• İlahiyat Arapça Eğitim Seti
  • D.B.Meal Video Takip
  • Sanal-Medrese
  • İlahiyat Arapça Eğitim Seti
  • D.B.Meal Video Takip
  • Sanal-Medrese
Tag:

Bankadan kredi çekmek caiz midir ?

Browse:
  • Home
  • Bankadan kredi çekmek caiz midir ?

FAİZ

by Admin in FIKIH
Tags: banka faizi, Bankadan kıredi çekmek caiz midir ?, Bankadan kredi çekmek caiz midir ?, darul harpte faiz, darul islamda faiz, ehli sünnete göre faiz, faiz, faiz caiz diyen, faiz caiz midir, faiz haramdır, faiz kaça ayrılır, faiz parasıyla yardım, faiz yiyen, faizden gelen para, faizli para ne yapılır, faizli parayla neler yapılabilir
Hükmü : Tüm mezheplere göre haramdır.Hatta Kur’an gelmeden bile faizin yanlışlığını belirten bir filozof,bir mantıkçı vardı : Aristo
Ribâ-faiz : Artma, çoğalma, şişme, karşılıksız fazlalık anlamında bir hukuk terimidir. “Ribâ” kelimesi Arapça mastar olup, sözcüğün kökeninde “mutlak çoğalma” anlamı vardır.
Faiz konusu ,cerayan ettiği ülkeye göre iki kısma ayrılır : 1-Darul harpte faiz. 2-Darul İslam’da faiz.İlk önce darul İslam’da faizi işleyeceğiz.Faiz ayrıca cerayan etme şekline göre de iki kısma ayrılır : 1-Nesie 2-Fadl.Aşağıda kapalı olan kelimelerin izahı gelecektir.
Konunun önemi : Net ayetler ve hadislerle yasak olmasına rağmen günümüzde hoca kılıklı (bazı cami imam hatibi ve bazı Prof’.Dr.) ‘ların ‘’faiz haram değildir.’’demesinden ileri gelen sapıklık nedeniyle bu konu büyük bir önem arz etmektedir.Esasen üzerinde icma’ oluşmuş bir meselenin hala kıytırık bir fetvaymış gibi gösterilmesi , ‘’bilginlerimiz nereye gidiyor ?’’ sorusunu tekrar aklımıza getirmektedir.Çokluk delilimizle ,ayetlerimizle,hadislerimizle konuyu görelim :
A-Darul İslam’da faiz.
Faiz ile ilgili birkaç ayet :
‘’Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “Alışveriş de Faiz gibidir” demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helâl, Faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) Faizden vazgeçerse, artık önceden (ayet ile yasak gelmeden) aldığı onun olur. Durumu da Allah’a kalmıştır. (Allah, onu affeder.) Kim tekrar (Faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalacaklardır.’’(Bakara : 275)
‘’Allah faizi tüketir (Faiz karışan malın bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez.’’(Bakara : 276)
‘’Ey iman edenler! Allah’tan korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terk edin.’’(Bakara : 278)
Birinci ayetin tefsiri :
1- Prof.Dr.Muhammed Ali Sabuni,Ahkam Tefsiri :
İslâm’ın haram kıldığı faiz şekli, iki türlüydü:
a) (riba nesie) Cahiliyet devrinde bir adamın borcu olurdu. Adam «Borcumu tehir edersen sana şu kadar fazla para veririm» derdi. Bunun üzerine de borç sahibi alacağını tehir ederdi ve kat kat para alırdır.Nesienin haramlığına delil : “Ey iman edenler, gerçek müminler iseniz Allah’tan korkun, faizden henüz alınmamış olup da kalanı bırakın” (2/Bakara, 278, 279)
b) (Riba fadl) Bir eşyayı nevi nevine fazlasıyla satmaktır. Resulullah (s.a.v)ın izah ettiği faiz şeklidir. Bir ölçek buğdayın, diğer bir buğday türünden iki ölçeğe, tereyağının, diğer bir tereyağı türünden iki kata satılması gibi.Fadlin haramlığına delil : “Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpayla, hurma hurmayla ve tuz tuzla misli misline, birbirine eşit ve peşin olarak trampa edilirler. Ama bunların cinsleri ayrı olursa peşin olmak şartıyla, istediğiniz gibi satış yapınız” (Müslim, Müsâkat 81; Ebû Dâvud, Büyü’ 18; Ahmed bin Hanbel, V/314, 320)/ “Her kim bu şekil mübâdelede fazla verir veya alırsa şüphesiz ribâ yapmış olur” (Tirmizî, Büyü’, 23)
2- Diyanet,Kur’an Yolu :
“Katlanarak artan” kaydı bir vakıayı naklettiği (olup biteni anlattığı) veya bunun vicdanlara sığmaz bir zulüm olduğunu dile getirmek istediği için -manayı tersine çevirerek- “Ana paranın bir ve daha fazla katına ulaşmayan faiz caizdir” şeklinde bir hüküm çıkarmak mümkün değildir.
