1. Gerdek Gecesi Geline ikram Etmek
2. Gelinin Başına El Koyup Ona Dua Etmek
3. Gerdek Gecesi Eşlerin Birlikte Namaz Kılmaları
4. Birleşme Anında Ne Denir?
5. Eşlerin Münasebeti Nasıl Olmalıdır?
a) Hz. Cabir Şöyle Anlatmaktadır:
b) İbn Abbas Şöyle Anlatmaktadır:
6. Normal Yolun Dışındaki Münasebetin Haram Olması
a) Müminlerin Annesi Ümmü Seleme Şöyle Anlatmaktadır:
b) İbn Abbas Şöyle Anlatmaktadır:
c) Huzeyme B. Sabit Şöyle Anlatmaktadır:
7. İki Münasebet Arasında Abdest Almak
8. Gusül Abdesti Almak Daha Makbuldür
9. İki Eşin Birarada Yıkanması
10. Cünup Olan Kimsenin Uyumadan Önce Âbdest Alması
11. Bu Abdestin Hükmü
12. Cünup Olan Bir Kimsenin Abdest Yerine Teyemmüm Alması
13. Uyku Öncesinde Gusül Almak Daha Makbuldür
14. Hayızlı Kadınla Temas Etmek Haramdır
15. Hayızli Kadınla Temas Etmenin Kefareti
16. Hayızlı Hanımdan Kocasına Neler Helâldir?
17. Kadın Temizlendiğinde Ne Zaman Kocasına Helâl Olur?
18. Azil (Meni’nin Dışarı Akıtılması) Caizdir
19. Azlin Terki Evlâdır
20. Eşler Evlenirken Neye Niyet Etmelidir?
1. Gerdek Gecesi Geline ikram Etmek
Her müslüman erkeğin gerdeğe girdiği gece geline bir şeyler ikram etmesi müstehabdır.
Yezid kızı Esma (r.a ) şöyle anlatmaktadır:
Ben Aişe validemizi, Rasûlullah (s.a) için süsledim ve süsleme işi bittikten sonra, gidip, gelini görmesi için Rasûlullah’ı davet ettim. Hz. Peygamber (s.a) geldi ve Aişe validemizin yanına oturdu. O sırada Hz. Peygamber’e büyükçe bir kap içinde süt getirildi. O sütten kendisi içti ve Hz. Aişe’ye uzattı. Hz. Aişe utanarak başını önüne eğince ben; “Rasûlullah’in elindekini alsanal” diyerek onu ikaz ettim. O da aldı ve biraz içtikten sonra Hz. Peygamber (s.a); “Arkadaşına da versene” dedi. Bunun üzerine ben; “Ey Allah’ın Rasûlü! Onun
elinden almak istemiyorum. Siz ondan alın, biraz içtikten sonra bana verin ki sizin artığınızı içmiş olayım” deyince, Hz. Peygamber (s.a), süt kabını Hz. Aişe’nin elinden aldı ve biraz içtikten sonra bana uzattı. Oturdum, süt kabını dizlerimin üzerine koydum ve Hz. Pey-gamber’in dudaklarının değdiği yere değmesi için dudaklarımı kabın kenarlarında gezdirerek içtim. Sonra Hz. Peygamber, kabı yanımda oturan diğer kadınlara vermemi söyledi. Kadınlar; “İştahımız yok, biz içmeyelim” deyince Hz. Peygamber; “Yalan ile açlığı birarııya getir neyin!” diye buyurdu.[4]
2. Gelinin Başına El Koyup Ona Dua Etmek
Temas vaktinde veya daha önce erkeğin gelinin alnına el koyup besmele çekmesi ve bereketli olması için dua etmesi gerekir.
