Bu yazımızda,iman hakkında 15 adet muttefekun aleyh hadis yer almaktadır.
5-) Ebû Hureyre (r.a.): “Bir gün Hz. Peygamber (s.a.v.) halkın arasında iken, kendisine Cebrail geldi ve: “İman nedir?” dedi:
“İman; Allah’a, Meleklerine, Onunla karşılaşacağına, Elçilerine inanmandır, öldükten sonra dirilmeye de inanmandır. “buyurdu:
“İslâm nedir?” dedi:
“İslâm: Kendisine hiçbir şeyi ortak koşmayarak Allah’a kulluk etmen, namaz kılman, faiz olan zekâtı vermen, ramazan orucunu tutmandır. “buyurdu:
“İhsan nedir?” dedi:
“Kendisini görüyormuşsun gibi Allah’a kulluk etmendir. Her ne kadar sen Onu görmesen de O seni görmektedir, “buyurdu:
“Kıyamet ne zaman kopacak?” dedi:
“Bu konuda soru sorulan, sorandan daha fazla bilgili değildir, ama ben sana şartlarım bildireceğim: Köle kadının e-fendisini doğurduğunda, ne idüğü belirsiz deve çobanlarının
bina yapma konusunda yarıştıklarında (kıyameti bekle. Kıyametin ne zaman kopacağının vakti,) sadece Allah’ın bildiği beş bilinmeyenler içerisindedir” buyurdu: «Kıyametin bilgisi Allah’ın yanındadır…»
(Lokman: 34) ayetini okudu arkasından gelen adam dönüp gitti. Rasûlüliah (s.a.v.): “Onu bana geri çağırın”dedi ama ondan hiçbir şey göremediler bunun üzerine Rasûlülah: “Bu, Cebrail idi, insanlara dinini öğretmek için gelmiştir, “buyurdu,” demiştir.
(Bu hadisimizde güzel dinimizin nelerden oluştuğunu öğrenmekteyiz. Cebrail (a.s.), insanlara dini öğretmek için gelmişti, sorduğu sorulardan dinin nelerden oluştuğunu görüyoruz: İman, İslâm ve İhsan.
Buna göre dinimiz üç bölümden oluşuyor: İnanç esasları, İbadetler ve uygulamalar, Ailah’a kullukta ihias ve samimiyet. Bu da. Kendisini görüyormuşçasına Allah’a kulluk etmektir.
Melekler insan şekline girebilirler, onlarla konuşabilirler, insanlar da onları görebilir seslerini duyabilirler.
Kıyametin ne zaman kopacağını tam oiarak Aİlah bilebilir. Peygamberler, bu konuda kendilerine bildirildiği kadar bilebilirler.) [35]
6-) Talha b. Ubeydullah (r.a.)’dan. Rasûlüilah (s.a.v.)’e Necid halkından saçı dağınık bir adam geldi. Sesi uzaktan duyulabildiği halde ne söylediği anlaşılmıyordu. Sonunda Rasûlüilah (s,a.v.)’e yaklaştı, bir de baktım ki İslâm’dan soruyor. Rasûlüilah (s.a.v.): “Gece ve gündüz başlamaz” buyurdu.
“Bunun dışında diğer yapacağım var mı?” dedi.
“Hayır, ancak fazladan yapacağın nafile namaz kılarsın” buyurdu ve devamla:
“Ramazan orucunu fcrfmaAr”buyurdu,
“Bunun dışında diğer yapacağım var mı?” dedi,
“Hayır, ancak fazladan yapacağın nafile oruç tutarsın.” buyurdu. Rasûlüilah (s.a.v.) ona zekâtı anlattı, o da: “Bunun dışında diğer yapacağım var mı?” dedi.
“Hayır, ancak fazladan yapacağın nafile olarak sadaka verirsin” buyurdu. Bu gelen adam dönüp gitti, giderken: “Vallahi bunu ne artırırım ne de eksiltirim” diyordu. Rasûlüilah (s.a.v.): “Eğer sözünde doğru kalırsa başarıyı kurtuluşu elde buyurdu.