Kur’an’da ve Sünnet’te kullanılan ribâ kelimesi, Câhiliyye devrinde bilinen ribâ mıdır, yoksa daha başka işlemler ve fazlalıklar da naslar tarafından ribâ kavramı içine sokulmuş mudur? Bu soruya iki farklı cevap verilmiştir:
a) İbn Abbas, İbn Ömer ve Muâviye’ye : Faizi sadece riba nesie olarak görürler. İbn Abbas’ın, ribânın başka çeşitlerini de yasaklayan hadisleri işitince bu görüşünden döndüğü de rivayet edilmiştir.
b) sahabe, tabiîn ve sonraki dönemlerde gelen müctehidlerin çoğunluğuysa faizi hem riba nesie hem de riba fadl olarak görmektedir.
Faizin illeti (bir şeyin faiz olduğunu belirleyen etken) nedir ?
1. İmam Şafiî’ye göre ölçü (illet, belirleyici vasıf) altın ve gümüşte nakit (tabii ödeme aracı, tabii para) olmak, diğer dört maddede ise aynı cinsten yiyecek olmaktır.
2. Ebû Hanîfe’ye göre aralarında ribâ gerçekleşen mallar hacim veya ağırlık ölçüleriyle ölçülerek alınıp satılan mallardır. Bu malların aynı cinsten olanları birbiriyle fazlalıklı peşin veya -eşit olsun fazlalıklı olsun- veresiye mübadele edildiğinde (alınıp satıldığında) ribâ gerçekleşmiş olur. Altınla gümüş tartıyla, diğer dört madde ise ölçekle ölçülerek satılan mallara örnektir.
3. İmam Mâlik’e göre altın ve gümüşte İllet nakit olmaları, diğer maddelerde illet, temel gıda maddeleri veya bunları kullanılır ve korunur hale getiren madde olmalarıdır; sonuncusunun örneği tuzdur.
Faiz niye haramdır ?
Büyük düşünür ve müfessir Fahreddin er-Râzî’ye göre faizin haram kılınması şu hikmetlere dayanmaktadır: 1, Faiz karşılığı bulunmayan, karşılığında bir şey verilmeden alınan maldır. İnsanoğlu ihtiyaçlarım malı sayesinde karşılar. Bu sebepte malın önemi, değeri ve dokunulmazlığı vardır. Karşılığını vermeden kişinin malını almak, mülkiyet hakkının dokunulmazlığına aykırıdır ve haramdır.
