Hiç merak ettiniz mi acaba kıldığımız namaz şekli,namazdaki fiilerimiz neye dayanıyor ?Kur’an’da hangi namaz fiilleri geçiyor ?Namazın farzlarının tamamı ayetle sabittir.Ya bunun dşındaki namaz fiileri ?
Hadisler ve ictihatlarla sabittir :
“Namazı benim kıldığım gibi kılınız.” (Buhâri, Ezan: 18; Edep:27)
Peygamber efendimiz kendisi gibi kılmamızı istemiş ama bu hadiste namazın kılınış şeklini tarif etmemiştir.Çeşitli hadislerle namazın sünnetine varıncaya kadar namaz tarif edilmiştir.Kaldı ki zaten o günün Müslümanları peygamber efendimizden namazın kılınışını görmüş ve tabiinde Sahabeden,tabiine uyanlar da dolayısıyla tabiinden ve silsile günümüzü dek tevatür diyebileceğimiz bir şekilde aktarma ile gelmiştir.Namazın kılınışı için kütüp-ü sitte adlı esere baş vurarak ilgili hadislere ulaşılabilir.Biz burada ilgili birkaç hadis vermekle yetineceğiz :
“Namazın anahtarı tuhur (abdest ve temizlik) dur; tahrimi tekbirdir, tahlili ise, teslimdir.’’ (Ebu Dâvud, taharet: 31, salât: 73, Tirmizi, taharet: 3, mevakıyt: 62, İbn Mâce, taharet: 32, Dârimî, vudu’: 22, Ahmed: 1/123, 129)
Tekbir alırken ellerini omuz hizasına kadar kaldırırdı.( Buhâri, Salât 2, 4 (4, 7), c.2, s.751, 753) ellerini kulak yumuşağına kadar kaldırdığı da olurdu.( Müslim, Salat 54 (401), c.3, s.1291)
Sağ elini,sol elinin üzerine koyardı.(Buhârî, Salât 6 (9), c.2, s.755; Müslim, Salat 54 (401), c.3, s.1291)
Ellerini göğsü üzerine koyardı.(Ebû Dâvud, Salât 118,119 (759), c.3, s.160)
“Sübhaneke Allahümme ve bihamdike ve tebarekesmüke ve teala ceddüke vela ilahe gayruke” sonra “Allahü ekber kebîran” der daha sonra: “Euzu billahissemiil alim mimineşşeytanirracimin hemzihi ve nefihî ve nefsihî” derdi. (Nesâî, İftitah: 18; Dârimî, Salat: 33)>hadise uydurma diyenler vardır.
“Sübhaneke Allahümme ve bihamdike ve tebarekesmüke ve teala ceddüke vela ilahe gayruke.” (Dârimî, Salat: 33)>ravinin hafızasına söz edilmiştir.
Sonra, içinden eûzü ve besmele çekerdi.
(malum namazlarda) açıktan Fatiha süresini okur. (Tirmizi, Sünen,c.2, s:14-15)
Fatiha’nın sonunda yavaşça “Âmîn!” der ve “Âmîn” denilmesini de emrederdi. (Buhârî, Sahih, c. 1, s. 1 90, Tirmizi, c.2,s.28)
Birinci rekatta uzun sure, ikinci rekatta kısa sure okurdu.(Buhârî, c. 1, s.185, Müslim, c.1 ,s. 333, Ebu Davud, c. 1,s.212)
Rukuya vardığı zaman sırtını düz tutardı.’’(Buhârî, Sıfatü’s-salat 39, c.2, s.789)
‘’Rükûya vardığın zaman avuç içlerini dizlerine koy, sırtını düz tut ve rükûunu da sağlam yap.”(Ebû Dâvud, Salât 143,144 (859), c.3, s.352,353.)
“Sizden biriniz rükû’a varınca rükû’ halinde iken üç sefer; “Sübhane Rabbiyelazim” derse yaptığı rükû’ tamam olur, bu en azıdır. Secdeye varınca secdelerinde de üç kez “Sübhane Rabbiyel a’la derse secdeleri tamam olmuş olur, buda en az söylenmesi gereken miktarıdır.” (Buhârî, Sıfat-ıs Salat: 42; Nesâî, İftitah: 102)
Peygamberimiz (a.s.), secdede “Sübhâne Rabbiyel a’lâ!” derdi. (Ahmed b. Hanbel, c. 5,s. 382, Tirmizî,c.2, s.48.)
Rasûlullah (s.a.v.) namazda secdeye vardığında alnını ve burnunu yere koyar, kollarını yanlarına yapıştırmaz ellerini de omuz hizasına gelecek şekilde koyardı.” (Müslim, Salat: 46; Nesâî, İftitah: 143)>hasen sahih
“Rabbena ve lekelhamd!” derdi. (Ahmed b. Hanbel, c. 4, s.353, Buhârî, c.1, s.193)
“Rükû’ ve secdelerden sonra belini doğrultmayanın namazı caiz olmaz.” (Buhârî, Sıfat-ı Salat: 42; Nesâî, İftitah: 88)>hasen sahih
Oturunca “Ettahiyyâtü…”yü ve arkasından, şehadet kelimelerini okurdu ve namazın sonunda, buna “Allâhümme salli alâ…” ve “Allâhümme bârik alâ…” salavatlarını ekler ve bundan sonra istedikleri duayı yapmalarını Müslümanlara emrederdi. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 408, Buhârî, Sahih, c. 1, s. 203, Müslim , Sahîh.c. 1, s. 301-302, Ebu Davud, c. 1, s. 254, Tirmizî, Sünen, c. 2, s. 81 , İbn Mâce, Sünen, c.1,s.290)
Rasûlullah (s.a.v.)’in namazını nasıl kıldığını görmek istedim teşehhüt için oturunca sol ayağını yaydı sağ ayağını dikerek ellerini uylukları üzerine koydu.” (Nesâî, İftitah: 186; İbn Mâce, İkame: 22)>hasen sahih
“Sizden biri namaz kıldığı zaman Rabbine hamd edip, O’nu överek duaya başlasın. Ardından Hz. Peygamber’e (s.a.v.) salâvat getirir (bir rivayette: getirsin). Daha sonra dilediği gibi dua etsin.”(Ebû Dâvud, Vitr 23 (1481), c.5, s.472)> el-Âcurrî , eş-Şeria :“Son teşehhütte Hz. Peygamber’e (s.a.v.) salâvat okumayanın o namazını yeniden kılması vaciptir.” Bu görüş, Hanefi mezhebinde kabul edilen bir görüş değildir.
Peygamberimiz (a.s.), bundan sonra, başını önce sağ tarafına çevirip “Esselâmü aleyküm ve rahmetullâh!,” sonra da sol tarafına çevirip “Esselâmü aleyküm ve rahmetullâh!” diyerek selam verirdi. (Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 390, Ebu Davud, c.1,s.261 -262, Tirmizî, Sünen, c.2, s.89, İbn Mâce, c.1,s.296)
“Rasûlullah (s.a.v.) selam verdikten sonra “Allahümme entesselam veminkes selam tebarekte zelcelali velikram” diyecek kadar otururdu. (Ey Allah’ım sen her türlü kötülük ve eksikliklerden uzaksın, hertürlü huzur rahat ve afiyetler de sendedir. Celal ve ikram sahibi olan sen ne mübareksin.)” (Müslim, Mesacid: 26; İbn Mâce, İkame: 32)
“Tebarekte” kelimesinden sonra “Ya” yı ilave etti. (Müslim, Mesacid: 27)
YAZAN : EfSuNkAR