Hz. Peygamberin (s.a ) şu hadisteki duası okunmalıdır:
Biriniz evlendiğinde veya cariye edindiğinde, onun alnına elini koyarak şöyle dua etsin: “Ey Allahım! Senden bu hanımın ve üzerinde yaratılmış olduğu ahlâkın hayrını talep eder, onun ve ahlâkının şerrinden sana sığınırım”. Eğer bir kimse, bir deve (veya başka bir hayvan) satın alırsa, hörgücüne tutunup aynı duayı yapsın.[5]
3. Gerdek Gecesi Eşlerin Birlikte Namaz Kılmaları
Gerdek gecesi, gelin ile damadın birlikte iki rekât namaz kılması müstehabdır. Bu hususta Selef-i Salibin den iki eser[6] nakledilmektedir.
a) Ebu Useyd’in azadlısı olan Ebu Saîd şöyle anlatmaktadır:
Köle iken evlendiğimde, İbn Mesud, Ebu Zer ve Huzeyfe de dahil olmak üzere bazı sahabîleri davet ettim. Namaz vakti geldiğinde Ebu Zer imam olmak isteyince, diğer sahabîler; “Ey Ebu Zer! Sen dur” dediler. Ebu Zer; “imamlığı ev sahibi mi yapacak?” dedi ve ben köle olduğum halde, onlara imam oldum. Namazdan sonra gerdekle ilgili olarak bana tavsiyelerde bulunup, şöyle dediler: “Gelin, içeri girdiğinde iki rekât namaz kıl. Namazı kıldıktan sonra sana gelenin Allah’tan hayrını iste, şerrinden O’nasığın. Duadan sonra bildiğin gibi hareket et![7]
b) Şakîk şöyle anlatmaktadır:
Ebu Harız adlı birkimse İbn Mesud’a geldi ve; “Bakire bir kızla nişanlandım. Fakat beni beğenmiye-ceğinden endişeleniyorum” ûtd\. Bunun üzerine İbn Mesud kendisine şöyle tavsiyede bulundu: “SevgiAllah’ tandır. Nefret ise, Allah’ın size helâl kıldığını haram göstermek isteyen Seylan’dandır. Bunun için, hanımın sana geldiğinde ona, sana uyarak iki rekât namaz kılmasını söyle (bir diğer rivayette) ve şöyle dua et: Ey yüce Allahıml Beni ehlime, ehlimi de bana bereketli kıl. Hayırlı olduğu sürece bizi bir arada tut. Ayrılmak her iki taraf için de daha hayırlı olduğu zaman bizi ayır.[8]
4. Birleşme Anında Ne Denir?
Müslüman bir erkek, nanımıyla birleşeceği zaman ;. şöyle demelidir: “Allah’ın adıyla başlarım. Ey yüce Allahıml Bizi şeytandan uzaklaştır, bizi koru ve bize ih-:: san edeceğini de şeytanın şerrinden emin kıl51. Hz. Pey-. gamber (s.a); “Bu duayı okuyan kimseye, Allah bir çocuk verirse, şeytan o çocuğa hiçbir zarar veremez” diye buyurmuştu. [9]
5. Eşlerin Münasebeti Nasıl Olmalıdır?
Erkek, normal yoldan (çocuğun geldiği yerden) olmak kaydıyla istediği şekilde hanımiyla temas edebilir. Nitekim, “Kadınlarınız sizin tarlanızdır. Tarlanıza dilediğiniz şekilde gelebilirsiniz” (Bakara: 223) buyurulmuştur. “Dilediğiniz şekilde”; yani yüzüstü, sırtüstü, yan yatarak veya ayakta… (Hangi şekilde olursa olsun, ilişki normal yoldan olmalıdır. Aksi takdirde Livata fiili işlenmiş olur ki bu büyük günahlardandır. Nitekim Allah Teâlâ Lut kavmini bu cürmü işledikleri için helak etmiştir).
Bu hususta birçok hadîs varsa da, biz sadece iki ianesini nakletmekle yetineceğiz. Tevfik Allah’tandır. Çünkü herşey O’nun kudreti dahilindedir.
