KELAM – Ulumulislam düşünce savaşları Mon, 13 Jul 2015 06:59:15 +0000 tr hourly 1 Miraç Kandili /mirac-kandili/ /mirac-kandili/#respond Sun, 25 May 2014 09:14:15 +0000 /?p=8973 Read More»]]> Miraç ve isra ile ilgili ayetler ve hadisler vardır.

سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ

‘’ Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. ‘’ (1)

Kavramlara dair:
İsra : Mescidi Haram’dan Mescid-i Aksa’ya gidişi ifade eder.(2) Miraç : M.Aksa’dan göklere çıkışı ifade eder. (3) Özelde böyle olsa da genelde miraç kavramı ile Hz. Peygamber’in Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya, oradan da göğe yaptığı yolculuk ifade edilir. (Sözlükte “yukarı çıkmak, yükselmek” anlamındaki urûc kökünden türemiş bir ism-i âlet olan mi‘râc kelimesi “yukarı çıkma vasıtası, merdiven” demektir. Terim olarak Hz. Peygamber’in göğe yükselişini ve Allah katına çıkışını ifade eder. Olay, Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya gidiş ve oradan da yükseklere çıkış şeklinde yorumlandığından kaynaklarda daha çok “isrâ ve mi‘rac” şeklinde geçerse de Türkçe’de mi‘rac kelimesiyle her ikisi de kastedilir. (4)

Miraç ne zaman gerçekleşti ?
Miracın vuku bulduğu zaman dair pek çok görüş vardır.(5) Genel kabule göre birinci ve ikinci Habeşistan hicretlerinden sonra, Hz. Hatice ve Ebû Tâlib’in vefatlarını takip eden dönemde hicretten bir yıl önce meydana geldiği şeklindeki nakildir (6). Rebîülevvel veya ramazan ayından bahseden rivayetler varsa da müslümanların çoğunluğu mi‘racı Receb ayının 27. gecesinde kutlamaktadır.(7)

Miraç bedenen mi ruhen mi gerçekleşti ?
Miracın sadece ruh ile mi yoksa ruh ile birlikte bedenen gerçekleştiğine dair ilim ehli ihtilaf etmiştir.Selef ve halefin çoğunluğuna göre miraç, ruh meal cesed (ruhla birlikte bedenen) vuku bulmuştur.Ayette geçen ‘’bi abdihi/kulunu’’ ifadesi , ruh meal cesed olarak miracın vuku bulduğunda delil gösterilmiştir çünkü kul ifadesi sadece ruh için kullanılmaz,denilmiştir.(8)

Miracı ve İsrayı inkâr edenin durumu nedir ?
“Mİracın Mekke’den Mescid-i Aksa’ya kadarkİ kısmı kitapla sabittir. Bunu inkâr eden kâfir olur. Mescid-i Aksa’dan Sema’ya kadarki kısmı Meşhur Hadislerle sabittir. Bunu inkâr eden kimse bid’atçi olur. Semâdan cennete, arşa ve maverayı âleme çı­kış ise haber-i ahad İle sabittir. Bunu inkâr eden ise hata etmiş olur.” (9)

Mirac’da Peygamberimize (S.A.v) neler verildi ?
1-Elli vakit namaz sevabına denk, beş vakit namaz verildi.
2-Bakara süresinin son ayetleri verildi.
3-Peygamberimizin ümmetinden olup da, Allah’a ortak koşmayanların cennete gireceği müjdesi verildi.(10)

Mirac kandilini kutlamak bidat midir ? Bidat ise ne olur ?
Luğatta : Sünnetin zıttına bidat denir.Sünnet ise yol demektir.(11) Bidat,Benzeri olmayan bir şey meydana getirmek/bir şey ihdas etmektir.Kelimenin kökü hakkında en ünlü dilcilerden Halil b.Ahmet şöyle der ’’ Bidat kelimesi, B-D-A / ب-د-ع   kökünden gelir.Bed’ ise Kendisinden önce var olmayan,zikredilmemiş,bilinmeyen bir şey meydana getirmektir.’’(12) Bidat kelimesi luğatta bazen övülen bazen de zem edilen mana için kullanılabilir.(13)

İstilahta : Allame Suyuti Bidatı şöyle tanımlar :’’ Muhalefet sebebi ile şeriatle çekişen (şeriatle zıt düşen),fiilden ibarettir.Bu fiil, (delille var olan) aslı noksanlaştırmak veya ona ilave etmekle olabilir.’’ (14)

Mezheplere göre bidat taksimi :

Şafii mezhebi :
I.     İmam Şafii’nin tarifi şöyledir :’’Sonradan ortaya çıkan şeyler ikiye ayrılır ; 1- Kitap,sünnet,eser ve icma’ın zıttına olmayanlar bidatı hasendir. 2-Bu sayılanlara zıt olansa, zem edilmiş bidattır. (15)
II.     Suyuti’nin taksimi :’’ Sonradan meydana gelen şeyler güzel ve çirkin bidat olarak ikiye ayrılır.Güzel bidat olan eylemlerin cevazı üzerine ittifak vardır.’’ (16)
III.     İbn Hacer şöyle tarif eder :’’Peygamber devrinde olmayıp sonradan ortaya çıkan her şey bidattır.Ondan hasen olanı da bunun zıttına olanı (zem edilmiş bidat) da vardır.’’ (17)
IV.     İmam Ğazzali’nin tarifi şöyledir :’’Tüm bidatlar yasaklanmamıştır.Sabit olan sünnete zıt düşenler yasaktır.’’ (18)
Hanefi mezhebi :
I.     İbn Abidin:’’Bidat (yapmak) bazen vacip olur ; sapık fırkalara reddiye için delil hazırlamak,Kur’an ve sünneti doğru anlamak için Nahiv (Arap grameri) öğrenmek gibi.Bidat yapmak bazen mendub olur;Medrese yapmak gibi.Bazen bidat yapmak mekruh olur ; mescitleri süslemek gibi… (19)
II.     Bedreddin Ayni, Buhari şerhinde şöyle der :’’ Peygamberimiz zamanında var olmayan şeye bidat denilir.Sonra bidat ikiye ayrılır; 1-Hasen, 2-Seyyie.’’(20)
Maliki mezhebi :
İmam Muhammed Zürkani:’’Bidata dair 5 hüküm vardır ; 1-Vacip 2-Mendup 3-Mübah 4-Mekruh 5-Haram.’’der.İmam Malik’in görüşü de meşhurdur.(21)
Hanbeli mezhebi:
Şemsettin Muhammet b.Ebi’l Feth :’’Bidat ikiye ayrılır;1-Bidatı dalalet 2 – Hüda bidatı.Bidat hüküm itibari ile beşe ayrılır. ’’(22)

Hasen (güzel-iyi) bidat var mıdır ?
Aslında bu sorunun cevabı olarak İmam Şafii’nin yukarıda geçen sözleri yeterlidir.Biz yine de farklı alimlerin sözlerine yer vermek istiyoruz.

I.     İmam Rabbani :
’’Bazı insanlar bidatı ikiye ayırmıştır: 1-Hasene (güzel) 2-Seyyie (çirkin/kötü). Resulullah (S.A.v) ve dört halifesinin zamanlarında bulunmayıp da, dinde sonradan meydana çıkan ve bir sünnetin unutulmasına sebep olmayan güzel şeylere, bidatı hasene demişlerdir. Sünneti ortadan kaldıran bidate de, seyyie demişlerdir. Bu fakir, bu bidatlerin hiçbirinde güzellik ve parlaklık görmüyor.Sadece karanlık görüyorum.’’ (23) İmam Rabbani, konu ile ilgili son sözlerini ’’Kıyas ve ictihat bitdat değildir.’’ diyerek tamamlar. Buna göre bir eylemin ayet ve hadislerde açıkça delilinin olması şart değildir.Gizli olarak da delil mevcut olabilir.Nitekim müctehidin kıyası ve ictihadı , naslarda gizli olan manayı ortaya koymaktır.(24)

II.     Allame Suyuti her bidatın haram olmadığını şu sözleri ile ifade etmiştir.’’Bidatları sadece haram ve mekruh hükmüyle sınırlandıramayız.Bir bidat bazen mübah,mendup ve vacip olabilir…’’(25)
III.     İmam Muhammed Zürkani:’’Bidata dair 5 hüküm vardır ; 1-Vacip 2-Mendup 3-Mübah 4-Mekruh 5-Haram.’’ (26)
IV.     Şemsettin Muhammet b.Ebi’l Feth :’’Bidat ikiye ayrılır;1-Bidatı dalalet 2 – Hüda bidatı.Bidat hüküm itibari ile beşe ayrılır. ’’(27)
V.     İbn Abidin:’’Bidat (yapmak) bazen vacip olur ; sapık fırkalara reddiye için delil hazırlamak,Kur’an ve sünneti doğru anlamak için Nahiv (Arap grameri) öğrenmek gibi.Bidat yapmak bazen mendub olur;Medrese yapmak gibi.Bazen bidat yapmak mekruh olur ; mescitleri süslemek gibi… (28)
VI.     İbn Asakir :’’Tüm bidatler sapıklıkla sıfatlanamaz çünkü bıdatın çirkini olduğu gibi haseni de vardır. (29)
VII.     İbn Esir de bidatı ikiye ayırmıştır : ’’Bidat ikidir;1-Hidayet (hasen) bidat 2-Dalalet (seyyie) bidatı.Kitap ve sünnetin zıttına olanlar reddedilir.Umumi bir mendubun altına dahil edebileceğimiz bidatlar ise teşvik edilir,övülür,hoş görülür.’’ (30)

 

Bidat hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız.

 

miraç kandili

 

__________________________________________________

Dipnotlar

1- İsra,1
Aşağıda Mirac Hadisine yer verilmiştir.Bununla birlikte Allame Celaleddin Suyuti ve Hafız İbn Hacer’in el-İsra ve’l Mirac kitabında miraç ile ilgili 25 hadise yer verilmiştir.Bk.Allame Celaleddin Suyuti ve Hafız İbn Hacer’in el-İsra ve’l Mirac,s.54,Kahire,1979

حدثنا يحيى بن بكير قال حدثنا الليث عن يونس عن ابن شهاب عن أنس بن مالك قال كان أبو ذر يحدث أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال فرج عن سقف بيتي وأنا بمكة فنزل جبريل صلى الله عليه وسلم ففرج صدري ثم غسله بماء زمزم ثم جاء بطست من ذهب ممتلئ حكمة وإيمانا فأفرغه في صدري ثم أطبقه ثم أخذ بيدي فعرج بي إلى السماء الدنيا فلما جئت إلى السماء الدنيا قال جبريل لخازن السماء افتح قال من هذا قال هذا جبريل قال هل معك أحد قال نعم معي محمد صلى الله عليه وسلم فقال أرسل إليه قال نعم فلما فتح علونا السماء الدنيا فإذا رجل قاعد على يمينه أسودة وعلى يساره أسودة إذا نظر قبل يمينه ضحك وإذا نظر قبل يساره بكى فقال مرحبا بالنبي الصالح والابن الصالح قلت لجبريلمن هذا قال هذا آدم وهذه الأسودة عن يمينه وشماله نسم بنيه فأهل اليمين منهم أهل الجنة والأسودة التي عن شماله أهل النار فإذا نظر عن يمينه ضحك وإذا نظر قبل شماله بكى حتى عرج بي إلى السماء الثانية فقال لخازنها افتح فقال له خازنها مثل ما قال الأول ففتح قال أنس فذكر أنه وجد في السموات آدم وإدريس وموسى وعيسى وإبراهيم صلوات الله عليهم ولم يثبت كيف منازلهم غير أنه ذكر أنه وجد آدم في السماء الدنياوإبراهيم في السماء السادسة قال أنس فلما مر جبريل بالنبي صلى الله عليه وسلم بإدريس قال مرحبا بالنبي الصالح والأخ الصالح فقلت من هذا قال هذا إدريس ثم مررت بموسى فقال مرحبا بالنبي الصالح والأخ الصالح قلت من هذا قال هذا موسى ثم مررت بعيسى فقال مرحبا بالأخ الصالح والنبي الصالح قلت من هذا قال هذا عيسى ثم مررت بإبراهيم فقال مرحبا بالنبي الصالح والابن الصالح قلت من هذا قال هذا إبراهيم صلى الله عليه وسلم قال ابن شهاب فأخبرني ابن حزم أن ابن عباس وأبا حبة الأنصاري كانا يقولان قال النبي صلى الله عليه وسلم ثم عرج بي حتى ظهرت لمستوى أسمع فيه صريف الأقلام قال ابن حزم وأنس بن مالك قال النبي صلى الله عليه وسلم ففرض الله عز وجل على أمتي خمسين صلاة فرجعت بذلك حتى مررت على موسى فقال ما فرض الله لك على أمتك قلت فرض خمسين صلاة قال فارجع إلى ربك فإن أمتك لا تطيق ذلك فراجعت فوضع شطرها فرجعت إلى موسى قلت وضع شطرها فقال راجع ربك فإن أمتك لا تطيق فراجعت فوضع شطرها فرجعت إليه فقال ارجع إلى ربك فإن أمتك لا تطيق ذلك فراجعته فقال هي خمس وهي خمسون لا يبدل القول لدي فرجعت إلى موسى فقال راجع ربك فقلت استحييت من ربي ثم انطلق بي حتى انتهى بي إلى سدرة المنتهى وغشيها ألوان لا أدري ما هي ثم أدخلت الجنة فإذا فيها حبايل اللؤلؤ وإذا ترابها المسك
Rivayetler için bk. Buhari, Salat, 1,Tevhid, 37, Enbiya, 5, Bed’ül-halk, 7,Menakıb, 24, Menakıbü’l-ensar, 42; Müslim, İman, 259, 262-263,Feza’il, 164
2- Aliyyül Kari,Şerhu’l Emali,s.20,Matbaatu’l alem,1319,İstanbul
3- Aliyyül Kari,Şerhu’l Emali,s.20,Matbaatu’l alem,1319,İstanbul
4- DİA, cilt: 30; sayfa: 132
5- Allame Celaleddin Suyuti ve Hafız İbn Hacer’in el-İsra ve’l Mirac,s.54,Kahire,1979 ;İbn Hacer el-Askalani,Fethul Bari,Kitabu Menakibi’l Ensar,Babu’l Mirac,Daru Reyyan,1986
6- İbn Kesîr, es-Sîre, II, 93, 107
7- DİA, cilt: 30; sayfa: 133
8- El-Kavlul Fasl şerhul fikhil Ekber,Muhyiddin Muhammed b. Behauddin,S.428 ,İstanbul, 1990 ;Aliyyül Kari,Şerhu’l Emali,s.20,Matbaatu’l alem,1319,İstanbul ; Mübarekfuri,Tuhfetu’l Ehvezi (Tirmizi şerhi) ,Kitabu Tefsiri’l Kur’an Daru Kutubi’l İlmiyye,Beyrut ; Şevkani ,Fethul Kadir (İsra,1) , Darul Marife,Beyrut,2004;DİA,
cilt: 30; sayfa: 133
9- Şerhul Akaid , 130-131 ;Aliyyül Kari,Şerhu’l Emali,s.20,Matbaatu’l alem,1319,İstanbul;İmam Azam Fıkhu’l Ekber’de şöyle demiştir : ‘’Miraca dair var olan haber haktır,her kim bunu reddederse bidatçidir,sapıktır.’’
وخبر المعراج حق ومن رده فهو مبتدع ضال
El-Kavlul Fasl şerhul fikhil Ekber,Muhyiddin Muhammed b. Behauddin,S.426 ,İstanbul, 1990
10- وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة حدثنا أبو أسامة حدثنا مالك بن مغول ح وحدثنا ابن نمير وزهير بن حرب جميعا عن عبد الله بن نمير وألفاظهم متقاربة قال ابن نمير حدثنا أبي حدثنا مالك بن مغول عن الزبير بن عدي عن طلحة عن مرة عن عبد الله قال لما أسري برسول الله صلى الله عليه وسلم انتهي به إلى سدرة المنتهى وهي في السماء السادسة إليها ينتهي ما يعرج به من الأرض فيقبض منها وإليها ينتهي ما يهبط به من فوقها فيقبض منها قال إذ يغشى السدرة ما يغشى قال فراش من ذهب قال فأعطي رسول الله صلى الله عليه وسلم ثلاثا أعطي الصلوات الخمس وأعطي خواتيم سورة البقرة وغفر لمن لم يشرك بالله من أمته شيئا المقحمات
Müslim, İman:279 ; Müsâfirûn:253 ; Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân:54, No:3276;Ayrıca şu kitaplarda da bu hadis geçmektedir : Nesai,Sünen-i Suğra ;A.B.Hanbel,Müsned; Müstedrek ala sahihayn; Beyhaki,Sünen-i Sağir;İbn Ebi Şeybe,Müsned; Ebu Yala el-Mevsili,Müsned; İbn Hacer , Metalibu Aliye;İbn Ebi Şeybe,Musannef ;Heysemi,Keşfu’l Estar ; İbn Mendeh,el-İman…

11-Bak.Lisanul Arab,13,224;Kamusul muhit,4,239;Mucemu mukayis elluğat,3,60;Cemheretu’l luğat,1,95;Esasu’l belağa,s.310
12-el Ehadisu’s Zaife ve’l Mevzuatu elleti yustedellu biha ala bid’i fi’l ibadat,Camiatul islami (Üniversite),Ramiz Halid Hacı Hasan,Mektebetu’l Mearif,Riyad,1.Baskı,2008,s.22,c.1
13- el Ehadisu’s Zaife ve’l Mevzuatu elleti yustedellu biha ala bid’i fi’l ibadat,Camiatul islami (Üniversite),Ramiz Halid Hacı Hasan,Mektebetu’l Mearif,Riyad,1.Baskı,2008,s.23,c.1; İbn Hacer el-Heytemi ,el Fetava’l hadis,s.280 ; Ebu Şam’ın belirttiğine göre ’’Bidat’’ kelimesi ,çoğunlukla ’’mekruh’’ hükmü gösterir.Bak.el Ehadisu’s Zaife ve’l Mevzuatu elleti yustedellu biha ala bid’i fi’l ibadat,Camiatul islami (Üniversite),Ramiz Halid Hacı Hasan,Mektebetu’l Mearif,Riyad,1.Baskı,2008,s.23,c.1 ;Hadis hafızı ve Buhari şarihi olan İbn Hacer şöyle demiştir:’’Luğavi bidatın zıttına şeriat örfünde bidat zem edilmiştir.Benzeri olmayan/uydurulmuş her şey bidat diye adlandırılır,ister hasen ister ğayri hasen olsun durum budur.’’Bak.Fethul Bari (Buhari şerhi) , c.13,s.253,Daru’l Marife,Beyrut
14-Suyuti,el Emru bi’l ittiba’ ve’l nehyu ani’l ibtida’,s.81,1990,1.Baskı,Daru İbn Kayyim,tahkik: Hasan Selman,Riyad
15-Menakibu’ş Şafi,1,468-469
16-el Emru bi’l ittiba’ ve’n nehyu ani’l ibtida’,s.12
17-Fethul Bari,2,394,Darul Marife,Beyrut
18-İhya-u Ulumi’d -Din,2,248
19-Reddül Muhtar,Haşiye,1,376
20-Umdetu’l Kari,c.11,126
21-Muvatta şerhi,c.1,238 ; İmam Malik, ’’ İnsanların gözüne hoş gözükse bile bidat ortaya koyan kişi,Muhammed (A.Selam)’in kendi risaletine hiyanet ettiğini ileri sürmüş olur çünkü Allah teala ’’…Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim…’’ (Maide,3’ten) buyurmuştur.Din o gün tamam olunca,bugün uydurulan şey dinden olamaz.’’ der. (Şatibi,İ’tisam,1,62)
22-el-Mubdi’ fi şerhi’l Mukni’,s.334
23-Mektubat , 186. Mektup,s.277,Daru’ş Şefkat,İstanbul-Fatih,2002
24-Mektubat , 186. Mektup,s.279,Daru’ş Şefkat,İstanbul-Fatih,2002
25-el-Havi,1,192
26-Muvatta şerhi,c.1,238
27-el-Mubdi’ fi şerhi’l Mukni’,s.334
28-Reddül Muhtar,Haşiye,1,376
29-Tebyinu Kizb Müfteri,s.97
30-Ğaribu’l hadis,1,106,Mektebetu’l ilmiyye,Beyrut

]]>
/mirac-kandili/feed/ 0
Emali Tek Video Tüm Beyitler /emali-tek-video-tum-beyitler/ /emali-tek-video-tum-beyitler/#respond Sun, 12 Jan 2014 18:42:43 +0000 /?p=8757 Bu videoda tüm beyitler toplu mana olarak sunulmuştur.

 

emali metni – PDF

]]>
/emali-tek-video-tum-beyitler/feed/ 0
Akait Dersleri-Emali-5 /akait-dersleri-emali-5/ /akait-dersleri-emali-5/#respond Sun, 12 Jan 2014 18:38:38 +0000 /?p=8755 Emali kitabının sonuncu videosudur.Böylece kitap tamamlanmış oldu.

 

]]>
/akait-dersleri-emali-5/feed/ 0
Akait Dersleri – 4/Emali /akait-dersleri-4emali/ /akait-dersleri-4emali/#respond Thu, 09 Jan 2014 16:42:11 +0000 /?p=8752  

Emali 31-50 arası beyitler işlenmiştir.

]]>
/akait-dersleri-4emali/feed/ 0
İman Nedir ? İman Artmar Mı ? Eksilir Mi ? /iman-nedir-iman-artmar-mi-eksilir-mi/ /iman-nedir-iman-artmar-mi-eksilir-mi/#respond Sat, 05 Oct 2013 14:35:42 +0000 /?p=8666 Read More»]]>

Bu konuda bir hadis ve hadise bağlı yapılan ilmi münazaralara yer verilmiştir.İman sadece kalp ile tasdik midir ? İman sadece dil ile ikrar mıdır ? Yoksa ikisi birden midir ?Ya da iman kalp ile tasdik dil ile ikrar ve azalar ile ibadet midir ?Bu sayılanların hangisi eksik olsa iman dediğimiz şey yok olur ?Bunlardan bir veya bir kaçı eksik olsa iman azalır mı ?İmana dair mevcut ihtilaflardan bir tutam aşağıda sergilenmiştir.


“İslam beş temel üzerine binâ edilmiştir:
1. Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed(S.A.v)’in Allah’ın Resulü olduğuna şehadet etmek,
2. Namazı dosdoğru kılmak, 3. Zekat vermek,
4. Haccetmek,   5. Ramazan orucunu tutmak.” (1)

Lugatte iman :’’İman kelimesi أمن fiilinden türemiştir.İnanmak,tasdik etmek,yalanlamanın zıttı’’manalarına gelir. (2)

İstilahta iman :” Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.v) ’in Allah’tan getirdiği kesin olarak bilinen her şeye (Zarûrât-ı diniyye:Tevatür yolu ile gelen her şey) eksiksiz inanmak,her şeyi tasdik etmektir.’’ (3)

İmanın rükünlerine dair görüşler 

1-İman sadece kalp fiilidir.Bu görüş kendi içerisinde iki kısma ayrılmıştır.
a-Peygamber her ne getirdiyse tasdik etmeye iman denir ve amel iman rüknü değildir.Muhakkiklerin görüşü budur,Eş’ari ve imamların çoğu bu görüştedir.İcma ile sabittir ki ictihatların inkarı,kişiyi küfre sokmaz.    (4)
b- İman sadece kalp ile (marifetullah) Allah’ı bilmektir.Lisan ile ikrar imanın rüknü de şartı da değildir.Kişinin kitap,peygamber,ahiret günü vb. şeyleri bilmesi imana dahil değildir,dediler.Bu görüş doğruluktan uzaktır.(5)

2-İman sadece lisan amelidir. Bu görüş kendi içerisinde iki kısma ayrılmıştır.
a-Kalpte Allah’ı bilme şartı ile iman sadece lisan amelidir.Zaten dil ile ikrarın oluşu , kalpteki Allah’ı bilmeye bağlıdır.Ğaylan b. Müslim ve Rakkaşi bu görüştedir.(6)
b- İman , hiçbir şat koşmaksızın sadece dil amelidir.Bu ,Kerramiyye’nin iddiasıdır.Böylece münafıkların da Müslüman olduklarını iddia etmiş oldular.(7)

3-İman, lisan ve kalp amelidir.
a-Kalpte bilmek ve dil ile ikrardır.Ebu Hanife ve fukahanın geneliya bazı kelamcılar bu görüştedir.
b-Kalp ile tasdik ve dil ile ikrardır.Ebu’l Hasen el-Eş’ari bu görüştedir.
c-Lisan ile ikrar ve kalp ile ihlastır. (8)

4- “İkrarun bil lisan, tasdikun bil cenan ve amelün bil erkân”dır. Yani “dil ile ikrar, kalp ile tasdik ve rükünlerle ameldir.” Bu görüşte olan alimlere eshabu’l hadis denir.Bu alimler arasında şunlar yer alır ; İmam Malik,şafii,A.B.Hanbel,Evzai.

Selefin görüşü, diğerleriyle şu yönlerden ayrılır ;

Mutezileye göre ,fiili olsun kavli olsun taatten her hangi bir şeyi terk eden iman dairesinden çıkmış ama küfre de düşmemiştir (el-menzile beynel menzileteyn).Havaric’e göre ise bu durumdaki kişi küfre düşmüştür çünkü onlara göre taatten bir şeyin terki küfre dahil olmayı gerektirir.Selefe göre ise bu durumdaki kişi iman dairesinden çıkmamıştır.İmam Şafii’den şu söz rivayet edilmiştir :’’ İman; tasdik,ikrar ve ameldir.Bunlardan sadece ilki eksik olan münafık olur,sadece ikincisi eksik olan kafir olur,sadece üçüncüsü eksik olan fasık (günahkâr) olur ve ebedi cehennemden kurtulup cennete girer.’’ Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere selefin iman rüknü arasında ‘amel’den bahsedişi,kemal şartıdır.İmanın geçerlilik şartı veya direk iman rüknü değildir. (9)

Dil ile ikrarın iman rüknü mü yoksa dünyada şer’i hükümlerin uygulanabilmesi için gerekli olan bir şart mı olduğu da tartışma konusu olmuştur.Bazıları ‘dünya hükümlerinin uygulanması için şart olduğunu söylemiştir nitekim dil ile ikrar etmeyen zaten mümindir.’ Nesefi,bu sözün Ebu Hanife’den rivayet edildiğini aktarır.Eş’ari’nin de iki rivayet arasında en sahih olan görüşü budur,denir.İmam Maturidi’nin de bu görüşte olduğu belirtilmiştir.Bazıları da dil ile ikrarın tasdik gibi asli değil de zaid rükün olduğunu söylemiştir.Bu yüzden ikrah (cebr) ve acz altında bu zaid rükün düşer.(10)

İmanın artıp eksilebileceği yönündeki görüşler de genelde amelin imandan cüz olup olmaması ile ilgilidir.Amel,imandan cüzdür diyenler alimlerin ‘iman azalıp artabilen bir şeydir’ dediğini görmekteyiz ve bu konuda da bir hayli ihtilaf mevcuttur. (11) Esasen bu konu ehli sünnet arasında daha çok lafzi ihtilaf nedeni ile vuku bulmuştur.(12)

____________
Dipnotlar

1-Tahric :
I.     Muhammed Fuad Abdulbaki,El Lu’lu ve’l Mercan,c.1,kitabu’l iman,hadis numarası : 9,İhyai kutubi’l Arabiyye
II.     Tecridi Sarih,kitabu’l iman,8 ,Müessesetu Risale,1.Baskı,2009
III.     Buhari,kitabul iman,8,Daru İbn Kesir,1.Baskı,2002,Dımaşk
IV.     Müslim,kitabul iman (5),20,Daru kutubi’l ilmiyye,1.Baskı,1991,Beyrut
V.     Camiu Tirmizi
VI.     Nesai,Sünen-i Suğra
VII.     A.B.Hanbel
VIII.     İbn Huzeyme,Sahih
IX.     İbn Hibban,Sahih
X.     Beyhaki,Sünen-i Sağir
XI.     Beyhaki,Sünen-i Kübra
XII.     Ebu Yala,Müsned
XIII.     Taberani,Mucemu Sağir
XIV.     Taberani Evsad
XV.     Taberani Kebir
XVI.     İbn Cevzi,Meşihat
XVII.     Zehebi,Mucemu şuyuhi’l Kebir
XVIII.     Tusi,el-Erbeun
XIX.     Acurri,el-Erbeun
XX.     Şeceri,el-Emali’l Hamisiyye
XXI.     Hatib , el-Kifaye fi ilmi’r Rivaye
XXII.     İbn Hacer,Taliku talik
XXIII.     Kasım b. Sellam,el-İman
XXIV.     Adeni,el-İman
XXV.     Acurri,el-Şeriat
XXVI.     İbn-i Batta, el-İbanetul Kubra
XXVII.     İbn Mendeh,el-İman
XXVIII.     İbn Mendeh,el-Tevhid
XXIX.     Alkai,Şerhu usuli itikadi ehli’s sünnet ve’l cemaat
XXX.     Beyhaki,Şuabu’l İman
XXXI.     Abdullah el-Ensari,Zemmül kelam ve ehluh
XXXII.     İbn Hazm,el-Muhalla
XXXIII.     İbn Abdil Ber,el-Temhid
XXXIV.     İraki,Darhu’t Tesrib
XXXV.     Cessas,Ahkamu’l Kur’an
XXXVI.     Beğavi,Mealimu’t Tenzil
XXXVII.     Kasım b. Sellam,ennasihu ve’l mensuh
XXXVIII.Nahhas, ennasihu ve’l mensuh
XXXIX.     Tahavi,Ahkamu’l Kur’an
XL.     Ebu Nuaym,Hilyetu’l Evliya
XLI.     Buhari,Tarihu’l Kebir
XLII.     Rafii,el-Tedvin fi ahbari Kazvin
XLIII.     İbn Neccar,Zeyl Tarihi Bağat
XLIV.     Zehebi,Siyeru Alami Nubela
XLV.     Mizzi,Tehzibu’l Kemal
XLVI.     Mervezi,Tazimu Kadri’s Salah
XLVII.     Beyhaki,Fezailu’l Evkat

Buhari rivayeti için cerh-tadil
I.     Ubeydullah b. Musa : Sika ravidir.Küfe’de vefat etmiştir.İbn Hibban,el-Sikat;İbn Hacer el-Askalani,el-Takrib
II.     Hanzala b. Ebi Süfyan : Sika ravidir. İbn Hibban,el-Sikat;İbn Hacer el-Askalani,el-Takrib
III.     İkrime b. Halid : Sikadır.Mekke’de vefat etmiştir. İbn Hibban,el-Sikat;İbn Hacer el-Askalani,el-Takrib
IV.     İbn Ömer : Sahabidir.İbn Hibban el-Sahabe’de ve İbn Hacer el-Askalani,el-Takrib adlı eserinde bu zattan bahsetmiştir.

