SEKTE
Sekte, nefes almadan bir elif miktarı kadar bir süre sesi kesmeye denir. Kuran’da şu dört yerde sekte vardır ve sekte yapılacak yerde harfin altında سكته yazılıdır:
a. Kehf 18/1, s. 294’un sonundaki عِوَجًا kelimesinde: … وَلَمْ يَجْعَلْ لَهُ عِوَجًا (1) قَيِّمًا Burada sekte yapılmasaydı عِوَجًا derken ihfa yapılması gerekirdi. Buradaki sekte, “ıvecâ” denilerek yapılır. Burası ayet sonu olduğu ve “tı” durak işareti bulunduğu için burada durmak (ve sekte yapmamak), sekte yapmaktan efadaldir. Eğer durmayacak isek sekteli okumalıyız.
b. Yâsin 36/52, s. 444’deki مَرْقَدِنَا kelimesinde: … مِنْ مَرْقَدِنَا هَذَا …
Buradaki sekte, “merkadinâ” denilerek yapılır. Bu ayette vakıf işareti bulunması sebebiyle durulabilir de (Kuran’da “merkadinâ” nın sonunda mim durak işareti var). Durulursa sekte yapılmaz.
c. Kıyame 75/27, s. 579’daki مَنْ kelimesinde: وَقِيلَ مَنْ رَاقٍ
Burada sekte yapılmasaydı idğâm-ı bilâ gunne olacaktı ve anlam değişecekti. Şöyle ki: Burada iki ayrı kelime vardır ve “doktor kimdir?” anlamındadır. Eğer idğam yapılırsa, iki ayrı kelime, مَرَّاقٍ şeklinde tek kelime haline getirilmiş olur ve anlamı “çorbacı” olur.
d. Mutaffifîn 83/14, s. 589’daki بَلْ kelimesinde: … كَلَّا بَلْ رَانَ
Burada sekte yapılmasaydı idgâm-ı mütegaribeyn olacaktı ve anlam değişecekti. Şöyle ki: Burada iki ayrı kelime vardır ve “bilakis paslanmıştır” anlamındadır. Eğer idğam yapılırsa, iki ayrı kelime, بَرَّانَ şeklinde tek kelime haline getirilmiş olur ve anlamı “küpçü” olur.
VAKIF (DURMAK)
Vakıf, herhangi bir kelime üzerinde bir müddet sesi kesip, nefes alarak dinlenme haline denir. Vakıfta esas olan, sükûn üzere durmaktır ancak bunun istisnaları vardır.
a. Durulan kelimenin sonunda, iki üstün dışında bir hareke varsa, cezim üzere durulur:
نَسْتَعِينُ ←نَسْتَعِينْ , رَحِيمٌ ← رَحِيمْ , إِلَى حِينٍ ← إِلَى حِينْ
b. Durulan kelimenin sonu iki üstün’de ise, tek üstünlü ve uzatarak durulur: نَارًا , سَمَاءً Ancak iki üstünlü harf yuvarlak te (ة) ise, “heh” şeklinde cezimli ve he (ه) olarak durulur: حَفَظَةً
c. Durulan kelimenin sonunda med harfi varsa durunca da uzatılarak durulur:
عَلَى نَفْسِى , عَلَى عَبْدِنَا , آمَنُوا
Not: Med harfinin altında kasr yazıyorsa, bu durumda uzatmandan cezim üzere durulur. Meseala: نَشَؤا (Hud 11/87, s. 232, vav’ın altında kasr yazıdığı için neşâ’ şeklinde durulur).
d. Son kelime harekeli vav veya ye olur ve bu ikisinden önceki harf da harekeli olursa, durulunca med harfi hasıl olduğundan, son harf olan vav veya ye okunmaz ancak onlardan önceki harf uzatılarak durulur (Burada anlatılan durumun benzeri, elif harfinde olmaz. Çünkü harekeli elif’e elif denmez, hemze denir). Mesela:
هُوَ (hû) , هِىَ (hî) , مَثَانِيَ (Zümer 39/23, s. 460, ayet ortası, mesânî) ,
Not 1: Son kelime olan harekeli vav veya ye’den önceki harf harekesiz olursa, vav veya ye üzerinde cezim üzere durulur (uzatılmaz): مَثْوَايَ (Yusuf 12/23, s. 239, ayet ortası, mesvây).
Not 2: Son kelime olan harekeli vav veya ye şeddeli olursa, cezim üzere durulur (uzatılmaz): يَا سَامِرِيُّ (Taha 20/95, s. 319, ayet sonu, yâ sêmiriyy).
e. Durulan kelimenin sonu şeddeli ise, sükun üzere fakat bastırılarak (vurgulu durularak) şeddeli olduğu belirtilir: فِى اليَمِّ , مُسْتَقَرٌّ , تَبَّ
f. Yuvarlak te’lerde (ة), he üzerinde durulur (harekesi iki üstün bile olsa): خِيفَةً (hîfeh)
g. He zamirlerinde de he üzere durulur: تِلَاوَتِهِ (tilavetih), هذِهِ (hezih)
VASIL (GEÇMEK)
Tenvinli bir harften sonra sakin bir harf gelirse; tenvin tek harekeye düşülür ve kesreli bir nun eklenerek okunur (Kuranda bu gibi yerlerde tenvin ile sonraki gelen kelimenin altında esreli nun yazılıdır):
بِغُلَامٍ ا سْمُهُ (Meryem 19/7, s. 306), سَوَاءً الْعَاكِفِ (Hac 22/25, s. 336)
(Bi ğulaminismuhu,şeklinde okunur.) (Sevaenil akifu,şeklinde okunur.)
بِغلاَمِ نِسَواَءَ نِ |
بِغُلَامٍ ا سْمُهُ (Meryem 19/7, s. 306), سَوَاءً الْعَاكِفِ (Hac 22/25, s. 336) |
Okunuşu | Yazılışı |