Soru
Ben onsekiz yaşında bir delikanlıyım. Küçük kardeşlerim var. Televizyon seyretmek için komşunun evine gitmek istiyorlar, ben de babama, biz de televizyon alalım ki komşuları rahatsız etmeyelim, deyince “Televizyon haramdır, onu evime koymam” diye karşılık verdi. Bu konuda bizi aydınlatır mısınız? 544
Cevap
Televizyonun hükmü hakkında daha önce konuşmuştum; helal mi yoksa haram mı? Bu mevzu Katar’da yayınlanan “İslam’ın Yolu” isimli televizyon programının ilk bölümünün konusuydu. Orada demiştim ki televizyon, radyo, gazete, dergi gibidir. Bütün bunlar iletişim ve basın yayın araçlarıdır. Bizatihi bunların kendilerine, iyidir, kötüdür, helaldir, haramdır denmez, ancak birer araçtırlar, kullanıldıkları amaca bağlıdırlar. Örneğin kılıç, sen bunu Allah için savaşan insanın elinde görürsen cihat aleti olur, ama teröristlerin elinde görürsen suç aletidir. Demek ki, herşey kullanıldığı amaca bağlıdır. İletişim araçları da kendi amaçlarına göre helallik ya da haramlık kazanırlar.
Televizyon toplumsal yapılanma, fikri, ruhi, ahlaki ve içtimai olgunlaşma amacıyla kullanılması mümkündür. Tabiki aynı şekilde radyo, gazete ve dergilerde kullanılabilir.
Aynı şeklide toplumsal bozulma, fesad vs açısından televizyon ve onda gösterilen programların olumsuz etkilerinin olduğu da açıktır. Bu durumda bizim diyebileceğimiz odur ki, bu araçların iyi olanı var kötü olanı var, helal olanı var, haram olanı var. Ama hemen şunu hatırlatayım, Müslümanın nefsini kontrol altına alması lazım, örneğin televizyonu ya da radyoyu açtığı zaman eğer İslama uygun program varsa, seyreder yoksa kapatır. Haberleri dinler, kültürel, dini ve bilimsel proygramları seyreder. Tabii çocuklarda kendilerinin hoşlarına giden çizgi filmleri eğitim öğretim programlarını seyredebilirler. Ama televizyonda öyle şeyler varki bunlara bakmak caiz değildir. Mesela malesef Arap yapımı çoğu filmler toplum ahlakını tahrip edici ve bozucudur. Filmde oynayan her kızın mutlaka bir erkek arkadaşı olacak, mutlaka sevgi ve aşk sahneleri olacak, böylelikle ailesine karşı yalan söyleyebilecek, evden kurtulmanın, ailesinden kopmanın eğitimini görecek, şöyle böyle kendine özellik arayacak.
Gerçeği söylemek gerekirse, filmlerin maksatlarının en kötüsü de budur. Çünkü hiç bir film, cinsi arzuya teşvikten, içki ve nefsani danstan yoksun değildir.
Bütün bunlar rezaletlerin öğretilmesinden başka birşey değildir. Diyorlar ki; film bunlarsız olmaz, aşk, içki ve dans sahneleri gereklidir, hem zaten dans artık dünya kültür ve sanatı olmuştur. Dans etmesini bilmeyen bir genç insanın çağdaş olabilmesi mümkün değildir. Genç kız ve erkeklerin bir arada bulunmasında arkadaşlık yapıp sohbet etmelerinde ne kötülük olabilir?
İşte dinine bağlı çoluk çocuğunun ahlakını korumaya düşkün insanları televizyondan soğutan sebep budur. Çünkü televizyonun, şerri, hayrından, zararı, faydasından çoktur. Böyle olunca da dinen haramdır.
Bilhassa bu gibi araçların nefisleri ve akılları kontrol altına alması çokça görülüyor. Kaldı ki, televizyon ve benzerlerinin, insanların vakitlerini çalmak suretiyle onları dini görevlerden alıkoyması da başka bir sorun.
Şüphesiz bu tür meselelerin üzerine, kötülük ve bozukluğun yaygın olduğu bu dönemde ihtiyatla gitmek gerekir. Ama ne yazıkki bela umumidir. Çoğu insanlar istese de bu beladan kurtulamıyorlar.
Özellikle televizyonun olumlu ve yararlanılabilecek tarafları vardır. Bu yüzden dediğim gibi en iyisi bize yarayacak hayırlı taraflarını alacağız. Bize yaramayan ya tamamı ya çoğu zararlı olan örneğin bahsettiğimiz film ve programları bırakacağız.
İnsanın bu gibi kötülüklerden kurtulması radyo ve televizyonu kapatmakla, eğer gazetede de çirkin fotoğraf ve kötü makaleler varsa onu okumamakla mümkün olur. Mesele bu kadar basit.
Deme ki insan nefsinin müftüsüdür ve onun amiridir, onu bozukluk ve kötülük kapısından geri çekebilir, ama nefsine ve ailesine sözü geçmiyorsa en iyisi bu tür iletişim, araç ve cihazlarını, kötülüğe giden yolu, önlemek için eve sokmamaktır. Benim bu konuda görüşüm budur. Doğru yolu gösteren ve en iyi yola ulaştıran Allahu tealadır.
Bu konuda en büyük sorumluluk devlete düşmektedir. Çünkü Allah (cc), bu iletişim araçlarını insanlara taşıdıklarından onları sorumlu tutup sorgulayacaktır. O halde onlar da gelsin cevap versinler. 545
544 Prof . Dr. Yusuf El- Kardavi Çağdaş Meselelere Fetvalar, Tahir Yayıncılık, İstanbul, 1994: 2/412.
545 Prof . Dr. Yusuf El- Kardavi Çağdaş Meselelere Fetvalar, Tahir Yayıncılık, İstanbul, 1994: 2/412-414.