İrap
بُنِي : Fetha üzerine mebni meçhul mazi fiil. الإسلام : Naibu faildir.Raf alameti zahir zammedir. على : Harfi cer. خمس : Mecrur isimdir.Cer alameti zahir kesradır. شهادة : Hams’ten bedeldir mecrurdur.Cer alameti zahir kesradır.Mahzuf ‘hiye’ zamirinin haberi olduğunu düşünerek raf etmek de caizdir fakat ilk iraplama şekli evladır. أن : Masdariyyedir. لا : Cinsini nef eden la’dır.İnne ameli eder. إلا : İstisna edatıdır…

2-İbn Manzur,Lisanu’l Arab,e-m-n maddesinde şöyle der :‘’el iman,ziddul kufr,el iman bi mana el-tasdik.’’ Der -Sadır,1990,Beyrut;Bedreddin Ayni,Umdetu’l Kari, c.1, s.172, Daru Kütübi’l ilmiyye,1.Baskı,2001,Beyrut ;Nevevi,el-Minhac şerhu sahihi Müslim,c.1,s.146,1.Baskı,1929,el Matbaatu’l Misriyye bi’l Ezher;İmam Maturidi,Kitabu’t Tevhid,s.471-475,Daru’l Fikr,Beyrut,2001; Nesefi,Temhid likavaidi’t Tevhid,s.379,377, 1.Baskı,1986,Kahire;Pezdevi,Usuli’d Din,s.148,Mektebetu’l Ezheriyye,2003,I.S.B.N :977-315-102-6,Kahire;İmamu’l Harameyn el Cüveyni,el-Akidetu’n Nizamiyye fi erkani’l İslamiyye,s.84,tahkik , Muhammed Zahid el-Kevseri,1992,Mektebetu’l Ezheriyye
3- Elbette bu tanım ittifaklı tanımdır.İhtilafa girdiğimizde ise tanım yapmak güçleşmektedir.Bk.el-Ravzu’l Ezher fi Fıkhi’l Ekber,s.252,Daru Beşairu’l İslam,1.Baskı,1998,Beyrut ;Yrd. Doç. Dr. Sabri DEMİRCİ,Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:11, Sayı:2, Ağustos 2013; Bedreddin Ayni,Umdetu’l Kari, c.1, s.174, Daru Kütübi’l ilmiyye,1.Baskı,2001,Beyrut
4-Bedreddin Ayni,Umdetu’l Kari, c.1, s.172, Daru Kütübi’l ilmiyye,1.Baskı,2001,Beyrut; İmam Eş’ari ‘’ el-Tasdiku bi’l Kalb’’ (Kalp ile tasdiktir.) der.Bk. Pezdevi,Usuli’d Din,s.148,Mektebetu’l Ezheriyye,2003,I.S.B.N :977-315-102-6,Kahire
5-Bedreddin Ayni,Umdetu’l Kari, c.1, s.172, Daru Kütübi’l ilmiyye,1.Baskı,2001,Beyrut; Pezdevi,Usuli’d Din,s.148,Mektebetu’l Ezheriyye,2003,I.S.B.N :977-315-102-6,Kahire
6-Bedreddin Ayni,Umdetu’l Kari, c.1, s.172, Daru Kütübi’l ilmiyye,1.Baskı,2001,Beyrut
7-Bedreddin Ayni,Umdetu’l Kari, c.1, s.174, Daru Kütübi’l ilmiyye,1.Baskı,2001,Beyrut ; ; İbn Hacer el-Askalani ,Fethul Bari, c.1,s.46-138,Darul Marife,Beyrut/ İmam Maturidi şöyle diyor :’’ (Kerramiyye’ye eleştiri olarak)İmanın kalpte olması daha gerçekçidir.Bu husus akli ve sem’i (nakli) delilleri le sabittir.Nakli delili :’’Bedevîler “İman ettik” dediler. De ki: “İman etmediniz. (Öyle ise, “iman ettik” demeyin.) “Fakat boyun eğdik” deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi…’’(Hucurat,14’ten)Bu ayet göstermektedir ki kalpte iman olmayınca dil ile ’iman ettik’ demek yeterli olmaz,iman olarak kabul edilmez.Diğer ayet ’’(O munafıklar)Kesinlikle sizden olduklarına dair Allah’a yemin ederler. Oysa onlar sizden değillerdir…’’ (Tevbe,56) Eğer iman ancak dil ile söylenen sözden ibaret olmuş olsaydı Allah teala onları ’sizden değiller’ diye nitelendirmezdi.Bk.İmam Maturidi,Kitabu’t Tevhid,s.471-475,Daru’l Fikr,Beyrut,2001; İmam Azam da ‘sadece ikrar ile iman olmaz’ demiştir çünkü bu durumda münafikların hepsinin mümin olması gerekirdi.Aynı şekilde sadece marifet de iman olmaz, eğer bunun zıttı olsaydı o zaman ehli kitap da mümin olurdu.Bk.el-Ravzu’l Ezher fi Fıkhi’l Ekber,s.249,Daru Beşairu’l İslam,1.Baskı,1998,Beyrut
8-Bedreddin Ayni,Umdetu’l Kari, c.1, s.174, Daru Kütübi’l ilmiyye,1.Baskı,2001,Beyrut ; ; İbn Hacer el-Askalani ,Fethul Bari, c.1,s.46-138,Darul Marife,Beyrut;Ebu Hanife’nin (İman,ikrar ve azalarla tasdiktir.)dediği fıkıhı ekber şerhinde yazılıdır.İlgili şerh bu görüşü ‘el-Vasiyye’ adlı kitaba dayandırmaktadır.Bu durumda Umdetu’l Kari ile Fıkhu’l Ekber Şerhi bir birini tutmamaktadır.Bk.el-Ravzu’l Ezher fi Fıkhi’l Ekber,s.249,Daru Beşairu’l İslam,1.Baskı,1998,Beyrut; Ebu Cafer Tahavi; iman birdir,der.Yani azalma ve eksilme olmaz.Bk.Abdurrahman bin nasir el berrak,Şerhu Akidetu’t Tahaviyye,s.234,2.Baskı,2008;İmam Rabbani de bu konu ile ilgili olarak ‘’Alimlerimiz farklı farklı görüşlere gitti.İmam Azam ‘iman artmaz ve eksilmez ‘ dedi.İmam Şafii ise ‘iman artar ve eksilir’ dedi.İman , kalbin tasdik edişi ve yakinî olduğundan azalması ve artması söz konusu olmaz.Azalıp artabilen inanışa zan derler.İbadetleri yapmakla iman cilalanır ,yasakları yapa yapa da iman bulanır.Bk.Mektubat,259.Mektub,1.Baskı,2008,İstanbul
9-Bedreddin Ayni,Umdetu’l Kari, c.1, s.175, Daru Kütübi’l ilmiyye,1.Baskı,2001,Beyrut; Pezdevi,Usuli’d Din,s.149,Mektebetu’l Ezheriyye,2003,I.S.B.N :977-315-102-6,Kahire;   ‘’ و السلف جعلوها شرطا في كله’’ (Selef alimleri ameli,imanın kemal şartı yapmıştır.) İbn Hacer el-Askalani ,Fethul Bari, c.1,s.46-138,Darul Marife,Beyrut; Ehli sünnetin çoğunluğuna göre iman, lisan ile ikrar kalp ile tasdiktir.İmam Şafii’ye göre dil ile ikrar, kalp ile tasdik ve rükünlerle ameldir.Kerramiyye’ye göre ise sadece ikrardır,tasdik gerekmez.İmam Maturidi’ye göre ise sadece tasdiktir.Kerramiyye delil olarak “Kimin hayatta söylediği en son sözü La ilahe illAllah olursa cennete gider.” (Ebu Davud, Cenaiz, 20) bu hadise dayanmıştır. İmam Şafii ise Bakara süresi 177. Ayeti kendi görüşüne delil göstermiştir.Ayrıca imam Şafii’yi destekleyen diğer delillere örnek olarak şu ayetleri sayabiliriz ;
I.     Fetih,4
II.     el-Kehf ,13
III.     Meryem,76
IV.     Muhammed,76
V.     el-Müddessir, 31
VI.     et-Tevbe, 124
VII.     Âl-i İmrân,173
VIII.     el-Ahzâb, 22
Bu ayetlerin tefsiri için bk.İmam Maturidi,Tevilatu ehli sünnet,Daru kutubi’l ilmiyye,Beyrut;Prof.Dr.Vehbe Zuhayli,Tefsiru’l Münir,Daru’l Fikr,Dımaşk;Alusi,Ruhu’l Meani,Daru ihyai turasi’l Arabiy,Beyrut;Suyuti,Durru’l Mensur,Kahire/ İmam Maturidi kendi görüşüne delil olarak Yusuf süresi 17. Ayeti göstermiştir.Amelin imandan cüz olmadığına dair bizim pek çok delilimiz vardır bunlar arsında şunları gösterebiliriz ;
I.     İbrahim süresi 31.ayette Allah Teala o kişileri daha namaz kılmadan mümin olarak isimlendirmiştir. “Ey iman edenler; sizin üzerinize oruç (tutmak) farz kılındı” (Bakara, 183). Bu ve benzeri ayetlerde, (Bakara, 153, 187; Ali İmrân 59; Enfâl, 27; Nûr, 21; Ahzâb, 70; Cum’a, 9) önce “iman edenler” diye hitap edilmiş, sonra amel istenmiştir.Yani amel yapmamış olmalarına rağmen onlara mümin demiştir.Maide süresi 6.ayette de aynı durum söz konusudur.
II.     “İman eden ve iyi amel işleyen kimseleri Cennetimize koruz.” (Nisa,57). Bu ve benzeri ayetlerde (Bakara,227; Yunus,9; Hûd, 23; Lokman, 8; Fussilet 8; Buruc, 11; Beyyine, 7; Ankebut 7, 9, 58; Fâtır 7; Şûrâ, 22) salih amel, imana atfediliyor . Arapça gramer kaidesince, ancak manası başka olan şeyler birbiri üzerine atfedilir. Yani matuf (bağlanan) ile matufun aleyh (kendisine bağlanan) farklı şeyler olmalıdır.(Ali ve Veli geldi,dediğimizde Ali ile Veli aynı şey değil,farklı kişilerdir.) O halde amel, imandan başka olup, ondan bir cüz değildir.
III.     3.”Kim mümin olarak, iyi ve güzel amel işlerse…” (Tâha,112). Bu ayette amelin makbul olması, imanlı olma şartına bağlanmıştır.Şart koşulan şey ile şartın kendisi aynı şey olması mümkün değildir,dolayısı ile amel imandan cüz değildir.
Muhakkikler demiştir ki iman kalp ile tasdiktir.İkrar ise dini hükümlerin o kişiye dünyada uygulanabilmesi için şarttır.Bk.Nesefi,Bahrul Kelam,151-152-153,Daru Ferfur,2.Baskı,2000 ;İmanın sadece tasdik olduğunu gösteren çeşitli deliller için bk. Nesefi,Temhid likavaidi’t Tevhid,s.379, 1.Baskı,1986,Kahire
10-Bedreddin Ayni,Umdetu’l Kari, c.1, s.174, Daru Kütübi’l ilmiyye,1.Baskı,2001,Beyrut;Tasdik ayni rükündür ve hangi durum olursa olsun ikrarın zıttına, rükünlükten düşmesi düşünülemez.İkrar liğayrihi rükündür veya şarttır. Bu yüzden ikrah ve özür durumlarında düşebilir.Bk.el-Ravzu’l Ezher fi Fıkhi’l Ekber,s.249,Daru Beşairu’l İslam,1.Baskı,1998,Beyrut
11-İbn Battal’ın kendi şerhinde belirttiğine göre ‘ ehli sünnetten bir guruba göre iman kavl ve ameldir ve artabilir ve eksilebilir.’’ İmam Malik’ten aktarılan bir görüşe göre ‘iman azalmaz çünkü azalırsa şüphe doğar ve islam dairesinden çıkılmış olunur.’ Abdurrezzak’ın rivayetine göre ‘ Süfyan-ı Sevri,Malik b. Enes,Ubeydullah b. Ömer , Evzai,İbn Atiyye imanı kavl ve amel olarak tanımlar ve azalıp çoğalacağını söylemişlerdir.’Bu görüş, İbn Mes’ud,Hasen el-Basri,Ata,Abdullah İbn Mübarek ve Mücahit’e aittir.Bk.Nevevi,el-Minhac şerhu sahihi Müslim,c.1,s.146,1.Baskı,1929,el Matbaatu’l Misriyye bi’l Ezher; İmam Azam’a göre iman artmaz ve eksilmez.İmam Şafii’ye göre ise artar ve eksilir.İmam Şafii’nin imanın artmasına yönelik delili Feth süresi 4 . ayet ve bir benzeri olan Enfal 2. Ayettir.İmam Şafii,hadisten delil olarak İshak b. Rahuye’nin Müsned’inde (3,671) geçen bir hadise ve Buhari,44;Müslim,193 hadislerine dayanmıştır. Bk.Nesefi,Bahrul Kelam,156-157,Daru Ferfur,2.Baskı,2000 ; İmam Azam,bir şeye olan inanç artmaz ve eksilmez fakat yakinilik açısından artma ve eksilme söz konusu olur.Bk.el-Ravzu’l Ezher fi Fıkhi’l Ekber,s.255,Daru Beşairu’l İslam,1.Baskı,1998,Beyrut; Nesefi,Temhids.384’te belirtildiğine göre iman artmaz ve eksilmez.
12- İman kelimesinin manasının tefsiri hususunda ihtilaf çıktığından azalıp artma konusu gündeme gelmiştir.Kim iman tasdik ve ikrar ve ameldir derse imanın ziyadeliğini ve noksanlığını kabul etmiş olur.İman tasdikten ibarettir diyen için ise durum bunun zıttınadır.Nesefi,Temhid likavaidi’t Tevhid,s.384,1.Baskı,1986,Kahire

]]>
/iman-nedir-iman-artmar-mi-eksilir-mi/feed/ 0
Akait Dersleri – 3 /akait-dersleri-3/ /akait-dersleri-3/#respond Sun, 01 Sep 2013 16:41:07 +0000 /?p=8639 21-30 arası beyitler işlenmiştir.

 

 

 

]]>
/akait-dersleri-3/feed/ 0
Kadir Gecesi Özel Yazı /kadir-gecesi-kadir-gecesi-hadisler/ /kadir-gecesi-kadir-gecesi-hadisler/#respond Tue, 06 Aug 2013 14:48:51 +0000 /?p=8605 Read More»]]>

Ramazan yazıları-15

Kadir Gecesi,diğer önemli gördüğümüz gecelere (Cuma,beraat…) kıyasen en önde gelenidir çünkü yüce Allah bu gecenin 1.000 aydan daha değerli olduğunu buyurmuştur(1).1000 ay , yaklaşık olarak 83 yıl yapmaktadır.Gece ile ilgili Kur’an’da süre olduğunu ifade ettikten sonra hemen belirtelim ki bu sebebe binaen tefsirlerde de bu gece uzunca işlenmiştir.(2) bu gece ile ilgili pek çok sahih hadis de mevcuttur.(3) Leyletu’l Kadr (kadir gecesi) : Taktir ve kaza gecesi manasına gelir.(4)

Hangi gecedir ?

Ulema bu konuda ihtilafa düşmüştür.Denildi ki Ramazan’ın ilk gecesidir,bir başka görüşe göre 17. gecedir,bir başka görüşe göre 18. gecedir,19. gecedir,21. gecedir,23.gecedir,25.gecedir,27.gecedir,29.gecedir,Ramazan’ın son gecesidir…Öte yandan Ramazan’ı bırakın, senin geneli içinde yer alır,denildi.Ramazan’ın tamamıdır,denildi.Ebu Hanife ‘ o gece Ramazan içindedir bazen öne alınır, bazen tehir edilir.’ dedi.İmam Azam’ın öğrencileri olan Ebu Yusuf ile imam Muhammed’e göre ise kadir gecesinin tekaddüm ve  tehiri söz konusu değildir ve o gece muayyen de değildir.Bir rivayete göre o iki imamın tahminine göre kadir gecesi ,Ramazan’ın son yarısıdır.İmam Şafii’ye göre kadir gecesi,Ramazan’ın son 10 günü içindedir ve kıyamet gününe dek değişmez.Ebu Bekr Razi kadir gecesi aylardan sadece bir aya mahsus değildir,demiştir.Kadıhan’da hanefilerin ifade ettiğine göre Ebu Hanife’den nakl edilen meşhur görüş kadir gecesinin sene içinde dönmesi/dolaşmasıdır.Bu bazen Ramazan’a denk gelir,bazen de başka bir aya gelir.Bu sahih görüştür çünkü İbn Abbas,İbn Mesut,İkrime ve diğer sahabiden nakl edilen görüş budur.Hz.Ebu Saidi’l Hudri 21. gece demiş,Hz.Bilal 24. gece demiş,Hz.Ali 19. gece demiş.(5)

Kadir gecesine dair farklı hadisler mevcuttur buna binaen sahabiler arasında da kadir gecesine yönelik farklı tahminler mevcuttur.Sahabinin çoğunluğunun görüşü kadir gecesinin Ramazan ayının 27. gecesi olmasıdır.(6) Bu geceyle ilgili yazı barındıran kitap listesi oldukça kabarıktır.(7)

Bu geceye has bir dua vardır.

اَللّهُمَّ اِنَّكَ عَفُوٌّ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنّى “Allahümme inneke afüvvün tühıbbü`l-afve fa`fü annî yani, “Ya Rabbî! Sen afvedicisin; afvı, bağışlamayı seversin, beni affet.” (8)

Kadir gecesinin diğer adları nelerdir ?

Kadir gecesi,diye bu süreye isim verilmiştir çünkü eceller ve rızıklar ve alemin tüm olguları bu gecede taktir edilir.Bu ismin verilmesine yönelik farklı görüşler de mevcuttur bunlardan birisi de müminler için rahmetin taktir edildiği gece olmasıdır.(9) Bu gece için ‘mübarek gece (10) ,şeref gecesi,fazilet gecesi (11) ,tedebbur gecesi,taktir gecesi(12),hüküm gecesi,kaza gecesi’ isimleri verilmiştir.(13)

 

”Ramazan,Kur’an’ın indirildiği aydır…”(14) 

Kur’an Ramazan ayında levh-i mahfuzdan dünya semasına toptan inmiştir.Yani Kadir gecesinde Kur’an’ın bizzat kendisi peygamberimize inmemiştir.(15) İbn Abbas ve diğerleri şöyle demiştir ” Allah Kur’an’ı tek bir seferde tamamını levhi mahfuzdan beytül izze’ye indirdi.Sonra olaylara göre parça parça resulune 23 yılda indirdi.” (16)

Kadir gecesinin bin aydan daha hayırlı olması ne demektir ?

Süfyan’ı Sevri şöyle demiştir :” Mücahit’ten bana şöyle bir rivayet ulaştı ‘Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır ; Onda yapılan amel,oruç,kıyam bin aydan daha hayırlıdır.”(17)

Kadir gecesi gelince akla tespih namazı gelmektedir.

Tespih namazı kılmayı kadir gecesine ait bir ibadet gibi görenler vardır.Oysa tespih namazının belli bir vakti yoktur,nafile namazların kılınabildiği her vakitte kılınabilir. (18)Hanefi olanlar ,tesbih namazını cemaatle değil,tek başına kılmaya özen gösterilmelidir.(19)

______________________

Dipnotlar

1-Kadir süresi

2-Tefsirlerden bakış;Bu süre Mekki mi Medeni midir ?Alusi ‘ Celaleddin Suyuti, İtkan’da bu konuyla ilgili iki görüş olduğunu belirtmiş ve çoğunluğa göre bu süre Mekke’de inmiştir.’ demiştir.Bk.Ruhul Meani, c.30,s.189,Daru İhyai turasi’l Arabiy;Celalettin Suyuti,  ‘Mekke’de indi.’ demiştir.Bk.Dürrül mensur,c.15,s.533,1.Baskı,2003,Kahire;Dahhak,Mukatil ve alimlerin çoğunluğuna göre Mekke’de inmiştir.Bk.Ayni,Umdetu’l Kari,c.11,s.183,Daru kutubil ilmiyye,2001,1.Baskı,Beyrut;Ebu Hayyan’ın ifadesine göre ‘Kadir süresi çoğunluğun görüşüne göre Medine’de inmiştir.’Bk.El-Bahru’l Muhit,c.8,s.492, Daru Kutubi’l ilmiyye,Beyrut,1.Baskı,1993;İsmail Hakkı Bursevi , Bu sürenin Mekki olduğunu belirtmiş ve bir görüşe göre de medenidir,demiştir.Bk.c.10,s.479,Matbaatu’l Osmaniyye;Prof.Dr.Muhammet Ali Sabuni,bu süre için mekki demiştir.Bk.Safvetu’t Tefasir,Daru’s Sabuni,c.3,Kadir süresi

3-Buhari’de konuyla ilgili olan bap 32 numaralı baptır.5 bap ve 10 hadis içerir. (2014-2024) Buhari hadislerinden bazıları şunlardır ;

مَنْ قَامَ لَيْلَةَ الْقَدْرِ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا  غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ  وَمَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا  غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ

“Her kim inanarak ve sevabını Allah’tan umarak kadir gecesinde kalkar ibadet ederse, geçmiş günahları onun lehine affedilir. Her kim de Ramazan orucunu inanarak ve mükâfatını ancak Allah’tan umarak tutarsa, onun geçmiş günahları mağfiret olunur.” Bk.Buhari,Kitabu fazli leyleti’l Kadr,1 (2014) ;İbn Receb,Letaifu’l Mearif,s.371,5.Baskı,1999,Daru İbn Kesir,Beyrut;Ayrıca bk.Nesai,Sünen- i Suğra;A.B.Hanbel,Müsned;İbn Hibban,Sahih;Nesai,Sünen-i Kübra;Beyhaki,Marifetu’s sünen ve’l Asar;İshak b.Rahuye,Müsned;Taberani,Müsed-i Şamiyyin;Mervezi,Kıyamu Ramazan;Beyhaki,Şuabu’l İman;İraki,Tarhu’t Tesrib;Beyhaki,Fezailu’l Evkat

Diğer bir hadis de şudur : أن رجالا من أصحاب النبي صلى الله عليه وسلم أروا ليلة القدر في المنام في السبع الأواخر . فقال النبي صلى الله عليه وسلم : أرى رؤياكم قد تواطأت في السبع الأواخر . فمن كان متحريها فليتحرها في السبع الأواخر

” Peygamberin sahabesinden bazı kimselere kadir gecesi, rüyada Ramazanın son yedi gecesi içinde gösterildi. Resulullah (s.a.v.) da sahabilerine: “Ben sizin rüyalarınızın Ramazanın son yedi gecesi içinde birbirine uygun düşmüş olduğunu görüyorum. Artık kim kadir gecesini aramaya çalışacaksa, onu Ramazanın son yedi gecesi içinde arasın.” Bk.Buhari,2015 numaralı hadis ; Muhammet Fuad Abdul Baki, El-lülüü Vel Mercan Fima ittifeka aleyhi’ş Şeyhan (Buhari Ve Müslim İttifak Ettiği Hadisler) (bu kitapta,kadir gecesiyle ilgili 4 hadis geçer.),Fazlu Leyleti’l Kadr,1 , genel 723, Daru ihyai kutubil Arabiyye;Ayni bu hadisle ilgili olarak ‘Tayin etmeksizin,bu hadis kadir gecesinin Ramazan ayının son 7 gecesi içerisinde olduğuna delildir.’ der. Ayni,Umdetu’l Kari,c.11,s.187,Daru kutubil ilmiyye,2001,1.Baskı,Beyrut

Bir diğer hadis de şudur :

إِنِّي أُرِيتُ لَيْلَةَ الْقَدْرِ  ثُمَّ أُنْسِيتُهَا أَوْ نُسِّيتُهَا، فَالْتَمِسُوهَا فِي الْعَشْرِ الْأَوَاخِرِ فِي الْوَتْرِ

“Bana (uykuda) Kadir gecesi (ne ait alametler) gösterildi. Sonra o bana unutturuldu -veya: Ben onu unuttum.- Sizler kadir gecesini Ramazan’ın son on günündeki tek sayılı gecelerde arayınız…” Bk.Buhari,2016 numaralı hadis; Muhammet Fuad Abdul Baki, El-lülüü Vel Mercan Fima ittifeka aleyhi’ş Şeyhan (Buhari Ve Müslim İttifak Ettiği Hadisler),Faslu Leyleti’l Kadr,1 , genel 724, Daru ihyai kutubil Arabiyye

Diğer bir hadis de şudur :تَحَرَّوْا لَيْلَةَ الْقَدْرِ فِي الْوِتْرِ مِنَ الْعَشْرِ الْأَوَاخِرِ مِنْ رَمَضَانَ  “Sizler Kadir gecesini Ramazanın son on günündeki tek gecelerde arayınız.” Bk.Buhari,2017 numaralı hadis.

Diğer bir hadis de şudur : فَابْتَغُوهَا فِي الْعَشْرِ الْأَوَاخِرِ  وَابْتَغُوهَا فِي كُلِّ وِتْرٍ  ”…Artık siz onu son on içinde arayınız. Ve yine siz onu bu on içindeki her tek gecede arayınız…” Bk.Buhari,2018

Diğer bir hadis de şudur :  تَحَرَّوْا لَيْلَةَ الْقَدْرِ فِي الْوِتْرِ مِنَ الْعَشْرِ الْأَوَاخِرِ مِنْ رَمَضَانَ “Sizler Kadir gecesini Ramazanın son on günündeki tek gecelerde arayınız.” Bk.Buhari,2020

Diğer bir hadis de şudur : الْتَمِسُوهَا فِي الْعَشْرِ الْأَوَاخِرِ مِنْ رَمَضَانَ  لَيْلَةَ الْقَدْرِ فِي تَاسِعَةٍ تَبْقَى  فِي سَابِعَةٍ تَبْقَى، فِي خَامِسَةٍ تَبْقَى  “Siz kadir gecesini Ramazan’ın son onu içinde arayınız. Kadir gecesi ya Ramazan’dan kalan dokuzuncu gecede veya kalan yedinci gecede veya kalan beşinci gecededir.” Bk.Buhari,2021 numaralı hadis.

Diğer bir hadis de şudur : هِيَ فِي الْعَشْرِ الْأَوَاخِرِ هِيَ فِي تِسْعٍ يَمْضِينَ أَوْ فِي سَبْعٍ يَبْقَيْنَ  “O kadir gecesi ya Ramazan’ın son on günü içinde geçecek dokuzdadır veya kalan yedi içindedir.” Bk.Buhari,2022 numaralı hadis.

Diğer bir hadis de şudur :  خرج النبي صلى الله عليه وسلم ليخبرنا بليلة القدر فتلاحى رجلان من المسلمين فقال خرجت لأخبركم بليلة القدر فتلاحى فلان وفلان فرفعت وعسى أن يكون خيرا لكم فالتمسوها في التاسعة والسابعة والخامسة

Peygamber (s.a.v) kadir gecesini bizlere haber vermek üzere (hücresinden/evinden) çıktı. Derken Müslümanlardan iki kişi kavga ettiler. Bunun akabinde peygamber: “Ben sizlere kadir gecesini haber vermek üzere çıkmıştım. Filan ile filanca kimseler, birbirleriyle kavga ettiler de (Kadir gecesinin tayinine ait olan bilgi kalbimden) kaldırıldı.Belki de sizler için bu daha hayırlıdır. Artık sizler kadir gecesini (yirmiden sonraki) dokuzuncu veya yedinci veya beşinci gecelerde arayınız.” Bk.Buhari,2023 numaralı hadis.

 

Müslim’de kadir gecesi 40.Bap olarak geçer.205-222( 1165-1170) arası numaralandırmalar bu gece içindir.Müslim’deki hadislerden bazıları şunlardır :

أَرَى رُؤْيَاكُمْ قَدْ تَوَاطَأَتْ فِي السَّبْعِ الْأَوَاخِرِ  فَمَنْ كَانَ مُتَحَرِّيَهَا  فَلْيَتَحَرَّهَا فِي السَّبْعِ الْأَوَاخِرِ  ”… Arlık kim Kadir Gecesini arayacaksa onu Ramazanın son yedisinde arasın.”Bk.Müslim,1165 /205

Diğer bir Müslim rivayeti şudur :تَحَرَّوْا لَيْلَةَ الْقَدْرِ فِي السَّبْعِ الْأَوَاخِرِ ” Kadir Gecesini, Ramazanın son yedisinde arayın.”Bk. Müslim, … /206

Diğer bir Müslim rivayeti şudur :  أَرَى رُؤْيَاكُمْ فِي الْعَشْرِ الْأَوَاخِرِ  فَاطْلُبُوهَا فِي الْوِتْرِ مِنْهَا  Babası (Abdullah b. Ömer) şöyle demiş; Bir adam Kadir Gecesinin yirmiyedinci gece olduğunu  (rüyasında)  gördü. Bunun üzerine Peygamber   (Saliallahü Aleyhi ve Sellem) : ”(Kadir Gecesi hakkındaki) rüyalarımızın son on gün içinde olduğunu görüyorum. Binâenaleyh siz onu bu on günün tek gecelerinde arayın. ”Bk. Müslim, … /207

Diğer bir Müslim rivayeti şudur :الْتَمِسُوهَا فِي الْعَشْرِ الْأَوَاخِرِ يَعْنِي لَيْلَةَ الْقَدْرِ فَإِنْ ضَعُفَ أَحَدُكُمْ أَوْ عَجَزَ  فَلَا يُغْلَبَنَّ عَلَى السَّبْعِ الْبَوَاقِي ”Siz, onu (yani kadir gecesini) Ramazan’ın son on gecesinde arayın. Şayet biriniz zayıf düşer veya  aciz kalırsa sakın kalan yedi geceden mahrum kalmasın. ”Bk. Müslim, … /209

4-Nesefi,c.4,1339; Bedreddin Ayni,Umdetu’l Kari,c.11,s.183,Daru kutubil ilmiyye,2001,1.Baskı,Beyrut

5-Ayni,Umdetu’l Kari,c.11,s.187,Daru kutubil ilmiyye,2001,1.Baskı,Beyrut;Elbani’nin belirttiğine göre imam Şafii şöyle demiştir :” Bana göre rivayetlerin en güçlüsü 21. gecenin kadir gecesi olmasıdır.” Bk.Sahih-i Sünen-i Tirmizi,c.1,s.414,1.Baskı,2000,Mektebetu’l Mearif,Riyad

6-Kirmani,Kevâkibu’d Derari fi Şerhi Sahihi’l-Buhari,c.9,s.161,Daru ihyai turasi’l Arabiy,1.Baskı,1981,Beyrut

7-İbn Receb,Letaifu’l Mearif,s.371,5.Baskı,1999,Daru İbn Kesir,Beyrut;

Buhari şarihlerinin gece hakkındaki yazıları :

I.         Bedreddin Ayni,Fazlu leyleti’l Kadr (Kadir gecesinin fazilet babı) hakkında 17 sayfa yazmıştır.Bk.Ayni,Umdetu’l Kari,c.11,s.183-199,Daru kutubil ilmiyye,2001,1.Baskı,Beyrut.

II.        İbn Hacer el-Askalani,Fethu’l Bari’de ilgili baptan 15 sayfa bahsetmiştir.Bk.C.4,s.255-269 .

III.       Kirmani de kendisine ait Buhari şerhinde bu geceye 7 sayfa ayırmıştır.Bk. El-Kevâkibu’d Derari fi Şerhi Sahihi’l-Buhari,c.9,s.156-162,Daru ihyai turasi’l Arabiy,1.Baskı,1981,Beyrut

IV.       Bir başka buhari şerhi olan el-Tevzih li şerhi camii’s sahih’te ise konuyla ilgili baba 37 sayfa ayrılmıştır.Bk.Siraceddin Ebi Hafs ömer b.Ali b.Ahmet el-Ensari el-Şafii,Darul felah,c.13,s.571-608,1.Baskı,2008,Vakıflar Bakanlığı-Katar

 

Müslim şarihlerinin gece hakkındaki yazıları :

I.         Kadı İyaz 9 sayfa bahsetmiştir.Bk.İkmalu’l Mu’lim bi fevaidi Müslim,C.4,s.141-149,1.Baskı,1998,Darul Feva

II.        Muhammed Emin b.Abdullah U.El-Alevi el-Heravi eş-Şafii 27 sayfa bahsetmiştir.Bk.Kevkebe’l Vehhac  ve’r-Ravza’l Behhac,C.13,s.195-222,Daru’l Minhac,1.Baskı,2009,Beyrut

III.       İmam Nevevi 9 sayfa bahsetmiştir.Bk.El Minhac,C.8,s.57-65,el-Matbaatu’l Misriyye bi’l Ezher,1.Baskı,1929

IV.       Suyuti 7 sayfa bahsetmiştir.Bk.el-Dibac,c.3,s.253-259,Daru İbn Affan,1.Baskı,1996

İmam Tirmizi 6 sayfa bahsetmiştir.Bk.El-Camiu’l Kebir,c.2,147-152,Darul Ğarbi’l islami,1.Baskı,1996.

