Zekatı verilmesi gereken bazı şeyler :
1) Gümüşün zekatı şu hadisle sabittir :
‘’Beş ukiyye (yani iki yüz dirhem) den az miktar (gümüş) da da zekât yoktur.”(Buhari,zekat : 32)
‘’…Fakat gümüşlerinizin zekatını bana getirin verin, her kırk dirhemde bir dirhem verin yüz doksan birimde vereceğiniz bir şey yoktur iki yüz birime ulaşınca beş birim zekat verilmesi gerekir.” (İbn Mace, Zekat: 4/ Ebû Dâvûd, Zekat: 2)
200 dirhem gümüş =561.2 gram/ 20 miskal altın =80.18 gram.
2) Altının zekatı ne ile sabit olmuştur ?
Hz. Ömer ve Hz. Ali’nin sünnetiyle sabit olmuştur.Hadis kaynağı : (Ebu Ubeyd,el emval : 1107,1167)
Nisap miktarına ulaşan malın zekatının 40’ta 1,bir başka deyişle 100’de 2,5 olarak verilmesinin delili şu hadistir (Buhari,zekat : 38)
Hanefî mezhebine göre altın ve gümüşten yapılmış süs eşyaları zekâta tâbidir.Delili ise : “Ey kadınlar topluluğu ziynet eşyalarınızdan zekat veriniz.” (Buhârî, Zekat: 33; Nesâî, Zekat: 18)
“Resülullah (s.a.v)’a bir kadın, beraberinde bir kızı olduğu halde geldi. Kızın elinde, altından kalın iki bilezik vardı.
“Bunların zekâtını verdin mi?” diye (s.a.v) kadına sordu. Kadın:
“Hayır!” diye cevap verdi. Resülullah:
“Kıyamet günü Allah’ın, onları sana ateşten iki bilezik yapması seni memnun eder mi?” dedi. Bunun üzerine kadın, bilezikleri derhal çıkarıp Resülullah’ın önüne bıraktı ve:
“Bunlar Allah ve Resülüne aittir!” dedi.” (Ebü Dâvud, Zekât 3, (1563); Nesâi Zekât 19, (5,38); Tirmizi Zekât 12, (637) )
Peygamber efendimiz zamanında para olarak gümüş ve altın kullanılmaktaydı.Bu yüzden Nisap miktarı da para konumundan altın ve gümüş olarak bizlere nakledilmiştir.Bugünse altın ,hem kendisi için hem de para için zekat verilmeyi gerekli kılan Nisap miktarını belirleyen bir araçtır.Hayvanların zekatları aşağıdaki hadislerle sabitse de ufak tefek farklı görüşler yine iştihada dayalıdır :
3) Deve
Yirmi beş deveden aşağısında (zekât olarak) davar verilir. Her beş devede bir koyun verilir. Deve sayısı yirmi beşe ulaştığında otuz beşe ulaşıncaya kadar bir yaşını bitirip iki yaşma basmış bir dişi deve verilir. Eğer onların içinde bir yaşım bitirip iki yaşına basmış dişi deve yoksa iki yaşım bitirip üç yaşına basmış bir erkek deve verilir.
Otuz altıya ulaştığında kırk beşe kadar iki yaşım bitirip üç yaşına basmış bir dişi deve verilir.
Kırk altıya ulaştığında altmışa kadar erkek deveye çekilen üç yaşını bitirip dört yaşına basmış dişi deve verilir. Altmış bire ulaştığında yetmiş beşe kadar dört yaşını bitirip beş yaşma basmış bir dişi deve verilir… ( Buhârî, zekat 38; Nesâî, zekât 5, 10; İbn Mâce, zekât 10; Ahmed b. Hanbel, I, 11.Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi)
1) Koyun
Bu hadiste de deve ve koyunun zekatı birlikte belirtilmiştir :
Sâlim (r.a.)’in babasından rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) zekatlarla alakalı bir mektup yazdı kılıcına bağladığı bu mektubu yetkili kimselere ulaştıramadan vefat etti. Rasûlullah (s.a.v.) vefat edince Ebû Bekir vefatına kadar o mektubu uyguladı. Ömer’de halifeliği süresince onları uyguladı. O mektupta şu hükümler vardı.