a) Hz. Cabir Şöyle Anlatmaktadır:
Yahudiler kişinin, haramıyla onu yüzüstü yatırarak temas etmesi haiinde -ki bu çocuğun geldiği yoldan olsa bile- doğacak çocuğun şaşı olacağına inanıyorlardı. Onların bu uydurmasın! reddetmek maksadıyla; “Kadınlarınız sizin tarlanızdır. Tarlanıza dilediğiniz şekilde gelebilirsiniz” (Bakara: 223) ayeti nazil oldu. O zaman Hz. Peygamber (s.a); “Normalyoldan olduktan sonra, dilediğiniz şekilde hanımınıza yaklaşabilirsiniz” buyurmuştur.[10]
b) İbn Abbas Şöyle Anlatmaktadır:
Ensar daha önce putperest idi. Yahudiler ise Kitap Ehli olduklarından kendilerini Ensar’dan (Evs ve Hazrec kabilesinden) daha bilgili görürlerdi. Nitekim bu nedenle Medineİiler de birçok işlerinde onlara uyarlardı. Yahudiler hanımlarıyla onları bir yana yatırarak münasebette bulunurlar ve kadının mahrem yeri örtülü olurdu. Nitekim Ensar da bunu onlardan öğrenmişti. Kureyşliler ise hanımlarını açık-saçık bir şekilde yatırır; sırtüstü, yüzüstü ve mümkün olan her şekilde temas ederlerdi. Muhacirler, Medine’ye geldiklerinde, muhacirlerden bir müslüman, Ensar’dan bir kadınla evlendi ve kendi âdetlerine uygun olarak münasebette bulunmak istedi. Ancak hanımı bu âdeti hoş görmeyerek itiraz etti ve ona; “Bizim âdetimiz yanüstüdür. Sen de ya böyle yaparsın ya da benden uzaklaşırsın” dedi. Bu mesele, Hz. Peygamber’in (s.a) kulağına gidecek kadar büyüdü. İşte bunun üzerine, “Kadınlarınız sizin tarlanız-dır. Tarlanıza dilediğiniz şekilde gelebilirsiniz” (Bakara: 223) ayeti nazil oldu.[11]
6. Normal Yolun Dışındaki Münasebetin Haram Olması
Bir önceki bölümde zikredilen ayet ve hadislerden de anlaşılacağı gibi, kişinin hanımıyla normal yolun dışında bir şekilde temas kurması kesinlikle haramdır. Böyle bir temasın haram olduğunu bildiren bazı hadisleri nakledelim!
a) Müminlerin Annesi Ümmü Seleme Şöyle Anlatmaktadır:
Muhacirler Medine’ye geldiklerinde Medineli kadınlarla evlendiler. Kureyşli kadınlar kocalarının arzularına uyarak, ellerini yere koyarlardı. Oysa Medineli kadınlarda böyle bir âdet yoktu. Muhacirlerden biri, Medineli (Ensar’dan) olan hanımına ellerini yere koyarak münasebette bulunmayı teklif edince; hanımı bu meseleyi Hz. Peygamber’e sorduktan sonra, kendisinin teklifine uyabileceğini söyledi. Allah Rasûlü’ne geldi ve fakat utandığı için bir türlü söyleyemedi. Bunun üzerine meseleyi bana açtı ve ben de onun namına Resûlullah’a sordum. İşte o zaman “Kadınlar sizin tarlanızdır…” ayeti nazil oldu ve Hz. Peygamber, normal yoldan olmak kaydıyla hertürlü şeklin caiz olabileceğini söyledi.[12]
b) İbn Abbas Şöyle Anlatmaktadır:[13] Hz. Ömer, Rasûlullah’a (s.a); “Ey Allah’ın Rasülü! Ben helak oldum” deyince,Hz. Peygamber, “Seni helak eden nedir?” diye ona sordu. Hz. Ömer, “Ihı gece yükümü değiştirdim (hanımımı yüzüstü yatırarak münasebette bulundum)” diye cevap verdi. Bunun üzerine Rasûlullah, “Kadınlarsizin iarlamzdır… “ayeti nazil oluncaya kadar, Hz. Ömer’e cevap vermedi. Sonra normal yoldan olmak kaydıyla islediği şekilde münasebette bulunabileceğini söyledi.
