Hucurat süresinin tefsirini işleyeceğimiz bu bölümde,birinci ders olarak ilk üç ayeti işleyeceğiz.Diğer ayetlerin de tefsirlerini eklediğimizde aslında bu ayetlerle vaaz yapılabileceği anlaşılır olacaktır.Bu tefsirde belağat bölümünün de olmasının altında bazı cemaatin ”ben bunları biliyorum.”demesinin önüne geçmek yatmaktadır.
HUCURAT (ilk 3 ayet)
İndiği Yer : Medine
Resmi sıra:49
Âyet sayısı : 18
Süre adını,4. Ayette geçen ‘’hucurat’’ kelimesinden almıştır.
Birinci ayetin nüzül sebebi kesin olarak bilinmemekle beraber âyetin nüzul sebebi ile ilgili altı ayrı görüş vardır.Bu yüzden nüzül sebebi üzerinde durmayacağız.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيِ اللَّهِ وَرَسُولِهِ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Bu ayeti bir ayetle tefsir etmek istediğimizde en uygun ayet Ahzap 36’dır.
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَن يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ وَمَن يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُّبِينًا
‘’Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah’a ve Resûlüne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.’’(Ahzap :36)
Belağat (Hucurat : 1) “Allah ve rasülünün önüne geçmeyin.” âyetinde istiâre-i temsîliyye vardır. Yüce Allah, mü’minlerin, Pey¬gamber (a.s)’in huzurunda görüş açıklama ve karar verme hususundaki hal¬lerini, bazı insanların, önüne geçerek yürüdüğü büyük bir yöneticinin haline benzetti. Halbuki edep, onların, melikin önünde değil de, arkasında yürümelerini gerektirir. Bu benzetme istiâre-i temsîliyye yoluyla yapılmıştır.
Allah’ı rab,rasulünü rehber edinen yani Müslüman olanların her konuda daima, evvelen Allah ve rasülünün bir emri-yasağı var mı diye araştırması,öğrenmesi gerekir.Araştırmaya girişmeden belli bir sonuca varmadan kendi aklımıza göre hareket ettiğimizde,fetva verdiğimizde Allah’ın değil de aklımızın emri doğrultusunda gitmiş oluruz ki Müslümanlık bu değildir.Nitekim Porf.Dr.Yusuf Kardavi de ‘’Tevhid Hakikati’’ adlı eserinde kanun koyucu olarak Allah’tan başkasını tanımaya ‘’şirk’’demiştir.Şirkin islam dışında olmakla eş anlamlı olduğu unutulmamalıdır.Allah’ın ilgimiz bulunan konuda ne buyurduğunu bilebilmemiz için,ilim gerekir.Bunun için de araştırma yapmamız gerekecektir.Öyleyse bu ayette araştırmaya teşvik vardır,diyebiliriz.Nitekim kişinin kendisine yetecek bilgiyi öğrenmesi farzdır. “İlim tahsil etmek,her müslüman erkek ve kadına farzdır.” (İbn Mace, Mukaddime, 17)İlmin farzlığına delil olarak ‘’ İkra.’’emri de verilebilir çünkü okumanın amacı öğrenmek,bilgi sahibi olmaktır.Hemen hemen tüm ilmihal kitaplarında ‘’ ilmihal bilgisi farzdır.’’ kaydı bulunmaktadır.
Sahabe,yukarıdaki ayetleri görmezden gelir miydi ?
Resûlüllah (A.S.) Efendimiz hayatta iken kitap ve sünnette yer alan hükümler, emirler ve tavsiyeler Ondan öğreniliyordu. Allah ve Resulü bir konu hakkında bir hüküm ortaya koymadıkça, başkasının hüküm beyân etmesi asla caiz kabul edilmemiştir. Resûlüllah’ın (s.a.v) vefatından sonra, mü’minler bu iki esas kaynağa bağlı kalmakla emrolunmuşlardır.Ortaya çıkacak yeni yeni meselelerin çözümünü yine bu iki kaynakta arayıp bulmaları; bulamadıkları taktirde icmâ ve kıyasa yönelmeleri her zaman geçerli bir kural olarak belirlenmiştir.
Nitekim Resûlüllah (A.S.) Efendimiz Hz. Muâz’ı (r.a) Yemen’e görevli olarak gönderdiğinde, aralarında şu tarihî konuşma geçmiştir:
— Ya Muâz! Orada ne ile hükmedeceksin? — Allah’ın kitabıyla…
— Aradığın hükmü onda bulamayacak olursan?
— Resûlüllah’ın (s.a.v) sünnetiyle… — Onda da bulamayacak olursan?..
— Kendi re’yimle ictihatta bulunurum.
Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v) Efendimiz elini Muâz’ın (r.a) göğsüne vurarak şöyle hamd etti: «Resulünün elçisini, Resulünün hoşnut ola¬cağı şeye muvaffak kılan Allah’a hamd olsun.» (Hâkim : İbn Abbas (R.A.) dan isnad-i sahih ile… – Ebû Davud/ İbn Mâce,menâsik : 84- Taberânî,kader : 3 -Ahmed : 3,26 : Ebû Dâvud bu hadîsin son kısmını sadece «Allah’ın kitabını» şeklinde nakl etmiştir.)
