• İlahiyat Arapça Eğitim Seti
  • D.B.Meal Video Takip
  • Sanal-Medrese
  • İlahiyat Arapça Eğitim Seti
  • D.B.Meal Video Takip
  • Sanal-Medrese
FETVALAR
Browse:
  • Home
  • FETVALAR
  • Teravih Namazının Kaç Rekat Olduğu Meselesi

Teravih Namazının Kaç Rekat Olduğu Meselesi

by Admin in FETVALAR
Tags: teravih namazı hakkında araştırma, teravih namazı kaç rekattır, Teravih Namazının Kaç Rekat Olduğu Meselesi, teravih namazıyla ilgili yazılar

Soru:

Lahor’da yayınlanan haftalık “Asya” adlı derginin 1/3/1962 tarihli sayısında teravih namazı hakkında sorulan bir soruya verdiğiniz cevap yayınlandı. Cevabınızı okuyunca sizin meseleyi alime yaraşır bir tarzda ele almadığınız, aracılarınkine benzer bir üslupla meseleye yaklaştığınız anlaşı­lıyor. Bundan dolayı mesele halledilecek yerde daha da ka­rışmış. Siz bir taraftan Peygamber Efendimizin sekiz rek’at teravih kıldığını belirtirken, diğer taraftan Hz. Ömer’in te­ravihin yirmi rek’at kılınmasını uygulamaya koyduğunu, bütün sahabenin bunun üzerinde ittifak ettiğini ve daha sonra gelen halifelerin bu uygulamayı sürdürdüklerini söy­lüyorsunuz. Burada şöyle bir soru akla geliyor: Peygamber’in (s.a) sünneti sekiz rek’at idiyse, Hz. Ömer yirmi rek’atı nereden çıkarmış ve ne sebeple uygulamaya koymuştur? Bü­tün sahabe ve halifeler neden Peygamber’in sünnetini göz ardı ederek yirmi rek’at üzerinde icma etmişlerdir? Sahabe­nin böyle bir şeye cür’et etmesi mümkün müdür? O halde Muhterem Mevdûdî, ya sekiz rek’at Peygamber’in sünneti değil veya yirmi rek’at üzerinde icma yoktur.

Sizin söylediğinize göre Peygamber’in bu konudaki sün­neti sekiz rek’at ise, Hz. Ömer’in (r.a) yirmi rek’at teravih kı­lınmasını uygulamaya koymasından daha çok sekiz rek’at kılınmasını uygulamaya koyduğunu söylemek akla ve kıya­sa daha yakın değil midir? Çünkü; öncelikle sünnet olan te­ravihi sekiz rek’at kılmaktır. İkinci olarak, sünnete tabi ol­ma teravihin sekiz rek’at kılınmasını gerektirmektedir. Üçüncü olarak, rivayet itibarı ile sabit olan da Hz. Ömer’in teravihin sekiz rek’at kılınması hükmünü verdiğidir. Şöyle ki: Bu, İmam Malik’in Muvatta’ındaki Saib İbn Yezîd’in riva­yetinde açıkça görülmektedir. Hadisin metni şöyledir:

“Hz. Ömer (r.a), Übey b. Ka’b ve Temim ed-Dart’ye cemaa­te Ramazanda on bir rekat (teravih) kıldırmalarını emret­mişti”[96]

“Bâcî, Hz. Ömer’in sekiz rekatı belki de Peygamberin na­mazından almış olabileceğini söyledi.” [97]

“İmam Malik şöyle dedi: Hz. Ömer’in halkı üzerinde top­ladığı rek’at sayısı bana daha sevgilidir. Bu ise onbir rek’at­tır ve Peygamber’in (s.a) namazıdır. “Vitirle beraber mi on­bir rek’at” diye sorulunca İmam Malik “Evet ve on üç rek’ata yakındır” diyerek ekledi: “Bilmem ki bu kadar çok rek’at ne­reden çıkarılmış.”[98]

Sizin cevabımzı okuyunca, Peygamber’in sünneti sekiz rek’at olduğu halde Hz. Ömer’in neden yirmi rek’atı uygula­maya koyduğunu aklım almıyor. Hz. Ömer’e göre Rasûlullah’ın sünnetinin hiç mi itibarı yoktu? Yoksa Hz. Ömer’in sünnete tabi olmada zaafi mı vardı? Veya sekiz rek’at yerine yirmi rek’at teravih namazı kılmak ümmet için bir kolaylık mı idi? Veyahut yirmi rek’at kılınınca sekiz rek’ata nazaran huşu ve hudû daha mı fazla olabilirdi? O halde hangi masla­hat, hangi arzu Hz. Ömer’i (r.a) Peygamberin kolay bir sün­netini terkettirip ümmete daha zor bir işi emretmeye zorla­mıştı?

Yukarıdaki naklettiğimiz hadis hem sened olarak sahih, hem metin olarak sünnete tabi olmayı daha iyi yansıtmakta ve hem de diğer hadislerle uyum içerisindedir. Siz ise böyle sağlam bir hadisi bırakıp, ne rivayet olarak ne de dirayet ola­rak sahih olmayan hadisleri almışsınız. Buna sebep ne? Size göre hadisleri kabul ya da reddetmenin ölçüsü nedir? Hadis­leri tercih ederken ne gibi bir usul izliyorsunuz? Bu konular­da açıklama yapıp bizim de istifade etmemizi sağlarsanız memnun olurum.

