Allah t aalâ hazret lerinin y aratmış olduğu bir kısım ulvi, mâsum, mükerrem kulları
vardır ki onlar “Melâike-i kiram.” denir. Müfredi melektir. Bunlar, nurdan
yaratılmış pek latif bir mahiyete haiz, günahtan mahfuz , daima ibadet ve taatle
meşguldürler, daima bir zevki manevi içinde yaşarlar.
Meleklerin bir kısmı arzîdir, yer yüzünde bulunurlar .Bir kısmı da semâvi, arşîdir
ki o ulvi makamlarda y aşarlar. “Hafaze” denilen insanlara mukari olup, onların
amellerini t esbit eden ‘bir kısım melekler de arzidir,
Meleklerin bir kısmı Cenabı Hakkı daima tesbih ve tahlille meşguldür. Bir kısmı
kâinatta bazı hâdiselerin vukua gelmesiyle alâkadar olup , “müdebbirat ” namını
almaktadır. Diğer bir kısmı da vaktiyle yeryüzünde şeref vermiş olan peygamberi
izama vah’yi ilâhiyey i isâle memur olunmuştur.
Risaletle müttasif melekler
Meleklerin bir kısmı risaletle müttasif bulunmakt adır. Bunlar Cebrail, Mikâil,
İsrafil, Ezrail namındaki dört mübarek melekt ir. söyle ki, Cebrail ilahi şeriatleri
pey gamberanı z işana inzal ve tebliğe memur bulunmuştur. Buna Cibril de denir.
Mikail de mahlûkat e mukadder olan rız ıklarını kavuşturmağa memurdur. İsrafil de
iki defa sure nefh ile mükelleft ir. Bir nefhe ile bütün halâik, hayat t an mahrum
kalacakt ır. İkinci neme ile de bütün halâik y eniden hayat bulup , mahşere sevk
edilecektir.
Ezrail de ölecek kimselerin ruhlarını kabze memurdur.
Münkel ve Nekir namında iki melek de vardır ki, bunların vazifeleri de ölen
şahıslara kabirlerinde ve sair meftun bulundukları yerde akidelerinden,
amellerinden sual etmekt edir.
Velhâsıl melekler lâtif, nurî cisimlerdir ki yemez ler, içmezler, uyumazlar,
evlenmezler, tevellütte bulunmazlar, beşer suretinde ve sair bir vechile temessüle
muktedir bulunurlar.
“Meleklerin varlığı aklen câiz, naklen ise sabit t ir.”
Yüz binlerce muhtelif, mütenevvi mahlûkat ı cami olan bu muazzam kâinatta,
melâikeî kiram namıyla bir t akım yüksek haslet ve mahiyete haiz mahlûkatın
bulunması aklen asla ispat edilemez. Bunların varlığı ise peygamberleri izam
tarafından haber verilmiştir. Bütün semâvi kitaplar da bulunmaktadır.
KAYNAK : ÖMER NASUHİ BİLMEN,İLM-İ TEVHİD