“Bir milyon lirası borçluda bir müddet kaldığı İçin iki milyon alan kimse, bu beklemenin ve ödemeyi ertelemenin bedelini atmaktadır. Çünkü bu para sahibinin elinde olsaydı belki onunla ticaret yapacak ve para kazanacaktı. Paradan borçlu istifade etti, alacaklıya bu istifadenin bedeli olan faizi ödedi, bu da normal ve âdildir” denilecek olursa şu cevap verilir: “Söz konusu ettiğiniz istifade vehimde ve tasavvurda vardır, gerçekte olup olmayacağı meçhuldür. Şart koşulan faizse (fazlalık) gerçektir, vehim ve tasavvurda var olana karşı gerçekte var olanı değişmek âdil değildir.” 2. Dünyanın denge ve düzeni ticaret, zenaat, imar, ziraat ve çeşitli mesleklerin icrasıyla ayakta durur. Faizcilik yoluyla para kazanmak serbest bırakılırsa bir kısım İnsanlar bu kolay ve güvenli yolu tercih eder, riskli ve meşakkatli işlere girmezler. Bu da fertlere, cemaate ve cemiyete zarar verir.3.Faizcilik serbest olduğunda paraya ve mala ihtiyacı olanlar bunu ancak faiz vererek elde edebilirler.Allah rızâsı için ödünç verme, yardımlaşma, ihsan ve infak gibi erdemli davranışlar ortadan kalkar. 4. Genel olarak borçlanan zayıf ve yoksul, borç veren ise güçlü ve zengindir.Güçlü ve zenginin, yoksul ve zayıftan, verdiğini değil fazlasını alması rahmet ve merhametle bağdaşmaz, ahlâkî değildir.(Fahrettin Razi,Tefsir-i Kebir)
Faizin haramlığını beyan eden birkaç tefsir :
1- Prof.Dr.Bayraktar Bayraklı, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur’an Tefsiri
2- Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir
3- Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri
4- Prof.Dr.Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir
5- Ömer Nasuhi Bilmen, Kur’an-ı Kerim’in Türkçe M. Ve Tefsiri
Faiz ile ilgili birkaç hadis :
1- “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ribâyı (fâizi) yiyene de, yedirene de lânet etti.” (Müslim, Müsâkât 25, (1579); Ebu Dâvud, Büyû 4, (3333); Tirmizî, Büyû 2, (1206); İbnu Mâce, Ticârât 58, (2277). )
2- “İnsanlar öyle bir devre ulaşacak ki, o zamanda ribâ yemeyen kalmayacak. Öyle ki, (doğrudan) yemeyene buharı ulaşacak.” Bir rivayette “…tozu ulaşacak” denir. (Ebu Dâvud, Büyû 3, (3331); Nesâî, Büyû 2, (7, 243); İbnu Mâce, Ticârât 58, (2278) )
3- ” …faiz yiyeni,yedireni…. Lanetledi.(Buhari, Büyü’ 113, 25, Talâk, Libas 86, 96; Ebu Davud, Büyü’ 65, (3483) )
4- “Altına karşılık altın, gümüşe karşılık gümüş, buğdaya karşılık buğday, arpaya karşılık arpa, hurmaya karşılık hurma ve tuza karşılık tuz misli misline ve peşin olur. Kim artırır ya da fazlasını isterse faize girmiş olur. Bu konuda alan da veren de birdir.”( Müslim, Müsâkât, 82 (1584) )
Günümüz şartlarında banka faizi-az miktardaki faiz- haram değildir diyenler :
Prof.Dr.Zekeriya BEYAZ
Prof.Dr.Süleyman ATEŞ
Prof.Dr.Hayrettin Karaman yukarıdaki şahıslara cevap :
Banka -diğer işleri yanında en önemlisi- faizli kredi işleminin kurumlaşmış şeklidir. İslam, nerede ve nasıl yapılırsa yapılsın faiz alıp vermeyi haram kılmıştır. Zaruret hali dışında faizli kredi alıp veren ister özel şahıs, ister banka ve kurum olsun yapılan faizciliktir ve haramdır.
Bugün bazı kumar çeşitlerini devlet işletiyor veya devlete bağlı bazı kurumlar kumarcılık yapıyorlar. Yine devlet, sigara ve içki üretme işini bakanlıklarından birine görev olarak veriyor. Hz. Peygamber zamanında bunları devlet değil de fertler yapıyordu diye hüküm değişmez; sarhoşluk veren nesnelerin üretimi, alım satımı haramdır. Kumarı kim oynatırsa oynatsın haramdır.
Hz. Peygamber zamanında “borcun vadesinde ödenmemesi sebebiyle, daha önceki faizin de anaparaya eklenerek yeniden faize bağlanması ve giderek borcun katlanması şeklindeki faizciliğin yanında ilk akitte şart koşulan faiz de var idi. Kur’an-ı Kerim hem “katlı faiz”i, hem de mutlak manada (katlı olsun olmasın) faizi yasaklayan ayetler getirdi. Peygamberimiz (s.a.) de inceden inceye tarif ederek, misallerle açıklayarak faizin ne olduğunu ortaya koydu. Bu tariflere göre bugün, bankaların, başta şart koşarak, belirleyerek, teahhüt ederek yüz lirayı bir aylığına yüz bir lira karşılığında satması (% 1 ile kredi vermesi) de faizdir ve haramdır.(şahsi sitesinden)
Prof.Dr.Muhammed Ali Sabuni’den yukarıdaki iki şahısa cevap :
Faiz Miktarı Az Olursa Mubah Mıdır?
