taş atmak, sonra kurban kesmek, daha sonra da tıraş olup ihramdan çıkmak ise de, taş atmadan, ya da kurban kesmeden önce de tıraş olup ihramdan çıkmak mümkündür.
Umre ihramından çıkış konusunda da anlatıldığı gibi, ihramdan çıkmak için erkekler saçlarını dipten tıraş eder veya kısaltırlar. Kadınlar ise saçlarının ucundan bir miktar keserler. Böylece hac ihramından çıkışın birinci aşaması gerçekleşmiş olur. Buna “ilk tehallül” denir.
Bu aşamada eşiyle cinsel ilişki dışında bütün ihram yasakları kalkar. Cinsel ilişki konusundaki yasak ise, ancak Ziyaret tavafından sonra kalkar.
13- Ziyaret Tavafı
Ziyaret tavafı, haccın farzlarındandır. Haccın iki rüknünden birisidir. Buna “İfada tavafı” da denir.
A- Ziyaret Tavafının Vakti
Ziyaret tavafının vakti, bayramın ilk günü gece yarısından itibaren başlar, ömrün sonuna kadar devam eder. Uygulamada ziyaret tavafı, tıraş olup ihramdan çıktıktan sonra yapılmaktadır.
Ziyaret tavafının, bayramın ilk üç gününde yapılması usûle uygun ise de, daha sonraki günlerde de yapılabilir.
B- Ziyaret Tavafının Yapılışı
Önce, “Allah’ım! Senin rızan için ziyaret tavafı yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle” diyerek niyet edilir. Daha sonra Hacer-i Esved hizasına gelerek “Tavafın Yapılışı” konusunda(32) anlatıldığı gibi tavafa başlanır ve yedi şavtla tavaf tamamlanır. Tavaf tamamlandıktan sonra belirtildiği şekilde tavaf namazı kılınır. Böylece haccın ikinci rüknü de tamamlanmış olur. Ziyaret tavafının tamamlanmasıyla hac ihramından çıkışın ikinci aşaması da gerçekleşmiş olur. Buna “ikinci tehallül” denir. Böylece eşiyle cinsel ilişki yasağı da ortadan kalkmış olur.
Ziyaret tavafının, tıraş olup ihramdan çıktıktan sonra yapılması sünnete daha uygundur.
Özel hallerinde bulunan kadınlar, ziyaret tavafını bu halleri sona erinceye kadar ertelerler.
Arafat’a çıkmadan önce haccın sa’yini yapmamış olanlar, ziyaret tavafından sonra bu sa’yi yaparlar.
14- Haccın Sa’yi
Sa’y yapmak, haccın vaciplerindendir.(33)
Arafat’a çıkmadan önce haccın sa’yini yapmamış olanlar ziyaret tavafının ardından, “Allah’ım, Senin rızan için hac sa’yini yapmak istiyorum, bunu kolaylaştır ve kabul eyle” diye niyet ederek daha önce “Sa’y” konusunda belirtildiği şekilde hac sa’yini yaparlar.
Hac sa’yinin, tıraş olup ihramdan çıktıktan sonra yapılması sünnete daha uygundur.
Bundan sonra hacı, Mekke’de kaldığı süre içinde beş vakit namazı Harem-i Şerif’te kılmaya özen gösterir. Bol bol nafile tavaf yapar. Mekke’den ayrılacağı sırada da “Veda Tavafı” yapar.
15- Veda Tavafı
Hacca uzaklardan yani Mikat sınırları dışından gelmiş olanların (Afakilerin) Mekke’den ayrılmadan “Veda Tavafı” yapmaları vaciptir. Bu, hacıların hacla ilgili olarak yapacakları son görevdir (nüsüktür). Buna “Sader Tavafı” da denir.
Veda Tavafı, “Allah’ım! Senin rızan için Veda tavafı yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle” diye niyet edilerek tıpkı diğer tavaflar gibi yapılır. Tavafın arkasından, tavaf namazı da kılındıktan sonra çokça dua edilir, af ve mağfiret dilenir. Göz yaşı dökülür. İsteyen Dua kitabındaki veda tavafından sonra okunacak duayı okuyabilir.
Nihayet ayrılığın üzüntüsü içinde göz yaşlarıyla Kâbe’ye ve Mescid-i Harama veda edilir.
Ziyaret tavafından sonra herhangi bir nafile tavaf yapılıp veda tavafı yapılmadan Mekke’den ayrılma durumunda kalınmışsa, yapılan bu nafile tavaf, veda tavafı sayılır.
Özel hallerinde bulunan kadınlar, bu durumları sona ermeden Mekke’den ayrılmak zorunda kalırlarsa, veda tavafı yapmazlar, bundan dolayı bir ceza da gerekmez.
KAYNAK : DİYANET HAC REHBERİ ANKARA-2000
Hazırlayan Komisyon:
Avni KURT
Şükrü ÖZBUĞDAY
Muzaffer ŞAHİN
Dr. Ekrem KELEŞ
Osman Zeki ŞENER