c) Huzeyme B. Sabit Şöyle Anlatmaktadır:
Biri Hz. Peygamber’e (s.a) gelip, normal olmayan yoldan kadınlarla münasebet etme hakkında sordu. Hz. Peygamber, helâl olduğunu söyleyince adam dönüp gitti. Biraz uzaklaştıktan sonra, Hz. Peygamber adamı yanına çağırdı ve ona şöyle dedi: “Sen bana nasil sormuştun ? Eğer sorun ‘Hangi yoldan yapılabilir?’ şeklindeyse, ancak normal yoldan yapılabilir. Diğeri caiz .değildir. Binaenaleyh Allah, hakkı söylemekten hiçbir zaman çekinmez. Kadınlarınızla normal olmayan yolun dışında sakın birleşmeyin!.[14]
d) “Allah hanımı ile normal yolun dışında münasebette bulunan kimsenin yüzüne bakmaz. [15]
e) “Hayız halindeki hammıyla (bunu helâl bilerek) münasebette bulunan, hammıyla normal yolun dışında temas eden ve kâhine gidip, onun dediklerine inanan kimse, Muhcmmed’e nazil olan Kur’an’a inanmamış demektir. [16]
7. İki Münasebet Arasında Abdest Almak
Meşru’ yoldan yapılan münasebetten sonra, yeniden temas etmek isteyen kimse, Hz. Peygamberdin şu emri nedeniyle abdest almalıdır:
“İçinizden biri hanımıyla temasta bulunduktan sonra, tekrar temas etmek isterse, iki temas arasında abdest alsın. (Bir rivayete göre; Namaz abdesti aldığı gibi abdest alsın).[17]
8. Gusül Abdesti Almak Daha Makbuldür
İki münasebet arasında gusül almak (yıkanmak), abdest almaktan daha evlâdır.
Ebû Râfî şöyle anlatmaktadır. Hz. Peygamber (s.a) hanımlarının odalarına gittiğinde, her odada ayrı ayrı guslederdi. Bir gün ben kendisine; “Ey Allah’ın Rasûlül Niçin bir gusül ile yetinmiyorsun?” diye sordum. Hz. Peygamber; “Gusül yapmak daha uygun ve daha temizdir” buyurdu. [18]
9. İki Eşin Birarada Yıkanması
İki eşin, birbirlerinin mahrem yerlerini görseler bile- bir yerde yıkanmaları caizdir. Nitekim bu hususta birçok hadis varid olmuştur.
a) Hz. Aişe şöyle anlatmaktadır:
Rasûlullah ile birlikte aynı kaptan su alarak yıkanırdık. O mübarek elini çıkardığında ben, ben çıkardığımda ise o elini sokardı. Rasûlullah benden daha çabuk davrandığı için, ben; “Bana da bırak, bana da bırak” diye bağırırdım. Biz bunu (yıkanmayı) yanyana oturarak yapardık.[19]
b) Hayde oğlu Muaviye (r.a) şöyle anlatmaktadır:
Ben Hz. Peygamber’e; “Ey Allah’ın Rasûlü! Avret yerlerimizin ne kadarını gösterebilir, ne kadarım örtebiliriz?”diye sorduğumda, Hz. Peygamber, “Avret yerini hanımın ve cariyen dışında herkesten gizle” buyurdu. Bunun üzerine ben; “Ey Allah’ın Rasûlü! Herkes birarada bulunduğu için örtünmek zor olursa, nasıl davranmak gerekir?” dıyz sordum. Hz. Peygamber (s.a), “Elinden geldiğince herkesten gizlemeye çalış” diye cevap verdi. Ben tekrar, “Ey Allah’ın Rasûlü! Tek başımıza ve tenha bir yerde olursak, yine avretimizi açabilir miyiz?” sorunca, Hz. Peygamber; “Allah, insanlardan daha çok utanılmaya layıktır” dedi.[20]
10. Cünup Olan Kimsenin Uyumadan Önce Âbdest Alması
Cünub olan eşler, ancak abdest aldıktan sonra uyuyabilirler. Nitekim bu konuda birçok hadis varid olmuştur.
a) Hz. Aişe şöyle demektedir:
Hz. Peygamber (s.a) cünup iken yemek veya uyumak istediğinde, avret mahallini yıkar ve namaz abdesti gibi abdest alırdı.[21]
b) İbn Ömer şöyle rivayet etmektedir:
Babam (Hz. Ömer), Hz. Peygamber’e; “Cünup olarak uyuyabilir miyiz? diye sorduğunda, Hz. Peygamber; “Evet, abdest aldığınız takdirde uyuyabilirsiniz (Bir rivayete göre; Abdest al, avret mahallini yıkas sonra uyu)” diye buyurdu. [22]
Diğer bir rivayette: “Evet, abdest aldıktan sonra, istenilirse gusledene kadar uyunabilir” denilmektedir.
