Sahabenin; Ezberleme, Öğrenme Ve Uygulama Bakımından Sünnete Verdiği Önem
Ashab-ı Kiram istisnasız bir şekilde Allah Rasûlü (SAV.)’nün bütün harekât, söz ve fiillerini büyük bir dikkatle izlemekteydi. Peygamberden duydukları şeyleri ezberleme ve öğrendiklerini yaşama noktasında oldukça hırslıydılar. Bundan dolayı öğrenmeyle ilgili her fırsat değerlendiriyorlardı.[132]
Sahabenin Sünnete Verdiği Öneme Dair Bazı Örnekler
1. Ömer b. Hattab (r.a.) anlatıyor: “Ben ve Ensârdan bir komşum nöbetleşe Allah Rasûlü’nün yanına gidiyorduk; bir gün o Allah Rasûlünün yanına vanyordu, bir gün ben. Ben gittiğimde o günün haberlerini ben aktanrdım. O gittiğinde ise o aktanrdı.[133]
2. Hz. Enes’ten rivayet edildiğine göre Peygamber döneminde iki kardeş vardı. Bunlardan biri belli bir sanatla uğraşırken, diğeri Allah Rasûlü’ne eşlik eder ve ondan bir şeyler öğrenirdi. Sanatla uğraşan kardeş diğerini Allah Rasûlü’ne şikayet etti. Allah Rasûlü (S.A.V.) şöyle buyurdu: “Belki de sen, onun sayesinde nzıklanıyorsun. [134]
3. Yezid b. Seleme (r.a.) anlatıyor: [Bir gün] Allah Rasûlüne şöyle dedim: “Ey Allah’ın Rasûlü, senden çok hadis duydum. Bunların başı sonunu unutturur diye korkuyorum. Bana öyle bir söz söyle ki, bunlann hepsini ihata etsin.” Allah Rasûlü cevaben şöyle buyurdular: “Bildiğin şeyler hakkında Allah’tan sakın. [135]
4. Hz. Enes anlatıyor: Kur’an’da, herhangi bir konuda Allah Rasûlü’ne soru sormaktan nehyolunduk, Bu nedenle bedevilerden anlayışlı kimselerin gelip Peygamber’e soru sormasını arzuluyorduk. Onlar sorarken, biz de dinliyorduk. [136]
5. Ebu Hureyre (r.a.)’nin şöyle dediği rivayet olunur: “Sizler, Ebu Hureyre’nin neden fazla hadis rivayet ettiğini, buna mukabil Ensar ve Muhacirin neden bu kadar rivayette bulunmadığını soruyorsunuz. Muhacir kardeşlerim pazarlardaki alış-verişleriyle meşgulken, ben karın tokluğuna Allah Rasûlü’ne eşlik ederdim. Böylece onların görmediği şeyleri görüyor, onların unuttuklarını ezberliyordum. Ensârdan olan kardeşlerim de mallanyla meşgul oluyorlardı. Ben ise suffa ashabından bir fakirdim. Allah Rasûlü bir hadisinde şöyle demişti: ‘Elbisesini yere serip ben sözümü tamamladıktan sonra onu toplayan hiçkimse yoktur ki dediklerimi bellemiş olmasın.’ Bunun üzerine üstüm-deki cübbeyi yere serdim. Allah Rasûlü sözünü bitirince onu toplayıp göğsüme bastırdım. Allah Rasûlünün o sözünden hiçbir şey unutmadım.[137]
6. Ebu Hureyre (r.a.) şöyle der: “Allah Rasûlü (S.A.V.)’den iki kap İlim aldım. Bunlardan birini insanlar arasında yaymaktayım. Ötekine gelince şayet onu da yaymış olsaydım, şu gırtlağım kesilirdi. [138]
7. Ebu Hureyre (r.a.)’nin naklettiğine göre Ensârdan biri Allah Rasûlü (S.A.V.)’e şöyle der: “Ben sizden hoşuma giden hadisler duyuyorum; ancak bunları ezberleyemiyorum.” Allah Rasûlü cevaben “sağ elinden yardım al” diyerek eliyle yazıyı i-şaret eder. [139]
8. Hz. Berâ şöyle der: “Bütün hadisleri Peygamber (S.A.V,)’den duymadık. Arkadaşlarımız bize hadis aktarırlardı. [Zira] biz deve gütmekle meşgul olurduk. [140]