Çağımızın zayıf İmanlı İnsanları, «Allah (c.c), yalnız yüksek orandaki faizi horam kılmıştır. Eğer faiz oranı yüzde iki, üç, beş gibi düşük olursa haram değildir. Çünkü «Cenab-ı Hak, yüksek orandaki faizi haram kılmıştır. Allah (c.c), âyette «Faizi kat kat yemeyin» buyurmaktadır, öyleyse faiz ancak kat kat olursa haramdır.Yoksa düşük orandaki faiz haram değildir.Haramlığına da gerek yoktur.» İddiasındadırlar.Bu sapık İddia ve görüşlere,icma-ı ümmetin görüşleri ve faiz hakkındaki âyetlerle şöyle cevap verilebilir:
1. Âyetteki, «kat kat» ifadesi,faizin ne kaydı ne de şartıdır…(kitabın orijinalinde izah devam ediyor.)
Enflasyon oranında faiz helal midir?
Faiz olursa, oran ne olursa olsun helal olmaz. Enflasyon oranında fazlalık faiz değildir. Mesela birine yüz lira ödünç verseniz, alt ay sonra enflasyon yüzde otuz olduğu için 130 lira alsanız bu otuz liralık rakam fazlalığı faiz değildir, alt ay önce verdiğiniz paranın -satın alma gücü bakımından- eşit karşılığıdır. Bu böyle olmakla beraber faizcilik yapan bankalara para yatırarak buradan enflasyon oranında faiz almak caiz olmaz; çünkü: a) Bu bankalar sizden aldıkları parayı reel (enflasyon oranından fazla) faizle satmak suretiyle para kazanmakta ve size de o paradan ödeme yapmaktadırlar. b) Bankaya para yatırmak bir akit yapmaktır; bu akit, faizli para alım satım aktidir, sonunda kâr da olsa zarar da olsa yapılan akit faizli akit olduğu için İslam’a göre meşru değildir.
Elinizde para var da bunu meşru yoldan nemalandıramıyorsanız Özel Finans Kurumlarına yatırabilirsiniz.(Prof.Dr.Hayrettin Karaman,şahsi sitesinden)
Bankadan kredi çekmek caiz midir ?
Prof.Dr.Hayrettin Karaman : İhtiyaç ve zarûretin ötesinde, daha fazla kazanmak ve daha lüks yaşamak için ise asla faizli kredi alınamaz. (şahsi sitesinden)
Günümüzde pek çok hocanın da bankalardan faizli kredi aldığı bilinmektedir.Onlara bizim söylecek bir şeyimiz yok çünkü Allah gerekli cevabı çoktan vermiştir :
Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir.”(Saff : 2-3)
B-Darul harpte faiz :
Darul harp :Müslümanların yönettiği ,Müslümanların ibadetlerini yerine getirebildikleri ve emniyet içerisinde bulundukları yerdir.Zıttına darul harp denir.
Aşağıda genişçe izah edildiği üzere;  İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed’e göre ğayri müslim bir memlekette faiz yememiz caizdir.Örneğin Amerika’da bulunan bir bankaya yatırdığımız paranın faizi caizdir.Lakin  günümüz alimlerinden Ebu Hanife ve öğrencisi olan İmam Muhammed’in yanıldığını belirten Prof.Dr.Hayrettin Karaman ve Prof.Dr.Faruk Beşer gibi uzmanlar bulunmaktadır.Bu uzmanların zıttına yanılmanın söz konusu olmadığını belirten Yusuf Kerimoğlu gibi  uzmanlar da mevcuttur.Bu durumda da şu hadis mevzu bahis olur : ”İnsanlar sana fetva verseler bile sen bir de kalbine sor.”(Buhari,edebul müfret : s.86-87/A.B.Hanbel,Müsned : 4,228>İbrahim B.Muhammed el Hüseyni,bu hadisin senedinin hasen olduğunu belirtmiştir.Kaynak : El beyan vetta’rif : 1,93)
Harbi : Darul harp vatandaşlarıdır.
1- Prof.Dr.Hayrettin Karaman :
İmam Ebu Hanîfe ve Muhammed’e göre : kâfirin malı, küfür ülkesinde (dûru’l-harpte) dokunulmaz (ma’sûm) olmadığından faizli alış-veriş caizdir. Onlara göre bu bir akit değil, mübah olan bir mala, sahibi olan kâfirin rızası ile ve aradaki ahde riâyetsizlik etmeden el koymaktır. Şu halde o ülke kanunlarının izin verdiği ve anlaşmalara aykırı olmayan bu gibi muâmeleler caizdir.
