EHL-İ BİD’AT
Yazdı KELAM | Yazdı 08-03-2010
|0
Bid’at ehli, hevâ ehli, dalâlet ehli, şüpheler (şubûhât) ehli, tefrika ehli. İlim ehline göre bunlar aynı şeyin değişik isimleridir. Bunlar Kitap ve Sünnet’e ve Ümmetin, ashabın yolunu ve metodunu izleyen selefinin anlayışına aykırı görüşler ortaya koyan kimselerdir.
İslâm dininde bid’at, Allah’ın ve Rasûlünün teşri’ buyurmadığı, farz veya müstehap türünden olmayan, bunlarla ilgili olarak hiçbir şekilde emretmediği şeylerdir. Ancak şer’î deliller ile bilinen hususlar ise, Allah’ın göndermiş olduğu dinin kapsamı içerisindedir. Bu konudaki bir kısım emirlere dair ilim adamlarının farklı görüşleri durumu değiştirmez.
Bid’at ehline “hevâ ehli” adı verilmesinin izahı ile ilgili olarak İmam Ebu İshak İbrahim b. Musa eş-Şâtıbî (v. 791/1388) şunları söylemektedir: “Ehl-i Bid’at şer’î delilleri onlara ihtiyaç duyulan bir eda ve bu delilleri esas alan bir üslup ve yaklaşım ile ele almadılar. Aksine hevalarım şer’î delillerin önüne geçirdiler, kendi görüşlerine itimad edip güvendiler. Hatta şer’î delilleri ise bu esaslara göre ele alınıp değerlendirilecek bir mertebede gördüler” (el-İ’tisâm, II, 176).
Hevâ ise insanın sevmek veya nefret etmekten kaynaklanan eğilimleridir.
“Sünnet ve hadis ehli dışında bütün fırkalar hadis imamlarından sahih olan bir görüş ile ayrılmış değillerdir. Bununla birlikte bunların İslâm dininden hak olan bazı şeylere de sahip olmaları kaçınılmazdır. İşte bundan dolayı şüphe sözkonusu olmuştur. Yoksa katıksız bir bâtıl hakkında kimsenin şüphesi olmaz.