9. Hz. Enes(r.a.)’in şöyle dediği rivayet olunur: “Allah Rasûlü (S.A.V.)’nden aktardığımız hadislerin hepsini bizzat ondan işitmiş değiliz. Ancak birimiz diğerine hadis rivayet eder; fakat yalan söylemezdi. [141]
10. Yakub b. Abdullah b. Süleym b. Ukeyme, babası kanalıyla dedesinin şöyle dediğini rivayet eder: Allah Rasûlü (S.A.V.)’e gelip, şöyle dedim: “Anam babam sana feda olsun ey Allah’ın Rasûlü, [bazan] senden bir hadis duyuyor; ancakhadisi duyduğumuz gibi aktaramıyoruz.” Allah Rasûlü şöyle buyurdu: “Haramı helâl, helâli haram kılmadığınız ve manayı doğru ifade ettiğiniz sürece bunda bir beis yoktur.[142]
11. Ebu Ubeyd el-Emvâl adlı kitabında şöyle bir rivayette bulunur: Allah Rasûlü (S.A.V.) Selîyt’e bir arazi parçası verdi. Selîyt de buraya gidip, gelirdi. Dönünce kendisine “senden sonra Allah Kur’an’da şunları indirdi, Allah Rasûlü bu konularda şöyle hüküm verdi” denilirdi. Bunun üzerine Selîyt Pey-gamber’e gidip: “Ey Allah’ın Rasûlü bana verdiğin toprak parçası beni senden alıkoydu. Bunu benden geri al. Beni senden alıkoyacak hiçbir şeye ihtiyacım yoktur.” dedi[143]
12. İbni Abbas der ki: “Allah Rasûlü vefat edince, Ensârdan bir adama ‘haydi gidip ashaba soru soralım. Zira bu gün onların sayısı çoktur.’ dedim. O bana ‘Ey Abbas’m oğlu, şaşıyorum sana. Sahabe arasında onca büyük kimse dururken, insanların sana İhtiyaç duyacağını mı sanıyorsun?’ dedi. Bunun üzerine adamdan aynlıp, hadislerle ilgili ashaba soru sormaya başladım. Bir adamın hadisini kaçıracak olsam kaylûle vakti adamın kapısına varıp, cübbemi yastık yapar beklerdim. Rüzgar toprağı üzerime savururdu. Adam çıktığında beni görür ‘Ey Peygamber’in amcazadesi niçin birini gönderip haber vermedin de ben sana geleydim.’ derdi. Ben de ‘hayır, benim gelmem daha uygun’ der ve ona hadisi sorardım. Benden ayrılan adam ise öylece kaldı. Hatta [gün geldi] beni etrafımda biriken İnsanlarla gördü[144]
Yine İbni Abbas’ın şöyle dediği rivaytt olunur: “[Bazan] tek bir şey hakkında sahabeden otuz kişiye soru sorduğum olurdu. [145]
[132] Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 74.
[133] Buharı, İlrn, 27, hadis nr: 89
[134] Tirmizî, Zühd, 21, hadis nr; 2448; el-Hâkim, elMüstedrek, 1/94. Hâkim, bu hadisin Müslim aradığı şartlara göre sahih olduğunu belirtir.
[135] Tirmizî, İlm, 19, hadis nr: 2823
[136] Müslim, îman, 3, hadis nr: 102
[137] Buharî, Buyu’, 1, hadis nr: 247; Müslim, Fezâilu’s-Sahâbe, 35, hadis nr: 6347
[138] Buharî, İlm, 42, hadis nr: 120
[139] Tirmizî, İlm, 12, hadis nr: 2803
[140] Ahmed, el-Musned
[141] Taberânî, el-Mucemu’l-Kebîr, Heysemî el-Meemada (1/154) hadisi aktaran ravilerin, sahih hadis ravileri olduğunu belirtir.
[142] Taberânî, el-Mucemu’!-Kebîr
[143] Ebu Ubeyd, el-Emvâ!
[144] Taberânî, el-Mucemtı’I-Kebîr, 5/129; İbni Sa’d, 2/2: 121; Hatîb, ei-Câmi\ 1/24; Zehebî, Siyeru A/omi’n-Nube/â, 3/220
[145] Zehebî, Siyeru AJâmi’n-Nube/â, 3/231 Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 75-77.
KAYNAK : Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları