ZEKAT
Hükmü : Şartları vuku bulunca farz.Zekatın yılda bir kere,istendiği zaman verilmesi yeterlidir ille de ramazan ayında verilecek,diye bir kayıt yoktur.
Zekat, ayetler ve hadislerle sabittir :
‘’Zekatı verin.’’ (Tevbe : 60,103/Bakara : 43.ayrıca : Mearic :22-25/Zariyat : 19…)
‘’Ey Muhammed! Mallarının bir kısmını kendilerini temizleyip arıtacak sadaka(zekat)olarak al.” (Tövbe :193)
“Ey müminler! Sizi mallarınız ve çocuklarınız Allah’ı anmaktan alıkoymasın, böyle olanlar hüsrana uğrayanlardır.” (Münafıkun :9)
‘’İslam beş esas üzerine kurulmuştur…Namaz kılmak,zekat vermek…’’(Buhari,İman :1,1,8/Müslim,İman :19-22,1,45)
Zekat vermenin bizlere ne gibi karları olabilir ?
1) Malımız çoğalır.
“Allah, fâize verilen malı noksanlaştırır; zekâtı verilen malı ise çoğaltır.” (Bakara: 276)
2) Kötü bir şekilde ölmekten kurtuluruz.
‘’Sadaka,Rabbin öfkesini söndürür ve kötü ölümü döndürür.’’(Tirmizi,Zekat : 28,3,52)
3) Allah’ın emrini yerine getirdiğimiz için huzurlu oluruz.
‘’… Biliniz ki kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.’’(Rad : 28)
4) Mükemmel imana doğru bir adım atmış oluruz.
‘’İman ile cimrilik,bir kulun kalbinde birleşmez.’’(Nesai,Cihad : 8,5,14)
Zekatın kimlere verileceği şu âyetle sabittir :
‘’ Sadakalar, (zekâtlar) Allah’tan bir farz olarak ancak fakirlere, düşkünlere, onlar üzerinde çalışan (zekât toplayan) memurlara, müellefe- i kulûbe (kalbleri İslâm’a ısındırılacaklara, kölelik altında bulunanlara, borçlulara, Allah yoluna ve yolcuya mahsustur (toplanan zekât, ancak bu sayılanlara verilir). Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.’’(Tövbe : 60)
Hz. Peygamberimiz zekat almazdı.Kendisine ve soyuna zekatın helal olmadığının delili olarak da aşağıdaki hadisler gösterilir.
“Rasûlullah (s.a.v.)’a bir şey getirildiği zaman sadaka mı? Yoksa hediye mi? Diye sorardı. Sadaka derlerse yemez, hediye derlerse yerdi.” (Müslim, Zekat: 50; Ebû Dâvûd, Zekat: 29)> hasen gariptir.
Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Hasan İbni Ali (radıyallâhu anhümâ) zekât hurmasından bir tanesini alıp, hemen ağzına attı. Resülullah (s.a.v): “Hişt, hişt at onu! Bilmiyor musun, biz zekât yemiyoruz!” -veya: “Bize zekât helâl değildir!” diye müdâhale etti.”(Buhâri, Zekât 60, 57, Cihâd 188; Müslim, Zekât 161, (1069)
“Resülullah (s.a.v) efendimiz, kendisine bir yiyecek getirilince, mahiyeti hakkında sorardı. Eğer “hediye olduğu” söylenirse ondan yerdi, “sadaka olduğu” söylenirse yemeyip Ashabına, “Siz yiyin!” derdi.” (Buhâri, Hibe 5; Müslim, Zekât 175, (1077); Tirmizi, Zekât 25, (656); Nesâi, Zekât 98, (5, 107)
Konuyla ilgili pek çok ihtilaf vardır. Biz en dikkat çekici olanı inceleyeceğiz : Müellefetül kulup maddesi ise ayet,sünnet ve sahabenin uygulaması ışığında iştihada dayalıdır :
“Allah’a and olsun ki ben birine veriyorum, birine vermiyorum; ama kendisine vermediğim adam benim yanımda bana ötekinden çok daha yakın ve sevimlidir. Doğrusu ben bâzı kavimlere, kalplerinde sabırsızlık ve tereddüt, hırs ve kararsızlık görüyorum da o yüzden onlara (ganimet ve zekattan) veriyorum.( Buhari, cumua: 29, humus: 19, fezail-i ashap: 9/Ahmed: 3,57, 76, 246)
İslâm âlimleri içinde müellefe-i kulûbun ebediyyen yürürlükten kalktığı görüşünü savunanların yanında, bu sınıfın her devirde geçerli olduğunu müdafaa edenler de vardır.