Ebû-Yûsüf, Mâlik, Şâfi’î ve Ahmed b. Hanbel’e göre : bu caiz değildir. Müslüman dârul-harpte de olsa kâfir ile faizli alış-veriş yapamaz.( H. Karaman, İslâmın Işığında Günün Meseleleri,s.274 vd.; İbn Âbidin, ag. esr., C. IV, s. 195)
2- Yusuf Kerimoğlu :
İmam Şâfiî,Hz. Mekhul’den gelen hadisin mürsel olduğunu ve değişik tevillere (yorumlara) müsâit bulunduğunu beyan ederek, Darûl Harp’te de olsa, kâfirden faiz alınamayacağını beyan etmiştir. Hanefi fukahâsı; Mekhûl’den rivâyet edilen hadis rivâyetine itirazda bulunanlara; “Bir kimsenin malının mâsum (dokunulmaz) olabilmesi için; ya iman, ya zimmet akdi şarttır. Halbuki harbî (İslâm’a karşı savaşan kâfir) için; iki durum da söz konusu değildir. Bu hususta hadis-i şerif’in var olmadığını kabul etsek dahi; harbînin malının mâsum olmadığı açıktır. Kaldı ki; harbîlerin mallarını kendi kanunları ve rızâları gereğince almaktadırlar. Aldatma ve hiyânetten söz etmek mümkün değildir” şeklinde cevap vermişlerdir. İmam Ebû Yusuf, bu hususta muhâliftir; yani o, dâru’l-harpte de harbîlere karşı da olsa fâizin câiz olmadığı kanaatindedir (İbn Âbidin, c. 11, s. 163). Ancak, Hanefî ulemâsı bu konuda fetvanın İmam Azam Ebu Hanife’nin kavline göre verileceğini tasrih etmiştir. Sonuç olarak; Darû’l Harp’te müminlerin; harbîlerin mallarını, onların rızâlarına uygun olarak almaları mubahtır. (Yusuf Kerimoğlu, Emanet ve Ehliyet, Ölçü Y. İst. 1985, c. 2, s. 177-181)
3- Prof.Dr.Faruk Beşer :
Dâru’l-harp’te faizin cereyan edip etmemesiyle Türk bankalarından faiz alıp yemek ayrı ayrı şeylerdir. Önce bu hüküm sadece İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed’in kabul ettiği ve İmam Ebu Yusuf dahil, Şafiî, Malik ve Ahmed gibi diğer imamların karşı olduğu bir hükümdür. “Dâru’l-harp’te müslümanla harbî arasında faiz olmaz” anlamındaki bir hadise dayandırılır. Hadis, “Nasbu’r-râye” sahibi Zeyla’nin ve Aliâme İbn Hümâm’ın tesbitlerine göre “âhad” bir haberdir ve garîbtir (sahih değildir).( Zeyla’î, Nasbu’r-Râye, lV/44; İbn Hümâm, Fethu’l-Kadîr, VII/39.)
İmam Şafiî böyle bir hadisin sabit olmadığını, binaenaleyh, delil olamayacağını söyler. Nitekim hadis, meşhur on hadis kitabında bulunmadığı gibi, “dâru’l-harb” ifadesi de bunun dışında hadislerde geçmemektedir. “Dâru’l-harb”, “Dâru’l-İslâm” gibi terimler sonradan müctehit imamlar döneminde ortaya çıkan terimlerdir. Nitekim İbnü’l-Esîr de “en-Nihâye” adlı değerli eserinde “dâr” kelimesi ile ilgili böyle bir terimden söz etmemektedir. İşin bir yönü budur. Diğer bir yönü de bu hükmün usûl kaideleriyle çelişmesidir. Çünkü “haber-i vahidle ziyade, nesih sayılacağından caiz olmaz.” Bu haber de haber-i vahiddir. Kabul edilmesi halinde faizi ayırım yapmadan (mutlak olarak) yasaklayan naslara ziyade bir hüküm getirmiş olur ki, bu caiz değildir. İşin, Allâme İbn’ Hümâm’ın da irdelediği bir üçüncü yönü vardır ki, sorunun cevabı açısından önemli olan da budur:
