• İlahiyat Arapça Eğitim Seti
  • D.B.Meal Video Takip
  • Sanal-Medrese
  • İlahiyat Arapça Eğitim Seti
  • D.B.Meal Video Takip
  • Sanal-Medrese
USUL DERSLERİ
Browse:
  • Home
  • USUL DERSLERİ
  • Kur’an’da Seci Tartışmasına Giriş

Kur’an’da Seci Tartışmasına Giriş

by Admin in USUL DERSLERİ

Suyûtî (ö. 911/1505), kelam-ı ilahi île seci arasında irtibat kurul­masına karşı çıkan cumhur-ı ulemanın doğal olarak Kur’an’da sec’in varlığını olumsuzladıklannı belirtmiştir. [308] Ancak, ünlü Eşari kelamcı Bâkıllânî’nin (ö. 403/1013), kendisinin de içinde yer aldı­ğı Eşaribloğunun karşısında pek çok alim veya dilcinin aksi görü­şü savunduklarını söylemiş olması, [309] Suyûtî’nin kullandığı “Cum­hur” kelimesinin delaleti hakkında bazı şüpheler uyandırmaktadır. Bilebildiğimiz kadarıyla, Kur’an’da seci bulunmadığını savunan grubun öncüsü, Ebû’l-Hasen el-Eş’arî’dir (ö. 324/935). Bâkıllâ­nî’nin verdiği bilgiye göre, Eş’arî, eserlerinin çeşitli yerlerinde bu görüşü ispat etmeye çalışmıştır. [310] Meşhur Arap dilcisi Rummânî (ö.368/978) de seci tanışmasında Eş’arî’nin yanında yer almıştır. Rummânî’nin, Kur’an’ı, Allah’ın, “Mahluk” kelamının beşerî dilde somutlaşmış şekli olarak gören ve yorum tekniğinde dilsel verileri esas alan Mutezile ekolüne mensup olmasına rağmen bu tartışma­da Eş’arî ile aynı safta yer almış olması, gerçekten ilginçtir.

Rummânî’ye göre, Kur’an’da seci olduğu söylenemez. Zira, fa­sıla ile seci arasında önemli bir fark vardır. Fasıla, ayetlerin son hecelerinde bulunan ve sözün daha iyi anlaşılmasına katkı sağla­yan, birbirine benzer harflerdir. Fasılalar belagat, seciler ise ku­surdur (el-fevâşüu helâğatun ve’l-escâ’u cayhuri). Ayrıca fasılada lafızlar mânâya, secide ise mânâ lafza tâbidir. Lafzın mânâya öncelenişi, hikmetin muktezasına ters düşer. Çünkü hikmete mebni bir kelamdaki temel maksat, anlamın ortaya konmasıdır. Eğer söz konusu benzerlik (muşâkele) bu maksada matuf ise, söz beliğdir; aksi hâlde kusurludur. Kusurludur; çünkü kelamda lafzın mânâya öncelenmesi, hikmetin muktezasma ters düşen bir zorlamadır. Bu zorlama, bir bakıma, tacı süsledikten sonra sıradan bir zenciye giydirmek veya incileri çok güzel dizilmiş bir gerdanlığı köpeğin boynuna takmaya benzer. Anlayış ve kavrayış yetisi en düşük se­viyede olan birisi bile bunun yakışıksız bir iş olduğunu hemen fark eder. [311] Rummânî’nin fasıla ile sec’in mutlak surette birbirin­den ayrıştırılmasını öngören bu zayıf argümanları, bilahare Bâkıllânî’nin lafız ve nazım eksenli İ’caz teorisi içinde geliştirilerek teolojik bir boyut kazanmıştır. Bâkıllânî’ye göre eğer Kur’an’da seci olsaydı, bu durumda Kur’an Arapların kullandıkları farklı üslûp ve ifade kalıplarının dışına çıkamaz; ta­biatıyla, İ’caz da gerçekleşmezdi. Eğer Kur’an için, “O muhte­şem bir secidir” demek caiz ise, bunu caiz görenlerin, “Muciz bir şiir” demeleri de pekâlâ mümkündür. Kur’an nasıl seci ola­bilir ki? Zira seci, Arap kâhinlerine mahsus bir söz türüdür. Bu yüzden, sec’in Kur’an’dan nefyedilmesi, şiirin nefyedilmesinden daha kuvvetli bir gerekçeye sahiptir. Çünkü kâhinlik nü­büvvetle çelişir; ancak, şiir böyle değildir. Bu konuda şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Hz. Peygamber, ana rahminde iken öldürülen bir çocuğun diyetiyle ilgili olarak,

“Bir şey yiyip iç­memiş, ses çıkarıp haykırmamış cenine nasıl diyet öderiz? Onun kanı heder olmamış mıdır?” diyenlere, “Cahiliye sec’i gibi seçili mi konuşuyorsunuz?” diye cevap vermiştir. Bu ce­vap, rivayetin bazı var yanıtlarında, “Kâhinlerin seci gibi seci mi yapıyorsun?” şeklinde kaydedilmiştir. Hülasa, Hz. Pey­gamber bu tarz konuşmayı hoş karşılamadığına göre, Kur’an’­da sec’in varlığından söz edilemez. [312]

Kur’an’da seci bulunduğu fikrinin vehimden ibaret olduğunu belirten Bâkillânî, fasıla ile seci arasındaki ayırımla ilgili olarak da şunları söyler:

