içtihadı bir zaman ve bir mekân kayıtlamaz. Yani ictihad sadece bir zamana ve sadece bir mekâna mahsus değildir. Çünkü istinad ettiği şey, şahısta şartlarının bulunmasıdır. Bu ise her zaman mümkin olan bir şeydir. Onun için içtihadı sadece bir muayyen zamana inhisar ettir(ip o zamanın haricinde ictihâd olmaz de)mek caiz değildir. Allah’ın fazıl ve keremi geniştir; sadece ilk müslümanlara inhisar etmiş, son zaman müslümanlan hakkında Allah’ın fazıl ve keremi yoktur denemez, ilim ehli, Rabblerinin insanlara gönderdiği, ASSÜ Muhammed Efendimizin insanlara tebliğ ettiği şeyleri onlara beyan eden müetehidin her zaman mevcud olduğunu sarahaten ifade buyurmuşlardır. Bazı alimlerin ietihad kapısının kapandığı tarzındaki fetvalarının sebebi, bu âlimlerin serî”atin muhafazasına, kendilerinin müctehidliklerini iddia eden cahillerin şerî”atle oynamalarına çalışmalarıydı. Bu fetva ictihâd
iddiasında bulunan bu cahiller için verilmiştir; ilim ehli ve ictihâd ehliyetine sahib zatlar için verilmemiştir.
Bunun için kıyamete kadar ictihâd bakîdir; şahısta içtihadın vesileleri ve şartlan tekemmül etme kaydıyla herkese mubahtır. Ondan dolayı bu dereceye, bu şerefli mertebe ve mevkie ancak, gerçekten ictihâd ehliyetine sahib zâtlardan başkası yükselemez. Şu halde ictihâd muayyen bir zümreye, muayyen bir sülâleye, muayyen bir memlekete, muayyen bir zamana tanınmış, verilmiş bir imtiyaz değildir; şartlarıyla bütün kullara mubahtır. Çünkü Allah’ın şerî”ati bütün beşeriyet için teşrî” kılınmıştır. Bütün beşeriyetin Allah’ın Dîninin hükümlerini anlamak, öğrenmek, bu hususta düşünmek mecburiyeti vardır. Yüce Allah şöyle buyuruyor
[(Kur’ânı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalbler -inin- üzerinde kilitleri mi var -ki hiçbir hakikat, gönüllerine girmiyor-)][1] Çünkü ictihâd ilim mertebelerinin en yükseğidir. Ilİm ise herkese mubahtır. Hatta mübarek serî”at ilme teşvik buyurmuş, ilim sahiblerini övmüş, ilmin arttırılmasını istemiş, insanlara [(…Rabbım ilmimi arttır)][2] demelerini öğretmiştir. [1] Muhammed sûresi 24 üncü ayet. [2] Tâhâ sûresi 114 üncü ayet.Kaynak : Prof.Dr.Abdulkerim Zeydan,Fıkıh Usullü