(Hz. Peygamber (s.a,v.), İslâm’ı, beş vakit namaz kılmak, Ramazan orucunu tutmak ve zekât vermek olarak açıklamıştır. Bu sayılaniann dışında da birtakım İslâm kuralları vardır. Nitekim diğer yerde gelen rivayetlerde hadisin sonunda şöyle bir ifade vardır “Rasûiüllah (s.a.v.), ona İslâm şeriatlarını (kurallannı) bildirdi, o da: “Sana ikramda bulunan’a yemin olsun ki fazladan hiçbir nafile yapmam ama Allah’ın bana farz kıldığı hiçbir şeyi de eksiltmem” dedi. (Buhâri, savm; ı, Hıyei: Bu rivayette Hz. Peygamber (s.a.v.)’in namaz, oruç ve zekât dışındaki kurallan öğrettiğini görüyoruz.) [36]
7-) Ebû Eyyûb (r.a.)’dan. Bir kimse Hz. Peygamber (s.a.v.)’e: “Beni cennete koyacak bir amel bildirseniz” dedi. Bu sırada orada olan diğer birisi: “Ne oldu nesi var?” dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.): “Nesi olacak, bir haceti var”(diye cevapta bulunduktan sonra) “Kendisine hiçbir şeyi ortak koşmayarak Allah’a kulluk edersin, namazı kılar, zekâtı verirsin, akraba ile alakayı sürdürürsün.buyurdu. [37]
😎 Ebû Hureyre (r.a.) anlatır: “Çöl halkından birisi, Hz. Peygamber (s.a.v.)’e geldi ve: “Bana bir amel söyle ki, bunu işlediğimde cennete gireyim” dedi. Rasûlüilah (s.a.v.): “Kendisine hiçbir şeyi ortak koşmayarak Allah’a kulluk edersin, farz olan namazı kılarsın, farz olan zekâtı verirsin. Ramazan orucunu tutarsın.”buyurdu. Bu kimse: “Canımı elinde tutan Allah’a yemin otsun ki, bunun üzerine hiçbir artırma yapmam.” dedi. Bu adam kalkıp gittiğinde Hz. Peygamber (s.a.v.): “Kim cennetlik bir kimseye bakmak isterse buna baksın, “buyurdu. [38]
9-) İbni Ömer (r.a.), Rasûlüilah (s.a.v.): “İslâm beş temel üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilah olmadığına Muhammed’in Allah ‘m elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekâtı, haccı ve ramazan orucunu yerine getirmektir, “buyurdu” demiştir.(Bu hadisimizde de yüce dinimizin üzerinde kurulduğu temelleri öğrenmekteyiz.
İsiâm dini beş esas üzerine kurulmuştur.
Yukarıdaki esaslar olmadan din ayakta duramaz.
Namaz, oruç, zekat ve hac gibi amellerden biri eksik olursa İslâm binasının temelleri eksik olur.
Bu esaslar İslâm dininin tamamı değil, temeileridir. İslâm binasının temelleri dışında diğer bölümleri de vardır.) [39]
10-) İbni Abbâs (r.a.) anlatır: “Abdu’l-Kays kabilesinin temsilcileri Hz. Peygamber (s.a.v.)’e geldiklerinde: “Bu topluluk kimdir? -veya-bu temsilciler kimlerdir?” buyurdu. Onlar da: “Rabia” dediler: “Hoşgeldiniz Ey topluluk -veya- Ey temsilciler. Allah, utandırmasın / küçük düşürmesin, pişmanlık vermesin.” buyurdu. Onlar: “Ey Allah’ın Rasûlü biz, sana ancak haram ayda gelebiliyoruz, seninle aramızda Mudar kâfirlerinden bir boy var. Bize açık anlaşılır bir Şeyler emretsen de geride kalanlarımıza bildirsek, bu şeylerle cennete girsek.” dediler, içeceklerden sordular. Rasûlüilah (s.a.v.) onlara dört Şeyi emretti, dört şeyi yasakladı, Onlara, tek olan Allah’a iman etmeyi emretti: “Bilebiliyor musunuz tek olan Allah’a iman ne demek-tır?”buyurdu Onlar: “Allah ve Rasûlü daha iyi bilir” dediler: “Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammedi’n de Allah’ın elçisi olduğuna şahitlik etmek, namazı kılmak, zekâtı vermek, ramazan orucunu tutmaktır, ganimetten beşte birini vermenizdir.”
buyurdu. Onlara dört şeyi de yasakladı: Hantemi (topraktan yapışmış testi) (kabaktan yapılmış testi) nakİrİ (hurma kütüğünden oyulmuş testi) ve (ziftle kaplanmış test!. Hadisi anlatan ravl şöyte demiştir) galibs (rnözeffet yerine) mukayyeri (bu da ziftlenmiş testidir) dedi. Sonra da: “Bunları ezberleyip be/leyin geride kalanlarınıza da bildirin “buyurdu.