8-Tirmizi,3513;Nesai’nin Kübra’sı,11688;İbn Mace’nin Sünen’i,3850;Elbani bu hadisin sahih olduğunu kaydetmiştir.Bk.Sahih-i Tirmizi,3,170

9-Ebu Hayyan,El-Bahru’l Muhit,c.8,s.492, Daru Kutubi’l ilmiyye,Beyrut,1.Baskı,1993; Ruhul Meani, c.30,s.192,Daru İhyai turasi’l Arabiy; El-Bahru’l Muhit,c.8,s.492, Daru Kutubi’l ilmiyye,Beyrut,1.Baskı,1993; İbn Hacer el-Askalani,Fethu’l Bari,C.4,s.255

10- İbn Kesir,Tefsir-i Kur’an’il Azim,c.8,s.441,Daru Tayyibe,2.Baskı,1999,Riyad; İmam Maturidi,Tevilatu Ehli’s Sünnet,c.10,s.585,Daru kutubi’l İlmiyye,1.Baskı,2005,Beyrut

11-Ebu Hayyan’ın belirttiğine göre ‘Onu biz indirdik’ ifadesi zaten kadir gecesinin şan ve faziletinin beyanını izhar içindir.El-Bahru’l Muhit,c.8,s.492, Daru Kutubi’l ilmiyye,Beyrut,1.Baskı,1993;El-Bahru’l Muhit,c.8,s.492, Daru Kutubi’l ilmiyye,Beyrut,1.Baskı,1993; İbn Hacer el-Askalani,Fethu’l Bari,C.4,s.255

12-İbn Arabi,Ahkamu’l Kur’an,c.4,s.427, Kadir süresi, Daru Kutubi’l ilmiyye,Beyrut

13-İmam Maturidi,Tevilatu Ehli’s Sünnet,c.10,s.585,Daru kutubi’l İlmiyye,1.Baskı,2005,Beyrut ; İmam Maturidi’nin bu tefsiri Arapça hocam tarafından tercüme edilmektedir.

14-Bakara,185

15-İbn Arabi,Ahkamu’l Kur’an,c.4,s.426, Kadir süresi,Daru Kutubi’l ilmiyye,Beyrut; Ruhul Meani, c.30,s.189,Daru İhyai turasi’l Arabiy;İmam Maturidi,Tevilatu Ehli’s Sünnet,c.10,s.583,Daru kutubi’l İlmiyye,1.Baskı,2005,Beyrut; Nesefi,c.4,s.1339;Suyuti,Dürrül mensur,c.15,s.533,1.Baskı,2003,Kahire; Ayni,Umdetu’l Kari,c.11,s.183,Daru kutubil ilmiyye,2001,1.Baskı,Beyrut

16-İbn Kesir,Tefsir-i Kur’an’il Azim,c.8,s.441,Daru Tayyibe,2.Baskı,1999,Riyad

17-İbn Cerir rivayet etmiştir.Bk. İbn Kesir,Tefsir-i Kur’an’il Azim,c.8,s.443,Daru Tayyibe,2.Baskı,1999,Riyad;İbn Hamid’ten rivayet edildiğine göre Hz.Enes şöyle demiştir:”Kadir gecesindeki amel;sadaka,namaz,zekat bin aydan daha hayırlıdır.” Dürrül mensur,c.15,s.533,1.Baskı,2003,Kahire; Mücahit’ten nakl edildiğine göre ; Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır buyruğu, ‘kendisinde kadir gecesi olmayan bin aydan daha hayırlıdır’ demektir.Bk.İbn Kesir,Tefsir-i Kur’an’il Azim,c.8,s.443,Daru Tayyibe,2.Baskı,1999,Riyad;Ferra,Meani’l Kur’an,c.3,s.280,Alemu’l Kütüb,Beyrut,3.Baskı,1983;İbn Kuteybe,Tefsir-i Ğaribi’l Kur’an, s.534,Daru kutubil ilmiyye,Beyrut;Zeccac,Meani’l Kur’an ve İ’rabuh,347,Alemu’l Kutub,1.Baskı,1988,Beyrut; İmam Maturidi,Tevilatu Ehli’s Sünnet,c.10,s.585,Daru kutubi’l İlmiyye,1.Baskı,2005,Beyrut;Cessas,Ahkamu’l Kur’an,473,Daru kitabi’l Arabiy,Beyrut; Abdurrezzak,İbn Hamid,İbn Cerir,Muhammed b.Nasr ve İbn Münzir de Katade’den bu anlayışı nakl etmiştir.Bk.Suyuti, Dürrül mensur,c.15,s.534,1.Baskı,2003,Kahire

18-Prof.Dr.Vehbe ez-Zuhavlî, el-Fıkhu’l-İslâmî ve Edilletühü,Darul Fikr, 1985, 2, 49
19-Nafile namazların cemaat halinde kılınıp kılınamayacağı ihtilaflı bir konudur.Hanefi fıkıh kaynakları ‘teravih,kusuf (güneş tutulma) namazı ve istiska (yağmur dua) namazı hariç’ hiçbir namazı cemaatle kılmaya sıcak bakmaz,mekruh görür.( Hanefilerin görüşleri için bk.İmam Muhammed -İmam Azamın öğrencisi- elAsl c,1s.395,Alemul kutub,1990,1.Baskı,Beyrut;Mevsili,el-İhtiyar,c.1,71-72;Serahsi,Mebsut,c.2,s.125,Gümüşev yayıncılık,İstanbul,2008; Alimlerin çoğunluğuna göre nafile namazlar cemaatle kılınabilir;İbn Kudame,Muğni c,1,s.442 ;Azim abadi,Avnul Mabud,2,224;İmam Malik cemaatle nafile namaz kılmakta sakınca görmemiştir,Müdevvenetül Kübra,1,97;Nevevi,el-Mecmu,4,55)

]]>
/kadir-gecesi-kadir-gecesi-hadisler/feed/ 0
Bidat Nedir ? Bidat Kaça Ayrılır ? /bidat-nedir-bidat-kaca-ayrilir/ /bidat-nedir-bidat-kaca-ayrilir/#respond Thu, 20 Jun 2013 21:50:27 +0000 /?p=8491 Read More»]]> Bidat hakkında ne biliyoruz ? Kaynaklarıyla bidat dosyası sizlerle.

İçerik : 1- Bidatın luğat ve terim manası 2-Mezheplere göre bidat taksimi 3-Hasen bidatın varlığı 4- Hasen bidatın münakaşası 5- Hasen bidatın delilleri 6- Zayıf hadisle amel etmenin hükmü 7-Abdest dualarının bidat olup olmadığı 8-Önemli geceleri taatle geçirmenin bidat olup olmadığı

Luğatta : Sünnetin zıttıdır.Sünnet ise yol demektir.(1) Bidat,Benzeri olmayan bir şey meydana getirmek/bir şey ihdas etmektir.Kelimenin kökü hakkında en ünlü dilcilerden Halil b.Ahmet şöyle der ’’ Bidat kelimesi, B-D-A / ب-د-ع   kökünden gelir.Bed’ ise Kendisinden önce var olmayan,zikredilmemiş,bilinmeyen bir şey meydana getirmektir.’’(2) Bidat kelimesi luğatta bazen övülen bazen de zem edilen mana için kullanılabilir.(3)

İstilahta : Allame Suyuti Bidatı şöyle tanımlar :’’ Muhalefet sebebi ile şeriatle çekişen (şeriatle zıt düşen),fiilden ibarettir.Bu fiil, (delille var olan) aslı noksanlaştırmak veya ona ilave etmekle olabilir.’’ (4)


Şatibi ise bidatı şöyle tanımlar :’’ Hakikatte şer’i olmadığı halde şer’i görünen ve şeriatte aslı olmayan bir yoldur…’’(5)

Mezheplere göre bidat taksimi :

Şafii mezhebi :
I.     İmam Şafii’nin tarifi şöyledir :’’Sonradan ortaya çıkan şeyler ikiye ayrılır ; 1- Kitap,sünnet,eser ve icma’ın zıttına olmayanlar bidatı hasendir. 2-Bu sayılanlara zıt olansa, zem edilmiş bidattır. (6)
II.     Suyuti’nin taksimi :’’ Sonradan meydana gelen şeyler güzel ve çirkin bidat olarak ikiye ayrılır.Güzel bidat olan eylemlerin cevazı üzerine ittifak vardır.’’ (7)
III.     İbn Hacer şöyle tarif eder :’’Peygamber devrinde olmayıp sonradan ortaya çıkan her şey bidattır.Ondan hasen olanı da bunun zıttına olanı (zem edilmiş bidat) da vardır.’’ (8)
IV.     İmam Ğazzali’nin tarifi şöyledir :’’Tüm bidatlar yasaklanmamıştır.Sabit olan sünnete zıt düşenler yasaktır.’’ (9)

Hanefi mezhebi :
I.     İbn Abidin:’’Bidat (yapmak) bazen vacip olur ; sapık fırkalara reddiye için delil hazırlamak,Kur’an ve sünneti doğru anlamak için Nahiv (Arap grameri) öğrenmek gibi.Bidat yapmak bazen mendub olur;Medrese yapmak gibi.Bazen bidat yapmak mekruh olur ; mescitleri süslemek gibi… (10)
II.     Bedreddin Ayni, Buhari şerhinde şöyle der :’’ Peygamberimiz zamanında var olmayan şeye bidat denilir.Sonra bidat ikiye ayrılır; 1-Hasen, 2-Seyyie.’’(11)

Maliki mezhebi :
İmam Muhammed Zürkani:’’Bidata dair 5 hüküm vardır ; 1-Vacip 2-Mendup 3-Mübah 4-Mekruh 5-Haram.’’der.İmam Malik’in görüşü de meşhurdur.(12)

Hanbeli mezhebi:
Şemsettin Muhammet b.Ebi’l Feth :’’Bidat ikiye ayrılır;1-Bidatı dalalet 2 – Hüda bidatı.Bidat hüküm itibari ile beşe ayrılır. ’’(13)

Hasen (güzel-iyi) bidat var mıdır ?
Aslında bu sorunun cevabı olarak İmam Şafii’nin yukarıda geçen sözleri yeterlidir.Biz yine de farklı alimlerin sözlerine yer vermek istiyoruz.

I.     İmam Rabbani :

’’Bazı insanlar bidatı ikiye ayırmıştır: 1-Hasene (güzel) 2-Seyyie (çirkin/kötü). Resulullah (S.A.v) ve dört halifesinin zamanlarında bulunmayıp da, dinde sonradan meydana çıkan ve bir sünnetin unutulmasına sebep olmayan güzel şeylere, bidatı hasene demişlerdir. Sünneti ortadan kaldıran bidate de, seyyie demişlerdir. Bu fakir, bu bidatlerin hiçbirinde güzellik ve parlaklık görmüyor.Sadece karanlık görüyorum.’’ (14) İmam Rabbani, konu ile ilgili son sözlerini ’’Kıyas ve ictihat bitdat değildir.’’ diyerek tamamlar. Buna göre bir eylemin ayet ve hadislerde açıkça delilinin olması şart değildir.Gizli olarak da delil mevcut olabilir.Nitekim müctehidin kıyası ve ictihadı , naslarda gizli olan manayı ortaya koymaktır.(15)

II.     Allame Suyuti her bidatın haram olmadığını şu sözleri ile ifade etmiştir.’’Bidatları sadece haram ve mekruh hükmüyle sınırlandıramayız.Bir bidat bazen mübah,mendup ve vacip olabilir…’’(16)
III.     İmam Muhammed Zürkani:’’Bidata dair 5 hüküm vardır ; 1-Vacip 2-Mendup 3-Mübah 4-Mekruh 5-Haram.’’ (17)
IV.     Şemsettin Muhammet b.Ebi’l Feth :’’Bidat ikiye ayrılır;1-Bidatı dalalet 2 – Hüda bidatı.Bidat hüküm itibari ile beşe ayrılır. ’’(18)
V.     İbn Abidin:’’Bidat (yapmak) bazen vacip olur ; sapık fırkalara reddiye için delil hazırlamak,Kur’an ve sünneti doğru anlamak için Nahiv (Arap grameri) öğrenmek gibi.Bidat yapmak bazen mendub olur;Medrese yapmak gibi.Bazen bidat yapmak mekruh olur ; mescitleri süslemek gibi… (19)
VI.     İbn Asakir :’’Tüm bidatler sapıklıkla sıfatlanamaz çünkü bıdatın çirkini olduğu gibi haseni de vardır. (20)
VII.     İbn Esir de bidatı ikiye ayırmıştır : ’’Bidat ikidir;1-Hidayet (hasen) bidat 2-Dalalet (seyyie) bidatı.Kitap ve sünnetin zıttına olanlar reddedilir.Umumi bir mendubun altına dahil edebileceğimiz bidatlar ise teşvik edilir,övülür,hoş görülür.’’ (21)

Bidatı sadece luğavi kısım olarak ikiye ayıranlar da vardır.Luğavi olarak bidat için ,hasen ve seyyie kısımlarından bahsedilebilir.Oysa şer’i olarak böyle bir şeyden bahsedilmez.(22)

Bidatı men eden genel ayet ve hususi hadis mevcuttur.’’Artık onun emrine muhalefet edenler, başlarına bir belanın gelmesinden veya elem dolu bir azaba uğramaktan sakınsınlar.’’ (23) Hafız İbn Kesir bu ayeti tefsir ederken ’’Yani Allah resulunun emrine muhalefet edenler…Resulun sözlerine uyan alimlerin sözleri ve amelleri kabul edilir,ona muhalif olan söz ve ameller kabul edilmez.Yani Resulun şeriatine aykırı olandan kork,sakın,bu aykırılık ister zahiri ister batini olsun durum budur. اَنْ تُصٖيبَهُمْ فِتْنَةٌ (Başlarına bir bela gelmesi) yani bidat veya nifak veya küfürleri nedeni ile kalplerine bela…’’(24) Burada dikkat edilmesi gereken yer , ünlü müfessirin bu ayeti tefsir ederken bidat kelimesi kullanmış olmasıdır.

’’… Kim, Allah’tan bir yol (şer’i delil) gösterme olmaksızın kendi nefsinin arzusuna uyandan daha sapıktır?…’’ (25) ’’… Nefis arzusuna uyma (delile uy), yoksa seni Allah’ın yolundan saptırır…’’(26)


’’Her kim din işlerimizde bir şey ihdas ederse/yeni bir şey getirirse o merduttur/reddedilmiştir. ’’ (27)

فَإِنَّ كُلَّ مُحْدَثَةٍ بِدْعَةٌ وَإِنَّ كُلَّ بِدْعَةٍ ضَلَالَةٌ ’’…Hiç şüphesiz ki uydurulan her şey/asılsız olan her şey ,bidattır.Yine hiç şüphesiz ki her bidat sapıklıktır.’’ (28)Hafız İbn Receb bu hadisin şerh ederken ’’Bu hadis dinin asıllarından bir büyük asıldır,hiç bir şey bu asıldan hariç tutulamaz.’’ der. (29)

كُلُّ مُحْدَثَةٍ بِدْعَةٌ وَكُلُّ بِدْعَةٍ ضَلَالَةٌ وَكُلُّ ضَلَالَةٍ فِي النَّارِ ’’…Her uyduruk (şey) bidattır ve her bidat sapıklıktır.Her sapıklık (yapan) da ateştedir…’’(30)Beyhaki , İbn Abbas’tan şu sözü rivayet etmiştir :’’ Allah’ın en öfkelendiği şey,bidattır…’’ (31)

[H-a-s-e-n bidat münakaşası

Bidatı hasenin var olduğunu ileri süren alimler genelde 4 delile dayanır :1-Güzel bir yol açmaya dair hadis 2-Hz.Ömer’in Ne güzel bidat sözü 3-Hadid,27 numaralı ayet 4- Mezhepler arası icma’ 5-Her bidatı yasaklayıcı hadisin, kötü olan her bidat manasına geleceğine olan kanı.

Bidatın yasak olduğuna işaret eden ayet ve bidatın yasaklığını ifade eden açık hadislere yer verdik.Hatta bu hadisler,’’tüm bidatlar/kullü bid’at’’ şeklinde tercüme edilmiştir.Tüm bidatler yasaksa başta İmam Şafii olmak üzere pek çok alim nasıl olur da hasen bidatten bahseder ?Bunun delili nedir ?Öncelikle hasen bidata delil olan hadise yer verecek,ardından sahabenin bidata bakışına yer verilip münakaşaya değinilecektir.

مَنْ سَنَّ فِي الإِسْلامِ سُنَّةً حَسَنَةً عُمِلَ بَعْدَهُ بِهَا كَانَ لَهُ أَجْرُهَا وَأَجْرُ مَنْ عَمِلَ بِهَا إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لا يَنْقُصُ ذَلِكَ مِنْ أُجُورِهِمْ وَمَنْ سَنَّ فِي الإِسْلامِ سُنَّةً سَيِّئَةً عُمِلَ بِهَا بَعْدَهُ كَانَ عَلَيْهِ وِزْرُهَا وَوِزْرُ مَنْ عَمِلَ بِهَا إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لا يَنْقُصُ ذَلِكَ مِنْ أَوْزَارِهِمْ

“Kim İslam’da iyi güzel bir yol ortaya koyarsa orya koyduğu o yolun ecri ve kendisinden sonra, onunla (o yolla) amel edenlerin ecirleri, sevaplarından hiçbir şey eksilmeden kıyamet günü ona verilir. Kim de İslam’da (Müslümanlar içinde) kötü bir çığır açarsa, açtığı yolun günahı ve kendisinden sonra onunla amel edenlerin günahları, günahlarından bir şey eksilmeden ona aittir.” (32)

Şarani bu manadaki hadisler için ’’ Güzel ve yeni olan şeyler ortaya koymak için bu hadis bize izin verdi.’’ der. (33) Şatibi ise buna karşı çıkar.Bu hadis ile delil getirip güzel/iyi olması şartı ile kendinden bir şeyler tasarlayarak ortaya koymanın caiz olduğunu iddia edenlerin varlığından bahseder.Sonra da Şatibi bu anlayışa ’’Bu hadislerden maksat kendinden bir şeyler ortaya koymak değildir.O hadisle murad edilen nebevi sünnetle sabit olan ameldir.’’ sözleriyle cevap verir.(34) Aslında bidat sahiplerinin hiç biri ’’Benim meydana getirdiğim bidat çirkindir.’’ demez.Her biri kendi bidatı için İslam’da güzel bir yol olduğunu iddia eder.

İbn Mes’ud (r.a),konu Allah’ı zikretmek bile olsa bidatı yasaklardı.Daha önce varlığı bilinmeyen bir şekilde Allah’ı tesbih eden bir grubu görünce onlara ’’Bu bidattır,zülümdür.’’ dediği malumdur.(35)

Muhammed b. Vaddah’ın rivayet ettiğine göre ’’ İnsanlar arafe günü Mescid-i Nebevi’de ikindiden sonra dua etme amaçlı toplanmıştı.Sonra Nafi’ çıkıp, ey insanlar!Siz burada bidat işliyorsunuz.Bu sünnet değildir.’’ demiştir. (36)
Konevi’nin nakl ettiğine göre Taftazani şöyle demiştir :’’ Zem edilen bidat,sahabe,tabiin döneminde olmayıp sonradan ortaya çıkan ve şer’i bir delile dayanmayan şeylerdir.’’ (37) Said B.Nasır el-Ğamidi İmam Ebu Hanife’nin “Resulullah’tan gelen hadisler (merfu hadisler) başımız gözümüz üzerinde yeri vardır (mecburen uyarız.).Sahabe hadislerinde (mevkuf) ise biz (fakihler) birini seçmekte özgürüz(sahabe arasında ihtilaflı konular var.).Tabiine ait hadislere (maktu’) gelince biz de adam onlar da adam.” (38) sözünü hatırlatır ve tabiinin bidatın kapsamı dışına çıkartılmasına itiraz eder.(39)Çünkü ona göre peygamberimiz ve sahabenin uygulaması dışında,kim yeni bir şey getirirse bidat sayılır,kişilerin tabiinden olması bu anlayışı değiştirmez.

الاقْتِصَادُ فِي السُّنَّةِ خَيْرٌ مِنَ الاجْتِهَادِ فِي الْبِدْعَةِ Abdullah ibni Mes’ud:’’Sünnetle yetinmek,bidat kapsamındaki i ictihattan daha hayırlıdır.’’demiştir.(40) Abdullah b.Ömer (Allah ondan razı olsun):’’Her bidat sapıklıktır.İnsanların gözünde güzel olsa da durum budur.’’demiştir.(41)

لا يَصِحُّ الْقَوْلُ إِلا بِعَمَلٍ وَلا يَصِحُّ قَوْلٌ وَعَمَلٌ إِلا بِنِيَّةٍ وَلا يَصِحُّ قَوْلٌ وَعَمَلٌ وَنِيَّةٌ إِلا بِالسُّنَّةِ
Ebu Hayyan , Hz.Hasan’dan şöyle işittiğini rivayet etmiştir :’’Amelsiz söz sahih değildir.Amel ve söz niyetsiz geçerli değildir.Niyet,amel ve söz sünnete dayanmaksızın geçerli değildir.’’(42)

Hasen bidatın delilleri nelerdir ?
Allame Suyuti’nin her bidatı haram olarak görmediğini belirtmiştik (43).Dahası Muhaddis Suyuti,hasen bidatın varlığına dair alimler arası icma olduğunu (44) ifade eder. Bilindiği üzere peygamberimizin ümmeti dalalet/sapıklık üzerine icma’ etmez.(45) Peygamberimizin ümmeti sapıklık üzerine icma etmeyeceğine göre ve alimler arası bidatı hasenin varlığına dair icma’ var olduğuna göre; Bidatı hasen diye bir şeyin varlığı kesindir.Aksine görüşler olsa da icma’ dan sonra o görüşler ihdas edildiğinden şaz/kural dışı/kabule şayan olmayan olarak kalır.
Öte yandan bilindiği üzere vahiy peygamberimiz ile son bulmuş ve ayetle sabit olduğu üzere din kemale ermiştir.Bu ayeti göz önüne alırsak Hz.Osman’ın Cuma namazı için ikinci ezanı okutması bidat sayılır ve bunun adı bidatı hasendir.Öte yandan bir şeyin bidat sayılabilmesi için sahabe devrinden sonra peyda olması gerektiğini ileri sürenler için bu delil bağlayıcı değildir.Dalalet olan bidatlara örnek olarak kaderin inkarı,cehmiyye ve mürcie ve benzerlerinin bidatları verilebilir. (46)

Konunun iki ucuna delil olarak kullanılan hadislere değinmek de gerekir.Çünkü bu iki hadis zahiren çelişkili görünmektedir(muhtelifu’l hadis) ; 1- ’’Tüm bidatlar sapıklıktır.’’(47) 2- ’’Her kim İslam’da güzel bir yol açarsa…’’(48)

İki numaralı hadis için şunları söyleyebiliriz ; Güzel yol,yeni yoldan bir cüzdür;Her ’’yeni yol’’ güzel yoldan cüz değilken;her güzel yol ’’yeni yoldan’’ bir cüzdür.Ortaya yol koyabilmek için , bir çığır açabilmek için bunun yeni olması gerekir.Dolayısı ile her yeni şey bidattır.Her yeni şey bidat olunca ve ’’güzel olan yeni şeylerin resul tarafından övgüye mazhar olduğunu sahih hadisle’’ bilince , hasen bidatın varlığı kendisini izhar eder.Bundan sünnet kast edilmiş olsa ’’güzel bir yol ’’denilmesi gereksiz olurdu çünkü sünnetlerin hepsi güzeldir.Dolayısı ile sünnet dışı bir şey kast edilmiştir.Peki neden sahabiler, bidatler güzel olsa bile karşı çıkmıştır ?,diye sorulsa… Her sahabinin bu hadisten haberdar olduğunu iddia edebilecek tek kişi yoktur,diye cevap verilebilir.Öte yandan sahabilerin tamamının yeni yola/bidata karşı çıktığını da kimse söyleyemez.Aşağıda değinileceği üzere hulefai raşidinden ’’güzel bidat’’ tabirini kullanan vardır.Öte yandan mezhep imamları , sahabeden gelen nakiller arasında tercih yaparak hüküm bina ederler.Filanca sahibi ile filanca mezhep arasında zıtlık gözükebilir.Bu durum,o mezhebin hata içinde olduğuna delil olamaz çünkü mezhepler o sahibinin görüşünü almamış olsa da başka bir sahabinin görüşünü almış olabilirler.Bu yüzden bir alimin görüşü ile bir sahabinin sözü uyuşmadığında o mezhebi yanlış yolda olarak nitelemek büyük hatadır.

Muarız hadislere dönmek gerekirse ; Yeni bir yol ortaya koymaya diğer hadis karşı çıkmıştır,denilebilir.Bunun izahı olarak şöyle denilebilir ; o hadis âmm/genel/külli bir mana ifade eder.İki numaralı hadis,bir numaralı hadisi tahsis etmiştir.Nitekim hadislerin tahsis özelliği olduğu ilim ehlince malumdur. (49)İki hadis de sahih olunca tahsise gidilmesi en doğru yoldur.Bunu bilen 4 mezhep alimlerinin ekseriyeti bu yolu seçmiştir.Bu durumda her bidatın sapıklık olduğunu belirten hadisin tahsisten sonraki manası ’’ Çirkin olan her bidat sapıklıktır..’’ veya ’’ Güzel bidatler istisna , tüm bidatler sapıklıktır.’’ şeklinde olur.Bidatı hasenin varlığına dair getirilen ikinci delil ise Hz.Ömer’in ’’Ne güzel bidat’’ sözüdür.


“Urve b. Zübeyr, Abdurrahman b. Abdilkari’den naklen şöyle anlattı: Bir ramazan gecesi Ömer b. el-Hattab (r.a) ile mescide gittik. Baktık ki, insanlar dağınık gruplar halinde; kimi tek başına kimi de cemaatle namaz kılıyordu.Bunun üzerine Ömer, “Bana öyle geliyor ki, bunları bir imam arkasında toplasaydım daha güzel(iyi örnek) olacaktı” dedi. Sonra kararlılık göstererek Übeyy b. Ka’b’ın arkasında onları topladı.
Başka bir gece yine Ömer’le birlikte çıktık. İnsanlar, imamlarıyla birlikte namaz kılıyorlardı. (Bu hali gören) Ömer şöyle dedi: “Bu güzel bir bidat oldu”(Ni’me’l-bid’atü hâzihi). Ne var ki, namazlarını gecenin sonuna tehir ederek şimdi uyuyanların seher vakti, şu anda kıyamda olanların / namaz kılanların vaktinden daha faziletlidir.” (50)
Zürkani ’’ Hz.Ömer’in ’ Ne güzel bidat.’cümlesi, ’’Her bidat sapıklıktır.’’ hadisinin her bidatı kapsamadığına işarettir.’’ der.Böylece Zürkani, bir hadisin diğer hadisi tahsis ettiğini ifade etmiş olur.(51) Elbette Zürkani’nin bu anlayışına da itiraz gelmiştir; Aslında Hz.Ömer’in eylemi ve sözü bidat değildir.Aksine o nebinin sünnetidir.İbn Battal , Buhari hadisinin (52) şerhinde ’’Şüphesiz ki Ramazan kıyamı (teravih namazı) sünnettir.Hz.Ömer,nebimizin sünnetinden başka bir yol çizmedi.(53) Şatibi de bu hadis,onun sünnet olduğuna delildir,der.Çünkü teravihin ilk kılınış şekli , Ramazan’da mescit içinde cemaatle teravih kılmanın sıhhatine delilidir.Bundan sonra cemaatle kılınışının men edilmesinin sebebi ise o namazın farz kılınması endişesine dayanır.Bu durum onun genel olarak yasaklanmasına delalet etmez.Çünkü peygamberimizin zamanı vahiy zamanıydı ve ona ’İnsanların bu şekilde amel etmesi luzumludur.’ şeklinde vahiy gelebilirdi.Ne zaman ki peygamberimiz ahirete göçtü,böylece teşri’ bitti.Teşri’ bitince de durum aslına döndü.(54)

Öte yandan Hz.Ömer’in ’’Ne güzel bidat/çığır.’’ sözünün mevkuf olduğu dolayısı ile merfu hadis
(her bidat sapıklıktır) üzerine mevkuf hadisin delil getirilemeyeceğini belirtenler de vardır.(55)

Diğer bir itiraz ise buradaki ’’bidat’’ ten kastın luğavî bidat olduğudur.Şer’i bidat olamaz çünkü teravih namazı nebimizin sünnetidir.Ömer (r.a)’in fiili değildir.O ancak sünnete tabi olmuş ve onu yaşatmıştır.

Hafız İbn Kesir bidatı ikiye ayırır ve şöyle: ’’Bidat iki kısımdır.Bazen şer’i bidat olur,hadislerde geçtiği üzere…Bazen de Hz.Ömer’in sözü gibi luğat bakımından bidat olur.’’ der.(56) İbn Receb ’’ Selefin sözleri arasında geçen bidat,şer’i değil ,luğat bakımından olan bidattır.’’ der. (57)

Hasen bidatın diğer bir delili : ’’Sonra bunların peşinden ard arda peygamberlerimizi gönderdik. Onların arkasından da Meryem oğlu İsa’yı gönderdik, ona İncil’i verdik ve kendisine uyanların kalplerine şefkat ve merhamet duygusu koyduk. (Kendiliklerinden) icat ettikleri ruhbanlığa gelince; biz onu onlara farz kılmamıştık. Allah’ın rızasını kazanmak için onu kendileri icat etmişlerdi. Fakat ona da gereği gibi uymadılar. Biz de içlerinden iman edenlere mükafatlarını verdik. Fakat onlardan birçoğu da fasık kimselerdir.’’ ( 58) ayetidir.
İbn Kesir :’’Bir hayrı sonradan ortaya koyan kimsenin onu devam ettirmesi ve onu bırakıp zıttına yönelmemesi gerekir ki, bu ayetin kapsamı­na girmesin…’’ (59)demektedir.Nitekim ayete dikkat edilirse Allah’a yaklaşma amaçlı sonradan ortaya konulan fiiller/bidatler yerilmemiştir.Bu durum,her bidatın zem edilmediğine en açık delildir.

İbn Mes’ud ve bidate karşı sert tutum içeren diğer sahabilerin görüşlerine ise İmam Azam’ın sözü hatırlatılarak cevap verilir.Nitekim sahibiler arasında her konuda ittifak yoktur.Dolayısıyla mecburen sahabi sözleri arasında tercih yapılacaktır.

Bazı alimler tarafından ,senedi zayıf veya uydurma hadise dayanan her ibadet bidat sayılmış ve zayıf hadis üzerine hüküm bina edilemez denilmiştir..(60) Elbette zayıf hadisler akait konusunda delil olarak gösterilemese de bir amelin faziletine dair delil olarak kullanılabilir diyen alimler de vardır.Dolayısı ile zayıf hadisle amel edilip edilemeyeceği konumuzla yakından ilişkilidir.