El ihtiyara göre : Müellefetül kulube verilmez.Bu hususta Hz. Ömer (r.a) e Ebû bekir (r.a) ve diğer sahabeler de icma’ ettiler.
Hanefî ve Mâlikî fakihleri Hz. Peygamber’in vefatından sonra müellefe-i kulûbun zekât gelirlerinden payının düştüğü görüşündedirler. İmam Şâfii ve Ahmed b. Hanbel’in de prensip olarak bu görüşü savundukları, ancak İmam Şâfii’nin Müslümanlar savaş gibi felâketlerle karşılaştıklarında müellefe-i kulup fonuna yeniden işlerlik kazandırılabileceği kanaatinde olduğu nakledilir.(Diyanet 2 ciltlik ilmihal)
İmam Zühri’ye göre: Bu sınıfa zekat verilmesiyle ilgili hükmü nesh eden, yani onu kaldıran bir emir ve hüküm mevcut değildir. İslam devleti ihtiyaç duyduğu takdirde yine bu sınıfı İslama ısındırmak için zekat verebilir. Hz. Ömer kendi devrinde o günkü şart ve ortamı dikkate alarak bu sınıfa zekat vermedi.
İcma’ ın gerçekleşmesi :
İki kişi , Hz. Ebu Bekir’e gelip kendilerine bir parça toprak vermesini istediler. O da bunun için yazılı bir emir verdi. Onlarda bu emrin onaylanması için bazı sahabelerin şahitliğine başvuruyorlardı. Fakat bu kağıdı Hz. Ömer’e (r.a) götürdüklerinde o, kağıdı onların gözleri önünde yırtıp şöyle dedi: “Evet, o dönemde İslam zayıf olduğu için Peygamber (s.a) kalplerinizi İslam’a ısındırmak üzere size bir şeyler veriyordu. Fakat şimdi İslam güçlendi ve sizin gibi insanlara ihtiyacı yok.” Bunun üzerine onlar Hz. Ebu Bekir’e gidip “Halife sen misin, yoksa Ömer mi?” diye şikâyet ettiler. Fakat Hz. Ebu Bekir bu şikâyeti dikkate almadı ve sahabeden hiçbiri de Hz. Ömer’in görüşüne karşı çıkmadı. Hanefiler bu olaydan, Allah’ın lütfu ile Müslümanların gücü ve sayısı arttığında ve artık böyle insanların yardımına ihtiyaç kalmadığında, bu harcamalara izin verilmesinin nedeninin de ortadan kalkmış olduğu sonucunu çıkardılar. Onlara göre, bu nedenle sahabeler icma’en bu uygulamayı tamamıyla kaldırmışlardır.