Bir başka rivayette ise: “Evet, uyunabilir, istenilirse abdest de alınabilir” diye buyurulmaktadır.
c) Ammar b. Yasir şöyle rivayet etmektedir:
Hz. Peygamber (s.a) üç sınıf insana meleklerin yaklaşamayacağını söylemiştir: “Kâfir bir kimsenin leşine, bedenine kadınlara mahsus -heluk- diye adlandırılan kokuyu sürene ve cünup iken abdest almadan yatana.[23]
11. Bu Abdestin Hükmü
Cünup iken alınan abdest şer’an vacip değildir. Sadece müekked olan müstehab davranışlardandır. Nitekim Hz. Ömer; “Cünup iken uyuyabilir miyiz?”diye sorduğunda, Hz. Peygamber (s.a), “Evet, uyuyabilirsiniz, dilerseniz abdest de alabilirsiniz” diye cevap vermiştir. [24]
Bu abdestin müstehab olduğunu, Hz. Aişe’nin rivayet ettiği bir hadis teyid etmektedir. [25] (Fakat yukarıdaki 19 nolu hadiste buyurulduğu gibi takvayı gözeten bir kimse hiç olmazsa ya abdest almalı ya da teyemmüm etmelidir).[26]
12. Cünup Olan Bir Kimsenin Abdest Yerine Teyemmüm Alması
Eşler abdest yerine bazen teyemmüm alarak da yatabilirler. Nitekim Hz. Aişe; “Rasûlullah cünup iken uyumak istediğinde abdest alır ya da teyemmüm ederdi” buyurmuştur. [27]
13. Uyku Öncesinde Gusül Almak Daha Makbuldür
Eşlerin uyumadan önce yıkanmaları daha iyidir. Nitekim Abdullah b. Kays, Hz. Aişe’ye, “Rasûlullah cünup iken ne yapardı; yıkanmadan önce mi uyurdu, yoksa uyumadan önce mi yıkanırdı?'”diye sorduğunu ve Hz. Aişe’nin şöyle cevap verdiğini bildirmektedir:
“Her iki şekilde de olurdu, Bazan yıkandıktan sonra uyur, bazen de abdest alarak uyurdu!” Bunun üzerine Abdullah b. Kays şöyle der: “Bu hususta Ümmet-i Muhammed’e genişlik ihsan eden yüce Allah’a hamdolsun.[28]
14. Hayızlı Kadınla Temas Etmek Haramdır
Hayızlı bir kaçına, kocasının yaklaşması haramdır. Çünkü Allah Teâlâ, Kur’an’da şöyle buyurmaktadır:
“Sana hayzın durumunu sorarlar. De ki: O (kadınlar a )Gziy et veren bir şeydir. Hayızlı iken kadınlardan uzak durun, temizlenene kadar onlara yaklaşmayın. Temizlenince Allah’ın emrettiği yoldan onlara yaklaşın. Kuşkusuz ki Allah tevbe edip, temizlenenleri sever” (Bakara: 222).
Bu hususla ilgili olarak birkaç hadîs zikredeiim:
a) “Hayızlı olan hanımına yaklaşan veya normal olmayan yoldan münasebette bulunan veya kâhine gidip, onun sözlerim tasdik eden kimse Muhammed’e indirileni inkâr etmiş demektir.[29]
b) Enes b. Malik şöyle anlatmaktadır:
Yahudiler hayız olan kadını evden dışarı çıkarırlardı. Onunla birlikte yemez, içmez ve birarada oturmazlardı. Hz. Peygamber’e yahudilerin bu durumu sorulduğunda, Bakara: 222. ayeti nazil oldu. Hz. Peygamber (s.a); “Onlarla birarada oturabilir, cinsi münasebet dışında herşeyiyapabilirsiniz”diye buyurunca, ya-hudiler, “Bu adam hiçbir âdetimizi beğenmiyor ve hepsine muhalefet ediyor” dediler.