Zayıf hadis ile amel etmenin hükmü

Bu konu önemlidir çünkü zayıf hadisle amel etmenin caiz olup olmayışına göre bir şeyin bidat olup olmadığına karar verilir.Zayıf hadisle amel edilmez diyenlere göre, zayıf hadisle sabit olan şeyler bidat olacaktır (61) ; zayıf hadisle amel edilir diyenlere göre ise o şey bidat olmayacaktır. Nureddin Itr konu ile ilgili şöyle der :’’İhtilafun kebirun beynel ulemai fil ameli bih./Bu hadisle amel konusunda ulema arasında büyük ihtilaf vardır.’’ (62) Dolayısıyla zayıf hadis delil midir ? Bu konuda alimlerin görüşü üçe ayrılır ;

a- Bazı alimler helal,haram,farz,vacip,terğib ve terhib ve diğer tüm konularda zayıf hadisle amel edilir demiş ve amel edilebilmesi için iki şart öne sürmüştür;1-Hadis,şiddetli zayıf olmayacak. 2-Aynı konuda bu zayıf hadisin zıttını ifade eden sahih bir hadis olmayacak.(63)Bu görüşte olan alimlerden bazıları şunlardır;
I.     İmam Ahmet b.Hanbel (64)
II.     İmam Şafii (65)
III.     Ebu Davut Sicistani (66)

Hatta Ebu Musa el Medeni’nin belirttiğine göre A.B.Hanbel ’’ Ey oğlum sana hadisteki yolumu tarif edeyim ; Aksini gösteren (sahih hadis olmadıkça) , ben zayıf hadise muhalif olmadım.’’ demiştir. (67)

İbn Receb , A.B.Hanbel’in bu sözüne şöyle yorumda bulunur:’’A.B.Hanbel,zayıf hadisin zıttını gösteren hadis yoksa, zayıf hadisle delil getirirdi.Onun zayıf hadisten kastı Tirmizi’nin ’’hasen’’ ile murat ettiğine yakındır.’’(68) Şatibi ise A.B.Hanbel’in bu anlayışına pek de sıcak bakmaz ve şöyle der ’’O görüş bir müctehidin görüşüdür.Onun ictihadı doğruya da hataya da ihtimal taşır çünkü onun bu görüşünün bir delili yoktur…(69)

İmam Nevevi , konuda ihtiyat olunca ahkam (Haram-helal,bey’ , nikah,talak vb.) konularında bile zayıf hadisle amel edilir ,ihtiyat dışında ise zayıf hadisle amel edilmez,demiştir.Aynı Görüşü Suyuti de paylaşmaktadır. (70)

Bu alimler kendi görüşlerine delil olarak ’’ O hadisin asıl hükme isabet etmesi muhtemeldir.İsabet ederse,peygamberin sözüne uymaktan ötürü sevap alınır.O hadis asla isabet etmezse sevap alınmayacağı gibi günaha da dahil olmaz.Öte yandan o hadisle amel etmek,diğer adamların görüşlerinden daha faziletlidir.Ayrıca hadisi ihmal etmektense onunla amel etmek fazilettir.’’ düşüncesine dayanmıştır.

b-Bazı alimler zayıf hadisle hiç bir konuda amel edilmez demiştir.Bu görüşte olan alimlerden bazıları şunlardır;
I.     İmam Buhari
II.     İmam Müslim
III.     Ebu Zür’a el-Razi
IV.     Ebu Hatim el-Razi
V.     İbn Hibban
VI.     Hattabi
VII.     İbn Hazm (Zahiri mezhebinin ikinci imamı)
VIII.     İbn Arabi
IX.     İbn Teymiyye (Çok tartışmalı bir isim)
X.     Şevkani
XI.     Elbani (Müteşeddit) (71) Bu alimler kendi görüşlerine delil olarak ’’Zayıf hadis zan ifade eder.Zan şüphe demektir ve nebimiz şüpheli şeylerden uzak durmayı (72) emretmiştir.’’ fikrine sarılırlar.

c- Sakındırmak-teşvik etmek ve fazilet bahislerinde zayıf hadisle amel edilir.Bunun dışında kalan farz,vacip,haram,helal ve akait… konularında amel edilmez.Bu görüş, kabul edilen görüştür.
Allame Suyuti’nin Kifaye’ye (73)dayandırarak Tedrib’te (74) belirttiğine göre ’’İbn Hanbel,İbn Mehdi,İbn Mübarek ’Helal ve haram konusunda rivayette bulunurken şiddetli/ince eleyip sık dokuyan oluruz ; faziletli konularda rivayet ederken müsamahakar/zayıflığa çok dikkat etmeyen oluruz.’demişlerdir.

Allame Celalettin Suyuti , hadis ekolü ve diğer ekollere göre zayıf hadisin rivayetine dikkat etmek gerekir. ’’Zayıf hadis rivayet etmek istediğin zaman ’’ Kale resulullah(Allah’ın resulu buyurdu/söyledi) deme.Aksine rivayet edildiğine göre,bize ulaştığına göre,nakl edildiğine göre,hikaye edildiğini göre…’’ de.Hadisin sahih veya hasen olduğu aşikar olunca ’’Kale resullah/Allah’ın resulu buyurdu.’’ de. (75)

Hadis senetleri alanında ince elemek gerekmez ve mevzu hadis hariç,zayıf hadisle onun zayıf olduğunu beyan etmeden amel emek caiz olur.Şu kadar var ki helal,haram gibi hükümler ve Allah’ın sıfatları alanında zayıf hadisle amel olmaz.Daha açık ifade ile akait ve ahkamda zayıf hadisle amel edilmez.’’ (76)

Bu alimler kendi görüşlerine delil olarak ’’Amel ettiğimiz bu hadis sahihse/doğruyu içeriyorsa hakka muvafakiyet gösterir ve bunda bir sorun olmaz.Bu hadis zahiren zayıf olduğu gibi batınen de zayıf olursa bu durumda biz bu hadisle hüküm bina etmediğimiz için üzerine mefsedet terettüp etmez.Bu amel bireyseldir.Yapılan şey dine aykırı olmayınca en kötü ihtimalle sevap alınmasa da günah da alınmayacaktır.Oysa en iyi ihtimalle hadisin ardından gidildiği için sevap alınacaktır.’’ fikrine sarılırlar ve zayıf hadisle amel için bazı şartlar ileri sürerler.Bu şartlar şunlardır ;

1-Zayıf olan bu hadis,şiddetli zayıf olmayacaktır.
2-Bu hadis,aslı olmayan/yeni bir şey getirmeyecek,genel bir aslın içine haml edilebilecek bir şey ifade ediyor olması gerekir.Yani zaten var olan bir şeye dahil edilebiliyor olması gerekir.
3-Bu hadisle amel ederken kesin olarak sevap alacağım şeklinde inanmamak gerekir.Bu hadisle sadece ihtiyat gereği amel edildiği bilinmelidir. Bu ikinci ve üçüncü maddeyi İbn Dakik ile İbn Adis’selam’ın zikrettiği söylenmiştir.
4-Sadece faziletli ameller konusunda amel edilir.
5-Bu zayıf hadisimizin zıttını gösteren sahih bir hadis olmamalıdır.
6-Bu madde sadece İbn Hacer’e ait olduğundan yazılmadı. (77)

Zayıf hadisle amel konusunda orta görüşü tercih ederiz.Orta görüş şudur ;

I.     İmam Nevevi şöyle der:’’Ulema, zayıf hadisle fezaili amalde (faziletli amellerde) amel etme hususunda ittifak etmiştir. ’’ (78)
II.     İbn Hacer el-Heytemi :’’Zayıf,mürsel,mudal,munkatı’ hadislerle fezaili amal alanında amel edileceğine ittifak edilmiştir.’’ (79)
III.     Aliyyül Kari : ’’ İttifakla sabittir ki , zayıf hadisle fezaili amal (faziletli ameller) alanında amel edilir.’’ (80)
IV.     Abdurrahman b. Mehdi :’’ Biz sevap,ceza ve fezaili amal rivayet ederken hadislerin senetlerinde müsamahakar oluruz;helal ,haram ve ahkam hadisleri rivayet ederken hadis senetlerinde şiddetli/çok titiz oluruz.’’ (81)
V.     İbn Ebi Hatim:’’ Teşvik,sakındırma,zühd,adab konularında zayıf hadis yazılır.Helal ve haram konularında ise bu hadislerle delil getirilmez.’’ (82)
VI.     Beyhaki : ’’Bir kısım hadis vardır ki bunların senetlerinde yer alan raviler meçhuldür veya yalancılıkla itham edilmiştir veya getirdiği haberi kabul etmemizi gerektiren diğer şartlar ek* Yasak Kelime Kullandınız *.Dolayısı ile o hadis zayıftır.Bu hadis hüküm alanında kullanılmaz.Dualar,sakındırma ve teşvik etme ve meğazi alanında ise bu hadis kullanılabilir.’’ (83)

Abdest dualarıyla bidat konusuna bakalım;
….
اَللّهُمَّ اَعْطِنى كِتَابى بِيَمِينى وَحَاسِبْنى حِسَابًا يَسيرًا
’’Ey Allah’ım, kitabımı sağımdan ver, hesabımı da kolay eyle.’’

اَللّهُمَّ لاَ تُعْطِنى كِتَابى بِيَسَارى وَلاَ مِنْ وَرَاءِ ظَهْرِى
’’ Ay Allah’ım, kitabımı solumdan ve arkamdan verme.’’ … ve devamında yer alan dualar hadisle mi sabittir ? Sabitse bu hadis sahih midir ?

İmam Nevevi :’’Abdest azalarının dualarına gelince … nebimizden bu alanda hiç bir hadis gelmemiştir/bu dualar hadisle sabit değildir.Fukaha ’Seleften gelen bu duaları müstehap görmüştür. ’’ demiştir. (84)

İbn Kayyim :’’Besmele ve bir iki dua hariç,abdest için azaları yıkama esnasında okunan hiç bir dua nebimizden gelmemiştir. (85)

Bu dualara bidat denir mi ?

Bu dualar bidattır diyen alimler mevcuttur.Üstelik bu dualara bidat diyen alimlerin ekserisi,bidatı haseni kabul etmeyenlerdir.Yani onlara göre bu dualar bidatı seyyiedir ve onlara göre bu dualarda bulunmanın asğari hükmü mekruhtur. (86) Gerçi ayet,hadis ve sahabi sözüyle sabit olmadığına göre ve o devirden sonra meydana gelen her şey bidattır diyen alimlere göre bu duaların bidat olmasından başka bir ihtimal zaten yoktur.Bununla beraber bu dualara bidat,denilemez (denilse de hasendir ve hükmü mühstehaptır.) çünkü bu dua metinleri nebimizden gelmemiş olsa da dua etmenin bir aslı vardır.Yüce Allah ’’ أُدْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ ’’ buyurmuştur. Yani ’’Bana dua edin ki kabul edeyim.’’ buyurmuştur.(87) Allah teala dua etmemizi istemiştir ve bizler de dua ediyoruz.Bidat olması şöyle dursun direk Allah’ın isteğine raci olan bir eylemde bulunuyoruz dolayısı ile bu bidat değildir.Hadisle sabit olmayışı,o dualara özel fazilet yüklenemeyeceği manasına gelebilir.Bu durumda abdest azalarını yıkarken farklı dua okumak normal karşılanır.Ayrıca dinde duanın aslı genel olarak bulunduğundan hiç bir dua bidat değildir.Lakin biz gelip bu duaları edene şu kadar sevap var dersek bu sefer buna inanarak amelde bulunanları yanıltmanın yanında bu eylem bidata dönüşecektir.Çünkü dua etmenin aslı genel olarak bulunsa da bu duaların o sevaplara kavuşturucu olacağına dair hiç bir asıl yoktur.’’Şu kadar sevap var derken neye dayandınız ?’’diye sorulur.Bu soruya delil ile cevap vermek gerekir.Delil yoksa ,asılsız oluğu manasına gelir.Her asılsız şey , bidattır.Her bidat sapıklık,her sapıklık da ateştir.(88)

Bidat yönünden başka bir misal;

من قام ليلتي العيدين محتسبا لله لم يمت قلبه يوم تموت القلوب
“Kim, bayram gecelerini, o günün şuuruna ererek ihya ederse, kalplerin öldüğü gün onun kalbi ölmez.” (89)

Bu hadisin isnadı zayıftır.Nitekim hafız İbn Hacer (90) bu hadisin senedinin zayıf olduğunu belirtmiştir.Elbani ise bu hadis için çok zayıf demiştir.(91) İmam Nevevi bu ve ’’Kim bayram gecesini ihya ederse…’’(92) hadisine yer verdikten sonra,’’ Hepsinin isnadı zayıftır.’’der.(93)Dolayısı ile zayıf hadis ile amel edilip edilemeyeceği büyük önem taşır.

Şafii mezhebinin bakışı

İmam Nevevi:’’Bayram gecelerini namaz ve diğer taatlerle ihya etmek müstehap görülmüştür.’’ der. (94) Çünkü imam Nevevi ve pek çok alimin anlayışına göre zayıf hadisle amel edilebilir.Oysa bu alanda müteşeddit olanlara göre böyle bir hadise dayanarak yapılan şeyler bidat olur.Buna karşılık biz biliyoruz ki geceleri namaz ve diğer taatlerle geçirmeye dair ayet ve mütevatir hadislerin teşviği söz konusudur.Allah’a zikir ve dua ve benzeri şeylerle,her vakitte yaklaşmayı hedefleriz.Bu durumda bayram gecelerini kapsadığı gibi her geceyi kapsayıcıdır.45 cilt olan Mevsuatu’l Fikhıyye’de belirtildiği üzere ; bu hadisin zayıf veya uydurma olmasının önemli olmadığına işaret olsun diye ’’Bunun manası o gecede namaz kılmanın müstehap olmadığı değildir.Aksine gece namazı zaten her gece için meşrudur.Bunun için ulema,bayram gecelerini namazla geçirmenin müstehap olduğuna dair ittifak etmiştir…Hadisin zayıf olmasının manası;bu gecedeki namazların ’’fazladan olan faziletinin’’ ihtimalinin zayıf olmasıdır.’’(95)Yoksa namaz her zaman fazilettir.

Ebu Şam :’’İbn Salah,Berat gecesini ibadetle ihya eden için fazilet vardır .Müstehaptır fakat cemaatsiz olmalıdır,der.’’ demiştir. (96)

Hanefilerin konuya bakışı :

I.     Bahr’da ifade edildiği üzere :’’Ramazan,bayram ve Şaban ayının (Berat gecesi) 15.gecesini ve … ihya etmek menduptur.Teravih hariç , ne kadir gecesi,ne berat gecesi,ne bayram gecesi,ne Cuma gecesi ne de başka bir gece için özel bir namaz rivayet edilmedi.Bu geceleri ihya amaçlı camilerde toplanmak çirkindir.’’(97)
II.     Molla Hüsrev :’’Ramazanın son 10 gecesini,bayram gecelerini … Berat gecesini ihya amaçlı namaz kılmak menduptur. Bu geceleri ihya amaçlı camilerde toplanmak çirkindir.’’(98)

Malikilerin konuya bakışı :
İbn-i Hac el Maliki ’’ Mescitte bunun için toplanmamak şartı ile bayram gecelerini namazlı geçirmek güzeldir.’’(99)
Muhammed b.Yusuf el Maliki ’’Geceleri ihya etmek menduptur.’’ (100)

Bidatın hasen münakaşası
İbn Salah’’Kendisi hakkında özel bir nas varid olmadığı halde makbul olan nice namaz vardır.Bunlardan birisi de Reğaib namazıdır.Bunlara bidat denilmez.Diyecek olan,o namazın aslı kitap ve sünnete rucu ettiği için ’’bidatı hasen’’ der. ’’ (101)demektedir. Bu görüşün zıttına Elbani ’’O namaz bidattır,merduttur. Nitekim bu şekli ile bu namazın aslı yoktur,uydurulmuştur.Bu durumda onun , tüm bidatları zemleyen/kötü gören hadisin umumiyeti gereği, dalalet/sapıklık olması lazımdır.’’ der.Alimlerin Reğaib namazı üzerine münakaşa etmesinin sebebi ise Reğaib namazının delilinin sahih olmayışıdır.(102)

Aliyyül Kari , İbn Kayyim’in :’’Abdest azaları üzerine okunan zikir hadislerinin tamamı batıldır.’’ dediğini nakl eder.Sonra da Aliyyül Kari bu nakil üzerine ’’Bil ki o zikirlerin delili olan hadislerin sabit olması gerekmez.Sabit olmayışı,onların mekruh ya da zem edilmiş bidat olmasını da gerektirmez.Aksine onları okumak müstehaptır,ulema ve meşayihil kiram onları okumayı güzel görmüştür.’’ der.

Bidatle ilgili son sözleri seleften alalım;

I.     Fazıl Bin İyaz şöyle demiştir :’’Her kim bidat uyduran birisi ile arkadaşlık ederse,Allah onun amelini/sevabını siler…Yolda bir bidatçıya raslarsan yolunu değiştir…’’ (103)
II.     İmam Malik :’’Hevasına uyan topluluk ne kötü bir topluluktur.Onlarla selamlaşmayın.’’ (104)
III.     Süfyan-ı Sevri şöyle demiştir :’’Şeytan için insanların masiyet işlemesinden daha güzel olan şey , insanların bidat çıkarmasıdır…’’ (105)
IV.     Süfyan demiştir ki :’’ Her kim bidat duyarsa bunu yaymasın…’’ (106)

_____________________________________
Dipnotlar

1-Bak.Lisanul Arab,13,224;Kamusul muhit,4,239;Mucemu mukayis elluğat,3,60;Cemheretu’l luğat,1,95;Esasu’l belağa,s.310
2-el Ehadisu’s Zaife ve’l Mevzuatu elleti yustedellu biha ala bid’i fi’l ibadat,Camiatul islami (Üniversite),Ramiz Halid Hacı Hasan,Mektebetu’l Mearif,Riyad,1.Baskı,2008,s.22,c.1
3- el Ehadisu’s Zaife ve’l Mevzuatu elleti yustedellu biha ala bid’i fi’l ibadat,Camiatul islami (Üniversite),Ramiz Halid Hacı Hasan,Mektebetu’l Mearif,Riyad,1.Baskı,2008,s.23,c.1; İbn Hacer el-Heytemi ,el Fetava’l hadis,s.280 ; Ebu Şam’ın belirttiğine göre ’’Bidat’’ kelimesi ,çoğunlukla ’’mekruh’’ hükmü gösterir.Bak.el Ehadisu’s Zaife ve’l Mevzuatu elleti yustedellu biha ala bid’i fi’l ibadat,Camiatul islami (Üniversite),Ramiz Halid Hacı Hasan,Mektebetu’l Mearif,Riyad,1.Baskı,2008,s.23,c.1 ;Hadis hafızı ve Buhari şarihi olan İbn Hacer şöyle demiştir:’’Luğavi bidatın zıttına şeriat örfünde bidat zem edilmiştir.Benzeri olmayan/uydurulmuş her şey bidat diye adlandırılır,ister hasen ister ğayri hasen olsun durum budur.’’Bak.Fethul Bari (Buhari şerhi) , c.13,s.253,Daru’l Marife,Beyrut
4-Suyuti,el Emru bi’l ittiba’ ve’l nehyu ani’l ibtida’,s.81,1990,1.Baskı,Daru İbn Kayyim,tahkik: Hasan Selman,Riyad
5-el İtisam,1,43
6-Menakibu’ş Şafi,1,468-469
7-el Emru bi’l ittiba’ ve’n nehyu ani’l ibtida’,s.12
8-Fethul Bari,2,394,Darul Marife,Beyrut
9-İhya-u Ulumi’d -Din,2,248
10-Reddül Muhtar,Haşiye,1,376
11-Umdetu’l Kari,c.11,126
12-Muvatta şerhi,c.1,238 ; İmam Malik, ’’ İnsanların gözüne hoş gözükse bile bidat ortaya koyan kişi,Muhammed (A.Selam)’in kendi risaletine hiyanet ettiğini ileri sürmüş olur çünkü Allah teala ’’…Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim…’’ (Maide,3’ten) buyurmuştur.Din o gün tamam olunca,bugün uydurulan şey dinden olamaz.’’ der. (Şatibi,İ’tisam,1,62)
13-el-Mubdi’ fi şerhi’l Mukni’,s.334
14-Mektubat , 186. Mektup,s.277,Daru’ş Şefkat,İstanbul-Fatih,2002
15-Mektubat , 186. Mektup,s.279,Daru’ş Şefkat,İstanbul-Fatih,2002
16-el-Havi,1,192
17-Muvatta şerhi,c.1,238
18-el-Mubdi’ fi şerhi’l Mukni’,s.334
19-Reddül Muhtar,Haşiye,1,376
20-Tebyinu Kizb Müfteri,s.97
21-Ğaribu’l hadis,1,106,Mektebetu’l ilmiyye,Beyrut
22-el Ehadisu’s Zaife ve’l Mevzuatu elleti yustedellu biha ala bid’i fi’l ibadat,Camiatul islami (Üniversite),Ramiz Halid Hacı Hasan,Mektebetu’l Mearif,Riyad,1.Baskı,2008,s.23,c.1; İbn Hacer el-Heytemi ,el Fetava’l hadis,s.280
23-Nur süresi,24.ayetten
24-İbn Kesir,Tefsir-i Kur’an’il Azim,c.6,s.90 (Nur,64) ,Daru Tayyibe,1.Baskı,1997,Riyad
25-Kasas,50
26-Sad,26
27-Buhari,el Camiu’s Sahih,2697 numaralı hadis (Kitabu’s Sulh),Daru İbn Kesir,Dımaşk-Beyrut,1.Baskı,2002
Buhari hadisinin ravileri hakkında cerh-tadil :
يعقوب (Yakub b.İbrahim b.Kesir b.Zeyd)
إبراهيم بن سعد (İbrahim b.Sa’d b.İbrahim b.Abdurrahman b.Avf)
سعد بن إبراهيم (Az önceki ravinin babasıdır.)
قاسم بن محمد (Kasım b. Muhammed b. Ebi Bekr)
عائشة (Aişe- Hz.Aişe)
Ravilerin tamamı sikadır/güvenilirdir.Bak.İbn Hacer el Askalani,Takrib.Hadis metin ve senediyle sahihtir.;Ayrıca bak.Müslim;Ebu Davut;A.B.Hanbel,Müsned;İbn Hibban,Sahih;Darekutni,Sünen;Beyhaki,Sünen-i Kübra;Ebu Yala,Müsned…
28-Ebu Davut,Sünen,Kitabu’s Sünnet,Babu fi luzumis’sünnet,5,13-15;Tirmizi,Ebvabu’l İlm,4,408;İbn Mace,Mukaddime,babu ittibau sünneti’l hulefai’r Raşidin,1,71-72;A.B.Hanbel,Müsned,4-126-127/İmam Tirmizi bu hadis için hasen-sahih demiştir.
A.B.Hanbel’in Müsned’inde geçen hadisin ravileri için cerh-ta’dil:
ضحاك بن مخلد (Dahhak b.Mahlad b.Dahhak)
ثور (Sevr b.Yezid b. Ziyad)
خالد بن معدان (Halid b.Me’dan)
عبد الرحمن بن عمرو السلمي (Abdurrahman b.Amr Sülemi) : Makbul ravidir.
عرباض بن سارية (İryaz b.Sariye)
Ravilerin birisi makbul,gerisi sikadır.Bak.İbn Hacer,Takrib.
29-Camiul ulum ve’l Hikem,2,128
30-Nesai,Sünen-i Suğra,3,188;İbn Huzeyme,Sahih; Nesai,Sünen-i Kübra;Mucemu’l Kebir,Taberani…
İbn Huzeyme’nin Sahih’inin senet incelemesi:

الحسين بن عيسى (Huseyin b.İsa el-Bistamiy)
أنس بن عياض (Enes Ya’ni b.İyaz)
جعفر بن محمد (Cafer b.Muhammet b.Ali)
عتبة بن عبد الله (Uteybe b.Abdullah b.Atiyye)
عبد الله بن المبارك (Abdullah b.Mübarek)
سفيان (Süfyani Sevri)
جعفر (Cafer b.Muhammet b.Ali b.Hüseyin b.Ali b. Ebi Talib)
محمد الباقر (Muhammet Bakır,önceki ravinin babası)
جابر بن عبد الله (Cabir b.Abdullah el Ensari) : Sahabidir.
Ravilerin tamamı sikadır.Bak.İbn Hacer el Askalani,Takrib.
31-Beyhaki,Sünenü’l Kübra,4,316; Ayrıca bk. Nasbu’r raye,2,491
32-Müslim,2,704,705
33-el Yevakitu ve’l Cevahir fi beyani akaidi’l ekabir,2,44
34-İ’tisam,1,304-307
35-Suyuti,el Emru bi’l ittiba’ ve’l nehyu ani’l ibtida’,s.83,1990,1.Baskı,Daru İbn Kayyim,tahkik: Hasan Selman,Riyad….
Sahabe bidat konusunda çok titizdir.Kur’an’ın cem edilmesi hususunda halife ile Zeyd b.Sabit arasında ’’Nebinin yapmadığını ben nasıl yaparım ?’’ (Buhari,Fezailil Kur’an,babu cem’ul Kur’an,9,10,No : 4986) şeklinde bir diyalog geçtiği bilinmektedir.Maliki olan Şatibi’nin bu duruma şöyle değindiğini bilmekteyiz : ’’Kur’an’ın cem edilmesine dair nebimizden hiç bir şey varid olmamıştır.(hadis yoktur.) Fakat onlar bu işi maslahat olarak gördüler.Bu eylem,şeriati korumaya yöneliktir.’’(İ’tisam,2,117) Sahabenin bu uygulamasına bakarak şunu söyleyebiliriz,’’Maslahat gereği yeni bir şey ortaya konabilir.’’ nitekim bu anlayış,bidate karşı en sert tutum alanlardan birinin anlayışıdır.
36-İbn Vaddah,el-Bid’,s.46
37-İkameti’l hac,19
38-el Medhal sünen-i kübra,sayfa,111;Serahsi ,el Mebsut ,11,3 ;Siyeru alamu nubela,6,401;el Takrir vel Tahrir,2,415
39-Hakikatu’l bidati ve ehkamiha, s.369
40-Mevkuf hadis.Şerhu usuli itikadi ehli sünnet ve’l cemaat,Alkai,s.4,10 Numaralı hadis,1.Baskı,2002,Kütübül ilmiyye,Beyrut
41-İbn Mervezi,el Sünnet,s.94,N.83;el İbane,1,339,N.205;Alkai,Şerhi Usuli İtikat ehli Sünnet ve’l Cemaat,1,92,N.126;Beyhaki,el Medhal ilel Sünen,1,179,N.191
42- Mevkuf hadis. Şerhu usuli itikadi ehli sünnet ve’l cemaat,Alkai, 14 Numaralı hadis,1.Baskı,2002,Kütübül ilmiyye,Beyrut
43-Bak.16 numaralı dipnot.
44-el Emru bi’l ittiba’ ve’n nehyu ani’l ibtida’,s.12
45-لا يجمع أمتي على ضلالة، ويد الله على الجماعة – Ümmetim dalalet üzerine birleşmez.Allah’ın yardımı cemaatle/toplulukla beraberdir.Bak.Suyuti,Camius’sağir,1818/isnadı hasen,manası sahihtir;Aynı hadisi Elbani’nin Sahih’i Cami’sinde de görüyoruz.Oradaki hadis ise senet ve mana yönünden sahihtir,1848; لا تَجْتَمِعُ أُمَّتِي عَلَى ضَلالَةِ aynı manaya gelen bu hadis A.B.Hanbel’in Müsned’inde geçmektedir.
46-Daha geniş bilgi için bak.Said B.Nasır Ğamidi,Hakikatu’l bid’ ve ehkamiha,s.100-111,Mektebetur rüşd,Riyad
47-Bak.28 numaralı dipnot.
48-Bak.32 numaralı dipnot.
49-OMÜ ilahiyat Fakültesi,Prof.Dr.Muhsin KOÇAK,Usulu fıkıh,sayfa,11
50-Buhari,2010 numaralı hadis.Daru İbn Kesir,Dımaşk,1.Baskı,2002
51-Muvatta şerhi,1,238
52-Kitabu salati’t Teravih,babu fazli men kame Ramazan,4,318,h.2012
53-Şerhu Sahih-i Buhari,4,147
54-İ’tisam,1,325
55-el Ehadisu’s Zaife ve’l Mevzua elleti yustedellu biha ala bid’i fi’l ibadat,Camiatul islami (Üniversite),Ramiz Halid Hacı Hasan,Mektebetu’l Mearif,Riyad,1.Baskı,2008,s.62,c.1
56-Tefsiri Kur’an’il Azim,1,398
57-Camiul ulum ve’l Hikem,2,128
58-Hadid,27
59-İbn Kesir,Tefsir-i Kur’an’il Azim,Hadid,27),Daru Tayyibe,1.Baskı,1997,Riyad
60-Ahkamu’l Cenaiz,Elbani,s.306;Şatibi,el İti’sam,2,16
61-Said B.Nasır Ğamidi,Hakikatu’l bid’ ve ehkamiha,c.2,s.14,Mektebetur rüşd,Riyad
62-Menhecu’n Nakd fi ulumil hadis,s.291,Daru’l Fikr,2.Baskı,2010
63-Nureddin Itr, Menhecu’n Nakd fi ulumil hadis,s.291,Daru’l Fikr,2.Baskı,2010
64-Fethu’l Muğis,1,333; Nureddin Itr, Menhecu’n Nakd fi ulumil hadis,s.291,Daru’l Fikr,2.Baskı,2010
65-Aksini gösteren hadis olmadıkça mürsel hadisle amel etmiştir. Fethu’l Muğis,1,333
66-Nureddin Itr, Menhecu’n Nakd fi ulumil hadis,s.291,Daru’l Fikr,2.Baskı,2010;İbn Mendeh’in anlattığına göre ;Ebu Davut Sicistani bir konuda sahih hadis olmayınca isnadı zayıf hadis tahric ederdi çünkü ona göre zayıf hadis,insanların görüşlerinden daha güçlüdür;Ulumu’l Hadis,İbn Salah,33-34
67-Hasaisu’l Müsned,s.27,tahkik : Ahmet Şakir
68-Şerhu İlelu’l Tirmizi,1,344
69-İ’tisam,2,16-17
70-el Ezkar,s.47;Tedribur’ravi,1,351
71-Geniş bilgi için bak.Said B.Nasır Ğamidi,Hakikatu’l bid’ ve ehkamiha
72-Tirmizi,2518; Tirmizi’nin belirttiğine göre bu hadis hasen-sahih’tir.Hakim ve İbn Hibban isnadı sahih demiştir, bakınız:Mekasidul Hasene fima iştehera alel elsine,c.1,s.257(manası zaten sahihtir.)
Hadisin ’’ Sana şüphe veren şeyleri terk et, şüphe vermeyen şeyleri yap.’’ kısmı pek çok kitapta geçer;Nesai,Sünen-i suğra;Sünen-i Darimi;A.B.Hanbel,Müsned;İbn Huzeyme,Sahih;İbn Hibban,Sahih;Hakim,Müstedrek;Nesai,Sünen-i Kübra;Beyhaki,Sünen-i Kübra;Ebu Davut Tayalisi,Müsned;Müsned,Bezzar;Müsned-i Ebu Yala;Metalibu Aliye,İbn Hacer;Müsned-i Şamiyyin,Taberani;Abdurrezzak,Musannef;İbn Ebi Şeybe,Musannef;Taberani,Mucemül Kebir;İbn Arabi,Mucem;Şuabul İman,Beyhaki;el Tahkik fi mesailil hilaf,İbn Cevzi;el Zühd,A.B.Hanbel…
73-s.163
74-Tedribu’r Ravi Fi Şerhi Takribi’n Nevevi,Allame Suyuti,s.351,Mektebetu’l Kevser,Riyad
75-Nureddin Itr,Menhecu’n Nakd fi ulumil hadis,s.296,Daru’l Fikr,2.Baskı,2010
76-Tedribu’r Ravi Fi Şerhi Takribi’n Nevevi,Allame Suyuti,s.350,Mektebetu’l Kevser,Riyad;Nureddin Itr,Menhecu’n Nakd fi ulumil hadis,s.296,Daru’l Fikr,2.Baskı,2010
77-el Ehadisu’s Zaife ve’l Mevzuatu elleti yustedellu biha ala bid’i fi’l ibadat,Camiatul islami (Üniversite),Ramiz Halid Hacı Hasan,Mektebetu’l Mearif,Riyad,1.Baskı,2008,s.84-85,c.1 ;Tedribu’r Ravi Fi Şerhi Takribi’n Nevevi,Allame Suyuti,s.351,Mektebetu’l Kevser,Riyad
78-el-Erbeun,s.12 ; Şerhu Sahih-i Müslim,1,85
79-Fetava’l hadis,s.132
80-el-Esraru’l Merfua,s.315;Mirkatu’l Mefatih,2,381
81-el Medhal,s.29
82-el Cerh ve Ta’dil,1,10
83-Delailu’n Nübüvve,1,34
84-el-Ezkar min kelami seyyidi’l ebrar,s.74,81.Dua,Daru’l Minhac,1.Baskı,2005,Beyrut
85-Zadu’l Mead,1,195
86-Said B.Nasır Ğamidi,Hakikatu’l bid’ ve ehkamiha,Mektebetur rüşd,Riyad
87-Mümin,60
88-Bak.30 numaralı dipnot.
89-İbn Mace,Sünen,No:1782
90-Futuhatu’r Rabbaniyye,4,235
91-Silsiletu ehadisi zaife,521
92-Benzer hadisler mevkuf ve merfu olarak rivayet edilmiştir.Ebu Derda,Mevkuf hadis.
93-el-Mecmu’,5,36
94-el-Mecmu’,5,36
95-Kuveyt Vakıflar ve Din İşleri Bakanlığı, el-Mevsuatu’l Fıkhiyye,2,235,2.Bask‎ı-1983
96-el-Bid’ ve’l Havadis,s.44
97-İbn Nüceym, el-Bahru’r Raik,2,56
98-Molla Hüsrev,Dürerül Hükkam,1,117
99-el-Medhal,1,232
100-el-Tac ve’l İklil,2,574
101-el Red Ale’tterğib an salati’rreğaibi’l mevzua,18-19
102-İbn Hacer el Asklani,Tebyini’l Aceb,s.11;İraki,Tahric-i İhya,174,2.2;İmam Nevevi, el-Mecmu,c.3,s.548;Müslim şerhi,c.8,s.20;İbni Hacer el-Heysemi,el Fetâvâ’l-Fıkhiyyetu’l-Kubra,c.1,s.216
103-Elkai,Şerhu usuli itikat ehli sünnet,1,138-139;İbane,1,42-2;İbn Cevzi,Telbisu İblis,s.14;Zehebi,Siyeru alamu nubela,8,435;Acurri,el Şeriat,s.64;Şatibi,İ’tisam,1,130;Zehebi,Siyer…,6,29;Tabakatu’l hanabile,2,42-44 //   Ebu Kallabe de bidatçılarla oturmaya karşıdır; Elkai,Şerhu usuli itikat ehli sünnet,1,134;Darimi,Sünen,1,108;Acurri,el-Şeriat,s.56-62;A.B.Ahmet,Sünnet,s.18;Beğavi,Şerhu Sünnet,1,227
104-Beğavi,Şerhu Sünnet,1,229
105-Elkai,Şerhu usuli itikat ehli sünnet,1,132;Ali b.Ca’d,el Müsned,No:1885;Ebu Nuaym,Hilyetu’l Evliya,7,26;İbn Cevzi,Telbisu İblis,s.13;Beğavi,Şerhu Sünnet,1,216
106-Beğavi,Şerhu Sünnet,1,227;Zehebi,Siyeru alamu nubela,7,261

]]>
/bidat-nedir-bidat-kaca-ayrilir/feed/ 0
Akait Dersleri – 2 /akait-dersleri-2/ /akait-dersleri-2/#respond Sat, 30 Mar 2013 13:13:04 +0000 /?p=8157 Emali adlı akait kitabının 11 ile 20 arasındaki beyitler işlenmiştir.