Bunca delile rağmen hala hoca,din bilgini diye geçinenler; yukarıdaki ayetleri hiçe sayanlardır.Bizler bilginlere göre değil,ayet ve hadislere göre yaşamakla mükellefiz.Medyatik olma uğruna;şöhrete bilgisini değişenlere,bilgisini satanlara kanmamalıyız.(kabir azabı yoktur,tavuktan kurban olur,recm yoktur vb.)Ayrıca unutulmamalıdır ki duyduğumuz her fetvaya göre hareket etmek peygamberimizin hadisi gereği yanlış olur. ‘’ İnsanlar sana fetva verseler bile sen bir de kalbine sor.’’ (Darimi,buyu :2/Ahmed-i Müsned,4,228/Ebu ya’la,Müsned,3,161,162)< hasen hadistir.
…………………………………………………………………………………………………………………….
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَرْفَعُوا أَصْوَاتَكُمْ فَوْقَ صَوْتِ النَّبِيِّ وَلَا تَجْهَرُوا لَهُ بِالْقَوْلِ كَجَهْرِ بَعْضِكُمْ لِبَعْضٍ أَن تَحْبَطَ أَعْمَالُكُمْ وَأَنتُمْ لَا تَشْعُرُونَ
Hz.Peygamberle konuşurken, sıradan bir kimse ile konuşur gibi bağırıp çağırarak konuşmak. İslâm’dan önce Araplar bu gibi inceliklere riayet etmezler, ilâhî bir dinin eğitiminden geçmedikleri için bir peygambere nasıl davranılacağını da bilmezlerdi. Âyetler hem onlara edep dersi vermekte hem de daha sonra gelecek olan müminlere, vefatından sonra da olsa Peygamberlerine karşı besleyecekleri saygı ve sevgi konusunda örnekli açıklama yapmaktadır.
“Farkında olmadan amelin boşa gitmesi” İki türlü olabilir: a) Âhiret hesaplaşmasında günahlar ile sevapların denkleştirilmesi, başkalarının haklarıyla ilgili bazı günahlardan kurtulabilmek için sevap hanesinden aktarmalar yapılması söz konusudur. Bu durumda insana büyük dereceler ve ödüller kazandıracak birçok amel (ibadet, hayır, güzel iş) tazminata gitmekte, bir mânada heder edilmektedir. b) İman olmazsa ebedî kurtuluş bakımından amelin bir değeri yoktur. Hz. Pey-gamber’e karşı gerekli edep ve saygıyı göstermeyen, onu hayatında örnek almayan kimselerin zaman içinde din duyguları, dinî pratikleri ve imanları -kendileri işin farkında olmadıkları halde- zayıflayabilir. Bu zayıflama imanın varlığı ile yokluğu eşit olan bir dereceye vardığında ibre, fikirde veya fiilde İnkâra doğru yönelir, inkâr gerçekleşince de amellerin değeri kalmaz, âhiret sermayesi olarak boşa gitmiş sayılır.
Belağat : “Onunla konuşurken, birbirinizle konuştuğunuz gibi, yüksek sesle konuşmayın” âyetinde mürsel mücmel teşbih vardır. Çünkü teşbih edatı ( Kcehri) zikredilmiştir.
İmam Mâlik’e ve bazı ilim adamlarına göre : Âyetin hükmü kıyamete kadar bakidir. O bakımdan Ravzâ-i Muttahhara’da bulunan bir kimsenin o yüce huzurda yüksek sesle konuşması caiz değildir. Nitekim devrin halîfesi, yanında İmam Mâlik bulunduğu halde Ravzâ-i Muttahhara’yı ziyaret ederken yüksek sesle konuşuyordu. İmam Mâlik’in onun bu saygısızlığına dayanamadığı ve yukarıdaki âyeti okuyarak halîfeyi uyardığı; Resûlüllah’ın manevî huzurunda saygılı olmaya onu davet ettiği pek meşhur bir olaydır.
O halde dün olduğu gibi, bugün de yarın da, yarından sonra da Ravza-yı Muttahhara’da ve bir de Hadîs-i şerif okunan meclislerde yüksek sesle konuşulmaz, Resûlüllah’a (A.S.) saygı gösterilir. Aksi halde, Kur’ân’ın anla-tımıyla, «Sonra farkına varmıyarak amelleriniz boşa gidebilir» mealindeki ilâhî uyarıya muhatap olma durumu ortaya çıkar.
إِنَّ الَّذِينَ يَغُضُّونَ أَصْوَاتَهُمْ عِندَ رَسُولِ اللَّهِ أُوْلَئِكَ الَّذِينَ امْتَحَنَ اللَّهُ قُلُوبَهُمْ لِلتَّقْوَى لَهُم مَّغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ عَظِيمٌ
Hz.Peygamber meclisinde oturanlara ve onun emrinde olanlara verilen bir terbiyevi davranış şeklidir.Her ne kadar bu davranış biçimi o çağdaki insanlara gelmiş ise de tefsir usulcülerinin icma’ı ile, o gün emir olan,bugün de emirdir.Bu yüzden mevzu bahis emir, çağımız insanlarını da bağlayıcıdır.Peygamberimiz bu çağda yaşamadığı halde,günümüz için nasıl emir olur?Allah’ın istediği,elçisine saygıdır.Bu saygıyı çağımızda ; peygamberimizin hadisi okununca,adı anılınca saygılı olarak yansıtabiliriz.Buradaki ifadeden imalı olarak şöyle de mana çıkartılabilir ;insanların kendilerinden gerek yaş bakımından gerek bilgi bakımından büyük olanlara saygı göstermesi istenilmiştir.Gerek mantık bilimi gerekse islam dini,sadece büyüklere saygı gösterilmesini yeterli bulmaz,yaşı kaç olursa olsun her insana saygı gösterilmesini ister.
YAZAN : EfsunKar
AdminPost author
Merkez-i Delil
Takvim
P | S | Ç | P | C | C | P |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Add some widgets to this area!