Birincisi; Bilgisizlik (Ceâlet, elcefü)
106) Bilgisizlik, ehliyete mani değildir. Sadece bazen bazı hallerde özür olabilir. Bilgisizlik (bir müslüman için iki yerde düşünülebilir), ya dâru l’islâmda (Islâmî idare altındaki memleket) veya dâru l.harbde (îslâmî olmayan idare altındaki memleket) olacaktır.
107) Dâru l’islâmda Bilgisizlik
Dâru l’islâmda bilgisizliğin özür sayılmadığı bir kaidedir. Çünkü dâru l’is-lâmdaki kişilerin bilgi sahibi oldukları farzedilmektedir. Müslüman Kitab (Kur’an), Mütevâtir yahut Meşhur Sünnet veya (müetehidlerin) icmâ”ı ile sabit olup hiç bir kimsenin bilmemesine ruhsat (izin) olmayan açık, umûmî hükümleri bilmemesi hususunda mâzûr değildir: Namazın ve orucun vacib; içki, zina, haksız olarak cana kıymanın, başkasının malına tecavüz ve benzerlerinin haramlığı gibi. Bu hükümden zimmî hâriç değildir. Kendisine tatbik olunacak islam hükümlerini bilmemesi özür değildir: Mesela, kısas, zina ve hırsızlık hadd cezaları gibi. Çünkü zimmî dâru l’islâmda ikamet etmektedir; ve dâru l’islâmda herkesin bilgi sahibi olduğu farzedilir. Bundan dolayı zimmînin müslüman olduktan sonra içki içse, cezalandırılması icabeder. Çünkü dâru l’islâmda içkinin haram olduğu yaygın ve malumdur. Bunun için hiç kimse bunu bilmemekle mazur olmaz.
Kitabın (Kur’an’ın) yahut Meşhur Sünnet’in sarih hükümlerine muhalif ietihadda bulunanın (bu sarih hükümler hakkındaki) bilgisizliği, -yukarıdaki bilgisizliklerin de muteber olmadıktan gibi- özür itibar olunmaz. Sarih Kitab (Kur’an) hükmüne muhalif içtihada misal: Kurban edilirken, Allah’ın adının anılması (ettesmiyeh) unutulmuş hayvana kıyas ederek, bile bile Allah adını anmadan kurban edilen hayvan eti helaldir, içtihadı. Çünkü bu ietihad Yüce Allah’ın
[(Üzerlerine Allah’ın ismi anılmayanlardan yemeyin)][149] âyetine aykındır. Sarih, Meşhur Sünnete muhalif içtihada misal: “Karısını üç defa boşayan kocanın, bu karısıyla, kan başka bir erkekle evlenip cinsî münâsebette bulunmadan önce evlenmesinin helal olduğu” içtihadı. Çünkü bu ictihâd Meşhur Sünnet’e aykırıdır.[150]
Ancak cehalet, Kitab, Meşhur Sünnet yahut icmâ”a muhalif bulunmayan sahih (makbul) ictihad mevzuunda özür olarak kabul olunur: Maktulün mirasçılarından birinin kısası affetmesinde[151] ve ilânla iktifa olunarak şahidler bulunmadan nikah yapmakda olduğu gibi.[152] Burada şu hususa dikkat edilmelidir: Veliyyu l’emr (yani her hangi muayyen bir sahada devlet hizmetini yürüten, salahiyetli makamda vazîfe icra eden kişi) içtihadı görüşlerden birini ihtiyar edip, ona uyulmasını ister, şuyû bulup yayılacağı şekilde bunu ilan ettiği takdirde, veliyyu l’emrce ihtiyar olunan bu ictiha-di görüş sabit, umumi hükümlere ilhak olunarak, bunu bilmemekte hiç bir kimse mazur karşılanamaz; ve buna muhalif ictihad muteber sayılmaz.
Keza vak’a ve hâdiselerin bilinmemesi de özür olarak kabul olunur: Süt hısımlığı sebebiyle kendisine haram olduğunu bilmeden bir kadınla, erkeğin evlenmesi yahut şarab haline geldiğini bilmeden üzüm suyunu insanın içmesi gibi. Bu iki halde de suç işlenmemiştir; faillerine ceza verilmez. Keza şefTin yapılan satımı bilmemesi de böyledir. Yani bir kişi, komşusunun evini sattığını veya ortağının hissesini sattığını bilmiyorsa bu özür kabul edilir ve bunu öğrendiğinde kendisinin şuf’a (eşşuf’ah) hakkı doğar. Vekîlin müvekkilce (vekâletten) azlolunduğunu bilmemesi de bu cümledendir. Onun için vekilin, azlolunduğunu öğrenmeden önceki müvekkili
hakkındaki tasarrufları infaz olunur.[153]