 

 

 

]]>
/akait-dersleri-2/feed/ 0
Esma’ul Hüsna 99 Mu ? /esmaul-husna-99-mu/ /esmaul-husna-99-mu/#respond Thu, 28 Mar 2013 16:59:04 +0000 /?p=8134 Read More»]]>

Allah’ın isimlerine dair.

Ayetler :

1- وَلِلّٰهِ الْاَسْمَاءُ الْحُسْنٰى فَادْعُوهُ بِهَا
En güzel isimler Allah’ındır. O’na o güzel isimleriyle dua edin… (Araf suresi 180. ayet)

’’ …Sadece Kuranı Kerim’de Allah’ın 100’den fazla ismi yer almaktadır…’’(D.İ.B Kur’an Yolu Tefsiri,ilgili ayet, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları)
……………
2- اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ لَهُ الْاَسْمَاءُ الْحُسْنٰى
Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. En güzel isimler O’nundur. (Taha suresi 8. ayet)
……………
3- قُلِ ادْعُوا اللّٰهَ اَوِ ادْعُوا الرَّحْمٰنَ اَيًّا مَا تَدْعُوا فَلَهُ الْاَسْمَاءُ الْحُسْنٰى
De ki: “(Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O’nundur.”… (İsra suresi 110. ayet)
……………
4- هُوَ اللّٰهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْاَسْمَاءُ الْحُسْنٰى
O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur… (Haşir suresi 24. ayet)
……………

ibn hazm el-muhalla adlı kitabında (1,51) Allah’ın isimlerini 99 olarak sınırlandırmış bunu da ilgili hadislere dayandırmıştır ki bu hatadır çükü diğer hadisleri de göz önünde bulundurmamız gerekir.Biz de o hadisi göz önüne alarak, farklı bir hadise dayanarak bu hadislerin sınırlayıcı özelliği olmadığını dolayısıyla 99’dan fazla ismi olduğunu söyleri.Bunu da sahih bir hadise (A.B.Hanbel,3704-Elbani hadisi sahih görmüş-Silsiletu sahih,199) dayandırırız.
Hadiste (A.B.Hanbel,3704) geçen : ’’   أَوْ اسْتَأْثَرْتَ بِهِ فِي عِلْمِ الْغَيْبِ عِنْدَكَ’’   bu cümle ; ’’ Veya senin katında,ğayb ilminde gizlediğin (isimler…)’’ anlamına gelmektedir ki bu da 99’dan fazla isim olduğuna delildir.İmam Nevevi,Sahih-i Müslim’in Şerh’inde :’’Bu hadisin Allah’ın isimlerini sınırlayıcı olmadığında ulema ittifak etmiştir.Bu hadisin manası ’ Allah’ın bu 99 isimden başka ismi yoktur.’ değildir.Bu hadis ile kast edilen şey ’bu 99 ismi sayan cennete girer.’ cennete girişi bildiren bu haber,Allah’ın isimlerini sınırlama özelliğine sahip değildir.’’ (18 cilt,2.Baskı,Daru ihyai türasil arabiy)

Allah’ın isimleri 99 tane değil,daha çoktur.Nitekim D.İ.Başkanlığına ait ilmihalde de buna değinilmiştir ;’’Allah’ın isim ve sıfatları 99 isimden ibaret değildir. Allah’ın âyet ve hadislerde geçen başka isimleri de vardır. Hadiste 99 sayısının zikredilmesi, sınırlama anlamında değil, bu isimlerin Allah’ın en meşhur isimleri olması sebebiyledir. ’’ (D.İ.B iki ciltlik ilmihal,cilt 1 , Ankara,2006)

نسمي الله شيئا لا كالاشيا وذاتا عن جهات الست خالـي
’’ Allah tealayı ’ şey’ diye isimlendiririz fakat diğer şeyler gibi değil.Altı (üst-alt-sağ-sol-ön-arka) yönden hali Zat diye de isimlendirebiliriz.’’(Şerh-i Emali,Aliyyül Kari,s.6 ,Mektebetü Mahmudiyye,Fatih-İstanbul)

Şarih Aliyyül Kari,bu metni şerh ederken,Allah’a şey demenin caizliğine dair قُلْ اَيُّ شَیْءٍ اَكْبَرُ شَهَادَةً قُلِ اللّٰهُ شَهٖيدٌ بَيْنٖى وَبَيْنَكُمْ De ki: “Şahitlik bakımından hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Allah benimle sizin aranızda şahittir…’’ Enam suresi 19. ayetten yararlanır.(F.Razi ve bir grup alim bu görüşe katılmaz.Bakınız: F.Razi-Tefsiri Kebir,Araf süresi 180.ayetin tefsiri )

Zat diye isim verilirken de pek çok hadiste geçen ’’ ذات الله ’’ kelimesine dayanır.Bu kelime mevkuf hadis olarak Buhari’de,merfu hadis olarak ; Müslim,Ebu davut,Darimi,A.B.Hanbel,İbn Hibban ve daha pek çok hadis kitabında geçmektedir.
Esasında şarih تَفَكَّرُوا فِي كُلِّ شَيْءٍ وَلا تَفَكَّرُوا فِي ذَاتِ اللَّهِ bu hadise dayanmamış olsa da bu hadisi de değerlendirmek gerekir.Bu hadiste ’’ Her şey hakkında düşünün,Allah’ın zatı hakkında tefekkür etmeyin.’’ buyrulmaktadır. (Beyhaki,El esma vel sıfat,618,Ravilerin birisi hasen,diğerleri sikadır.Farklı kitaplarda farklı raviler ile geçer,çoğunun senedi zayıftır,Sehavi,El mekasidül hasene’de onların senedi için zayıf,manası için sahih demiştir,s.260.Bizim bulduğumuz hadis için,İbn Hacer,Fethul Bari 13,283’de senedi ceyyit (sahih veya hasen) ,demiştir.)

Allah’ın isimlerini 99 olarak ifade eden hadisler,çokluktan kinayedir.Dolayısı ile 99 sayısı hadiste geçiyor,bunu çoğaltamazsınız,düşüncesi hata olur.(Bakınız : Edebi sanatlarda kinaye)

Hadislere Giriş :

Allah’ın isimlerinin 99 olduğunu belirten hadisler (değişik lafızla aynı manaya gelen çeşitli hadisler vardır) ;

1- إِنَّ لِلَّهِ تِسْعَةً وَتِسْعِينَ اسْمًا مِائَةً إِلَّا وَاحِدًا مَنْ أَحْصَاهَا دَخَلَ الْجَنَّةَ
’’Allah’ın yüzden 1 eksik,100 ismi vardır.Kim onları ezberlerse (gereği gibi amel ederse) cennete girer.’’

İlgili hadisn rical ve tahric ilmi ile alakası ;

A- Tahric ilmi (bire bir aynı metin ve 99 isimden bahseden hadisler):

1.     Buhari’de 3 tane
2.     Müslim’de 2 tane
3.     Tirmizi’de 3 kez
4.     Sünen,İbn Mace 2 kez
5.     Müsned,A.B.Hanbel 5 kez
6.     Sahih,İbn Hibban 2 kez
7.     Şuabül iman, Beyhaki 1 kez
8.     Sünen-i Kübra,Beyhaki 2 kez
9.     Mucemül evsad,Taberani 3 kez
10.     Emali,İbn Hacer 13 kez
11.     İlelül Kebir,Tirmizi 1 kez
12.     Garibul hadis,Hattabi 1 kez
13.     Tevhid,İbn Mendeh 7 kez
14.     El itikat ila sebili rüşd,Beyhaki 4 kez
15.     Esma ve sıfat,Beyhaki 5 kez
16.     Hilyetül Evliya,Ebu neim 3 kez
17.     Tarihu Bağdat,Hattabi 3 kez
18.     El dua,Taberani 5 kez
19.     Deavatül kebir,Beyhaki
20.     Müsned,A.B.Hanbel 7 kez
21.     Tefsir,Mukatil Bin Süleyman
22.     El vesid fi tefsiril Kur’anil mecid,Vahidi
23.     Tehzibul kemal,Mizzi
24.     İlelül Kebir,Tirmizi
25.     Cami’ , Tirmizi
26.     Sünen-i Kübra,Nesai
27.     Camiul beyan an tevilül Kur’an,İbn cerir Taberi 2 kez
28.     Şerhu sünne,Beğavi 2 kez
29.     Zuaful kebir,Ukayli
30.     Tefsir-i İbn Ebi Hatim 2 kez
31.     Tahrici ehadisil esmail husna,İbn Hacer el askalani 15 kez
32.     Mucem,ibn Arabi 2 kez
33.     El dua,Taberani 19 kez
34.     Sahih,İbn Hibban 2 kez
35.     Mucemul evsad,Taberani 4 kez
36.     Müsnedu şamiyyin,Taberani 2 kez
37.     El kamil fi zuafai rical,İbn Adiy 5 kez

B- Rical ilmi (Buhari’deki hadis içindir) :

1.     حكم بن نافع : Sika (güvenilir ravi) Ebu hatim razi,İbn Hibban,İbn hacer,Yahya bin muin
2.     شعيب بن دينار : Sikav hadis hafızı. Ebu hatim razi,İbn Hibban,Ebu yala,A.B.Hanbel,Nesai,Zehebi
3.     عبد الله بن ذكوان : Sikadır.İbn hibban,A.B.Hanbel,Nesai,İbn Hacer,Takrip’te :’’Sika ve fakih.’’ demiştir.
4.     عبد الرحمن بن هرمز : Sikadır.İbn hacer,ibn hibban,Ebu zür’a razi,Zehebi,Vakidi
5.     عبد الرحمن بن صخر : Ebu Hureyre’dir.Sahabidir.
…………………….
Allah’ın isimlerinin neler olduğunu (isimlerin geçtiği hadisler) belirten hadisler ;

2- إِنَّ لِلَّهِ تَعَالَى تِسْعَةً وَتِسْعِينَ اسْمًا مِائَةً غَيْرَ وَاحِدَةٍ مَنْ أَحْصَاهَا دَخَلَ الْجَنَّةَ، هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ الْغَفَّارُ الْقَهَّارُ الْوَهَّابُ الرَّزَّاقُ الْفَتَّاحُ الْعَلِيمُ الْقَابِضُ الْبَاسِطُ الْخَافِضُ الرَّافِعُ الْمُعِزُّ الْمُذِلُّ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ الْحَكَمُ الْعَدْلُ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ الْحَلِيمُ الْعَظِيمُ الْغَفُورُ الشَّكُورُ الْعَلِيُّ الْكَبِيرُ الْحَفِيظُ الْمُقِيتُ الْحَسِيبُ الْجَلِيلُ الْكَرِيمُ الرَّقِيبُ الْمُجِيبُ الْوَاسِعُ الْحَكِيمُ الْوَدُودُ الْمَجِيدُ الْبَاعِثُ الشَّهِيدُ الْحَقُّ الْوَكِيلُ الْقَوِيُّ الْمَتِينُ الْوَلِيُّ الْحَمِيدُ الْمُحْصِي الْمُبْدِئُ الْمُعِيدُ الْمُحْيِي الْمُمِيتُ الْحَيُّ الْقَيُّومُ الْوَاجِدُ الْمَاجِدُ الْوَاحِدُ الصَّمَدُ الْقَادِرُ الْمُقْتَدِرُ الْمُقَدِّمُ الْمُؤَخِّرُ الْأَوَّلُ الْآخِرُ الظَّاهِرُ الْبَاطِنُ الْوَالِيَ الْمُتَعَالِي الْبَرُّ التَّوَّابُ الْمُنْتَقِمُ الْعَفُوُّ الرَّءُوفُ مَالِكُ الْمُلْكِ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ الْمُقْسِطُ الْجَامِعُ الْغَنِيُّ الْمُغْنِي الْمَانِعُ الضَّارُّ النَّافِعُ النُّورُ الْهَادِي الْبَدِيعُ الْبَاقِي الْوَارِثُ الرَّشِيدُ الصَّبُورُ

İlgili hadisin rical ve tahric ilmi ile alakası ;

A- Tahric ilmi : Tirmizi,Sünen 3507 nolu hadis,5 cilt,Daru iyhau türasil Arabiy,1.Baskı,Beyrut

B- Rical ilmi :

1.     إبراهيم بن يعقوب السعدي : Sikadır.
2.     صفوان بن صالح الثقفي : Sikadır.
3.     وليد بن مسلم : Sikadır.
4.     شعيب بن دينار : Sika ve hadis hafızıdır.
5.     عبد الله بن ذكوان : Sikadır.
6.     عبد الرحمن بن هرمز : Sikadır.
7.     عبد الرحمن بن صخر : Ebu Hureyre’dir.Sahabidir.İnceleme dışıdır.
…………………….

3- إِنَّ لِلَّهِ تِسْعَةً وَتِسْعِينَ اسْمًا، مِائَةً إِلَّا وَاحِدًا، إِنَّهُ وِتْرٌ يُحِبُّ الْوِتْرَ، مَنْ حَفِظَهَا دَخَلَ الْجَنَّةَ، وَهِيَ اللَّهُ الْوَاحِدُ الصَّمَدُ الْأَوَّلُ الْآخِرُ
الظَّاهِرُ الْبَاطِنُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ الْمَلِكُ الْحَقُّ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ الْعَلِيمُ الْعَظِيمُ الْبَارُّ الْمُتْعَالِ الْجَلِيلُ الْجَمِيلُ الْحَيُّ الْقَيُّومُ الْقَادِرُ الْقَاهِرُ الْعَلِيُّ الْحَكِيمُ الْقَرِيبُ الْمُجِيبُ الْغَنِيُّ الْوَهَّابُ الْوَدُودُ الشَّكُورُ الْمَاجِدُ الْوَاجِدُ الْوَالِي الرَّاشِدُ الْعَفُوُّ الْغَفُورُ الْحَلِيمُ الْكَرِيمُ التَّوَّابُ الرَّبُّ الْمَجِيدُ الْوَلِيُّ الشَّهِيدُ الْمُبِينُ الْبُرْهَانُ الرَّءُوفُ الرَّحِيمُ الْمُبْدِئُ الْمُعِيدُ الْبَاعِثُ الْوَارِثُ الْقَوِيُّ الشَّدِيدُ الضَّارُّ النَّافِعُ الْبَاقِي الْوَاقِي الْخَافِضُ الرَّافِعُ الْقَابِضُ الْبَاسِطُ الْمُعِزُّ الْمُذِلُّ الْمُقْسِطُ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَتِينُ الْقَائِمُ الدَّائِمُ الْحَافِظُ الْوَكِيلُ الْفَاطِرُ السَّامِعُ الْمُعْطِي الْمُحْيِي الْمُمِيتُ الْمَانِعُ الْجَامِعُ الْهَادِي الْكَافِي الْأَبَدُ الْعَالِمُ الصَّادِقُ النُّورُ الْمُنِيرُ التَّامُّ الْقَدِيمُ الْوِتْرُ الْأَحَدُ الصَّمَدُ الَّذِي لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا أَحَدٌ

İlgili hadisin rical ve tahric ilmi ile alakası ;

A- Tahric ilmi : İbn Mace,Sünen 3861 nolu hadis,2 cilt,Darul Fikr, 1.Baskı ,Beyrut

B-Rical ilmi :

1.     هشام بن عمار السلمي : ibn Hibban’a göre sikadır.
2.     عبد الملك بن محمد : Makbuldür.İbn Hacer’e göre leyyindir. (gevşektir.) İbn Hibban da bu ravinin geçtiği hadis ile delil çıkartılamaz,demektedir.Sika olduğunu söyleyen de vardır.
3.     زهير بن محمد : Ebu Ahmet Hakim,bazı münker hadisleri vardır,der.Beyhaki de Sünen’i kübra’sında kavi değildir,der.Bazı yazarlar A.B.Hanbel’in bu ravi için sika,dediğini naklederken bazı yazarlar da münker dediğini nakletmiştir.Nesai ise zayıf,kavi değil,münker demiştir.
4.     موسى بن عقبة القرشي : Sika ve fakihtir.A.B.Hanbel,Nesai,Zehebi,Vakidi.İbn Hacer,Takrib adlı kitabında sika ve fakih demiştir.
5.     عبد الرحمن بن هرمز : Sikadır.İbn hibban,Zehebi,Vakidi,Yahya bin Muin
6.     عبد الرحمن بن صخر : Ebu Hureyre’dir.
…………………….

4- إِنَّ لِلَّهِ تِسْعَةًوَتِسْعِينَ اسْمًا مِائَةً إِلا وَاحِدًا إِنَّهُ وِتْرٌ يُحِبُّ الْوِتْرَ مَنْ أَحْصَاهَا دَخَلَ الْجَنَّةَ هُوَ اللَّهُ الَّذِي لا إِلَهَ إِلا هُوَ الرَّحْمَنُ، الرَّحِيمُ، الْمَلِكُ، الْقُدُّوسُ، السَّلامُ، الْمُؤْمِنُ، الْمُهَيْمِنُ، الْعَزِيزُ، الْجَبَّارُ، الْمُتَكَبِّرُ، الْخَالِقُ، الْبَارِئُ، الْمُصَوِّرُ، الْغَفَّارُ، الْقَهَّارُ، الْوَهَّابُ، الرَّزَّاقُ، الْفَتَّاحُ، الْعَلِيمُ، الْقَابِضُ، الْبَاسِطُ، الْخَافِضُ، الرَّافِعُ، الْمُعِزُّ، الْمُذِلُّ، السَّمِيعُ، الْبَصِيرُ، الْحَكَمُ، الْعَدْلُ، اللَّطِيفُ، الْخَبِيرُ، الْحَلِيمُ، الْعَظِيمُ، الْغَفُورُ، الشَّكُورُ، الْعَلِيُّ، الْكَبِيرُ، الْحَفِيظُ، الْمُقِيتُ، الْحَسِيبُ، الْجَلِيلُ، الْكَرِيمُ، الرَّقِيبُ، الْوَاسِعُ، الْحَكِيمُ، الْوَدُودُ، الْمَجِيدُ، الْمُجِيبُ، الْبَاعِثُ، الشَّهِيدُ، الْحَقُّ، الْوَكِيلُ، الْقَوِيُّ، الْمَتِينُ، الْوَلِيُّ، الْحَمِيدُ، الْمُحْصِي، الْمُبْدِئُ، الْمُعِيدُ، الْمُحْيِي، الْمُمِيتُ، الْحَيُّ، الْقَيُّومُ، الْوَاجِدُ، الْمَاجِدُ، الْوَاحِدُ، الأَحَدُ، الصَّمَدُ، الْقَادِرُ، الْمُقْتَدِرُ، الْمُقَدِّمُ، الْمُؤَخِّرُ، الأَوَّلُ، الآخِرُ، الظَّاهِرُ، الْبَاطِنُ، الْمُتَعَالِ، الْبَرُّ، التَّوَّابُ، الْمُنْتَقِمُ، الْعَفُوُّ، الرَّءُوفُ، مَالِكُ الْمُلْكِ، ذُو الْجَلالِ وَالإِكْرَامِ، الْمُقْسِطُ، الْمَانِعُ، الْغَنِيُّ، الْمُغْنِي، الْجَامِعُ، الضَّارُّ، النَّافِعُ، النُّورُ، الْهَادِي، الْبَدِيعُ، الْبَاقِي، الْوَارِثُ، الرَّشِيدُ، الصَّبُورُ

İlgili hadisin rical ve tahric ilmi ile alakası ;

A- Tahric ilmi : Sahih,İbn Hibban 808 nolu hadis,18 cilt,Müessiseturrisale,2.Baskı,Beyrut

B-Rical ilmi :

1.     الحسن بن سفيان الشيباني : Sikadır.
2.     محمد بن الحسن بن قتيبة اللخمي : Sikadır.
3.     محمد بن أحمد العثماني : Hasendir.
4.     صفوان بن صالح الثقفي : Sikadır.
5.     وليد بن مسلم : Sikadır.
6.     شعيب بن دينار : Sika ve hadis hafızıdır.
7.     عبد الله بن ذكوان : Sikadır.
8.     عبد الرحمن بن هرمز : Sikadır.
9.     عبد الرحمن بن صخر : Ebu Hureyre’dir.

Benzer hadislerin geçtiği yerler ;

1.     Müstedrek Ala Sahihayn ,Hakim
2.     Sünenül kübra,Beyhaki
3.     Mucem,İbn Arabi
4.     Mucem,Ebu Bekir İsmail
5.     Tahrici ehadisi esmail husna,İbn Hacer
6.     Emalil Mutlak,İbn Hacer
7.     El itikat ila sebili rüşd,Beyhaki, 3 farklı metin
8.     El esma vel sıfat,Beyhaki
9.     Şuabül iman,Beyhaki
10.     Şerhussunne, Berbahari
11.     Tehzibul Kemal , Mizzi
12.     Deavatül kebir,Beyhaki
…………………….

Allah’ın isimlerinin 99’dan fazla olduğuna işaret eden en net deliller ;

مَا قَالَ عَبْدٌ قَطُّ إِذَا أَصَابَهُ هَمٌّ أَوْ حَزَنٌ اللَّهُمَّ إِنِّي عَبْدُكَ ابْنُ عَبْدِكَ ابْنُ أَمَتِكَ، نَاصِيَتِي بِيَدِكَ، مَاضٍ فِيَّ حُكْمُكَ عَدْلٌ فِيَّ قَضَاؤُكَ، أَسْأَلُكَ بِكُلِّ اسْمٍ هُوَ لَكَ سَمَّيْتَ بِهِ نَفْسَكَ أَوْ أَنْزَلْتُهُ فِي كِتَابِكَ أَوْ عَلَّمْتَهُ أَحَدًا مِنْ خَلْقِكَ أَوِ اسْتَأْثَرْتَ بِهِ فِي عِلْمِ الْغَيْبِ عِنْدَكَ أَنْ تَجْعَلَ الْقُرْآنَ رَبِيعَ قَلْبِي وَنُورَ صَدْرِي وَجَلَاءَ حُزْنِي وَذَهَابَ غَمِّي إِلَّا أَذْهَبَ اللَّهُ هَمَّهُ وَأَبْدَلَهُ مَكَانَ حُزْنِهِ فَرَحًا “، قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ، يَنْبَغِي لَنَا أَنْ نَتَعَلَّمَ هَذِهِ الْكَلِمَاتِ، قَالَ أَجَلْ، يَنْبَغِي لِمَنْ سَمِعَهُنَّ أَنْ يَتَعَلَّمَهُنَّ

’’Bir kimseye bir keder ve hüzün isabet eder, o da: “Allah’ım! Ben senin falanca kulunun oğluyum, kaderim senin elindedir, bende senin hükmün geçerlidir, senin adaletin hükmeder, senin olan her isminde ki sen onunla kendini isimlendirdin, yahut onu kitabında indirdin, yahut mahlûkatından birine öğrettin, yahut onu yanındaki gayb ilmine ayırdın.Kur’an-ı Azim’i, kalbimin baharı, göğsümün nuru, hüznümün cilası ve kederimin gidericisi kıl” derse, Allah onun hüznünü ve kederini giderir. Onun yerine bir ferahlık verir. Hz. Peygamber böyle buyurunca: Ya Resulullah, onları öğrenelim mi?’ denildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: ’Evet, onları duyan her kimsenin onları öğrenmesi gerekir buyurdu.’’

İlgili hadisin rical ve tahric ilmi ile alakası ;

A- Tahric ilmi : Musannef,İbn Ebi Şeybe ( 29808) numaralı hadis,14 cilt,1.Baskı,Darul Rüşd,Riyad.Yakın manalı hadis pek çok kitapta geçer ama bu hadisler arasında sika varili olanı bulmak zordur.Bu manayı ifade eden hadisler (Ğayb ilminde isimleri olduğu) ayrıca şu kitaplarda geçer ;

1.     A.B.Hanbel,Müsned 2 kez
2.     İbn Hibban,Sahih
3.     Hakim,Müstedrek ala sahihayn
4.     İbn Ebi Şeybe,Müsned
5.     İbn Ebi Şeybe,Musannef
6.     Bezzar,Müsned
7.     Ebu Yala,Müsned
8.     Taberani,Mucemül kebir
9.     Şeceri,Emali
10.     Beyhaki,El esma vel sıfat 2 kez
11.     Beyhaki,El kazau vel kader
12.     Kadı İyaz,El şifa
13.     Taberani,El dua 2 kez
14.     Nesai,Amelül yevm ve leyle 2 kez
15.     Beyhaki,Daavatül kebir

B- Rical ilmi :

a.     يزيد بن هارون الواسطي : Sikadır.İbn Ebi Şeybe,A.B.Hanbel.
b.     فضيل بن مرزوق : Tartışmalıdır..Ebu Davut sicistani : Sikadır.A.B.Hanbel : Sikadır. (Ebu Davut ve A.B.Hanbel’e uyarız.)
c.     موسى بن عبد الله : Sikadır.Ebu hatim razi,İbn hibban,A.B.Hanbel,Nesai,Zehebi
d.     القاسم بن عبد الرحمن الهذلي : Sikadır.İbn hibban,İbn hacer,Vakidi,Yahya bin muin
e.     عبد الرحمن بن عبد الله الهذلي : Sikadır.Ebu hatim razi,İbn hacer,Vakidi
f.     عبد الله بن مسعود : Sahabidir.
…………………….

Allah bir, isimler ise çoktur. İbni Atıyye tefsirinde, ayetteki isimlerin, icma ile yapılan isimlendirmelerden başka bir şey olmadığını söyler.’’(Prof.Dr.Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Darul Fikr-Dımaşk-8.Baskı-1418)

İbn Arabi , Allah’ın isimlerinin 99’dan fazla olduğu görüşündedir ve bunları tek tek yazmıştır.İbn Arabi’den bire bir alıntı

’’
1)     Fatiha’da 5 tane : الله ، الرب ، الرحمن ، الرحيم ، مالك
2)     Bakara’da 30 tane : محيط ، قدير ، عليم ، حكيم ، ذو الفضل ، العظيم ، بصير ، واسع ، بديع السموات ، سميع ، التواب ، العزيز ، رءوف ، شاكر ، إله واحد ، غفور ، شديد العذاب ، قريب ، شديد العقاب ، سريع الحساب ، حليم ، خبير ، حي ، قيوم ، علي ، عظيم ، ولي ، غني ، حميد ، مولى
3)     Ali imran’da 10 tane : عزيز ، ذو انتقام ، وهاب ، قائم بالقسط ، جامع الناس ، مالك الملك ، خير الماكرين ، شهيد ، خير الناصرين ، وكيل
4)     Nisa’da 7 tane : الرقيب ، الحسيب ، كثير العفو ، النصير ، مقيت ، جامع المنافقين والكافرين في جهنم جميعا
5)     Maide’de 2 tane : علام الغيوب ، خير الرازقين
6)     En’am’da 17 tane : فاطر ، قاهر ، شهيد ، شفيع ، خير الفاصلين ، الحق ، أسرع الحاسبين ، القادر ، فالق الحب والنوى ، فالق الإصباح ، جاعل الليلسكنا ، مخرج الحي من الميت ، ومخرج الميت من الحي ، سريع العقاب ، خالق كل شيء ، اللطيف ، الحكيم
7)     Araf’ta 4 tane : خير الحاكمين ، خير الفاتحين ، أرحم الراحمين ، خير الغافرين
8)     Berae 1 tane : مخزي الكافرين
9)     Hud’ta 7 tane : أحكم الحاكمين ، حفيظ ، مجيب ، قوي ، مجيد ، ودود ، فعال لما يريد
10)     Yusuf’ta 3 tane : المستعان ، القاهر ، الحافظ
11)     Ra’d’ta 6 tane : ذو مغفرة ، عالم الغيب والشهادة ، الكبير ، المتعال ، شديد المحال ، القائم على كل نفس بما كسبت
12)     Hicr’de 2 tane : الوارث ، الخلاق
13)     Nahl’de 1 tane : كفيل
14)     Kehf’de 3 tane : مقتدر ، ذو الرحمة ، الموئل
15)     Meryem’de 1 tane : وهو حفي
16)     Taha’da 2 tane : الملك ، خير وأبقى
17)     İkterabe’de 3 tane : الحاسب ، خير الوارثين ، الفاعل
18)     Hac’da 1 tane : المكرم
19)     Muminin’de 2 tane : أحسن الخالقين ، خير المنزلين
20)     Nur’da 2 tane : نور السموات والأرض ، المبين
21)     Furkan’da 1 tane : الهادي
22)     Neml’de 1 tane : الكريم
23)     Rum’da 1 tane : محيي الموتى
24)     Sebe’de 1 tane : الفتاح
25)     Fatır’da 1 tane : شكور
26)     Sad’ta 1 tane : الغفار
27)     Zümer’de 2 tane : سالم ، كاف
28)     Mumin’de 5 tane : غافر الذنب ، وقابل التوب ، ذو الطول ، رفيع الدرجات ، ذو العرش
29)     Fussilet’te 1 tane : ذو عقاب
30)     Zuhrfu’ta 1 tane : المبرم
31)     Duhan’da 3 tane : المنذر ، المرسل ، المنتقم
32)     Kaf’ta 1 tane : أقرب إليه من حبل الوريد
33)     Zariyat’ta 5 tane : الموسع ، الماهد ، الرزاق ، ذو القوة ، المتين
34)     Tur’da 1 tane : البر
35)     İkterabe’de 1 tane : المليك المقتدر
36)     Rahman’da 1 tane : ذو الجلال والإكرام
37)     Vakıa’da 3 tane : الخالق ، الزارع ، المنشئ
38)     Hadit’te 4 tane : الأول ، الآخر ، الظاهر ، الباطن
39)     Mücadele’de 2 tane : رابع ثلاثة ، سادس خمسة
40)     Haşr’da 8 tane : القدوس ، السلام ، المؤمن ، المهيمن [ العزيز ] ، الجبار ، المتكبر ، البارئ ، المصور
41)     Mearic’te 1 tane : ذو المعارج
42)     Müddessir’de bir tane : أهل التقوى وأهل المغفرة
43)     Ala (Sebbih) süresinde 1 tane : الأعلى
44)     Kalem’de 1 tane : الأكرم
45)     İhlas’ta 2 tane : أحد ، صمد

İbn Arabi bu isimleri saydıktan sonra bazı ulema şunları da eklemiştir :’’ موجود ، كائن ، ثابت ، نفس ، عين ، ذات ، داع ، مستجيب ، مملي ، قائم ، متكلم ، مبق ، مغن ، غيور ، قاض ، مقدر ، فرد ، مبل ، جاعل ، موجد ، مبدع ، دارئ ’’ der.Daha sonra da yazmış olduğu isimleri şerh eder. (İbn Arabi,Ahkamül Kur’an,Daru Kütübil ilmiyye,Araf Süresi 180’inci ayet tefsiri,4 cilt,3.baskı,2003-Beyrut-Lübnan)

 

[vc_row el_position=”last”] [vc_column] [vc_button title=”pdf olarak indirin” href=”/wp-content/esmaul-husna-kaçtır.pdf” color=”wpb_button” size=”btn-mini” icon=”wpb_document_pdf” target=”_blank” el_class=”extra” el_position=”first last”] [/vc_column] [/vc_row]
]]>
/esmaul-husna-99-mu/feed/ 0
Cinler Alemine Dair Soru-Cevap ¿ /cinler-alemine-dair-soru-cevap/ /cinler-alemine-dair-soru-cevap/#respond Mon, 18 Mar 2013 15:05:45 +0000 /?p=7573 Read More»]]>

Cinler hakkında güvenilir bilgi bulmanın zorluğundan yakınanlar olabilir.Muteber bir alimin kitabından cinleri okusak diyen varsa,işte bu yazı size hitap ediyor.Cinlerin varlığı ayet,hadis ve tevatür ile sabittir.Cinlerin varlığını inkar etmek,en başta ayetleri inkar anlamına gelir.Cinlere inanış,Kur’an’dan öncesine dayanır.Cinler,dünyaya insanlardan daha evvel gelmiştir.Cinler hakkında pek çok bilgi,kesin değildir.Tüm bunlarla beraber insanların çoğu,cinlerin varlığına inanır.İmam Harameyn (el Cüveyni) el Şamil kitabında der ki :’’ Filozofların çoğunluğu , kaderiyye’nin cumhuru ve zındıkların hepsi cini ve şeytanı inkar etmiştir.Sahabe ve onlara tabi olanların uleması şeytan ve cinin varlığı hakkında icma’ (ittifak) etmiştir.Kadı Abdul Cebbar bin Ahmed bin Abdul Cebbar el Hemadani demiştir ki :’’ Sen bil ki cinin varlığının delilleri sem’i’dir (işitmeye bağlıdır/naklidir/ayet-hadisledir.) ,akli değildir. (nakilsiz olarak akıl onların varlığına hükmedemez) (1)http://youtu.be/lYVU8b4hXwU

Soru : Cin ne demek ?