“Beş devede bir koyun, on devede iki koyun, on beş devede üç koyun yirmi devede dört koyun, yirmi beş deveden otuz beş deveye kadar iki yaşına girmiş bir dişi deve yavrusu. Otuz beşi geçince kırk beşe kadar üç yaşına girmiş bir dişi deve, kırk beşi geçince altmışa kadar dört yaşına girmiş bir dişi deve altmışı geçince yetmiş beşe kadar beş yaşına girmiş bir dişi deve yetmiş beşi geçerse doksana kadar üçer yaşına girmiş iki dişi deve, doksanı geçerse yüz yirmiye kadar dörder yaşına girmiş iki dişi deve, yüz yirmiyi geçerse her elli devede dört yaşına girmiş bir dişi deve her kırkta iki yaşını bitirmiş bir dişi deve zekat olarak verilir.
Koyunlarda her kırk koyunda yüz yirmiye kadar birer koyun, yüz yirmiyi geçince iki yüze kadar iki koyun, iki yüzü geçince üç yüze kadar üç koyun, üç yüzü geçince her yüz koyunda bir koyun, üç yüzden dört yüze kadar bir zekat yoktur. Zekat artar ve eksilir korkusundan dolayı toplu mallar ayrılmaz ayrı ayrı olanlar da bir araya toplanmaz. Birbirine karıştırılmış sürülerden alınan zekat eşit durumda paylaştırılır. Çok yaşlı ve güçsüz ve ayıplı hayvanlar zekat olarak alınmaz.” (Ebû Dâvûd, Zekat: 5)
2) Sığırların zekatı
Muâz b. Cebel (r.a.) şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) beni, Yemen’e vali olarak gönderdiğinde, her otuz sığırdan iki yaşında erkek veya dişi dana; her kırktan da üç yaşına girmiş bir dişi danayı zekat olarak almamı Müslüman olmayan kimselerden de cizye vergisi olarak akıl baliğ olan her kimseden bir dinar veya bir dinara denk giyim eşyası almamı emretti.” (Nesâi, Zekat: 5; İbn Mâce, Zekat: 12)
3) Atların Zekâtı
Hz. Peygamber’den “Sizi at ve kölenin zekâtından muaf tuttum” ve “Müslüman’a kölesi ve atından dolayı zekât yoktur” (Buhâri, Zekât: 45-46)
Yukarıdaki hadise rağmen Ebu Hanife, belli başlı şartları taşıyan atlardan zekat verileceği görüşündedir çünkü ona göre hadisteki attan maksat aşağıdaki şartları taşımayan atlardır.Ebu Hanife’ye göre atın zekatının gerekli olması için gerekli şartlar :
satılmak kastıyla, erkeği dişisi karışık bir halde yaşayan, senenin çoğunu otlaklarda otlayarak geçiren atlar, ya at başı 1 dinar veya parasal değerine göre kıymetlendirilerek,değeri üzerinden 1/40 (% 2.5) nispetinde zekâta tâbi tutulur.”
“Müslüman’ın ticari maksatla olmayan atında ve kölesinde zekat yoktur.” (Buhârî, Zekat: 47; Müslim, Zekat: 12)>Tirmiziye göre hasen sahih
4) Ticaret mallarının zekatları
Toplam değerin 1/40’ını (% 2.5) zekât olarak verir.
Her türlü ticaret malı dahil olmak üzere,ticaret mallarının kıymeti altın ve gümüşten birinin Nisabına ulaşınca,kıymeti ile ödenmek üzere zekat vacip olur.Hanefilere göre yılın başında ve sonunda Nisap miktarı mevcutsa zekat verilir.