Useyd b. Hudayr ile Ubbad b. Bir adlı iki sâhabî gelip, Hz. Peygamber’e, “Ey Allah’ın Rasûlül Yahudiler şöyle şöyle diyor. Bizde hayızlı kadınlara dokunmayalım mı?” diye sorunca, Hz. Peygamtaer’in mübarek yüzü öyle kızardı ki biz o ikisine kızdığını sandık. Onlar da, bu hâli görünce hemen dışarı çıktılar. O esnada Hz. Peygamber’e hediye olarak süt getirildi. Hz. Peygamber onların ardından birini göndererek geri çağırttı. Huzura geldiklerinde, kendilerine biraz önce gelen sütten ikram etti. O zaman, Hz. Peygamber’in onlara kızmadığını anladık.[30]
15. Hayızli Kadınla Temas Etmenin Kefareti
Nefsine hâkim olamayıp, hayızlı olduğu halde ha-nımıyla temas e *en kimse bir veya yarım dinar kefaret vermelidir.
İbn Abbas şöyle rivayet etmektedir:
Hayızlı olduğu halde hanımıyla münasebette bulunan kimse bir veya yarım dinar sadaka versin.[31]
Bir veya yarım dinar vermek,kefaret verenin durumuna bağlıdır. Zengin ise bir dinar, fakir ise yarım dinar vermelidir. Nitekim bazı hadislerde bu durum belirtilmiştir.[32]
16. Hayızlı Hanımdan Kocasına Neler Helâldir?
Kişi, hanımına cima’ dışında her şekilde yaklaşa bilir. Nitekim bu hususta birçok hadis varid olmuştur.
a) “Hayız halindeki hanımınıza cima’ dışında her, şeyi yapabilirsiniz.[33]
b) Hz. Aişe şöyle anlatmaktadır:
Hayızlı olduğumuz zamanlar, Hz. Peygamber (s.a) bizim izar (peştemal) bağlamamızı ister, izar bağladıktan sonra, bizimle aynı yatakta yatardı.
Hz. Aişe, bu sözüne ilave ederek, Hz. Peygamber’in izardan sonra eşiyle mübaşerette bulunduğunu da söylemiştir.[34]
Not: Mübaşeret, cima’ anlamına gelirse de, burada cima’ olmaksızın kadına yaklaşmak kastedilmiştir!
c) Hz. Peygamber’in hanımlarından rivayet olunduğuna göre, Rasûîullah hayızh hanımına yaklaşmak istediğinde, ona avret mahallinin aşağısını örtmesini söyler ve sonra istediğini yapard.[35]
17. Kadın Temizlendiğinde Ne Zaman Kocasına Helâl Olur?
Kadm hayız halinden çıktığında, (kendisinden kan kesildiğinde) avret mahallini yıkadıktan veya abdest aldıktan veya guslettikten; yani bunlardan birini yerine getirdikten sonra kendisine yaklaşmak caiz olur. [36] Çünkü Allah Teâlâ; “Temizlendiklerinde Allah ‘m emrettiği yerden onlara yaklaşın. Allah tevbe edenleri ve temizlenenleri sever” (Bakara: 222) buyurmuştur. [37]
18. Azil (Meni’nin Dışarı Akıtılması) Caizdir
Hanımının rahmine menisini akıtmaması kocaya caizdir.
a) Hz. Cabir şöyle demiştir: “Kur’an nazil olduğu halde, biz azil yapıyorduk”..
Hadisin diğer bir şekli şöyledir: “Hz. Peygamber’in zamanında bizler azil yapardık ve Hz. Peygamber bildiği halde azli bize yasaklamadı.[38]
b) Ebu Said el-Hudrî şöyle anlatmaktadır:
Bir kişi gelip Hz. Peygamber’e şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasûlü! Benim doğurgan bir cariyem var ve ben onunla münasebette bulunurken başkalarının yaptığı gibi azil yapıyorum. Fakat yahudiler, “Azil, evladı bir nevi diri diri gömmektir” diyorlar. Siz bu konuda ne buyurursunuz?”. Hz. Peygamber; “Yahudiler yalan söylüyorlar! Allah Teâlâ eğer o çocuğu yaratmak isteseydi, O’nu engellemek senin haddine miydi?” diye cevap verdi. [39]
c) Hz. Cabir şöyle anlatmaktadır:
Bir kimse gelip, Hz. Peygamberce şöyle sordu: “Ey Allah ‘in Rasûlü! Benim bize hem hizmetçilik, hem de bahçıvanlık yapan bir cariyem var. Ben onunla münasebette bulunuyorum fakat aynı zamanda hamile kalmasını da istemiyorum. (Bu durum karşısında ne yapmam gerekir?)”. Hz. Peygamber (s.a); “Dilersen azil yapabilirsin, fakat (şunu da bil ki), takdir edilen evlat ona muhakkak verilecektir” buyurdu.