Cevap : Gizli/örtülü varlıklar demektir.Nitekim bu özelliklerine binaen kendilerine ’’cin’’ adı verilmiştir. (2)

Soru: Cin diye bir şey var mı ?Varsa nereden biliyoruz ?
Cevap : Cin diye adlandırılan varlıkların mevcudiyetini , ayet,hadis ve icma’ yolu ile bilmekteyiz.En akılda kalıcı bilgi olarak ,Nas süresinde Cinlerden bahsedildiğini ve Cin adında bir sürenin olduğunu ifade edelim.(3)
Hadislerden en meşhuru ise şudur ;
خُلِقَتِ الْمَلائِكَةُ مِنْ نُورٍ وَخُلِقَ الْجَانُّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍ وَخُلِقَ آدَمُ مِمَّا وُصِفَ لَكُمْ
’’Melekler nurdan,Cinler dumansız ateşten,insanlar da vasıflandığı şeyden yaratıldı.’’ (4)

Soru: Cinlerin başka isimleri var mıdır ?
Cevap : Araplar cin dediğimiz bu varlığa, ’’Cin’’ kelimesinden başka olarak,Amir,Ervah,İfrit (ayette geçer) ve Şeytan demiştir.(5)

Soru: Cin ile şeytan aynı şey midir ?

Cevap : Cin ile şeytan aynı türden varlıklardır.Bunun en net delili ayettir.
وَاِذْ قُلْنَا لِلْمَلٰئِكَةِ اسْجُدُوا لِاٰدَمَ فَسَجَدُوا اِلَّا اِبْلٖيسَ كَانَ مِنَ الْجِنِّ
’’ Hani biz meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis’ten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi. İblis ise cinlerdendi…’’ (6)

Soru : Cin ile şeytan arasındaki fark nedir ?
Cevap : Şeytan kafir olan cindir.Yani cinlerin kafir olanına şeytan denilir.Müslüman olan cine kafir denilemez. (7) ’’İblis,cinlerin tamamının babasıdır.O cinlerin mümini de kafiri de vardır.O , onların aslından ve zürriyetindendir.’’ Bu söz İbn Abbass,Katade,Mücahit ve Hasan-ı Basri’den nakledilmiştir.(8)

Soru : Cin/şeytan , melek türü bir varlık mıdır ?
Cevap : Cin ile melek farklı şeylerdir.Meleklerin tamamı yaratıcıya itaatkar iken cinlerin bir kısmı yaratıcıya itaatkardır.Meleklerde nefis yokken cinlerde vardır ve buna binaen melekler mükellef değilken cinler mükelleftir/yaptıklarından sorumludur/Allah tarafından hesaba çekileceklerdir.(9)
Cin ile şeytanın aynı türden varlıklar olduğunu bir önceki cevapta ayet ile gösterdikten sonra ,şeytanın (dolayısı ile cinin) melek cinsi bir varlık olmadığını da ayet ile sergileyelim.
وَاِذْ قُلْنَا لِلْمَلٰئِكَةِ اسْجُدُوا لِاٰدَمَ فَسَجَدُوا اِلَّا اِبْلٖيسَ اَبٰى وَاسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنَ الْكَافِرٖينَ
’’Hani meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu.’’(10)
Ayette geçen اِلَّا ’’illa’’ (ancak/sadece) manasına gelen istisna edatı,munkatı’ içindir.Munkatı’ için olunca , iblis kelimesine meleklerden bir fert manası vermek dil kuralları gereği muhal olur.Ayrıca yukarıda geçen hadis de(11) cinler ile meleklerin farklı şeyler olduğuna delildir.(12)

Ayrıca فَسَجَدَ الْمَلآئِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ ’’ Bunun üzerine meleklerin tümü topluca secde ettiler.’’ (13)
ayeti de melekler ile şeytanın farklı bir tür olmasını gerekli kılar çünkü ayette ’’Tamamı-topluca’’ denilmektedir yani melekler tarafından ,eksiksiz olarak saygı duruşu gerçekleşmiştir.Ayette geçen (kül ve ecma’) lafızları tekittir/vurgudur yani kesinlikle ve kesinlikle eksiksiz…

Soru:Cinler şekli hakkında sahih bilgi var mı ?
Cevap : الْجِنُّ ثَلاثَةُ أَصْنَافٍ صِنْفٌ لَهُمْ أَجْنِحَةٌ يَطِيرُونَ فِي الْهَوَاءِ وَصِنْفٌ حَيَّاتٌ وَكِلابٌ وَصِنْفٌ يَحِلُّونَ وَيَظْعَنُونَ
1. Kanatları vardır, kuş gibi havada uçarlar. 2. Yılan, köpek (başka riveyette akrep de geçer) şeklindedirler, 3. Diğer bir sınıf ki onlara hesap ve ceza vardır.(14)

Soru: Cinler ne yer ?
Cevap :Kadı Ebu Yala dedi ki :’’ Cinler yer içer,nikahlanır.Tıpkı insan fiili gibi işler yaparlar.Bir topluluk onların yiyip içtiklerini inkar etti lakin bu görüş hatadır.Bir topluluk da onların bir sınıfı yer içer , bir kısmı ise yemez ve içmez demiştir.(15)
لَكُمْ كُلُّ عَظْمٍ ذُكِرَ اسْمُ اللَّهِ عَلَيْهِ يَقَعُ فِي أَيْدِيكُمْ أَوْفَرَ مَا يَكُونُ لَحْمًا وَكُلُّ بَعْرَةٍ عَلَفٌ لِدَوَابِّكُمْ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ فَلَا تَسْتَنْجُوا بِهِمَا فَإِنَّهُمَا طَعَامُ إِخْوَانِكُمْ
“Allah’ın adının anıldığı, oldukça etli kemiklerden elinize geçenler sizin yiyeceğinizdir. Hayvanların tezeği de hayvanlarınızın yiyeceğidir.Bu ikisiyle istinca etmeyin/taharet almayın, çünkü bunlar kardeşlerinizin (cinlerin) yiyeceğidir.” (16)
إِذَا دَخَلَ الرَّجُل بَيْته فَذَكَرَ اللَّه تَعَالَى عِنْد دُخُوله وَعِنْد طَعَامه قَالَ الشَّيْطَان لَا مَبِيت لَكُمْ وَلَا عِشَاء   وَإِذَا دَخَلَ فَلَمْ يَذْكُر اللَّه تَعَالَى عِنْد دُخُوله قَالَ الشَّيْطَان أَدْرَكْتُمْ الْمَبِيت وَإِذَا لَمْ يَذْكُر اللَّه تَعَالَى عِنْد طَعَامه قَالَ أَدْرَكْتُمْ الْمَبِيت وَالْعِشَاء
“Kişi evine girerken ve yemek yerken besmele çekerse, şeytan adamlarına, “Burada ne geceleyebilir ne de yemek yiyebilirsiniz” der. Eğer o kimse eve girerken besmele çekmezse, şeytan adamlarına, “Geceyi geçirecek bir yer buldunuz” der. O şahıs yemek yerken besmele çekmezse, şeytan kendi adamlarına, “Hem barınacak yer hem de yiyecek yemek buldunuz” der.” (17)
’’Sizden birisi yemek yiyeceği zaman sağ eliyle yesin.Bir şey içeceği zaman sağ eli ile içsin çünkü şeytan sol eli ile yer ve sol ile içer.’’ (18)

Soru :Cinler nerede yaşar ?
Cevap :اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْخُبُثِ وَالْخَبَائِثِ
Peygamberimiz kazayı hacet yerine gidince şu duayı okurdu :’’Ey Allah’ım ! Şerli varlıklardan (eril ve dişil şeytanlardan) sana sığınırım.’’ (19)
Bu duayı okuyor oluşu,şeytanların en azından bir kısmının o yerde yaşadığına dair delildir.Süleyman peygamberin emrinde kaleler,havuzlar,çanaklar yapmış olmaları da bilindik açık alanlarda da mevcut olabileceklerine delildir. (20)

Soru: Cinler ğaybı bilir mi ?
Cevap : ’’Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun ölümünü onlara ancak değneğini yemekte olan bir kurt gösterdi. Süleyman’ın cesedi yıkılınca cinler anladılar ki, eğer gaybı bilmiş olsalardı aşağılayıcı azap içinde kalmamış olacaklardı. ’’ (21)

Soru: Cinlerin dini durumu nedir ?
Cevap : Tıpkı insanlar gibidir.Müslüman ve kafir (müşrik ise zaten kafirdir) olanları vardır.
“Doğrusu içimizde salih olanlar da var, olmayanlar da. Ayrı ayrı yollar tutmuşuz.”(22)
Mücahit’ten nakledildiğine göre bu ayetten kast edilen şey,içlerinde Müslüman ve kafirlerin olduğudur.Cinler içerisinde Ehli Sünnete ve Kaderiyye,Mürcie,Rafiziyye ve Şia’ya mensup olanlar vardır. (23) Esasen bu görüşleri destekleyen ayetler (24) olsa da sadece ayetten böyle bir sonuca varmak imkansızdır.Bu da cinler ile irtibat kurmak yolu ile edinilmiş bir bilgi olma ihtimalini doğurur.

Soru : Cinler mi önce yaratıldı yoksa insanlar mı ?
Cevap : Cinler daha önce yaratılmıştır.Bunu açıkça belirten ayetler vardır.’’Andolsun, biz insanı kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş bir balçıktan yarattık. Cinleri de daha önce dumansız ateşten yaratmıştık.’’ (25) ayeti ve ’’Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın?…’’ (26)
Bu ayette bir soru işareti vardır.Ğaybı Allah’tan başkası bilemeyeceğine göre (27) melekler daha insanlar yaratılmadığı halde,insanların dünyada kan dökeceğini nasıl bildi ? Bunun en güzel izahı ’Meleklerin cinlerin yaptıkları ile insanların yapabileceklerini kıyas ederek’ bu sonuca vardıklarını ifade etmek olur.Nitekim bu anlayış,İbn Abbas’tan rivayet edilmiştir.Bu anlayış da cinlerin insanlık aleminden daha önce yaratıldığına delildir.(28)

Soru : Cinler ateşten yaratıldığı halde,ateş (cehennem) kafir olan cinleri nasıl yakar ?Cevap : İnsan topraktan cin ise ateşten yaratıldı.(29) İnsan şuan toprak mıdır ? Değildir.Cin de şuan ateş değildir.Kast edilen şey insanın aslı toprak,cinin de aslı ateştir,hakikatte (müşahede sahasında) ise ne cin ateştir ne de insan topraktır. (30)

Soru : Cinler nikahlanır mı ?
Cevap : اَفَتَتَّخِذُونَهُ وَذُرِّيَّتَهُ اَوْلِيَاءَ مِنْ دُونٖى ’’ …Şimdi siz, beni bırakıp da İblis’i ve neslini, kendinize dostlar mı ediniyorsunuz?…’’(31) Bu ayet,onların kendi türlerine göre nikahlandıklarına delildir.(32)

Soru : Cinler arasında cinsel birleşme var mıdır ?
Cevap : فٖيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ
’’ Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.’’ (33) Bu ayet aralarında cima’ın var oluşuna delildir.(34)

Soru: Cinler sayı/adet olarak çok mudur ?
Cevap : İbn Ebi Hatim’in Katade’den naklettiğine göre o şöyle demiştir:’’Cinler ve evlatları doğurgandır tıpkı ademoğlu gibi.Cinler adet olarak daha çoktur.’’
İbn Abdil Ber ve İbn Cerir ve İbn Münzir ve İbn Ebi Hatim ve Hakim Abdullah bin Ömer’den tahriç etmişlerdir ki o şöyle demiştir :’’ Allah insanları ve cinleri toplamda 10 parçaya ayırmıştır,o 10 parçadan 9’u cinlerdir.Geriye kalan biri ise insan topluluğudur.Cinlerden 9 doğmadıkça insanlardan bir kişi doğmaz.’’(35)

Soru : İnsan ile cinin,cin ile insanın nikahı mümkün müdür ?
Cevap : Mümkün olmadığı iddia edildi.Gerçek olan ise buna imkan olduğudur.
“Bir kimse besmele çekmeden ailesine yanaşacak olursa şeytan onun cinsel organının üzerine oturur, onunla beraber şeytan da cima etmiş olur.’’ (36) Ayrıca İsra 64. Ayette ’’Evlada ortak olmak’’ cinsel ilişkiye dahil olmak olarak anlaşılabilmektedir.(37)

Soru : İnsan ile Cinin evlenmesinin hükmü nedir ?
Cevap : Ulema arasında ihtilaflı bir konudur.Ebu Osman Seid bin Abbas el Razi,kitabı ’’el İlham vel vesvese’’ de , nikahul cin babında der ki :’’Seid bin Ebu Davut Zebid ve Mukatil’in bahsettiğine göre ’Yemen ehlinden bir topluluk Malik Bin Enes’e bir yazı gönderir o yazıda da kendisine ’Cin ile nikahlanma’ hakkında soru yöneltilmiştir.Dediler ki burada bir adam var,kendisi bize insan türünden bir cariyeden bahsediyor.Helal midir diye soruyor.Cevap olarak denildi ki ’Ben dinde bu konuya dair bir yasaklama göremedim,fakat kadın hamile olunca ona çirkin gözle bakarlar.Ona sorarlar ’Senin eşin kim?’ o da cevap olarak ’Benim eşim cindir.’ derse , buna binaen İslamda fesat artar.Ahmet ve İshak’tan Kirmani’nin naklettiğine göre,bize Muhammet bin Yahya,Bişr bin Ömer,İbn Rabia,Yunus bin Yezid,Zühre kanalı ile :’’Allah’ın resulu cin ile nikahı yasaklamıştır.’’
İbrahim bin Urve,Süleyman,Kuteybe,Ukbe kanalı ile,Katade’ye cin ile nikahlanmak sorulduğunda o bunu çirkin gördü sonra Hasan’a soruldu o da çirkin gördü.
Hanefi alimlerinden şeyh Cemalettin demiştir ki (38) :’’Cin ile insan türü arasındaki nikah,caiz olmaz.’’ (39)
’’ Derim ki: Daha önce en-Neml Sûresi(40) ile el-İsra Suresinde (41) bu hususa dair açıklamalar geçmiş ve cinlerin Âdem oğulları, kızları ile ilişki kurmalarının mümkün olduğu belirtilmiştir. Mücahid de şöyle demiştir: Erkek cima esnasında eğer besmele çekmeyecek olursa, cin onun organı üzerine katlanır ve onunla birlikte cima eder. İşte yüce Allah’ın: “Bunlardan evvel ne bir insanın, ne bir cinin asla dokunmadığı” buyruğu da bunu anlatmaktadır. Şöyle ki; şanı yüce Allah huru1-ini onlardan önce hiçbir insan ve hiçbir cinin el değmemesi ile nitelendirmiştir. Bununla bizlere Âdem oğullarına mensup kadınlara cinlerin el değdirebileceğini öğretmekte, huru’l-inin ise bu kusurdan uzak ve münezzeh olduklarını belirtmektedir. ” Dokunmak, el değmek”; cima etmek demektir. Bunu tamamıyla el-Tirmizi, el-Hakim zikretmiştir. Aynı şekilde el-Mehdevi, es-Sa’lebi ve başkaları da bunu zikretmiş bulunmaktadırlar. Doğrusunu en iyi bilen Allah’tır.’’ (42)
Müfessir Alusi de ’’Besmele çekilmeden yapılan cinsel ilişkilere cinlerin müdahil olmasına mani olmadığını, belirtir.(43) İbn Cevzi’de cinin insan türü kadınlarla ilişki kurabileceğini/imkanını belirtmiştir.(44)

Soru: Cin türünden bir nebi veya resul gelmiş midir ?
Cevap : يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِ اَلَمْ يَاْتِكُمْ رُسُلٌ مِنْكُمْ
’’Ey insan ve cin topluluğu sizin içinizden size peygamberler gelmedi mi ?…’’ (45)
Halef ve selef (eski ve şimdiki nesil) ulemasının cumhuru (çoğunluğu),cinlerden kesinlikle nebi ve resul gelmediğini ifade eder.Aynı mana İbn Abbas,Mücahid,Kelbi ve Ebu Abid’ten rivayet edilmiştir.İbn Hamid,İbn Münzir,İbn Ebi Hatim Mücahit’ten naklen derler ki :’’ En’am 130. ayet ,cinlerden peygamber geldiğine delalet etmez.Resul sadece insan türünden gelmiştir.Uyarıcı ise cin alemine de gelmiştir.(46)
Dahhak ise En’am 130. ayete dayanarak ’’Allah teala,cin taifesinden kendilerine bir resul gönderdiğini haber vermiştir.’’ Buna itiraz edilmiştir,insanlığa peygamber gönderilmiş olması bilinen bir olay iken,cinlere peygamber gönderilmesi maruf olmayan bir haldir ve bu iki manayı birbirine bağlayarak ayeti anlamak manayı bozar.
İbn Hazm ise Muhammed (a.s) dan önce insan türünden bir nebi,cinlere gönderilmedi,der.Bunu da bir hadise bağlar.Cumhur ise cin taifesinin hz.Adem’den beri Allah kelamını işittiğini belirtir.İşitenler de kendi topluluğuna uyarıcı olarak dönmüştür.
Keşşaf sahibi (Zemahşeri) ,Kelbi,Subki; Muhammed (a.s) dan peygamberler insanlığa gönderiliyordu. Muhammed (a.s) ise cin ve insan topluluğuna gönderilmiştir.
Subki demiştir ki :’’ Hiç şüphesiz cinler geçmişte de şimdi de mükelleftir.Mükellef tutulmak ise sadece Allah’ın resulunu (vahyi) işitmek ile veya onu tastik edici birisini duyarak gerçekleşir.
Esasen (Cinler)Dediler ki: “Ey kavmimiz! Şüphesiz biz, Mûsâ’dan sonra indirilen, kendinden önceki kitapları doğrulayan, gerçeğe ve doğru yola ileten bir kitap dinledik.” (47) ayeti,o cinlerin Musa (a.s) şeriati ile Müslüman olduklarını gösterir.Yani onlar Hz.Musa’yı ,onun getirdiği vahyi duymuştur.Bir başka deyişle bu ayet,insanların resulleri ,cinlerin de resulleri olduğuna dair tercihe şayan görüş oluşturur lakin yine de bu ayet,bu mesele için net delil değildir. (48)

Soru : Mümin olan cinler cennete girecek midir ?
Cevap : Bu konuda bir kaç görüş vardır. 1- Cennete gireceklerdir.Bu görüşün sahipleri; İbn Hazm,İbn Ebi Leyla,Ebu Yusuf ve alimlerin çoğu bu görüştedir.2-Cennete giremeyeceklerdir.Bu görüşün sahipleri; Malik,Şafii,A.B.Hanbel,İmam Muhammet.3-Arafta kalacaklardır,ne cennete ne de cehenneme girmeyeceklerdir.
Esasen bu görüşlerin her birinin kendilerine göre delilleri vardır.Biz burada sadece birinci görüşün delili vermekle yetineceğiz;
’’ Cennet, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara uzak olmayacak şekilde yaklaştırılacak.’’ (49)
’’Rabbinizin bağışına, genişliği göklerle yer arası kadar olan ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun.’’ (50)
مَنْ كَانَ آخِرُ كَلَامِهِ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ، دَخَلَ الْجَنَّةَ
’’Her kimin son sözü ’Allah’tan başka ilah yoktur.’ olursa,cennete girer.’’ (51)

icma ile sabittir ki bu hükümlerle muhatap olan sadece insan değildir.Bunlarla cinler de muhatap olunca,aynı sonuç kendileri için de terettüp eder.(52)

Cinlerden Korunma Yolları

وَاِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِ اِنَّهُ هُوَ السَّمٖيعُ الْعَلٖيمُ
’’Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.’’(53)Ayette geçen ’’Allah’a sığının’’ bildiğimiz euzu besmele manasına gelir.

كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَتَعَوَّذُ مِنْ الْجَانِّ وَعَيْنِ الْإِنْسَانِ حَتَّى نَزَلَتْ الْمُعَوِّذَتَانِ فَلَمَّا نَزَلَتَا أَخَذَ بِهِمَا وَتَرَكَ مَا سِوَاهُمَا
’’Resulullah cinden ve göz değmesinden sığınırdı.Ne zaman ki muavvezeteyn (felak-nas süreleri) nazil oldu, (o zaman) o iki süreye sarıldı ve bunun dışındakileri (farklı sığınma yöntemlerini) terk etti.’’(54)

لا تجعلوا بيوتكم مقابر وإن الشيطان ينفر من البيت الذي تقرأ فيه سورة البقرة
’’Evlerinizi kabirlere çevirmeyin.Şüphesiz ki içinde Bakara süresi okunan evden şeytan kaçar.’’(55)

مَن قال لا إله إلا الله وحده لا شريك له له الملك وله الحمد وهو على كل شيء قدير في يوم مائة مرة كانت له عدل عشر رقاب وكتب له مائة حسنة ومحيت عنه مائة سيئة وكانت له حِرزاً من الشيطان يومه ذلك حتى يمسي ولم يأت أحد أفضل مما جاء به إلا أحد عمل أكثر من ذلك
“Her kim: ‘Lâ ilâhe illallâhu vahdehu la-şerike leh, lehü’l mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadir’ duasını, bir günde yüz kere söylerse, kendisine on köle âzat etmiş gibi sevàp verilir, ayrıca lehine yüz sevab yazılır ve yüz günahı da silinir. Bu, ayrıca üç gün akşama kadar onu şeytana karşı muhafaza eder. (56)

سُورَةُ الْبَقَرَةِ فِيهَا آيَةٌ سَيِّدُ آي الْقُرْآنِ لا تُقْرَأُ فِي بَيْتٍ وَفِيهِ شَيْطَانٌ إِلا خَرَجَ مِنْهُ آيَةُ الْكُرْسِيِّ
’’Bakara süresinde (seyyidul Kur’an)Kur’an’ın dikkat çekici bir ayeti vardır.O ayet okunmayan evde şeytan bulunur.Ne zamaki o ayet okunur,şeytan o evden çıkar.’’ (57)
_____________________________________
DİPNOTLAR

1-Muhammed eş-Şibli, Garâibü ve Acâibü’l-Cin,s.15-16,Mektebetül Kur’an,1.B
2-Lisanul Arab,İbn Manzur,9.Cilt c-n-n maddesi,Beyrut-Lübnan
3- Ayetlerden bazıları şunlardır : En’am süresi 100 ,112 ,128 ,130 ; Araf 38,179   ; Hud 119;İsra 88;Kehf 50;Neml,17,39;Secde 13;Sebe 12,14,41;Saffat 158…
4- Müslim,2996.Bu hadis A.B.H’in Müsned’i,Beyhaki’nin Şuabul İman’ı ve İbn Hibban’ın sahih’i başta olmak üzere pek çok hadis kitabında geçmektedir. Esasen hadiste değinilen ’’cinlerin dumansız ateşten yaratılışını’’ destekleyen ayet de vardır,bakınız: Rahman,15
5-Suyuti , el Mercan fi Ahkamil Can,s.15-16,Mektebetül Kur’an-Kahire
6-Kehf 50
7-Hafız İbn Hacer,Fethul Bari,8,675 ; müfessir Fahrettin Razi,Hicr süresi 27. Ayet tefsiri
8-Allame Suyuti,Dürrül mensur,5,402;Tefsir-i Taberi,1,507;Mecmuul Fetava,4/235,346;İbn Hacer,Fethul Bari,6,369;İbn Useymin,el Cin Ve’l Şeyatin,sual rakamı 2
9-Zariyat 56,En’am,128, 130 ,Rahman 31
10- Bakara 34
11-Allame Suyuti,Dürrül mensur,5,402;Tefsir-i Taberi,1,507;Mecmuul Fetava,4/235,346;İbn Hacer,Fethul Bari,6,369;İbn Useymin,el Cin Ve’l Şeyatin,sual rakamı 2
12-Belağatu Kur’an’il Kerim Fi’l İcaz, c.1,s.72,1.B,2001-Ürdün
13-Hicr 30
14-Suyuti,Camiu’s Sağir 365 numaralı hadis.Hakim Nisaburi,el Müstedrek Ala Sahihayn,İbn Hibban… ; Hakim hadise sahih demiş,Zehebi ve Elbani de bu görüşü desteklemiştir.
15-Suyuti , a.g.e,s.19,Mektebetül Kur’an-Kahire
16-Müslim, Salat,150,Sahih İbn Hibban,Sahih,İbn Huzeyme
17-Müslim, Eşribe 103
18-Müslim,Eşribe 105,106;Ebu Davut,Et’ime 19;A.B.Hanbel,Müsned;Tirmizi…
19-Buhari,1,66-142;Müslim,1,283-375;Tirmizi,A.B.Hanbel,Darimi,İbn Mace,Beyhaki,Sünen-i Kebir ve Sağir,Taberani,Mucemül Kebir-Sağir-Evsad…
20-Sebe 12-13
21-Sebe 14
22-Cin,11
23-Suyuti , a.g.e,s.62,Mektebetül Kur’an-Kahire
24-En’am 130.Ayet içlerinden kafirler olduğunu gösterir.Ahkaf 29 ve 30. Ayetler de içlerinden Müslümanların olduğuna delildir.
25-Hİcr,26-27
26-Bakara 30
27-Neml 65
28-Suyuti , a.g.e,s.17,Mektebetül Kur’an-Kahire
29-Araf 12
30-Suyuti , a.g.e,s.19,Mektebetül Kur’an-Kahire ; Muhammed eş-Şibli, a.g.e,s.26,Mektebetül Kur’an,1.B
31-Kehf 50
32- Suyuti , a.g.e,s.28,Mektebetül Kur’an-Kahire
33-Rahman 56
34-Suyuti , a.g.e,s.29,Mektebetül Kur’an-Kahire
35-Suyuti , a.g.e,s.29-30,Mektebetül Kur’an-Kahire
36-Hakim,Tirmizi,İbn Cerir
37-Suyuti , a.g.e,s.32,Mektebetül Kur’an-Kahire
38-Sicistani,Fetava el Siraciyye
39-Suyuti , a.g.e,s.33-34,Mektebetül Kur’an-Kahire ; Bedrüddin Muhammed eş-Şibli,a.g.e,s.86,Mektebetül Kur’an,1.B
40-27/44. ayet
41-17/64. ayet, 4. başlıkta
42-Rahman 57 , Fahrettin Razi,Mefatihul Ğayb
43-Ruhul Meani ,27,119
44-Zadül Mesir fi ilmi’t Tefsir,8,122
45-En’am 130
46-Ahkaf 29 uyarıcılara delalet eder.
47-Ahkaf 30
48-Suyuti , a.g.e,s.42-44,Mektebetül Kur’an-Kahire
49-Kaf 31
50-Ali İmran 133
51-Ebu Davud, Cenaiz 20; Hakim, el-Müstedrek, 1, 351
52-Muhammed eş-Şibli,a.g.e,s.75-76,Mektebetül Kur’an,1.B
53-Fussilet 36
54-Tirmizi (2058); Nesai (5494);İbn Mace (3511);Tirmizi bu hadise hasen garip demiştir.Sahih-i Cami’de Elbani hadise sahih demiştir.(4902)
55-Sahih-i Müslim (780)
56-Buhari,31119; Müslim,2691
57-Müstedrek,Hakim;Beyhaki,Şuabul iman;Hakim’in belirttiğine göre bu hadisin isnadı sahihtir.c.1,s.561

[vc_row el_position=”last”] [vc_column] [vc_button title=”pdf olarak indirin” href=”/wp-content/cinler-hakkında-sahih-bilgiler.pdf” color=”wpb_button” size=”btn-mini” icon=”wpb_document_pdf” target=”_blank” el_class=”extra” el_position=”first last”] [/vc_column] [/vc_row]
]]>
/cinler-alemine-dair-soru-cevap/feed/ 0
Cevşen Neyle Sabittir ? /cevsen-neyle-sabittir/ /cevsen-neyle-sabittir/#respond Fri, 15 Mar 2013 11:50:28 +0000 /?p=7564 Read More»]]> Cevşen diye meşhur olan dua , hadis ile mi sabittir ?

Bazı meşhur siteler buna cevap olarak hadis ile sabittir dese de  diğer bazı meşhur siteler bunun uydurma bir metin olduğunu ifade eder.Hiç bir meşhur hadis alimi tarafından bu metin tahriç edilmemiştir.Falanca alimin kitabında yer aldığına göre sahihtir demektense , hadisin asli kaynağını göstermeyi deneseler de deliller konuşsa ve böylece doğmatizm yerine rasyonalizm yeşerse.

