146 ﴿ لاَ تَزَالُ طَائِفَةٌ مِنْ أُمَّتِي ظَاهِرِينَ عَلَى الْحَقِّ حَتَّى يَأْتِي أَمْرُ اللّهِ
“Allah’ın emrinin (=Kıyamet gününün) gelme anına kadar ümmetinden bir topluluk Hak yolunda mücadele de üstün olmaya devam edecektir”[3]
Suyûtî (ö. 911/1505) “el-Ezhâr” adlı kitabının ‘Kitâbu’l-Edeb’ (=Edeb Bölümü’n) de bu hadisi şu yollardan getirmiştir:
1. Muâviye b. Ebi Süfyân
2. Muğîre b. Şu’be
3. Câbir b. Semure
4. Muaz b. Cebel
5. Câbir b. Abdullah
6. Zeyd b. Erkam
7. Ebu Ümâme
8. Hz. Ömer
9. Ebu Hureyre
10. Mürre el-Behzî
11. Şurahbil ibu’s-Simt
Toplam, 11 kişi.
(Derim ki:) Bu hadis, şu yollardan da gelmiştir:
12. Ukbe b. Âmir
13. Sevbân
14. Sa’d b. Ebi Vakkâs
15. Seleme ibn Nüfeyl el-Hadramî
16. İmrân b. Husayn
Bu hadisin, mana bakımından bir birine yakın lafızları vardır.
Şeyhulislam İbn Teymiyye (ö. 728/1327) “Kitâbu İktizâu’s-Sırâti’l-Mustakîm”in baş taraflarında ‘Cehennemliklere Benzemekten Sakındırmanın Yararı’ bahsinde bu hadisin mütevatir olduğunu aynen şöyle belirtmektedir:
“Resulullah (s.a.v)’den gelen ﴿ لاَ تُزَالُ مِنْ أُمَّتِي طَائِفَةٌ ظَاهِرَةٌ عَلَى الْحَقِّ حَتَّى تَقُومُ السَّاعَةُ ﴾ “Kıyamet kopuncaya kadar ümmetimden bir topluluk, Hak yolunda mücadele de üstün olmaya devam edecektir” şeklinde gelen hadis, mütevatirdir.”
[3] Resulullah (s.a.v), bu hadiste; Müslümanlar ne kadar zor ve kötü şartlar yaşayıp yenilgilere düşseler ve yönetimde etkilerini kaybetseler bile, Hakk’ın galebesi için çalışan grup yada toplulukların Kıyamet gününe kadar Hak yolunda mücadelede üstün olmaya devam edeceğini belirtmektedir. Bu tür topluluklar, bir bölgede yada dünyanın dört bir yanında olabilir. Çünkü bir bölgede yada bir ülkede Müslümanlar sindidirilip gizliliğe itilseler bile bir başka yerde yada yerlerde İslam mücadelesi devam edecek ve cihad sancağı gönderde dalgalanmaya Kıyamete kadar devam edecektir.
Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Buhârî, İ’tisâm 10, Tevhid 29, Menakib 28, İlim 13, Humus 7; Müslim, İman 247, İmare 170 (1920), 171 (1921), 172 (1922), 173 (1923), 174, 176 (1924), 177 (1925); Ebu Dâvud, Cihad 4, Fiten 1, 27, 51; Tirmizî, Fiten 27, 51Nesâî, Hayl 1; İbn Mâce, Mukaddime 1 (10), Fiten 9; Dârimî, Cihad 39; Müsned: 4/93, 99, 101, 104, 369, 429, 434, 437, 5/269; Hâkim, Müstedrek, 2/71, 450, 4/456; Taberânî; Bezzâr
……………………………………..
﴿ اَلْخَيْلُ مَعْقُودٌ بِنَوَاصِيهَا الْخَيْرُ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ
“İyilik, Kıyamet gününe kadar atın alnına bağlanmıştır”[4]
Suyûtî (ö. 911/1505) “el-Ezhâr” adlı kitabının ‘Kitâbu’l-Edeb’ (=Edeb Bölümü’n) de bu hadisi şu yollardan getirmiştir:
1. Abdullah ibn Ömer
2. Ebu Hureyre
3. Enes
4. Urve el-Bârikî
5. Cerîr
6. Câbir b. Abdullah
7. Ebu Zerr
8. Ebu Saîd
9. Esmâ’ bint. Yezîd
10. Huzeyfe
11. Suvâde ibnu’r-Rebî’
12. Sehl b. Hanzaliyye
13. Ureyb el-Müleykî eş-Şâmî
14. Nu’mân b. Beşîr
15. Ebu Kebşe
16. Ebu Ümâme
17. Cisr b. Vehb
18. Mekhûl (mürsel olarak)
Toplam, 18 kişi.
(Derim ki:) Bu hadis, şu yoldan da gelmiştir:
19. Utbe b. Abd
Bu Utbe b. Abd Hadisi, Ebu Dâvud’da geçmektedir.[5]
a. Dimyatî (ö. 749/1348) “Kitâbu’l-Hayl”da bu hadisin geliş yollarını bir araya toplamıştır.
Hafız İbn Hacer (ö. 852/1447)’de, bu kitabı özetleyip bu kitaba güzel bir cüz ilave etmiştir.
b. Münâvî (ö. 1031/1622) “Teysîr”de bu hadisin mütevatir olduğunu belirtmiştir.
c. (Yine Münâvî) “Feyzu’l-Kadîr”de konu ile ilgili olarak der ki: “Müellif Suyûtî dedi ki: ‘Bu hadis, mütevatirdir.’”
[4] Alimler, atın alnına bağlanmış olan “hayr” kelimesini; sevap, ganimet, izzet, makam, zafer olarak yorumlamışlardır. Yalnız “at”, o zamanın en iyi savaş aracıdır. Bu nedenle de “hayr”, bu çerçevede belli bir konuma oturtulmaya çalışılmıştır.
O günün savaş aracı olarak at oluyorsa, onun bu günkü karşılığı olarak nükleer, biyolojik, kimyasal ve her türlü gelişmiş silahlar olmaktadır.
Müslüman kişi, sadece savaş alanında değil her alanda yeniliği kullanması ve her sahada güzel olanı elde etmesi gerekmektedir.
Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Buhârî, Cihad 43; Müslim, İmare 96 (1871), 97 (1872), 98 (1873), 100 (1874); Nesâî, hayl 6, 7; Tirmizî, Cihad (1694); İbn Mâce, Cihad 14 (2786, 2787); Muvatta, Cihad 19; Müsned: 2/49, 57, 101, 112, 262, 1382, 3/239, 4/183, 361, 375, 376, 6/455; Tahâvî, a.g.e, 3/274; Taberânî, el-Kebir, el-Evsat; Bezzâr; Dârekutnî, el-Mu’telif
[5] Ebu Dâvud, Cihad (2542); Müsned: 4/183