Bir süre sonra aynı kişi gelerek, Hz. Peygamber’e “Ey Allah’ın Rasûlü! Cariyem hamile kaldı” deyince, Hz. Peygamber (s.a); “Ben sana daha önce dememiş miydim? Ona takdir edilen verilecektir” diye buyurdu.[40]
19. Azlin Terki Evlâdır
Azil her ne kadar caiz ise de, hiç yapılmaması çok daha iyi ve uygundur. Çünkü azil yapıldığında kadın da memnun olmaz. Şayet kadının da isteğiyle yapılacak olursa, bu takdirde evlenmenin maksatlarından olan ümmetin çoğalması hedefi zarar görür. Nitekim Hz. Peygamber; “Sevimli ve doğurgan kadınlarla evlenin ki diğer ümmetlere karşı çokluğunuzla iftihar edebileyim” diye buyurmuştur.[41]
Bu nedenden dolayı kendisine azlin hükmü sorulduğunda Hz. Peygamber “O gizlice evlat gömmektir” demiştir. [42]Bu hikmete binaen, Ebu Said el-Hudri’nin rivayet ettiği bir hadiste, azlin terkedilmesinin daha uygun olduğuna işaret edilmiştir:
Bir defasında yanında azilden bahis açıldığında Hz. Peygamber; “Sizden biri bunu niye yapar? İyi bilin ki yaradanı Allah olmayan hiç kimse yoktur” diye buyurdu ve fakat “Kimse onu yapmasın” demedi.
Hadisin diğer bir rivayeti şöyledir: “Siz (azil) yapabilirsiniz- Ama Kıyamet’e kadar var olacak her canlı, muhakkak olacaktır”. Son cümle üç kez tekrar edilmiştir.[43]
20. Eşler Evlenirken Neye Niyet Etmelidir?
Eşlerin evlenirken yapacakları niyetlerin en iyisi, nefislerini haramdan korumayı ve namuslu yaşamayı istemeleridir.
Ebu Zer’in rivayet ettiği gibi, bu niyetle evlenenlerin münasebetleri bile sadakadır:
Ashabdan bir grup, Hz. Peygamber’in (s.a) yanına gelerek; “Ey Allah ‘in Rasûlü! Zenginler bütün sevapları elde ediyorlar. Çünkü namaz kıldığımız gibi onlar da namaz kılıyorlar, oruç tuttuğumuz gibi oruç da tutuyorlar. Ancak üstelik bir de mallarının fazlasını sadaka veriyorlar (Onlara yetişebilmek için ne yapabiliriz?)” dediler.
Hz. Peygamber (s.a) onlara şöyle dedi: “Allah Teâlâ size sadaka vereceğiniz bir şey vermemiş midir? Her teşbih (Subhanallah) bir sadaka, her tekbir (Allahu Ekber) bir sadaka, her tehlil (La ilahe illallah) bir sadaka, her temhid (Elhamdülillah) bir sadakadır. Marufu emretmek sadakadır, münkerden nehyetmek sadakadır. Herhangi birinizin eşiyle münasebeti de sadakadır”.
Ashab; “Ey Allah’ın Rasûlü! Kişi hem şehvetini tatmin edecek hem de sevap mı kazanacak?” deyince, Hz. Peygamber; “Şehvetini haramla tatmin etseydi günahkâr olmaz mıydı?” diye sordu. Ashab; “Evet, günahkâr olurdu” diye cevap verince, Hz. Peygamber; “O halde helâl olarak yaptığında da sevap alır” diye buyurdu. Bundan sonra birkaç şeyin daha sadaka olduğunu söyleyen Rasûlullah; “İki rekât kuşluk namazı bütün bunların yerini tutar” dedi.[44]
bvvjhjjj