Konunun önemi nereden geliyor ?
Hakiki mana ile teşbih , mecaz,istiare gibi sanatları ayırt edemeyen bireyler kitapları anlamakta zorluk çeker.Çoğu sefer hatalı anlar.Yüce kitabımızda da edebiyat olduğuna göre,hatalı algıdan uzaklaşabilme adına edebiyat bilmek önemlidir.
Teşbih sanatı Arap dilinde mürekkep ve müfret olarak ikiye ayrılır.Biz burada mürekkep kısma değinmeyeceğiz.Vechi şebeh yönünden bakarsak yine farklı ayrımlara tabi tutabiliriz.Biz konu anlatımından çok ayetlerle örnek sunma üzerinde durduk.Konu anlatımını edinmek kolay,ayetlerle örneklendirmek ise zordur.
Teşbih kelimesi lugatta benzetmek manasına gelen Arapça mastardır.Teşbihin ıstılah tanımı : Bir şeyin başka bir şeye manada müşareket etmek üzere delalet etmesine denir.Bu delalet kinaye yoluyla olmalıdır.(Süleyman Paşa,Mebâni’l-nsâ,İstanbul,1288-89(=1871-72 Mekteb-i Fünûn-ı Harbiye-i Sahane Mat.,c.1,s.90)
Teşbihin edatları dörttür:
1-Müşebbeh (Benzeyen)
2-Müşebbehun bih (Kendisine Benzetilen)
3-Vechu şebeh (Benzetme Yönü)
4-Edatu teşbih.Teşbih edatları 3 farklı şey olabilir; a-harf olur (kef,keenne gibi) b- isim olur (mislu,şibhu gibi) c- fiil olur (yuşebbihu,yumasilu gibi)
Teşbihin kapalılık ve açıklık yönünden kısımları :
1-Teşbihu mufassal (ayrıntılı benzetme) : 4 öğe de zikr edilir.
العلم كـالنور يهدي كل من طلبه (İlim nur gibidir.Onu isteyen her kişiyi hidayete ulaştırır.)
2-Teşbihu mücmel (kapalı) : vechu şebeh veya teşbih edatı hazf edilir.
a- العلم كـالنور ’’İlim nur gibidir.’’ (vechu şebeh hazf edildi.)
b- العلم نور يهدي كل من طلبه ’’İlim nurdur.Onu talep eden her kişiyi hidayete ulaştırır.’’ (teşbih edatı hazf edildi. )
3-Teşbih-i Beliğ (yalın teşbih) :Vechu şebeh ile teşbih edatı aynı anda hazf edilir.
الجهل موت / العلم حياة
(İlim hayattır.) / (Cahillik ölümdür.)
_________________
Ayetlerle teşbih sanatı
I. ’’Onların durumu, (geceleyin) ateş yakan kimsenin durumuna
benzer
: Ateş tam çevresini aydınlattığı sırada Allah ışıklarını yok ediverir de onları göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir.’’ Bakara suresi 17. ayet
II. ’’Yahut onların durumu, gökten yoğun karanlıklar içinde gök gürültüsü ve şimşekle sağanak halinde boşanan yağmura tutulmuş kimselerin durumu
gibi
dir.Ölüm korkusuyla, yıldırım seslerinden parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Oysa Allah, kafirleri çepeçevre kuşatmıştır.’’ Bakara suresi 19. ayet
III. ’’ İnkâr edenleri imana çağıran (peygamber) ile inkâr edenlerin durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey duymayan hayvanlara seslenen (çoban) ile hayvanların durumu
gibi
dir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı anlamazlar.’’ Bakara suresi 171. ayet
IV. ’’ Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum
gibi
dir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.’’ Bakara süresi 261.ayet
V. ’’ Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse
gibi
, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.’’ Bakara suresi 264. ayet
VI. ’’ Allah’ın rızasını kazanmak arzusuyla ve kalben mutmain olarak mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yüksekçe bir yerdeki güzel bir bahçenin durumu
gibi
dir ki, bol yağmur alınca iki kat ürün verir. Bol yağmur almasa bile ona çiseleme yeter. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir’’ Bakara suresi 265. ayet
VII. ’’ Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı
gibi
kalkarlar. Bu, onların, “Alışveriş de faiz gibidir” demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı onun olur. Durumu da Allah’a kalmıştır. (Allah, onu affeder.) Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalacaklardır.’’ Bakara suresi 275. ayet
VIII. ’’ Onların bu dünya hayatında harcadıkları malların durumu, kendilerine zulmeden bir topluluğun ekinlerini vurup mahveden kavurucu ve soğuk bir rüzgârın durumu
gibi
dir. Allah, onlara zulmetmedi. Fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlar.’’ Ali İmran suresi 117. ayet
IX. ’’ Dileseydik o âyetlerle onu elbette yüceltirdik. Fakat o, dünyaya saplanıp kaldı da kendi heva ve hevesine uydu. Onun durumu köpeğin durumu
gibi
dir: Üzerine varsan da dilini sarkıtıp solur; kendi hâline bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte bu, âyetlerimizi yalanlayan toplumun durumudur. Şimdi onlara bu olayları anlat ki düşünsünler.’’ Araf suresi 176. ayet
X. ’’ Bu iki zümrenin durumu, kör ve sağır ile gören ve işiten kimseler
gibi
dir. Bunların durumları hiç birbirlerine denk olur mu? Hâlâ düşünmez misiniz?’’ Hud suresi 24. ayet
XI. ’’ Görmedin mi, Allah güzel bir sözü nasıl misal getirdi? (Güzel bir söz), kökü sağlam, dalları göğe yükselen bir ağaç
gibi
dir.’’ İbrahim suresi 24. ayet
XII. De ki: “Rabbimin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa ve bir o kadar da ilave etsek (denizlere deniz katsak); Rabbimin sözleri tükenmeden önce denizler tükenirdi.” Kehf süresi 109.ayet
|