Hz Ömer ve Ebu Bekir arasında yaşananlardan alimler şunları çıkarmıştır :
‘‘Bu olayda Ebu Bekir (r.a.) Ömer (r.a.)’in fikrine iştirak etmiş, sahabeden hiç kimse de bunu yadırgamamıştır. Aynı şekilde Osman (r.a.) ve Ali (r.a) da bu tip kişilere zekât verdiği nakl olunmamıştır.’‘
Buna cevaben denir ki: ‘‘Bu görüş Ömer (r.a.)’in içtihadıdır. Ömer (r.a.), İslâm dini halk arasında yerleşince, bu gruba zekât vermeyi uygun görmemiştir. Çünkü bunların islâmdan dönmelerinde artık korkulacak bir zarar yoktur. Osman, (r.a.) ve Ali (r.a.)’nin bu sınıfa zekât vermemesi onların görüşü olup müellefe-i kulûb’dan zekâtın düştüğüne delâlet etmez. Bu durum ihtiyaç olmadığı zaman kâfire müellefe-i kulup payından verilemeyeceğini gösterdiği gibi ancak ihtiyaç olduğu takdirde hükmün geçerli olmasına da ters değildir. Çünkü kitap ve sünnetten bu konuda delil vardır ve bu delilden herhangi bir durumda dönmek caiz değildir.
Müslim ve Ahmed’in Enes (r.a.)’den rivâyet ettiklerine göre Rasûlüllah (s.a.v)’dan Müslüman olmak üzere her kim bir şey isterse istediğini ona verirdi. Hatta bir kimse ondan istekte bulundu da Resulullah (s.a.v) da iki dağ arasındaki zekât koyunlarından ona çok miktarda verilmesini emretti. Daha sonra kavmine dönünce; ‘‘Ey ahali, Müslüman olun. Muhammed (s.a.v) fakirlikten korkmadan bol bol dağıtıyor,’‘ dedi.(Seyyid Sabık,Fıkhussenne)
Diyanet 2 ciltlik imihale göre : Ayetle sabit olan bir şey,sahabenin uygulamasıyla nesh edilemez.dolayısıyla söz konusu kişilere de verilir.
Müellef-i kulub’e zekat verilir’ şeklinde kayıt belirtmeyen kitaplardan bazıları :
1-Kuduri El Bağdadi,Kuduri
2-Mevkufat tercemesi,Ahmet Davudoğlu
3-Ali F.Yavuz,İslam ilmihali
4-Seyfettin Yazıcı,İbadet Rehberi
5-Mevsili,İhtiyar
6-Molla Hüsrev,Durer Ve Gurer
7-Celal Yıldırım,Delilleriyle İslam Fıkhı
8-Ömer Nasuhi Bilmen,Büyük İslam İlmihali
Tefsir kitaplarından konuya bakış :
1-Mevdudi,Tefhimul Kur’an : Gerekli olunca devlet tarafından verilebilir.
2-Dr.Vehbe Zuhayli,Tefsirul Münir : Kısacası bu pay, devlet başkanının hakkıdır. O, yararlı gördüğü şeyi yapar.
3-Mahmut Topbaş,Şifa Tefsiri : İslamın yine bu tür adamlara ihtiyacı olacağı dönem gelirse hüküm bakidir. Yine müellefe-i Kulub’a verilir.
4-Prof.Dr. Bayraktar Bayraklı, Yeni Bir A. Işığında Kur’an Tefsiri : Müslümanlar çalışıp zengin olacak, zekât verir hale gelecek ve dinini yaymak için sahip olduğu ekonomik imkânları kullanacak, gerekirse Müslüman olmayanlara da zekâtını verecektir.
Nisap miktarının gerekliliği ne ile sabittir ?
Âyet ve hadislerle sabittir :
‘…Afvı infak ediniz.’’(Bakara : 219)
İslam alimleri bu âyetteki ‘’afv’’ kelimesini kişinin kendisinin ve ailesinin normal ihtiyaçlarını karşılayan varlıktan fazlası,arta kalanı olarak değerlendirmiştir.
