Bu soruya cevap vermeden önce, komünizmin dine bakış açısından bir nebze bahsetmek gerekir. Böylece soruyu yönelten kardeşimizin konuya vakıf olması sağlanmış olur.
Komünizm, maddi bir görüş açısına dayanır. Duyularla hissedilen maddeden başka hiç birşey tanımaz. Ne Allah inancı ne ruh inancı ne vahiy inancı ne de ahiret inancı vardır. Kısacası gaypla alakalı olan hiçbirşeye inanmaz. Bu nedenle bütün dinleri inkar eder. Onları cahillerden kalan bir hurafe olarak değerlendirir. Komünizme göre din bir sömürge aracıdır. Kari Marx meşhur konuşmasında şöyle diyor:
“Din afyondur. Allah kainatı ve insanları yarattı diyenleri protesto ediyorum. Allah insanı yaratmamıştır. Aksine insan Allah’ı yaratmıştır. İnsan Allah’ı yaratan bir canlıdır. Yani kendi düşünceleri ve tasavvurları doğrultusunda bir Allah olgusunu ortaya atmıştır.”
Lenin de şöyle demektedir:
“Bizim devrimci partimizin dine olumlu bakması mümkün değildir. Din, yalan ve uydurmadan ibarettir.”
Stalin ise “Bizler dini kabul etmiyoruz. Bizler ‘Allah’ fikrinin uydurma olduğuna inanıyoruz. Ve yine bizler, dine inanmanın geleceğimizi saptıracağına inanırız. Dini kendimize yönetim biçimi kılmak istemiyoruz. Çünkü bizler dinle uyuşturulmak istemeyen bir topluluğuz.”
İşte bunlar komünizmin din hakkındaki görüş ve iddialarıdır. Bu nedenle komünist partinin ve komünist bir devletin tüm organlarını dine karşı propaganda yapmaya ve onu tümden inkar etmeye yöneltmesinde şaşılacak birşey yoktur. Komünist parti, dini söylemleri benimseyen her ferdi kendi partisinden uzaklaştırır.
Şayet bir komunist komunizmin itikadı ve fikri yönünü değil de bazılarının dediği gibi sadece iktisadi ve içtimai yönünü almış olsa bu dahi islamdan yüz çevirmeye ve ondan dönmeye yeterli gelir. Çünkü islamın iktisadi ve içtimai hayat için ortaya koyduğu ve çizdiği sınırları komünizm kesinlikle kabul etmez. Mesela, ferdi mülkiyet hakkına sahip olmak, miras, zekat erkek ve kadın ilişkileri gibi. Tüm bu hükümler dinde zaruri olarak inanılması gereken hükümlerdendir. Bunları inkar ise kesinlikle küfre götürür.
Tüm bunlardan da öte komünizm, tek düze bir sistemdir. Yani onun proleterya inancıyla akidevi ve felsefi inancı arasında hiç bir fark yoktur.
İslam dini hiç bir şekilde müslüman bir kadının ehli kitaptan biriyle evlenmesini caiz görmemiştir. Halbu ki ehl-i kitap, Allah’a kitaplarına ahıret gününe belli şekillerde inanıyorlar. Ehl-i kitabın durumu bile böyle olduğu halde müslüman bir kadının uluhiyete, peygamberliğe, kıyamete ve ahirete inanmayan bir kimseyle evlenmesi doğru olur mu?
Komünist kişi, İslam’a göre mürted ve dinden sapmış bir kimsedir. Böyle bir kimsenin hiç birşekilde müslüman bir kadınla evlenmesi caiz değildir. Allah’ı Rabb olarak kabul eden, islamı din olarak benimseyen ve Muhammed (s.a.v)’i Peygamber olarak bilen ve Kur’an’ı da yol gösterici olarak seçen bir kadının böyle bir kimseyle evlenmeyi kabul etmesi mümkün değildir.
Eğer evliyse derhal ayrılmaları gerekir.
Komünist bir kişi bu akide üzerine öldüğünde ne yıkanır ne cenaze namazı kılınır ve ne de müslümanların mezarlığına defnedilir.
Kısaca komünist bir kişiye dünyada islam şeriatine göre mürted ve zındık muamelesi uygulanır. Ahirette de onu için azapların en şiddetlisi vardır.
“Güçleri yeterse sizinle savaşa devam ederler. İçinizden dininden dönüp kafir olarak ölen olursa, bunların işleri dünya ve ahirette boşa gitmiş olur. İşte cehennemlikler onlardır, onlar orada temellidirler.”
158 Bakara: 217
KAYNAK : PROF.DR.Y.KARDAVİ,ÇAĞDAŞ M.FETVALAR