Cevap:

“Asya” ve “Şihab” dergilerinde yayınlanan yazıların tıp­kı benim söylediklerim olmadığı defalarca duyurulmuştur. Bu yazılarda ne benim söylediklerim tamamiyle yayınlan­makta, ne de yayınlanmadan önce bu yazılar benim kontrolümden geçmektedir. Durum böyle olmasına rağmen, insan­lar bu özetleri okuyarak, bana her geçen gün daha fazla soru yöneltmektedirler. Öyle ki, onlara cevap vere vere artık bana da bir bıkkınlık geldi. Benim, dergilerde çıkan söz konusu yazıların yayınlanmasına razı olmamın sebebi Melik Nasrullah Han ve Kevser Niyazi Beylerin ısrarlarından dolayı idi. Onlar böylece benim sohbetlerimin daha geniş bir insan kitlesine ulaşacağı fikrini savunuyordular. Fakat, bu yazılar üzerine sorulan sorular şu anki hızıyla devam edecek olursa, ben mecburen bu beylerden bu uygulamayı durdurmaları ri­casında bulunacağım. Başkalarının yazdığı yazılara cevap vermeye ne zamana kadar devam edebilirim ki?

Teravih namazının kaç rek’at kılınacağı meselesi, uzun yılların çekişme ve tartışmalarının tarafları oldukça hassas bir duruma getirdiği meselelerden birisidir. Bu yüzden her­hangi bir kimsenin ağzından sekiz rek’at ya da yirmi rek’at kelimeleri duyulur duyulmaz taraflardan biri hemen tartış­maya hazır olmakta ve meydan okumaya başlamaktadır. Yukarıdaki soru da böyle bir keyfiyet neticesinde sorulmuş­tur. Oysa ki, bu mesele üzerinde o kadar çekişmeye hacet yoktur. Eğer herhangi bir kimseye göre sekiz rek’at sabit ol­muşsa o şahıs teravih namazını sekiz rek’at kılmalı, ama yir­mi rek’at kılmanın bid’at olduğunu göstermek için tüm gücü­nü harcamamalıdır. Eğer başka bir kimseye göre de teravihi yirmi rek’at kılmak sabit olmuşsa, onun da namazını yirmi rek’at kılması, ancak sekiz rek’at kılanlara muhalefet et­mekten kaçınması gerekir. İslâm ve müslümanlarm dikkat, emek, vakit ve mallarıyla uğraşmaları gereken bu mesele­den defalarca daha önemli meseleleri vardır. O önemli mese­leleri bırakıp da müslümanların bu gibi meseleler için çekiş­me ve tartışmaların içine girmesi ve tüm vakit ve enerjilerini bu gibi işler için harcamaları İslâm dini adına adaletli bir davranış değildir.

Soruyu soran muhterem teravih namazını sekiz rek’attan fazla kılmanın sünnetin hilafına olduğunu ispatlamaya çalışmış. Bu iddiasını da Peygamber Efendimizin teravih namazını sadece sekiz rek’at kıldığına dayandırmış. Oysa ki, eğer buna dayanarak, sekiz rek’attan fazla teravih namazı kılmayı sünnetin hilafina görmek doğru kabul edilirse, o za­man ömür boyu teravih namazını sadece üç kez cemaatle kıl­mak ve bundan fazla kılmayı da sünnetin hilafina kabul et­mek gerekir. Çünkü Peygamber Efendimizin cemaatle tera­vihi sadece bu kadar kıldığı sabit olmuştur. Bu noktada size şunu sormak isterim: Eğer siz bu meselede Hz. Ömer’in her Ramazan ayında düzenli olarak bütün mescidlerde her gün teravih namazının cemaatle kılınması içtihadını kabul edip, bunu sünnetin hilafina görmüyorsanız, o halde onun teravi­hin yirmi rek’at kılınması yolundaki içtihadını hangi delille sünnetin hilafina görüyorsunuz?

Soru soran muhteremin Hz. Ömer’in teravih namazını yirmi rek’at kıldırmaya başlamasını daha başından şüpheyle karşılayışı ise, büyüklenmeden başka birşey değildir. Hz. Ömer’in teravih namazının yirmi rek’at kılınmasını emret­mesi, sahabenin bunu kabul etmesi ve daha sonraki halifele­rin bunu devam ettirmesi hemen hemen kesin bir şeydir.

Tirmizi şöyle diyor:

“İlim ehlinin çoğu; Hz. Ömer, Hz. Ali ve Peygamberin as­habının diğerlerinden gelen (teravihin) yirmi rek’at olduğu şeklindeki rivayeti benimsemiştir.”