Hadiste de aynı husus belirtilmiştir.(Buhari,zekat : 18)
“Zenginden başkası sadaka (zekât) ile yükümlü değildir.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, H. No: 7155)
“Sadaka vermekte önce kendinden başla; eğer senin ihtiyacından bir şey artarsa onu çoluk çocuğuna harca; eğer bundan da bir şey artarsa yakınlarının muhtaçlarına harca; yakınlarına harcadıktan sonra bir şey artarsa onu da sırayla yakınlık derecesine göre sağına soluna, önüne arkana (çevrendekilere) harca.” (Müslim, c. II, s:692, H. No: 997)
“Oturulacak ev, giyilecek elbise, ev eşyası, binilecek hayvanlar ve kullanılan silâhlar için zekât yoktur.” (Fethul-Kadir: 1, 487)
Yukarıdaki ayete göre,kişi ister memur olsun ister işçi olsun,temel ihtiyaçlarının dışında nisap miktarı varlığı varsa zekat vermeli,bu durum gerçekleşmediyse kişi yine ister memur ister işçi olsun zekat vermesi gerekli olmadığı için kendisine zekat verilebilir.
Kişiye zekatın farz olması için 80.18 gr altın ya da altın değerindeki paraya sahip olunması yeterli midir ?
Sadece 80.18 gr altın ya da altın değerinde paraya sahip olmak,zekatı gerektirmez.Zekatın farz olabilmesi için, kişinin havaici asliyye diye adlandırılan temel ihtiyaçların dışında 80.18 gr altın ya da altın değerinde paranın olması gereklidir.Öyleyse havaici asliyye nedir ?
1) Diyanet 2 ciltlik ilmihal’e göre havaici asliyye :
Kişinin şahsına ait ev,araba,silah,kendisinin ve varsa aile fertlerinin bir yıllık geçim masrafı,giyecekler,sanat ve meslek aletleri,ev eşyası,ilim için edinilen kitaplar.
2) A.Fikri Yavuz’un İslam İlmihali’ne göre :
Oturulan evler,akar getiren han,hamam,apartman ve daireler,giyilen elbiseler,ev eşyaları,binek hayvan ve vasıtaları,kullanılan silahlar,sanat aletleri,imalat makineleri,altın ve gümüştün olmayan süs eşyası,ticaret için olmayan ilim kitapları.
3) Prof.Dr.Hamdi Döndüren,İlmihal :
Zekât yükümlüsünün oturduğu ev, bu ev için gerekli eşya, kışlık yazlık elbise, gerekli silah, alet, kitap, binek hayvanı ile hizmetçi, köle ve cariye, bir aylık -sağlam görülen başka bir görüşe göre bir yıllık- ihtiyaç maddeleri veya aile masraflarından ibarettir. Borca karşılık olan nakit paralar da bu hükümdedir.
4) Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı :
a) Oturulan ev, b) Örfe uygun giyim eşyası,
c) Evde kullanılan lüzumlu eşya, d) Binek,
e) Hizmetçi, f) Lüzumlu silah,
g) Nafakası kendisine vacip olanların yiyecek ve içeceği…
5) Ömer Nasuhi Bilmen,B.İslam İlmihali :
Oturacak ev ile eve gerekli olan eşya, kışlık ve yazlık elbise, gerekli silah ve aletler, kitaplar, binek hayvanı, hizmetçi, köle veya cariye, bir aylık -doğru kabul edilen başka bir görüşe göre, bir yıllık- nafaka demektir. Borç karşılığı olarak elde bulunan para da böyledir.
Nisaba sahip olunca 1 yıl geçmesi gerekliliği ne ile sabittir ?
Hadis ile : ‘’ Hiçbir malda üzerinden bir yıl geçmedikçe zekat yoktur.’’(Ebu Davud,1.cilt)
“Bir kimse bir mal elde ederse o malın üzerinden bir yıl geçmedikçe o mala(mal için) zekat verilmez.” (İbn Mâce, Zekat: 5; Ebû Dâvûd, Zekat: 5)
Kaynak : Basıma hazırladığımız kitabımız yani Reddül Mevzu