Cevşen’in Mecmuatul Ahzab’da geçiyor oluşu onun hadis ile sabit olduğunu göstermez.Nitekim ilgili kitap hadis kitabı değildir,dua kitabıdır.Dua kitapları aslî hadis kaynağı olmaktan çok uzaktır.Mecmuatul Ahzab’ta hadisin kaynağına yer verilmemiştir.İlgili metin için keşfen hadis denilse bu sefer de  cevaben ’’Keşf ile gelen bilgiler,sadece kişinin kendisi için delildir.’’ denilir.(Diyanet iki ciltlik ilmihal,c.1,s.66,Ankara-2006) Buna rağmen en iyi ihtimalle cevşen ” keşfen hadistir.” , en kötü ihtimalle ”hurafedir.”

“Cevşen-i Kebîr, bir kısmı naslarda yer alan, mâna ve muhteva bakımından Al­lah’a nisbetinde hiçbir sakınca bulunma­yan kelime ve cümlelerle münâcât ve ni­yazlardan ibaret bir metin olup bu tür metinlerle duada bulunmak, dinî hayat bakımından tavsiyeye şayan bir davranış olarak görülür. Ancak Cevşen-i Kebîr di­ye bilinen ve Mûsâ el-Kâzım’dan itibaren imamlar yoluyla Hz. Peygamber’e nisbet edilmiş bir hadis olarak rivayet edilen yaklaşık on beş sayfalık metnin sahih ol­ması mümkün görünmemektedir. Zira bu metin, bilinen bir olayı, bir kıssayı ve­ya tarihî bir vakayı anlatan, hafızada tu­tulması kolay metinlerden farklı olarak her kelime ve cümlesinin büyük bir ti­tizlikle zaptedilip tekrarlanması, Hz. Pey­gamber’den alınıp rivayet edilmesi im­kânsız denecek kadar güçtür. Duanın Sünnî hadis mecmualarında yer almama­sı, aynı şekilde Şiî hadis külliyatının ana kaynağı durumundaki kütüb-i erbaada da bulunmaması, sadece dua mecmua­ları gibi ikinci derecede bazı kitaplarda mevcut olması da bu görüşü destekle­mektedir.” (Mehmet Toprak, “Cevşen”, DİA, cilt: 7, sayfa: 463.)

Ummül Kura Üniversitesi ,  ” ص 31 / كتاب الحصن الحصين وحرز الجوشن ونحوها  ”        başlığı altında cevşen ile ilgili olarak gelen soruya  ” لا يجوز” der.

 

İlave okuma :

cevşen hadis ile sabittir

Cevşen hurafedir

Bu isim ile (cevşen) peygamberimizden gelen bir dua bilmiyoruz

böyle bir duaya ve etkisine inanmamızı zorunlu kılan bir senet yoktur

 

]]>
/cevsen-neyle-sabittir/feed/ 0
Akait Dersleri – 1 /akait-dersleri-1/ /akait-dersleri-1/#respond Wed, 13 Mar 2013 19:30:36 +0000 /?p=7561 Emali adlı akait kitabının ilk 10 beyti işlenmiştir.

 

]]>
/akait-dersleri-1/feed/ 0
Rabıtanın Dinimizdeki Yeri /rabitanin-yeri/ /rabitanin-yeri/#comments Fri, 19 Oct 2012 13:33:39 +0000 /?p=7222 Read More»]]>
Rabıta ve İslam kelimelerini yan yana görünce aklınıza ne geliyor ?
Tasavvufta, kişi doğrudan doğruya Allah’ı düşünür, bir nevi Allah ile manevi bir bağ kurar ve hep Onunla beraber olduğunu tasavvur eder. Bu şekilde manevi bir bağ kuramazsa, bağlı bulunduğu mürşidini düşünür. Onun bağlı bulunduğu şeyhlerin silsilesi ile Hz. Muhammed (S.A.s)’e ulaşır. O’nun vasıtası ile de Allah’a ulaşır ve O’nunla manevi bağ kurar. Tasavvuftaki rabıta, bu şekilde dolaylı yoldan Allah’a gitmek ve aracılar vasıtasıyla O’nunla manevi bağ kurmaktır. Doğrudan Allah ile manevi irtibat kuramayanlara bu şekildeki rabıta tavsiye edilmiştir. Aksi hallerde buna lüzum görülmemiştir (M. Halid, Rabıta hakkında risâle, İstanbul 1924, s. 238; Selçuk Eraydın, tasavvuf ve Tarikatlar, İstanbul 1990, s. 447’’
……………………………………………
Rabıta kelimesinin kökü hakkında ;

رَبَطَ ـ يَرْبِطُ ـ يَرْبُطُ Fiili ki bu fiil hem birinci hem de ikinci baptan gelebilmektedir.Rabıta kelimesi bu kökten türemiştir. رابِطَة (rabıta) kelimesine gelince bu kelime mufrettir çoğulu ise رَواَ بِط (ravabid) kelimesidir.İsimdir.Serdar Mutçalı’nın sözlüğünde belirtildiği üzere ’’Birlik,ilişki,bağlamak,kuvvet bulmak,sabırlı kılmak’’ anlamlarına gelmektedir.

Ayetlerde görelim ;

وَرَبَطْنَا عَلٰى قُلُوبِهِمْ اِذْ قَامُوا فَقَالُوا رَبُّنَا رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ لَنْ نَدْعُوَا مِنْ دُونِهٖ اِلٰهًا لَقَدْ قُلْنَا اِذًا شَطَطًا

’’Ve onların kalplerini kuvvetlendirdik, o vakit ki kıyam ettiler de dediler ki: «Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir, O’ndan başkasına bir ilâh diye tapamayız. Diyecek olsak elbette ki haktan pek uzak bir söz söylemiş oluruz’’Kehf suresi 14. ayet (Ömer Nasuhi Bilmen’in mealinden …)

Ayette geçen رَبَطْنَا fiili , ’’Biz kuvvet verdik , kuvvetlendirdik.’’ anlamlarına gelmektedir.Demekki rabıta kelimesi ’’ kuvvet’’ anlamına gelebilen bir fiilden türemiştir.

Kasas suresi 10. ayette ’’ لَوْلَا اَنْ رَبَطْنَا عَلٰى قَلْبِهَا ’’ diye yani ’’Biz onun kalbine güç vermeseydik…’’ manasında geçmektedir.D.İ.B meali.

Enfal suresi 11. ayette ’’    لِيَرْبِطَ عَلٰى قُلُوبِكُمْ ’’ manası : ’’ … (Allah)kalblerinize rabıta versin…’’Elmalılı meali.
Ali İmran suresi 200. ayette ’’    Ey o bütün imân edenler! Sabredin ve sabır yarışında düşmanlarınızı geçin ve cihad için hazır ve rabıtalı bulunun ve Allaha korunun ki felâh bulasınız.’’

*Meale dikkat ederseniz Elmalılı direk olarak mealde ’’Rabıta’’ demiştir.Bu kelimenin değişik kalıpları Kur’an’da geçmektedir.Bakınız : Kehf, 18/14; el-Kasas 28/10; el-Enfâl 8/11; Âl-i İmran 3/200; el-Enfâl 8/60

Kimileri bu ayetlerin bir kısmında bilinen rabıtanın kast edildiğini söylemiştir.Bu mana doğru olursa ; Rabıta bidat olamaz çünkü ayete dayanan şey bidat olamaz.Bu mana doğru değilse bu durumda direk bidat denilemez ve umum ifade eden ayetler göz önüne alınır,ardından hadislere bakmak gerekir.Aradığımız şeyleri hadislerde de bulamazsak önceliği göz ardı etmeksizin diğer delillere bakarız.Bu bir usulu fıkıh kuralıdır.Usul ilimlerinden haberdar olmayanlar ya başkasına yem olur ya da bir bilenden öğrenir.

……………………………………………

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَابْتَغُوا اِلَيْهِ الْوَسٖيلَةَ وَجَاهِدُوا فٖى سَبٖيلِهٖ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz. Maide suresi 35. ayet

Ayette vesile arayın denilmektedir ama vesilenin sınırları çizilmemiştir.Dolayısı ile haram ve mekruh olmamak kaydı ile (bunlar zaten ayet ve hadisler başta olmak üzere pek çok delil ile yanlışlığı ortada olan şeylerdir.) vesile aranabilir.Şimdi birisi ’’Ben vesile olsun diye rabıta adı verilen bir metot kullanıyorum.’’ derse ne diyeceksiniz ? Hala çıkıp ’’Rabıta bidattir.’’ diyebilir misiniz ? “Kişi sevdiğiyle beraberdir.”* hadisini göz önüne alıp , ’’Falanca veliyi seviyorum ve bunu ispat adına onu kalbimde canlandırıp hatalardan uzak durmaya çalışıyorum.’’ diyen birisine ’’Hata içerisindesin.’’ denilebilir mi ?

Cennete girmek için vesile aramanın konu ile bağlantısı ;
Allah kendisine yaklaşılması adına vesile aramamızı, emir kalıbı ile ifade etmiştir.Veli dediğimiz kullar gerçekten veli ise (önce araştır sonra hüsn-ü zan) Allah’a yakındırlar (mekan olarak değil,razı olma yönünden yakınlık) çünkü veli kelimesi Arapça’dır ve ’’yakın olmak,dost olmak’’ anlamlarına gelmektedir.Allah’a yakın olan birisine yakın olan kişi Allah’tan uzak olabilir mi ?Olamaz.Dolayısı ile bu kişilere yakınlaşmaktaki niyet ** halisane olunca (bire bir emir kalıbına uymak adına yapılan şey) bu işte bir sakınca olamaz.
……………………………………………

Konuya hadis penceresinden bakalım ;

“ Allah’ın dostları içinde öyle kimseler vardır ki onlar, Nebi ve şehit değildirler fakat kıyamet gününde Allah teala’nın kendilerine bahsettiği lütuf ve makamlardan dolayı Nebi ve şehitler onlara gıpta ederler. Ashab: ‘Ya ResulAllah! Onlar kimlerdir, haber verir misiniz? Diye sorduklarında; Resulullah (S.A.v.): ‘Onlar, aralarında herhangi bir nesep bağı ve maddi alışveriş bulunmadan Allah’ın muhabbeti ve rızası için birbirlerini sevenlerdir. VAllahi onların yüzü nur gibi parlamakta ve kendileri de nurdan minberler üzerinde oturmaktadır. İnsanlar korktukları zaman onlar korkmazlar; insanlar üzüldükleri zaman onlar üzülmezler; buyurdu ve sonra: ‘ Haberiniz olsun! Allah’ın velilerine asla bir korku ve hüzün yoktur’. (Yunus:62-63) ayetini okudu”Kaynak :Ebu Davud, Buyu’ , 76 (No: 3527); Suyuti, Dürrül Mensur, 4, 372; Şevkani, Fethul- Kadir, 2-458

ve
*
الْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ “Kişi sevdiğiyle beraberdir.” (Buhari, Edeb; 96; Müslim, Birr, 165; Tirmizî, Zühd, 50…Ebu Davut ,Sünen ; A.B.Hanbel ,Müsned;İbn Hibban , Sahih;Darekutni ,Sünen;Ebu Davut Tayalisi ,Sünen;Ebu Yala,Sünen;Taberani,el Mucemul evsad-kebir-sağir…)

Ve insan sevdiğini düşünür , onun isteyeceği razı olacağı şeyleri yapmaya gayret eder.Öyle ise Veliyi düşünerek ,kalbi bir bağ kurarak Allah’a ulaşmayı hedeflemek,bidat olamaz.

ذِكْرُ الأَنْبِيَاءِ مِنَ الْعِبَادَةِ ، وَذِكْرُ الصَّالِحِينَ كَفَّارَةُ الذُّنُوبِ ، وَذِكْرُ الْمَوْتِ صَدَقَةٌ
“Peygamberleri anmak ibadettendir, iyi kimseleri hatırlamak ise keffâret(günahlar için bir nevi mağfiret vesilesi) dir.Ölümü hatırlamak sadakadır.”

Kaynak : Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummal, No:32247; Münâvî, Feyzu’l-Kadir, No:4331, 3/564 (2.Baskı,Darul Marife, Lubnan-Beyrut,1972)

Sahihlik değerlendirmesi : Keşful hafa’da (hadis no:1345) bu hadis hakkında zayıf ve/veya uydurma denilmemiştir.Sadece zikredilmiştir.Feteni münker derken Elbani (Silsiletu zaife,4.Cilt)mevzu demiştir. İbn Arrâk,Tenzihu şeriatil merfua’da zayıf ve/veya uydurma dememiştir.

Son sözler :

’’Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.’’ Fatiha suresi 6 ve 7. ayet

Ettehiyyatü duasında ’’Esselamu aleyna ve ala ibadillahissalihin.’’ diyoruz.Ma mana ? ’’ Selam bizim ve salih kulların üzerine olsun.’’ diyoruz.Bu duanın kaynakları :
1.     Buhari,Sahih 3 kez
2.     Tirmizi,Sünen 2 kez
3.     Nesai,Sünen-i Suğra 11 kez ; Nesai,Sünen-i Kübra 9 kez
4.     İbn Mace,Sünen 2 kez
5.     A.B.Hanbel,Müsned 9 kez (Daha geniş kaynak için dualarımız ve kaynakları başlıklı yazıma bakabilirsiniz.)

Rabıtanın tanımı neydi hatırlayalım :’’ Mutasavvıflar rabıta’yı, müridin şeyhini düşünerek kalbinden dünya ile ilgili şeyleri çıkarması, şeyhi vasıtası ile Hz. Peygamber (S.A.s)’e ve Allah’a kalbini bağlaması şeklinde anlamışlardır.’’(Ş.İslam Ansiklopedisi)

Her namazda iyi kullara dua ediyor muyuz ?Onların yoluna ulaşmayı istiyor muyuz ? Cevap yukarıdaki ayet ve hadise göre mecburen ’’ Evet’’ olacaktır.O zaman düşünelim ; ’’Kendilerine dua ettiğimiz kişileri nasıl olur da düşünmek hata olur ?’’
……………………………………………
**
1.     ” إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ ” Suyuti – Ciyad
2.     ” إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ ” Hadis-i Ebu Kasım el Celiy
3.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ el cami fil ilel ve marifetu rical,Ahmet B.Hanbel
4.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ ” elfevadidi celile ,İbn ukayl
5.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ Ebü’l-Fütuh Mecdüddin Muhammed b. Muhammed b. Ali et-Tai, Kitabü’l-erbain fi irşadi’s-sairin ila menazili’l-müttakin
6.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ Fevaid,Ebu hasan bin Talha el Ne’li (2 kez)
7.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ Müsned-i Ebu Hanife
8.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ Müsned, A.B.Hanbel
9.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ Müsned,A.B.Hanbel
10.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ elfevaidi müntekat ala şerhil imameyn,Muhammed bin Muhtar bin Müeyyid billah
11.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ Hadis-i Ebu Nasr
12.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ el Zühd,Hünad bin el sirry
13.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ Safvetuttefasir , Ebu zür’a tahir bin muhammed el Makdisi
14.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ meşiha, ebi Abdullah el Razi (2 kez geçer)
15.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ elfevaidi müntekat an şuyuhi sikat,muzaffer bin hüseyn bin besti
16.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ Sahihlerden 40 hadis,ismail bin ahmet bin muhammed nisaburi
17.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ ehadis, an şuyuh ebi muhammed el be’lebekky
18.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ el fevaidi mültefizza vel feraidil mültekitta,muhammad bin mekki bin ebi el reca (2 kez)
19.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ meşihah, Ebu huseyn bin muhtedi billah
20.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ fevaidi muhrace , şuyuhu ebi abdullah el müezzin
21.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ sahih-i buhari,muhammed bin ismail el Buhari (2 kez)
22.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ sahih-i buhari,muhammed bin ismail el Buhari (4 kez)
23.     الْعَمَلُ بِالنِّيَّةِ sahih-i buhari,muhammed bin ismail el Buhari
24.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ ehadisu ve hikayat , ebu tahir el selefi
25.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ إِنَّمَا ibn neccar,tarihu bağdat
26.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ إِنَّمَا Sahih,müslim bin haccac
27.     الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ إِنَّمَا cerh ve tadil,ibn ebi hatim el razi
28.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ إِنَّمَا isaratül fevaid,ibn abdil ber
29.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ إِنَّمَا ibn Asakir,el erbein
30.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ إِنَّمَا el meşihatul bağdadiyyetu,ibn müslime el emevi
31.     الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ إِنَّمَا el tuyuriyyat , ebu hasan el tuyuriyye (2 kez)
32.     الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ إِنَّمَا isaratül fevaid,ibn abdil ber
33.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ emali,Abdulmelik bin bişran
34.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ إِنَّمَا el tuyuriyyat , ebu hasan el tuyuriyye
35.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ el emali vel kıraat,hasan bin ali bin affan
36.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ إِنَّمَا siyeru alamu nübela,zehebi
37.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ   siyeru alamu nübela,zehebi
38.     الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ إِنَّمَا Tabakatül Şafiiyetil kübra,Sübki
39.     الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ إِنَّمَا siyeru alamu nübela,zehebi
40.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ Sünen,İbn Mace
41.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ إِنَّمَا tabakatu şafiiyyin,ibn kesir el Dımaşk
42.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ ibn hacer el askalani,mucemu şeyhatu meryem
43.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ el ahadisu erbein,ibn nasiriddin el dımaşk
44.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ el ruvat,el erbeatu aşer,ziyaul makdisi
45.     الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ إِنَّمَا Sünen,Ebu Davut el sicistani
46.     الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ إِنَّمَا sehavi,el mekasidül hasene
47.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ إِنَّمَا   El cami’ , muhammad bin isa el Tirmizi
48.     اَلْأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ إِنَّمَا   El Muvatta,Malik bin enes
49.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ   ezzuhd vel rakaik , İbn Mübarek
50.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ el bahr,Ebu bekr El Bezzar
51.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ Sünenil kubra,el Nesai (4 kez)
52.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ süneni suğra,Nesai (3 kez)
53.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ el münteka,İbn Carut el Nisaburi
54.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ Tehzibul asar,İbn hacer el Taberi
55.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ Sahih,İbn Huzeyme (3 kez)
56.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ Mustahrec , Ebu Avane (2 kez)
57.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ şerhu sünnet,huseyn bin mesud el Beğavi
58.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ şerhu sünnet,huseyn bin mesud el Beğavi
59.      إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ İbnül Münzir,el evsad fi sunen vel icma vel ihtilaf (2 kez)
60.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ şerhu meanil asar,tahavi
61.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ müşkilul asar, tahavi
62.     إِنَّمَا الأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ el ilel,ibn ebu hatim el Razi
………………………

Muhtemel sorulara – itirazlara cevaplar 

1-’’Sahabe tarafından rabıta yapılmadığına göre bu bidattir.’’denilirse;

İmam Şafii:’’Nastan dayanağı olan hiç bir şey,selef onu yapmasa bile bidat değildir.’’Husnü’t-Tefehhüm ve’d-Derk li Mes’eleti’t-Terk:5-25

2-’’Rabıtanın varlığı,geçerliliği,güzelliği hakkında açık nas yok.’’ denilirse ;

’’Rabıtayı yasaklayıcı bir nas da yok.’’ denilir.Mesalih – i mürsele usulu fıkıh kaidesi gereğince(ki bu kural En’am süresi 119.ayete dayanır.Her usulcü ve usul talebesi bu kaideyi bilir.) ’’eşyada asl olan ibahadır.’’ Bu durumda rabıtayı yasaklayan,yalanlayan bir delil bulunmadıkça (ki böyle bir delil yok) en azından mübah kabul edilmelidir.Yasaklayıcı bir delil olmadığı halde , iyi niyetle yapıldığında yukarıda geçen hadis sayesinde müstehap olarak görülebilir.Bununla birlikte dikkat edelim , bu meselede sukutu icma’ vardır.Bilindiği üzere icma’ ittifak edilen delillerdendir.Rabıtanın en açık delilleri : 1 – İcma’ 2-Mesalih-i Mürsele

3- ’’Rabıta bidatse ne olur ? ’’denilirse ;

İmam Nevevi’nin Müslim Şerhi’nde ’’…her bidat sapıklıktır.’’ bu hadisin sınırlandırılmış umumi bir hüküm olduğunu ifade etmiştir.Burada kast edilen bidatlerin çoğunluğudur.A’dan Z’ye tüm bidatler demek değildir.Peygamberimiz ve sahabe zamanında camilerin minareleri yoktu.Dolayısı ile bu bir bidattir lakin her bidat sapıklıktır diyerek minareleri yıkmak asıl sapıklık olur.Her bidat sapıklıktır diye çevrilen hadis,tüm bidatleri kapsasaydı minarelerin yıkılması gerekirdi.Sahabe zamanında fıkıh ya da ilmihal kitapları yazılmış mıdır ? Yazılmamıştr.Bu durumda bu kitapları yazmak da bidattir,diyerek o kitapları yakmak mantıkla ve dinle bağdaşır mı ?İlim kitapları yazmak mendup bidattir.Her bidatin hükmü aynı değildir.Hadis hafızı ibni Receb, Erbain Şerhi’nde şöyle demektedir: ’’Bidatle kast edilen Şeriatin kendisine delâlet edeceği aslı bulunmayan şeyler türünden yapılan ihdâslar/îcâdlardır. Şeriatten kendisine delâlet edecek bir aslı bulunan şeyler ise, lüğat olarak her ne kadar bid´at ise de dini hüküm açısından bidat değildir.’’( Câmiul-Ulum vel-Hikem 397, Darül Fürkan-Ürdün)

[vc_row el_position=”last”] [vc_column] [vc_button title=”pdf olarak indirin” href=”/wp-content/rabıtanın-yeri.pdf” color=”wpb_button” size=”btn-mini” icon=”wpb_document_pdf” target=”_blank” el_class=”extra” el_position=”first last”] [/vc_column] [/vc_row]
]]>
/rabitanin-yeri/feed/ 4
Allah Hakkında Ne Biliyoruz ? /allah-hakkinda-ne-biliyoruz/ /allah-hakkinda-ne-biliyoruz/#comments Sun, 09 Sep 2012 12:42:35 +0000 /?p=6810 Read More»]]>
Dünyayı,kendisini,bilgisayarını ve pek çok şeyi öğrenme yolunda ilerleyen bizler,Allah hakkında ne biliyoruz ? Allah hakkında konuşabilir miyiz ?Yoksa bize nimet veren yüce yaratıcı hakkında 10 dakika bile konuşacak kadar onu tanımıyor muyuz ?Bu yazımda aşağıda sıralamış olduğum maddeler ile Allah hakkında bir yazı yazmayı amaçladım.1.     Allah’ın varlığının delilleri
2.     Allah’ın isimleri
3.     Allah’ın sıfatları
4.     Allah nerededir ?
5.     Allah’ı görebilir miyiz ?
6.     Allah hakkında sakıncalı sözler
………………………
Allah’ın varlığının delilleri hakkında

Allah’ın varlığına inanmak islâm dairesinin içerisinde bulunabilmenin birinci şartıdır.
Allah’ın zatı üzerinde düşünmek haramdır. Onun zatını idrak etmek aklen mümkün değildir.
Çünkü Allah’ın hiç bir benzeri yoktur. Aklın ulaşabildiği ve kavrayabildiği şeyler ancak madde cinsinden olan şeylerdir. Allah ise madde değildir (madde olduğunu ileri süren mezhep : mücessime>sapık mezheptir.).Bu durumda insanoğlu Allah’ın zatını kavramaktan acizdir.Aciz olduğu halde bu hususta ısrarın ise getirisi sadece sapıklık olacaktır.’’ Allah’ın yarattıkları hakkında düşününüz. Fakat Allah’ın zatı hakkında düşünmeyiniz. Gerçekten siz buna(zatını düşünmeye) hiç güç yetiremezsiniz.’’(Suyuti,Camiussağir,1 : 132) sahihliğini teyit için kaynak: Acluni ,Keşful Hafa , 1, 311.Şura 11’de Allah’ın benzeri olmadığı belirtilmiştir,dolayısı ile zatı hakkında düşünsek bile yanlış düşünürüz.

Biz insanlar,Allah’ı sadece dinimizin net delillerinin verdiği bilgiler vasıtasıyla tanıyabilmekteyiz,yani fikir yürütmek bir hata olacaktır çünkü mevzu bahis Allah,öyleyse delilsiz önerme yapmak sakıncalıdır.
Allah’ın görülmüyor oluşu onun yokluğunu gerekli kılmaz çünkü bundan 500 yıl önce mikroplar,virüsler görülebiliyor muydu ? Demek ki teknoloji geliştikçe,zaman geçtikçe görülmeyen bazı şeyler görülür hale gelmektedir.Ayrıca insan sınırlı bir varlıktır ki her şeyi duyamamakta, görememekte .Bugün bile bilim, insan kulağı her sesi duyamamaktadır demekle birlikte duyamadığımız seslerin varlığını kabul etmektedir.Zaman ilerledikçe görülmeyen, bilinmeyen bazı gerçekler bilinir görülür oluyorsa elbet bir gün ya Allah’ı göreceğiz ya da kendisini göstermese de varlığından hiç emin olmadığımız kadar emin olmak zorunda kalacağız(cehennem).

Allah’ın varlığının bir delili

Delillerin tamamını saymak mümkün değildir. Aslen din felsefesinin konusu olan Allah’ın varlığını ispatlamak,bazı ilmihal kitaplarımızda da yer almıştır ama yine de bu konu hakkında müstakil bir çok kitap yazılmıştır.

1-Hudûs (sonradan var olma) delili :
Bilindiği üzere failsiz(işi yapansız) meful (yapılan iş) olabilmesi imkansızdır. Bu âlem,hâdis yani sonradan vâr olmadır.sonradan var olması demek,varlığının bir başlangıcı var,demektir ki bu durumda bir vâr ediciye muhtaç olur.Aklen de bu var edicinin,var olanların zıttına yani varlığının başlangıçsız olması gerekir.Çünkü varlığının bir başlangıcı olsaydı o zaman,âlem ile eşit olurdu ki yaratma,vâr edebilme vasfının sahibi olamazdı.Aynı sıfatları taşıyan şeyler arasında bir üstünlük olabilmesi aklen muhaldir.
Çevremizde görebildiğimiz ve göremediğimiz mevcudâtın varlığı kendisine bağlı olan vâr ediciye vacibul vucut denir.
Bu alemin sonradan meydana gelme olduğunun delili ise,her an her şeyin değişim içinde olmasıdır.insan ölüyorsa,demek ki doğuyor.öyleyse bir başlangıcı mevcuttur.ağaçlar kuruyorsa,demek ki yaşama geldiği bir an var.kısacası zamana tabi olan her şey,değişim süreci içerisinde yer alır ve bu sürecin bir başlangıcı ve sonu kesinlikle vardır.
Filozofların,alemin varlığının bir başlangıcı olduğu hakkında pek çok ispatı mevcuttur.Gerçi artık bilim de bunu tespit etmiş ve coğrafya kitaplarına bile koymuştur.’’dünya tahminen …milyon yıl kadar önce var oldu.’’ Kaydı,coğrafyaya aittir ve bu bilgi,lise kitaplarında dahi yer almaktadır.
Bilim, her ne kadar Allah’ın varlığını ispatlayamıyorsa da,yokluğunu da ispatlayamaz!Yani ‘’Ben bilimin ispatına göre inanırım.’’diyorsak , kişiler neden sadece ‘’Bilim tarafından ispatlanamadığına göre yoktur.’’ Diyerek resmin yarısını görüyor ? Resmin kalan tarafında ‘’YOKLUĞUNU DA İSPATLAYAMIYOR’’ gerçeği yatmaktadır. Varlığının ispatlanamayışı,yokluğunun bir delilidir,düşüncesi de resmi bütün olarak görememenin hatasından kaynaklanır çünkü bilimin Allah’ın yokluğunu ispatlayamayışı da varlığının bir delilidir,şeklinde bir sonuç direk çıkmaktadır.Bu durumda hangi sonuç doğrudur ?Bilimin her şeyi deneyleyemediği bilinen bir gerçektir,şöyle ki bir insanın duygusunu bilim deneyleyip, duygu vardır veya da yoktur,diyememekte ise de bizler duyguların varlığından eminiz.Bu durumda aciz olan kimdir ? Ortaya çıkan sonuç ;Allah,melek,cin,şeytan gibi gözle görülmeyen varlıkların yokluğuna bilimsel bir delil yokken, onların varlığına dînî ve aklî deliller pek çoktur ki bu deliller aslında bilimin delillerinden çok daha kesinlik arz eder.

Her şey yaratılmışsa haşa Allah’ı kim yarattı?

Bu soru batıl(geçersiz) ,mantık kurallarına aykırıdır. ’’Her şey yaratılmamıştır’’,cümlesi yanlış bir cümledir.Yaratılmamış olanlara örn; Kur’an.
Bu sorunun cevabı,bu konu içerisine yayılmıştır.Yani bir yaratıcının,yaratılmadan varlığı zorunludur,yoksa teselsülün(yaratılma zincirinin) önüne geçilemezdi.
Dinen şunu söylemek mümkündür ; Allah hakkında ‘’yaratılmıştır ’’düşüncesi Allah’ın ‘’kıyam bi nefsihi’’ sıfatına aykırı olur ki bu sıfat ayetle sabittir ’’ Doğurmadı ve doğurulmadı.’’(İhlas :3) dolayısıyla bu düşünce ayet ile çürütülür.

Yaratılmış olmak,âciz olmanın bir belgesidir çünkü her yaratılanın sonu vardır.Kimse sonsuz olma gücüne sahip olamadığına göre, her canlının bir sonu olduğuna göre ki bunu inkar etmek akıl ile örtüşmez çünkü atalarımızın yaşamadığını (reenkarnasyona inananlar hariç) herkes bilmektedir.Bu durumda her yaratılan âcizdir,sonu vardır.Mâdem ki yaratılanların,örneğin insanların bir sonu var,öyleyse onların sonunu getirecek bir varlığa ihtiyaçları var ve bu varlığın da yine aklen sonu olmayan bir varlık olması gerekmektedir ki aradan asırlar da geçse insanların sonunu getirebilsin.
Ayrıca bu var edicinin bir sonu olsaydı ,yaratılanlarla benzeşir olurdu ki pek çok filozofun da dile getirdiği gibi,yaratıcı hiçbir şeye benzemez ve üstün bir varlıktır.işte bu üstünlük ancak yaratılmamış olmakla mümkündür. Kısaca ;
Vucuda gelmiş olanların vucuda gelmesini sağlayacak olan illet(failsiz fiil olamayacağı) bir yaratılmamış olanın gerekliliğinin illetidir(yapılmış(fiil) olan bir şey varsa ki var,bu durumda onları yapan bir zatın olması).dolayısıyla yaratıcının yaratılmamış olması gerekir.işte bu sebepten ötürü Allah yaratılmamıştır.Aksi halde bu yaratılma zincirinin dur durak bilmeksizin gitmesi,uzaması gerekirdi ki bu da aklen muhaldir.

Kritisizm kurucusu olan Descartes Allah’ın varlığı hakkında şöyle demiştir :“Allah’ın varlığı, bir hakikati ifade eden geometrik teorilerden daha hakikidir.”

Ünlü matematikçi,fizikçi ve filozof olan Paskal, Allah hakkında şöyle demiştir : ‘’ insanlar arasında akıllı diyebileceğimiz sadece iki grup insan vardır ; Allah’ı bildikleri için inanarak onun yolunda olanlar ve Allah’ı bilmedikleri halde onu bulmak ve inanmak için çaba sarf edenlerdir.Bu iki grubun dışında kalanları akıllı saymak doğru değildir.

………………………………………………………………

Allah’ın isimleri kaçtır ?