İmam Azam ve İmam Muhammed bu hükmü verirken, parayı iktisadî bir silâh olarak düşünüp, Müslüman’ın onu kafirin ülkesinde ve onun rızasıyla, herhangi bir yolla alabileceğini, böylece onu iktisaden zayıf düşüreceğini, Müslüman’ın hiçbir surette faiz veremeyeceğini, yani fazlalığı Müslüman’ın alması halinde bunun caiz olabileceğini kastettiklerini, arkadaşları olan imamlar açıklamışlardır. Nitekim İmamı Azam kumarı da aynı kategoriye sokmuş ve yüzde yüz kazanacağını bilmesi halinde Müslüman Darül-Harpte bir harbî ile kumar oynayabilir, demiş ve meseleye Rum Sûresinin başında işaret edilen ve Hz. Ebu Bekr’in Şirk diyarı olan Mekkelilerle girdiği bahsi delil göstermiştir. Çünkü bahsin kumardan başka bir anlamı yoktur ama Hz. Ebu Bekr kazanacağını Allah Rasûlünün haber vermesiyle kesinlikle bilmektedir. Durum böyle olunca İmam Azam ve İmam Muhammed’in cumhurun karşısındaki bu görüşlerini alsak dahi, günümüzde müslümanın hiçbir yerde onların görüşüne göre de banka faizi alıp yiyemeyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünkü faiz sistemi artık değişmiş ve fertlerin yerini müesseseler almıştır. Diyelim ki Almanya’da bir Müslüman 100 markını bankaya yatırmış ve meselâ yılda %I0 faiz almış, sene sonunda da parası I 10 mark olmuş olsun. Banka, hali hazırdaki sisteme göre bu sayede bu mevduatın (ankes hesabı ayrıldıktan sonra) yaklaşık 5 katı kredi verebilecek ve daha yüksek, meselâ %I5 faiz uygulayacağından 5×15=75 DM. kazanmış olacaktır. Yani Müslüman Ahmet kendi kazandığı 10 DM. karşılığında Alman Hans’a 65 DM. kazandırmış olacaktır. Görüldüğü gibi buna caiz diyen hiçbir İslâm hukukçusu yoktur. Türkiye için durum daha da değişiktir. Darül-harp olduğunu söyleyen görüşten hareket etsek dahi, faiz müessesesi dediğimiz gibi bir banka olacaktır ve banka Yahudi Mişon’un ve Mişonlaşan Türk’ün olsa bile bir taraftan Ahmet Ağa yatırıp, öbür taraftan Mehmet Ağa almış olacağından, bir yönüyle Müslüman faiz vermiş, öbür yönüyle de Müslüman, Müslümandan faiz almış olacaktır. Bu ise hiç caiz görülemez. (Prof.Dr.Faruk beşer,Fetvalarla Çağdaş Hayat)
Elimdeki faiz parasını nereye harcayabilirim ?
Prof.Dr.Faruk beşer,Fetvalarla Çağdaş Hayat:
Her ne maksatla olursa olsun, faize ve faiz muamelesi yapan kuruluşlara para yatırılamaz. Her nasılsa bankaya yatırılan bir paranın faizi de bankaya bırakılamaz. Böyle bir davranış, belki de faiz alıp yemekten daha büyük bir günah olur.
Çünkü faizin haram oluş hikmetlerinin başında, onun sömürüye, zulme sebep olması, servet sahiplerinin fakiri ezmelerine imkân sağlamasıdır. Biriken faizi almamak, bu sömürü ve zülüm mekanizmasını iki kere güçlendirmek olur. Alınca da bunu kişi şahsına ve hayır işlerine harcayamaz. Sözünü ettiğiniz şahsa, arkadaşınız için-Allah’u a’lem verilebilir.En doğrusu, faiz parası halkın sırtından soyulduğu için yine halka çevrilmeli ve kötü bir para olduğuna dikkat çekmek için de, meselâ umuma ait tuvalet gibi yerlere harcanmalıdır. Ne gariptir ki, duyduklarımız doğru ise, özellikle doğudaki vatandaşlarımızın bankalardan milyarlarca faizsiz yatırılmış mevduatları varmış. Bu, cahil Müslüman’ın maskara oluşunun tarihi bir delili sayılmaya sezadır.
Hazırlayan : EfsuNKAR

Takvim

Şubat 2023
P S Ç P C C P
 12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728  
« May    

Add some widgets to this area!

Ulumulislam.com 2022 Sanal Medrese

WhatsApp ile görüşelim