“Sizi (ticari olmayan) atın ve kölenin zekâtından affettim. Öyle ise gümüş paralarınızın zekâtını verin. Bunun her kırk dirhemine bir dirhem vereceksiniz. Ancak yüz doksan dirheme zekât düşmez. İki yüz dirheme ulaştı mı beş dirhem verilecektir.” (Tirmizi, Zekât: 3 (620); Ebu Dâvud, Zekât: 4 (1574); Nesâi, Zekât 18, (5, 37). ) Ticari olmayan mallardan zekat gerekmez,denildiği için ticari olanlardan zekat gerekli olmuş olur.
8) Bal
“Resülullah (s.a.v) buyurdular ki: “Balda on tuluk için bir tuluk zekat vardır.” (Tirmizi, Zekât 9, (629)
Baldan 1/10 nispetinde zekât alınacağı görüşü ;Hanefi ve Hanbeli mezheplerine aittir. Ebu Hanife’ye göre balda da Nisap miktarı aranmaz.
9) Madenlerin zekatı
“Sizin için yerden çıkardıklarımızdan infak ediniz…” (Bakara :267)
‘’Defineye humus (beşte bir nispetinde zekât) vardır.”(Buhâri, Zekât 66, Şirb 3, Diyet 28, 39; Müslim, Hudüd 45, (1710); Muvatta, Zekât 9; Tirmizi, Zekât 16, (642); Ahkâm 37, (1377); Ebü Davud, İmâret 40, (3085); Nesâi, Zekât 28, (5, 45); İbn Mâce, Diyât 27, (2673-2676)
“(define,maden) Rikazda humus (1/5 oranınca vergi) vardır.” (Ebû Ubeyd, el-Emvâl, nr. 856-860)
‘’…Yeraltından çıkarılan define ve hazinelerde ise beşte bir zekat vardır.” (Buhârî, Zekat: 67; Müslim, Hudud: 11)
Zekatını vermeyenlerin başlarına gelecek hallere deliller :
“Deve, sığır veya davar sahibi olup da, bunlardaki Allah’ın hakkını eda etmeyen herkese Kıyamet günü, bu mallar, olduğundan daha çok ve mümkün olduğunca iri ve şişman olarak geleceklerdir. Adam, onlar için, düz ve geniş bir yere oturtulacak, hayvanlar bacakları ve tabanlarıyla onun üzerinden geçecekler. Geçiş sırasında boynuzlarıyla toslayacaklar ve ayaklarıyla ezecekler. İçlerinde boynuzsuz veya boynuzu kırık biri bulunmayacak. Bu şekilde sonuncusu da onun üzerinden geçince, birincisi aynı geçişe tekrar başlayacak. Mahlukatın hesabı tamamlanıp hüküm verilinceye kadar bu haI devam edecek.
Keza “kenz’‚ (hazine) sahip olup da ondaki (AIIah’ın) hakkını ödemeyen herkese, Kıyamet günü hazinesi, dazlak başlı bir yılan olarak gelecek, ağzını açıp peşine düşecektir. Yılan yaklaştıkça adam ondan kaçacak. Sonunda yılan ona:
“Gizlediğin hazineni aI! Ben ondan müstağniyim!” diye bağırır. Adam, neticede yılandan kaçma çaresinin olmadığını anlayınca, elini ağzına sokar. Yılan da onu, aygırın kemirmesi gibi kemiriverecek.” (Buhâri, Zekât 3, Tefsir, Âl-i İmrân 14, Berâet 6, Hiyel 3; Müslim, Zekât 26, (987); Muvatta, Cihâd 3, (2, 444); Ebü Dâvud, Zekât 32, (1658,1659,1660); Nesâi, Zekât 2, 6, (5,12-14)
Sahih olmayan hadisler bölümü
‘’ Az sadaka,çok belayı def eder.’’ Her ne kadar mana bakımından doğru olsa da lafzen hadis olmadığını Acluni ve Aliyyül Kari belirtmiştir.(Mevuzat,sayfa : 51/Keşful hafa,2,no :1596)