(Hadîste geçen kullanımı yasaklanan eşyalar, içerisinde sıvı şeylerin konduğu bazı kaplardır. İslâm öncesi bu kaplar şarap yapımına daha elverişli olduğundan içerisine, hurma ve üzüm şırası konulup şarap yapılırdı. Nitekim hadisin Müslim’de geçen rivayetinde bu hususu belirterek şöyle buyurmuştur: “İçerisine ufak hurmaları atar sonra üzerine su döker, kabarıp fışkırması geçtiğinde bunu içersiniz, Sonunda da biriniz amca oğlunu kılıçla vurur.” (Müslim, iman: 26) Bu nedenle şarap yapımında kullanılan söz konusu kapların kullanımı tamamen yasaklanmış, İslâm ahkamı yerleşip sebat bulduğunda, tıpkı kabir ziyaretinde olduğu gibi bunların kullanımı serbest bırakılmıştır. Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.v.):
“Size birtakım kapları yasaklamıştım. Şüphesiz kaplar bir şeyi ne helâl kılar ne de haram, ama biline ki, sarhoşluk veren şeylerin tümü haramdır.”‘buyurmuştur. (Müslim, Eşribe: 64, Tirmizî, Eşribe: 5)
Bir diğer hadiste de: “Size su tulumunda şıra yapmayı yasaklamıştım. Şimdi bütün kaplarda bunu içebilirsiniz, yalnız sarhoşluk veren şeyler bunun dışındadır, “buyurmuştur. (Müslim, Eşribe; 65) [40]
11-) İbni Abbâs (r.a.)’dan. Rasûlütlah (s.a.v.) Muâz b. Cebel (r.a.)’ı Yemene gönderdiğinde: “Şüphesiz sen Ehl-i Kitap bir topluma varacaksın, onları davet edeceğin ilk şey Allah’a kulluk olacaktır. Eğer Allah tanırlarsa, Allah ‘m gece ve gündüz beş vakit namazı kendilerine farz kıldığını bildir. Eğer bunu yaparlarsa, Allah ‘m, mallarından alınıp fakirlerine verilmek üzere zekâtı farz kıldığını kendilerine bildir. Eğer bunu kabul edip itaat ederlerse onlardan zekât al, ama halkın elindeki mallarının en değerlisini almaktan sakın.” buyurdu. [41]
12-) İbni Abbâs (r.a.)’dan. Hz. Peygamber (s.a.v.), Muâz (r.a.)’ı Yemen’e göndermiş ve şöyle buyurmuştur: “Mazlumun duasından da sakın, çünkü mazlumla Allah arasında hiçbir perde yoktur.” [42]
13-) Ebû Hureyre (r.a.) anlatır: “Hz. Peygamber (s.a.v.) vefat ettiğinde Ebû Bekir (r.a.) Haiife olup Arapların bîr kısmı dinden döndüklerinde Ömer (r.a.), Ebû Bekir (r.a.)’a:. “Sen nasıl olur da bu insanlara savaşa kalkarsın? Halbuki Rasûiüllah (s.a.v.): “İnsanlarla, Allah’tan başka ilah olmadığını söyleyene kadar savaşmakla emrolun-dum. Ama kim bu sözü söylerse benden canım ve malını korumuş olur, ancak İslâm’ın koyduğu haklar hariçtir. Diğer (görülmeyen) konularda hesabı ise Allah’a aittir.” buyurmuştur.” dediğinde: “Namazla zekâtın arasını ayıran her kim olursa Allah’a yemin olsun ki kesinlikle savaşırım. Çünkü zekât, malın hakkıdır, (islâm’ın koyduğu haklardandır.) Dolayısıyla Allah’a yemin olsun ki Rasûlüilah (s.a.v.)’e vermekte oldukları bir oğlak da olsa bunu bana vermezlerse kesinlikle bu sebepten dolayı onlarla savaşırım.” dedi. Ömer (r.a.): “Aliah’a yemin olsun ki bu şekildeki düşüncesi Allah’ın Ebû Bekir (r.a.)’tn savaşma konusunda göğsünü açmasından başka bir şey değildir. Ben de onun gerçek doğru olduğunu bilip anladım.” demiştir. [43]
14-) Ebû Hureyre (r.a.)’dan. Rasûiüllah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan başka ilah olmadığına şahitlik etmelerine, bana ve benim getirdiklerime iman etmelerine kadar insanlarla savaşmakla emrohmdum. Eğer bunları yaptılarsa benim elimden mallarım ve kanlarını korumuş olurlar. İslâm’ın koyduğu haklar bunun dışındadır. Diğer (gömmeyen) konulardaki hesapları ise Aliah’a aittir,”
(İslâm’a giren kimseler Allah’ın güvencesi altındadır. Dolayısıyla Müslümanların mallan ve caniarı koruma altındadır. Kişiler amellerinin dış görünümü ve davranışlarına göre değerlendirilir. Haklarındaki hüküm de buna göre verilir. Gizli olan niyet ve düşüncelerin hesabını sormak, kulların vazifesi olmayıp Allah’a aittir. İslâm’ın koyduğu haklardan maksat, idam cezasını gerektiren bir suç işleyenin öldürülmesidir. 3u durumda o kişi yukandaki esaslan yerine getirmekle canını kurtarmış sayılamaz, dernektir) [44]
15-) İbni Ömer (r.a.)’dan. Rasûiüllah (s.a.v.): “Allah’tan başka Hah olmadığına, Muhammed’in Allah ‘m elçisi olduğuna şahitlik etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermelerine kadar insanlarla savaşmakta emroiundum. Eğer bunlan yaparlarsa benim elimden mallarını ve kanlarını korumuş olurlar. İslâm’ın koyduğu haklar bunun dışındadır. Diğer (görülmeyen) konularda hesapları ise Allah’a aittir, “buyurmuştur. [45]
[35] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 21-22.
[36] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 22.
[37] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 22.
[38] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 23.
[39] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 23.
[40] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 23-24.
[41] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 24.
[42] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 24.
[43] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 25.
[44] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 25.
[45] Muhammed Fuâd Abdülbâki, (Tahhik, Abdullah Feyzi Kocaer), Müttefekul Aleyh Hadisler, Hüner Yayınları: 25-26.