“Secide manâ lafza tâbidir. Oysa Kur’an’da seci gi­bi görünen unsurlar kesinlikle böyle değildir. Çünkü Kur’an’da la­fız mânâya tâbidir. Bir ifadenin, kendisinden kastedilen anlamı belirleyen lafızlardan oluşmasıyla, sadece mânâdan oluşması ara­sında fark vardır. Seci, anlam kendisine bağlı olduğunda diğer la­fızların sağladîği türden bir fayda sağlar. Şayet mânâ bizatihi ken­disiyle irtibatlı olursa, o takdirde seci, mânâyı tashih için değil, sözde cinas için olmuş olur.” [313]

Eş’arî, Rummânî ve Bâkıllânî tarafından savunulan bu görüş, bilahare İbn Haldun (ö. 808/1405) ve Bahâ’uddîn es-Subkî (ö. 773/1371) gibi alimlerce de benimsenmiştir. [314] Aynı görüş, “Kur’an’daki Fasılalar” bahsinde Zerkeşî ve Suyûtî tarafından birinci sıra­da aktarılmak suretiyle, bir bakıma Sünniliğin resmi görüşü ola­rak sunulmuş; [315] son dönemde ise, Muhammed Ebû Zehre gibi ba­zı alimler tarafından da tercihe şayan bulunmuştur. [316]

Buna mukabil, klasik dönemde yetişen çok sayıda dil ve bela­gat uzmanı, Kur’an’da seci bulunduğunu söylemekte hiçbir beis görmemiş; hatta sec’in Kur’an’ın söz dizimine güzellik kattığı tezi­ni savunmuştur. Ebû Hilâl el-Askerî (ö. 400/1009’dan sonra), İbn Sinan el-Hafâcî (ö. 466/1073), Sekkâkî, Kazvînî (ö. 739/1338), “Ziyâ’uddîn İbnul-Esîr, İbn Ebî’l-Hadîd (ö. 656/1258) ve Yahya b. Hamza el-Alevî (ö. 749/1348), bu tezi savunan meşhur simalar­dan bazılarıdır. Ebû’1-Hüâl el-Askerî, Kur’an ve seci konusundaki görüşünü şöyle özetlemiştir:

“Edebî değeri olan hemen hiçbir söz seciden yoksun olamaz. Eğer seciden yoksun bir söz bulunması gerekseydi, kuşkusuz bu söz Kur’an’dan başkası olmazdı. Çünkü onun söz dizimi in­sanların sözlerine benzemez. Oysa Kur’an’da pek çok seci vardır. Secilerin çoğu, ayetlerin son hece!erindedir. Bununla birlikte, kimi ayetlerin ortasında da seci vakidir. Kur’an’daki secilerin tümü, anlamın tam olarak ortaya konması (temkînu’l-ma’nü) ve kelimelerdeki güzellik bakımından insanlann sözle­rinden tamamen farklı bir özelliğe sahiptir. Kur’an’daki seciler kâhinlerin tekellüflü secilerinden de büsbütün farklıdır. Bu yüzden, Hz. Peygamber, bir adamı “Kâhinlerin sec’i gibi seci mi yapıyorsun?” diye paylamıştır. Çünkü kâhinlerin yaptıkları secilerin çoğu tekellüfle malûldür. Eğer Hz. Peygamber, mutlak mânâda sec’i yerseydi, “Seci mi yapıyorsun?” der ve susardı. Onun, hiçbir zorlama içermeyen sec’i kınaması düşünülemez. Nasıl kınayabilir ki? Seci, edebî sanatlar içinde mümtaz bir ye­re sahiptir. Kaldı ki, onun pek çok sözünde de seci vardır.” [317]

[308] Suyûtî, el-İtkân, II. 210; a. mlf., Mu’terakul-akran, I. 25

[309] Bâkıllânî, İ’cazu’1-kur’an, s. 76.

[310] Bâkıllânî, İ’cazu’1-kur’an’ın, s. 76.

[311] Ebû’l-Hasen Alî b. İsa er-Rummâni, en-Nuket fi i’cüzi’l-Kur’an, Şelasu resa’il fi i’cazi’l-kur’an içinde), nşr. Muhammed Halefullâh, Muhammed Zeğlûl Sellâm, Kahire t.y, s. 97.

[312] Bâkıllânî, İ’câzul-Kur’an, I. 77.

[313] Bâkıllânî, İ’cazu’l-kur’an, 1. 11.

[314] Muhammed el-Hasnavî, el-FaşiIu fî’l-Kur’an, Beyrut 1986, s. 108 vd.

[315] Zerkeşî, el-Burhan, I. 54; Suyûtî, el-İtkan, II. 210, 211.

[316] Muhammed Ebû Zehre, el-Mu’cizetu’l-kubra: el-Kur’an, Beyrut 1970, s. 270 vd.

[317] Ebû Hilâl el-Askerî, Kitabu’ş-şına’ateyn; el-Kitabe ve’ş-şi’r, Kahire 1971, s. 266, 267. Ayrıca bkz. Ebû Zehre, el-Mu’cizetu’l-kubrû, s. 270, 271.

AdminPost author

Merkez-i Delil

Cevabı iptal etmek için tıklayın.

You must be logged in to post a comment.

Takvim

Mart 2023
P S Ç P C C P
 12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  
« May    

Add some widgets to this area!

Ulumulislam.com 2022 Sanal Medrese

WhatsApp ile görüşelim