Muhammed b. Nasr’ul Mervezî, Hz. Abdullah b. Mes’ud’un da aynı rivayetle amel ettiğini nakletmiştir. İbn Ebî Şeybe bunu Hz. Ömer, Hz. Ali, Hz. Übey b. Ka’b ve birçok diğer sahabenin sünneti olarak göstermiştir. İbnu Abdulberr bu konuda şöyle demektedir: “Ulemanın cumhuru tera­vih namazının yirmi rek’at olduğuna kaildir ve sahabeden bu konuda hiçbir ihtilaf nakledilmemiştir. ”

İbn Kudame El-Muğnıde şöyle yazmaktadır:

“İmam Ahmed b. Hanbel’e göre teravih meselesinde yir­mi rek’at daha da kabil-i tercihtir. Aynı görüşü Süfyan-ı Sevri, Ebu Hanife ve Şafiî de benimsemektedir. Ancak İmam Malik teravih namazının otuz altı rek’at olduğu şeklindeki görüşü benimsemekte ve ” önceden beri böyle amel edilmek­tedir “demektedir. Ona karşı bizim delilimiz şudur: Hz. Ömer dağınık olarak namaz kılan halkı Übey b. Ka’b’ın ima­metinde bir araya topladığı zaman Hz. Übey onlara yirmi re­kat kıldırıyordu. Ve aynı şekilde Hz. Ali’nin de Ramazan ayında bir şahsı yirmi rek’at kıldırmakla vazifelendirdiği sa­bittir. Eğer daha sonraları bütün Medine halkının teravihi otuz altı rek’at kılmaya başlamış olduğu ıspatlansa bile Hz. Ömer’in uygulamaya koyduğu ve tüm sahabenin üzerinde ittifak ettiğine tabi olmak daha iyidir.[99]

Buna karşılık soru soran muhterem tamamıyla İmam Malik’in Muvatta’ında Saib b. Yezîd’den naklettiği ve Hz. Ömer’in vitirle birlikte teravih’in on bir rek’at kılınmasını emrettiği bildirilen hadise dayanmaktadır. Ancak bu konu­da üç nokta üzerinde durulması gerekmektedir. Birinci nok­ta şudur: Aym Muvatta’da İmam Malik Yezid b. Rûman’dan şu rivayeti naklediyor: aHz. Ömer vitirle birlikte teravih na­mazının yirmi üç rek’at kılınmasını emretmişti ” Fakat soru­yu soran muhterem bu rivayeti görmezlikten gelmiştir.

İkinci nokta: İmam Malik’in kendisinden teravihin onbir rek’at kılındığını naklettiği aym Saib b. Yezid’den teravihin yirmi üçrek’at kılınması yönündeki başka bir rivayeti Beyhaki sahih senedle birlikte nakletmektedir. Bundan akla şöyle bir şey gelmektedir: Hz. Ömer teravih namazım önce­den on bir rek’at belirlemiş olsa bile daha sonra bunu yirmi üç rek’ata çevirmiştir.

Üçüncü nokta: İmam Malik bu iki rivayetle değil de Medi­ne’de bir asırdan fazla zamandır üç rek’at vitir ve otuz altı rek’at teravih kılınmasından hareketle otuz altı rekat yö­nünde karar vermektedir. Suyuti El-Mesâbih adlı kitabında ne derse desin, Maliki fakihleri kendi imamlarının bu görü­şünü doğru görmektedirler.

Bütün bunlar üzerinde düşündükten sonra şu ortaya çık­maktadır: Her ne kadar Peygamber Efendimiz sekiz rek’at kılmış olsa bile sahabe ve tabiînin hepsi Peygamber Efendi­mizin bu uygulamasından sırf sekiz rek’at kılmanın sünnet,bundan daha fazla kılmanın sünnet hilafına veya bid’at olduğu görüşüne varmamışlardır. Sahabe-i kiram, tabiîn ve müctehid imamların bu derece sünnet ve bid’ati ayırd et­mekten yoksun oldukları ya da kasıtlı olarak sünneti bırakıp da bid’ati benimsedikleri nasıl düşünülebilir?

Behemehal eğer herhangi bir kimse Peygamber Efendi­mizin bu uygulamasını, O’nun (s.a) sırf sekiz rek’atı sünnet olarak yürürlüğe koymak istediği mânâsına almak isterse, Peygamberimizin bu uygulaması ile amel edebilir ve bu ko­nuda onunla aynı fikirde olanlar ona uyabilirler. Ancak, te­ravihin yirmi rek’at kılınması ile ilgili deliller o kadar zayıf değildir ki, bu uygulamayı sünnet hilafina göstermek sanıl­dığı gibi kolay olsun.
[96] Mişkât.

[97] Tenvîr’ul Havâlîk.

[98] Suyûtî, El-Mesabih fî Salat’it Teravih.

[99] El-Muğni; 1/798-799

[100] Tercüman’ulKuran, Mayıs, 1962

KAYNAK : Mevdudi,Fetvalar

AdminPost author

Merkez-i Delil

Cevabı iptal etmek için tıklayın.

You must be logged in to post a comment.

Takvim

Mart 2023
P S Ç P C C P
 12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  
« May    

Add some widgets to this area!

Ulumulislam.com 2022 Sanal Medrese

WhatsApp ile görüşelim