Ayetler :

1- وَلِلّٰهِ الْاَسْمَاءُ الْحُسْنٰى فَادْعُوهُ بِهَا
En güzel isimler Allah’ındır. O’na o güzel isimleriyle dua edin… (Araf suresi 180. ayet)

’’ …Sadece Kuranı Kerim’de Allah’ın 100’den fazla ismi yer almaktadır…’’(D.İ.B Kur’an Yolu Tefsiri,ilgili ayet, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları)
……………
2- اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ لَهُ الْاَسْمَاءُ الْحُسْنٰى
Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. En güzel isimler O’nundur. (Taha suresi 8. ayet)
……………
3- قُلِ ادْعُوا اللّٰهَ اَوِ ادْعُوا الرَّحْمٰنَ اَيًّا مَا تَدْعُوا فَلَهُ الْاَسْمَاءُ الْحُسْنٰى
De ki: “(Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O’nundur.”… (İsra suresi 110. ayet)
……………
4- هُوَ اللّٰهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْاَسْمَاءُ الْحُسْنٰى
O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur… (Haşir suresi 24. ayet)
……………

ibn hazm el-muhalla adlı kitabında (1,51) Allah’ın isimlerini 99 olarak sınırlandırmış bunu da ilgili hadislere dayandırmıştır ki bu hatadır çükü diğer hadisleri de göz önünde bulundurmamız gerekir.Biz de o hadisi göz önüne alarak, farklı bir hadise dayanarak bu hadislerin sınırlayıcı özelliği olmadığını dolayısıyla 99’dan fazla ismi olduğunu söyleri.Bunu da sahih bir hadise (A.B.Hanbel,3704-Elbani hadisi sahih görmüş-Silsiletu sahih,199) dayandırırız.
Hadiste (A.B.Hanbel,3704) geçen : ’’   أَوْ اسْتَأْثَرْتَ بِهِ فِي عِلْمِ الْغَيْبِ عِنْدَكَ’’   bu cümle ; ’’ Veya senin katında,ğayb ilminde gizlediğin (isimler…)’’ anlamına gelmektedir ki bu da 99’dan fazla isim olduğuna delildir.İmam Nevevi,Sahih-i Müslim’in Şerh’inde :’’Bu hadisin Allah’ın isimlerini sınırlayıcı olmadığında ulema ittifak etmiştir.Bu hadisin manası ’ Allah’ın bu 99 isimden başka ismi yoktur.’ değildir.Bu hadis ile kast edilen şey ’bu 99 ismi sayan cennete girer.’ cennete girişi bildiren bu haber,Allah’ın isimlerini sınırlama özelliğine sahip değildir.’’ (18 cilt,2.Baskı,Daru ihyai türasil arabiy)

Allah’ın isimleri 99 tane değil,daha çoktur.Nitekim D.İ.Başkanlığına ait ilmihalde de buna değinilmiştir ;’’Allah’ın isim ve sıfatları 99 isimden ibaret değildir. Allah’ın âyet ve hadislerde geçen başka isimleri de vardır. Hadiste 99 sayısının zikredilmesi, sınırlama anlamında değil, bu isimlerin Allah’ın en meşhur isimleri olması sebebiyledir. ’’ (D.İ.B iki ciltlik ilmihal,cilt 1 , Ankara,2006)

نسمي الله شيئا لا كالاشيا وذاتا عن جهات الست خالـي
’’ Allah tealayı ’ şey’ diye isimlendiririz fakat diğer şeyler gibi değil.Altı (üst-alt-sağ-sol-ön-arka) yönden hali Zat diye de isimlendirebiliriz.’’(Şerh-i Emali,Aliyyül Kari,s.6 ,Mektebetü Mahmudiyye,Fatih-İstanbul)

Şarih Aliyyül Kari,bu metni şerh ederken,Allah’a şey demenin caizliğine dair قُلْ اَيُّ شَیْءٍ اَكْبَرُ شَهَادَةً قُلِ اللّٰهُ شَهٖيدٌ بَيْنٖى وَبَيْنَكُمْ De ki: “Şahitlik bakımından hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Allah benimle sizin aranızda şahittir…’’ Enam suresi 19. ayetten yararlanır.(F.Razi ve bir grup alim bu görüşe katılmaz.Bakınız: F.Razi-Tefsiri Kebir,Araf süresi 180.ayetin tefsiri )

Zat diye isim verilirken de pek çok hadiste geçen ’’ ذات الله ’’ kelimesine dayanır.Bu kelime mevkuf hadis olarak Buhari’de,merfu hadis olarak ; Müslim,Ebu davut,Darimi,A.B.Hanbel,İbn Hibban ve daha pek çok hadis kitabında geçmektedir.
تَفَكَّرُوا فِي كُلِّ شَيْءٍ وَلا تَفَكَّرُوا فِي ذَاتِ اللَّهِ  Bu hadiste ’’ Her şey hakkında düşünün,Allah’ın zatı hakkında tefekkür etmeyin.’’ buyrulmaktadır. (Beyhaki,El esma vel sıfat,618,Ravilerin birisi hasen,diğerleri sikadır.Farklı kitaplarda farklı raviler ile geçer,çoğunun senedi zayıftır,Sehavi,El mekasidül hasene’de onların senedi için zayıf,manası için sahih demiştir,s.260.Bizim bulduğumuz hadis için,İbn Hacer,Fethul Bari 13,283’de senedi ceyyit (sahih veya hasen) ,demiştir.)

Allah’ın isimlerini 99 olarak ifade eden hadisler,çokluktan kinayedir.Dolayısı ile 99 sayısı hadiste geçiyor,bunu çoğaltamazsınız,düşüncesi hata olur.(Bakınız : Edebi sanatlarda kinaye)

Hadislere Giriş :

Allah’ın isimlerinin 99 olduğunu belirten hadisler (değişik lafızla aynı manaya gelen çeşitli hadisler vardır) ;

1- إِنَّ لِلَّهِ تِسْعَةً وَتِسْعِينَ اسْمًا مِائَةً إِلَّا وَاحِدًا مَنْ أَحْصَاهَا دَخَلَ الْجَنَّةَ
’’Allah’ın yüzden 1 eksik,100 ismi vardır.Kim onları ezberlerse (gereği gibi amel ederse) cennete girer.’’

İlgili hadisn rical ve tahric ilmi ile alakası ;

A- Tahric ilmi (bire bir aynı metin ve 99 isimden bahseden hadisler):

1.     Buhari’de 3 tane
2.     Müslim’de 2 tane
3.     Tirmizi’de 3 kez
4.     Sünen,İbn Mace 2 kez
5.     Müsned,A.B.Hanbel 5 kez
6.     Sahih,İbn Hibban 2 kez
7.     Şuabül iman, Beyhaki 1 kez
8.     Sünen-i Kübra,Beyhaki 2 kez
9.     Mucemül evsad,Taberani 3 kez
10.     Emali,İbn Hacer 13 kez
11.     İlelül Kebir,Tirmizi 1 kez
12.     Garibul hadis,Hattabi 1 kez
13.     Tevhid,İbn Mendeh 7 kez
14.     El itikat ila sebili rüşd,Beyhaki 4 kez
15.     Esma ve sıfat,Beyhaki 5 kez
16.     Hilyetül Evliya,Ebu neim 3 kez
17.     Tarihu Bağdat,Hattabi 3 kez
18.     El dua,Taberani 5 kez
19.     Deavatül kebir,Beyhaki
20.     Müsned,A.B.Hanbel 7 kez
21.     Tefsir,Mukatil Bin Süleyman
22.     El vesid fi tefsiril Kur’anil mecid,Vahidi
23.     Tehzibul kemal,Mizzi
24.     İlelül Kebir,Tirmizi
25.     Cami’ , Tirmizi
26.     Sünen-i Kübra,Nesai
27.     Camiul beyan an tevilül Kur’an,İbn cerir Taberi 2 kez
28.     Şerhu sünne,Beğavi 2 kez
29.     Zuaful kebir,Ukayli
30.     Tefsir-i İbn Ebi Hatim 2 kez
31.     Tahrici ehadisil esmail husna,İbn Hacer el askalani 15 kez
32.     Mucem,ibn Arabi 2 kez
33.     El dua,Taberani 19 kez
34.     Sahih,İbn Hibban 2 kez
35.     Mucemul evsad,Taberani 4 kez
36.     Müsnedu şamiyyin,Taberani 2 kez
37.     El kamil fi zuafai rical,İbn Adiy 5 kez

B- Rical ilmi (Buhari’deki hadis içindir) :

1.     حكم بن نافع : Sika (güvenilir ravi) Ebu hatim razi,İbn Hibban,İbn hacer,Yahya bin muin
2.     شعيب بن دينار : Sikav hadis hafızı. Ebu hatim razi,İbn Hibban,Ebu yala,A.B.Hanbel,Nesai,Zehebi
3.     عبد الله بن ذكوان : Sikadır.İbn hibban,A.B.Hanbel,Nesai,İbn Hacer,Takrip’te :’’Sika ve fakih.’’ demiştir.
4.     عبد الرحمن بن هرمز : Sikadır.İbn hacer,ibn hibban,Ebu zür’a razi,Zehebi,Vakidi
5.     عبد الرحمن بن صخر : Ebu Hureyre’dir.Sahabidir.
…………………….
Allah’ın isimlerinin neler olduğunu (isimlerin geçtiği hadisler) belirten hadisler ;

2- إِنَّ لِلَّهِ تَعَالَى تِسْعَةً وَتِسْعِينَ اسْمًا مِائَةً غَيْرَ وَاحِدَةٍ مَنْ أَحْصَاهَا دَخَلَ الْجَنَّةَ، هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ الْغَفَّارُ الْقَهَّارُ الْوَهَّابُ الرَّزَّاقُ الْفَتَّاحُ الْعَلِيمُ الْقَابِضُ الْبَاسِطُ الْخَافِضُ الرَّافِعُ الْمُعِزُّ الْمُذِلُّ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ الْحَكَمُ الْعَدْلُ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ الْحَلِيمُ الْعَظِيمُ الْغَفُورُ الشَّكُورُ الْعَلِيُّ الْكَبِيرُ الْحَفِيظُ الْمُقِيتُ الْحَسِيبُ الْجَلِيلُ الْكَرِيمُ الرَّقِيبُ الْمُجِيبُ الْوَاسِعُ الْحَكِيمُ الْوَدُودُ الْمَجِيدُ الْبَاعِثُ الشَّهِيدُ الْحَقُّ الْوَكِيلُ الْقَوِيُّ الْمَتِينُ الْوَلِيُّ الْحَمِيدُ الْمُحْصِي الْمُبْدِئُ الْمُعِيدُ الْمُحْيِي الْمُمِيتُ الْحَيُّ الْقَيُّومُ الْوَاجِدُ الْمَاجِدُ الْوَاحِدُ الصَّمَدُ الْقَادِرُ الْمُقْتَدِرُ الْمُقَدِّمُ الْمُؤَخِّرُ الْأَوَّلُ الْآخِرُ الظَّاهِرُ الْبَاطِنُ الْوَالِيَ الْمُتَعَالِي الْبَرُّ التَّوَّابُ الْمُنْتَقِمُ الْعَفُوُّ الرَّءُوفُ مَالِكُ الْمُلْكِ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ الْمُقْسِطُ الْجَامِعُ الْغَنِيُّ الْمُغْنِي الْمَانِعُ الضَّارُّ النَّافِعُ النُّورُ الْهَادِي الْبَدِيعُ الْبَاقِي الْوَارِثُ الرَّشِيدُ الصَّبُورُ

İlgili hadisin rical ve tahric ilmi ile alakası ;

A- Tahric ilmi : Tirmizi,Sünen 3507 nolu hadis,5 cilt,Daru iyhau türasil Arabiy,1.Baskı,Beyrut

B- Rical ilmi :

1.     إبراهيم بن يعقوب السعدي : Sikadır.
2.     صفوان بن صالح الثقفي : Sikadır.
3.     وليد بن مسلم : Sikadır.
4.     شعيب بن دينار : Sika ve hadis hafızıdır.
5.     عبد الله بن ذكوان : Sikadır.
6.     عبد الرحمن بن هرمز : Sikadır.
7.     عبد الرحمن بن صخر : Ebu Hureyre’dir.Sahabidir.İnceleme dışıdır.
…………………….

3- إِنَّ لِلَّهِ تِسْعَةً وَتِسْعِينَ اسْمًا، مِائَةً إِلَّا وَاحِدًا، إِنَّهُ وِتْرٌ يُحِبُّ الْوِتْرَ، مَنْ حَفِظَهَا دَخَلَ الْجَنَّةَ، وَهِيَ اللَّهُ الْوَاحِدُ الصَّمَدُ الْأَوَّلُ الْآخِرُ
الظَّاهِرُ الْبَاطِنُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ الْمَلِكُ الْحَقُّ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ الْعَلِيمُ الْعَظِيمُ الْبَارُّ الْمُتْعَالِ الْجَلِيلُ الْجَمِيلُ الْحَيُّ الْقَيُّومُ الْقَادِرُ الْقَاهِرُ الْعَلِيُّ الْحَكِيمُ الْقَرِيبُ الْمُجِيبُ الْغَنِيُّ الْوَهَّابُ الْوَدُودُ الشَّكُورُ الْمَاجِدُ الْوَاجِدُ الْوَالِي الرَّاشِدُ الْعَفُوُّ الْغَفُورُ الْحَلِيمُ الْكَرِيمُ التَّوَّابُ الرَّبُّ الْمَجِيدُ الْوَلِيُّ الشَّهِيدُ الْمُبِينُ الْبُرْهَانُ الرَّءُوفُ الرَّحِيمُ الْمُبْدِئُ الْمُعِيدُ الْبَاعِثُ الْوَارِثُ الْقَوِيُّ الشَّدِيدُ الضَّارُّ النَّافِعُ الْبَاقِي الْوَاقِي الْخَافِضُ الرَّافِعُ الْقَابِضُ الْبَاسِطُ الْمُعِزُّ الْمُذِلُّ الْمُقْسِطُ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَتِينُ الْقَائِمُ الدَّائِمُ الْحَافِظُ الْوَكِيلُ الْفَاطِرُ السَّامِعُ الْمُعْطِي الْمُحْيِي الْمُمِيتُ الْمَانِعُ الْجَامِعُ الْهَادِي الْكَافِي الْأَبَدُ الْعَالِمُ الصَّادِقُ النُّورُ الْمُنِيرُ التَّامُّ الْقَدِيمُ الْوِتْرُ الْأَحَدُ الصَّمَدُ الَّذِي لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا أَحَدٌ

İlgili hadisin rical ve tahric ilmi ile alakası ;

A- Tahric ilmi : İbn Mace,Sünen 3861 nolu hadis,2 cilt,Darul Fikr, 1.Baskı ,Beyrut

B-Rical ilmi :

1.     هشام بن عمار السلمي : ibn Hibban’a göre sikadır.
2.     عبد الملك بن محمد : Makbuldür.İbn Hacer’e göre leyyindir. (gevşektir.) İbn Hibban da bu ravinin geçtiği hadis ile delil çıkartılamaz,demektedir.Sika olduğunu söyleyen de vardır.
3.     زهير بن محمد : Ebu Ahmet Hakim,bazı münker hadisleri vardır,der.Beyhaki de Sünen’i kübra’sında kavi değildir,der.Bazı yazarlar A.B.Hanbel’in bu ravi için sika,dediğini naklederken bazı yazarlar da münker dediğini nakletmiştir.Nesai ise zayıf,kavi değil,münker demiştir.
4.     موسى بن عقبة القرشي : Sika ve fakihtir.A.B.Hanbel,Nesai,Zehebi,Vakidi.İbn Hacer,Takrib adlı kitabında sika ve fakih demiştir.
5.     عبد الرحمن بن هرمز : Sikadır.İbn hibban,Zehebi,Vakidi,Yahya bin Muin
6.     عبد الرحمن بن صخر : Ebu Hureyre’dir.
…………………….

4- إِنَّ لِلَّهِ تِسْعَةًوَتِسْعِينَ اسْمًا مِائَةً إِلا وَاحِدًا إِنَّهُ وِتْرٌ يُحِبُّ الْوِتْرَ مَنْ أَحْصَاهَا دَخَلَ الْجَنَّةَ هُوَ اللَّهُ الَّذِي لا إِلَهَ إِلا هُوَ الرَّحْمَنُ، الرَّحِيمُ، الْمَلِكُ، الْقُدُّوسُ، السَّلامُ، الْمُؤْمِنُ، الْمُهَيْمِنُ، الْعَزِيزُ، الْجَبَّارُ، الْمُتَكَبِّرُ، الْخَالِقُ، الْبَارِئُ، الْمُصَوِّرُ، الْغَفَّارُ، الْقَهَّارُ، الْوَهَّابُ، الرَّزَّاقُ، الْفَتَّاحُ، الْعَلِيمُ، الْقَابِضُ، الْبَاسِطُ، الْخَافِضُ، الرَّافِعُ، الْمُعِزُّ، الْمُذِلُّ، السَّمِيعُ، الْبَصِيرُ، الْحَكَمُ، الْعَدْلُ، اللَّطِيفُ، الْخَبِيرُ، الْحَلِيمُ، الْعَظِيمُ، الْغَفُورُ، الشَّكُورُ، الْعَلِيُّ، الْكَبِيرُ، الْحَفِيظُ، الْمُقِيتُ، الْحَسِيبُ، الْجَلِيلُ، الْكَرِيمُ، الرَّقِيبُ، الْوَاسِعُ، الْحَكِيمُ، الْوَدُودُ، الْمَجِيدُ، الْمُجِيبُ، الْبَاعِثُ، الشَّهِيدُ، الْحَقُّ، الْوَكِيلُ، الْقَوِيُّ، الْمَتِينُ، الْوَلِيُّ، الْحَمِيدُ، الْمُحْصِي، الْمُبْدِئُ، الْمُعِيدُ، الْمُحْيِي، الْمُمِيتُ، الْحَيُّ، الْقَيُّومُ، الْوَاجِدُ، الْمَاجِدُ، الْوَاحِدُ، الأَحَدُ، الصَّمَدُ، الْقَادِرُ، الْمُقْتَدِرُ، الْمُقَدِّمُ، الْمُؤَخِّرُ، الأَوَّلُ، الآخِرُ، الظَّاهِرُ، الْبَاطِنُ، الْمُتَعَالِ، الْبَرُّ، التَّوَّابُ، الْمُنْتَقِمُ، الْعَفُوُّ، الرَّءُوفُ، مَالِكُ الْمُلْكِ، ذُو الْجَلالِ وَالإِكْرَامِ، الْمُقْسِطُ، الْمَانِعُ، الْغَنِيُّ، الْمُغْنِي، الْجَامِعُ، الضَّارُّ، النَّافِعُ، النُّورُ، الْهَادِي، الْبَدِيعُ، الْبَاقِي، الْوَارِثُ، الرَّشِيدُ، الصَّبُورُ

İlgili hadisin rical ve tahric ilmi ile alakası ;

A- Tahric ilmi : Sahih,İbn Hibban 808 nolu hadis,18 cilt,Müessiseturrisale,2.Baskı,Beyrut

B-Rical ilmi :

1.     الحسن بن سفيان الشيباني : Sikadır.
2.     محمد بن الحسن بن قتيبة اللخمي : Sikadır.
3.     محمد بن أحمد العثماني : Hasendir.
4.     صفوان بن صالح الثقفي : Sikadır.
5.     وليد بن مسلم : Sikadır.
6.     شعيب بن دينار : Sika ve hadis hafızıdır.
7.     عبد الله بن ذكوان : Sikadır.
8.     عبد الرحمن بن هرمز : Sikadır.
9.     عبد الرحمن بن صخر : Ebu Hureyre’dir.

Benzer hadislerin geçtiği yerler ;

1.     Müstedrek Ala Sahihayn ,Hakim
2.     Sünenül kübra,Beyhaki
3.     Mucem,İbn Arabi
4.     Mucem,Ebu Bekir İsmail
5.     Tahrici ehadisi esmail husna,İbn Hacer
6.     Emalil Mutlak,İbn Hacer
7.     El itikat ila sebili rüşd,Beyhaki, 3 farklı metin
8.     El esma vel sıfat,Beyhaki
9.     Şuabül iman,Beyhaki
10.     Şerhussunne, Berbahari
11.     Tehzibul Kemal , Mizzi
12.     Deavatül kebir,Beyhaki
…………………….

Allah’ın isimlerinin 99’dan fazla olduğuna işaret eden en net deliller ;

مَا قَالَ عَبْدٌ قَطُّ إِذَا أَصَابَهُ هَمٌّ أَوْ حَزَنٌ اللَّهُمَّ إِنِّي عَبْدُكَ ابْنُ عَبْدِكَ ابْنُ أَمَتِكَ، نَاصِيَتِي بِيَدِكَ، مَاضٍ فِيَّ حُكْمُكَ عَدْلٌ فِيَّ قَضَاؤُكَ، أَسْأَلُكَ بِكُلِّ اسْمٍ هُوَ لَكَ سَمَّيْتَ بِهِ نَفْسَكَ أَوْ أَنْزَلْتُهُ فِي كِتَابِكَ أَوْ عَلَّمْتَهُ أَحَدًا مِنْ خَلْقِكَ أَوِ اسْتَأْثَرْتَ بِهِ فِي عِلْمِ الْغَيْبِ عِنْدَكَ أَنْ تَجْعَلَ الْقُرْآنَ رَبِيعَ قَلْبِي وَنُورَ صَدْرِي وَجَلَاءَ حُزْنِي وَذَهَابَ غَمِّي إِلَّا أَذْهَبَ اللَّهُ هَمَّهُ وَأَبْدَلَهُ مَكَانَ حُزْنِهِ فَرَحًا “، قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ، يَنْبَغِي لَنَا أَنْ نَتَعَلَّمَ هَذِهِ الْكَلِمَاتِ، قَالَ أَجَلْ، يَنْبَغِي لِمَنْ سَمِعَهُنَّ أَنْ يَتَعَلَّمَهُنَّ

’’Bir kimseye bir keder ve hüzün isabet eder, o da: “Allah’ım! Ben senin falanca kulunun oğluyum, kaderim senin elindedir, bende senin hükmün geçerlidir, senin adaletin hükmeder, senin olan her isminde ki sen onunla kendini isimlendirdin, yahut onu kitabında indirdin, yahut mahlûkatından birine öğrettin, yahut onu yanındaki gayb ilmine ayırdın.Kur’an-ı Azim’i, kalbimin baharı, göğsümün nuru, hüznümün cilası ve kederimin gidericisi kıl” derse, Allah onun hüznünü ve kederini giderir. Onun yerine bir ferahlık verir. Hz. Peygamber böyle buyurunca: Ya Resulullah, onları öğrenelim mi?’ denildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: ’Evet, onları duyan her kimsenin onları öğrenmesi gerekir buyurdu.’’

İlgili hadisin rical ve tahric ilmi ile alakası ;

A- Tahric ilmi : Musannef,İbn Ebi Şeybe ( 29808) numaralı hadis,14 cilt,1.Baskı,Darul Rüşd,Riyad.Yakın manalı hadis pek çok kitapta geçer ama bu hadisler arasında sika varili olanı bulmak zordur.Bu manayı ifade eden hadisler (Ğayb ilminde isimleri olduğu) ayrıca şu kitaplarda geçer ;

1.     A.B.Hanbel,Müsned 2 kez
2.     İbn Hibban,Sahih
3.     Hakim,Müstedrek ala sahihayn
4.     İbn Ebi Şeybe,Müsned
5.     İbn Ebi Şeybe,Musannef
6.     Bezzar,Müsned
7.     Ebu Yala,Müsned
8.     Taberani,Mucemül kebir
9.     Şeceri,Emali
10.     Beyhaki,El esma vel sıfat 2 kez
11.     Beyhaki,El kazau vel kader
12.     Kadı İyaz,El şifa
13.     Taberani,El dua 2 kez
14.     Nesai,Amelül yevm ve leyle 2 kez
15.     Beyhaki,Daavatül kebir

B- Rical ilmi :

a.     يزيد بن هارون الواسطي : Sikadır.İbn Ebi Şeybe,A.B.Hanbel.
b.     فضيل بن مرزوق : Tartışmalıdır..Ebu Davut sicistani : Sikadır.A.B.Hanbel : Sikadır. (Ebu Davut ve A.B.Hanbel’e uyarız.)
c.     موسى بن عبد الله : Sikadır.Ebu hatim razi,İbn hibban,A.B.Hanbel,Nesai,Zehebi
d.     القاسم بن عبد الرحمن الهذلي : Sikadır.İbn hibban,İbn hacer,Vakidi,Yahya bin muin
e.     عبد الرحمن بن عبد الله الهذلي : Sikadır.Ebu hatim razi,İbn hacer,Vakidi
f.     عبد الله بن مسعود : Sahabidir.
…………..

Allah bir, isimler ise çoktur. İbni Atıyye tefsirinde, ayetteki isimlerin, icma ile yapılan isimlendirmelerden başka bir şey olmadığını söyler.’’(Prof.Dr.Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Darul Fikr-Dımaşk-8.Baskı-1418)

İbn Arabi , Allah’ın isimlerinin 99’dan fazla olduğu görüşündedir ve bunları tek tek yazmıştır.İbn Arabi’den bire bir alıntı

’’
1)     Fatiha’da 5 tane : الله ، الرب ، الرحمن ، الرحيم ، مالك
2)     Bakara’da 30 tane : محيط ، قدير ، عليم ، حكيم ، ذو الفضل ، العظيم ، بصير ، واسع ، بديع السموات ، سميع ، التواب ، العزيز ، رءوف ، شاكر ، إله واحد ، غفور ، شديد العذاب ، قريب ، شديد العقاب ، سريع الحساب ، حليم ، خبير ، حي ، قيوم ، علي ، عظيم ، ولي ، غني ، حميد ، مولى
3)     Ali imran’da 10 tane : عزيز ، ذو انتقام ، وهاب ، قائم بالقسط ، جامع الناس ، مالك الملك ، خير الماكرين ، شهيد ، خير الناصرين ، وكيل
4)     Nisa’da 7 tane : الرقيب ، الحسيب ، كثير العفو ، النصير ، مقيت ، جامع المنافقين والكافرين في جهنم جميعا
5)     Maide’de 2 tane : علام الغيوب ، خير الرازقين
6)     En’am’da 17 tane : فاطر ، قاهر ، شهيد ، شفيع ، خير الفاصلين ، الحق ، أسرع الحاسبين ، القادر ، فالق الحب والنوى ، فالق الإصباح ، جاعل الليلسكنا ، مخرج الحي من الميت ، ومخرج الميت من الحي ، سريع العقاب ، خالق كل شيء ، اللطيف ، الحكيم
7)     Araf’ta 4 tane : خير الحاكمين ، خير الفاتحين ، أرحم الراحمين ، خير الغافرين
8)     Berae 1 tane : مخزي الكافرين
9)     Hud’ta 7 tane : أحكم الحاكمين ، حفيظ ، مجيب ، قوي ، مجيد ، ودود ، فعال لما يريد
10)     Yusuf’ta 3 tane : المستعان ، القاهر ، الحافظ
11)     Ra’d’ta 6 tane : ذو مغفرة ، عالم الغيب والشهادة ، الكبير ، المتعال ، شديد المحال ، القائم على كل نفس بما كسبت
12)     Hicr’de 2 tane : الوارث ، الخلاق
13)     Nahl’de 1 tane : كفيل
14)     Kehf’de 3 tane : مقتدر ، ذو الرحمة ، الموئل
15)     Meryem’de 1 tane : وهو حفي
16)     Taha’da 2 tane : الملك ، خير وأبقى
17)     İkterabe’de 3 tane : الحاسب ، خير الوارثين ، الفاعل
18)     Hac’da 1 tane : المكرم
19)     Muminin’de 2 tane : أحسن الخالقين ، خير المنزلين
20)     Nur’da 2 tane : نور السموات والأرض ، المبين
21)     Furkan’da 1 tane : الهادي
22)     Neml’de 1 tane : الكريم
23)     Rum’da 1 tane : محيي الموتى
24)     Sebe’de 1 tane : الفتاح
25)     Fatır’da 1 tane : شكور
26)     Sad’ta 1 tane : الغفار
27)     Zümer’de 2 tane : سالم ، كاف
28)     Mumin’de 5 tane : غافر الذنب ، وقابل التوب ، ذو الطول ، رفيع الدرجات ، ذو العرش
29)     Fussilet’te 1 tane : ذو عقاب
30)     Zuhrfu’ta 1 tane : المبرم
31)     Duhan’da 3 tane : المنذر ، المرسل ، المنتقم
32)     Kaf’ta 1 tane : أقرب إليه من حبل الوريد
33)     Zariyat’ta 5 tane : الموسع ، الماهد ، الرزاق ، ذو القوة ، المتين
34)     Tur’da 1 tane : البر
35)     İkterabe’de 1 tane : المليك المقتدر
36)     Rahman’da 1 tane : ذو الجلال والإكرام
37)     Vakıa’da 3 tane : الخالق ، الزارع ، المنشئ
38)     Hadit’te 4 tane : الأول ، الآخر ، الظاهر ، الباطن
39)     Mücadele’de 2 tane : رابع ثلاثة ، سادس خمسة
40)     Haşr’da 8 tane : القدوس ، السلام ، المؤمن ، المهيمن [ العزيز ] ، الجبار ، المتكبر ، البارئ ، المصور
41)     Mearic’te 1 tane : ذو المعارج
42)     Müddessir’de bir tane : أهل التقوى وأهل المغفرة
43)     Ala (Sebbih) süresinde 1 tane : الأعلى
44)     Kalem’de 1 tane : الأكرم
45)     İhlas’ta 2 tane : أحد ، صمد

İbn Arabi bu isimleri saydıktan sonra bazı ulema şunları da eklemiştir :’’ موجود ، كائن ، ثابت ، نفس ، عين ، ذات ، داع ، مستجيب ، مملي ، قائم ، متكلم ، مبق ، مغن ، غيور ، قاض ، مقدر ، فرد ، مبل ، جاعل ، موجد ، مبدع ، دارئ ’’ der.Daha sonra da yazmış olduğu isimleri şerh eder. (İbn Arabi,Ahkamül Kur’an,Daru Kütübil ilmiyye,Araf Süresi 180’inci ayet tefsiri,4 cilt,3.baskı,2003-Beyrut-Lübnan)

………………………………………………………………

Allah’ın sıfatları

Zati sıfatlar 6,subuti sıfatlar 8’dir.Sıfat,özellik demektir.Allah’ı tanıma yollarından birisi onun sıfatlarını bilmeye bağlıdır.

a-Zati sıfatlar

1-Vucut : Allah vardır.

اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ
’’Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır…’’
Kaynak :
1.     Bakara suresi 255. ayet
2.     Ali İmran suresi 2. ayet
3.     Nisa suresi 87. ayet
4.     Tevbe suresi 129. ayet
5.     Taha suresi 8. ayet
6.     Neml suresi 26. ayet
7.     Kasas suresi 70. ayet
8.     Tegabun suresi 13. ayet
………………….
2-Kıdem: “Ezeli olmak, başlangıcı olmamak”
هُوَ الْاَوَّلُ وَالْاٰخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ وَهُوَ بِكُلِّ شَیْءٍ عَلٖيمٌ
’’O, ilk ve sondur. Zâhir ve Bâtın’dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir. ’’ Hadid suresi 3. ayet

3-Beka: “Varlığının sonu olmamak, ebedî olmak”
هُوَ الْاَوَّلُ وَالْاٰخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ وَهُوَ بِكُلِّ شَیْءٍ عَلٖيمٌ
’’O, ilk ve sondur. Zâhir ve Bâtın’dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir. ’’ Hadid suresi 3. ayet
………………..
4-Vahdaniyyet : Allah’ın tek oluşu.
قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ
De ki: “O, Allah’tır, bir tektir.” İhlas suresi 1. ayet
لَوْ كَانَ فٖيهِمَا اٰلِهَةٌ اِلَّا اللّٰهُ لَفَسَدَتَا فَسُبْحَانَ اللّٰهِ رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ
Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, kesinlikle ikisinin (yer ve gök) de düzeni bozulurdu. Demek ki, Arş’ın Rabbi Allah, onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir. Enbiya suresi 22. ayet

قُلْ لَوْ كَانَ مَعَهُ اٰلِهَةٌ كَمَا يَقُولُونَ اِذًا لَابْتَغَوْا اِلٰى ذِى الْعَرْشِ سَبٖيلًا
– De ki: “Eğer onların iddia ettiği gibi, Allah’la beraber (başka) ilâhlar olsaydı, o zaman o ilâhlar da Arş’ın sahibine ulaşmak için elbette bir yol ararlardı.İsra suresi 42. ayet

لَوْ كَانَ هٰؤُلَاءِ اٰلِهَةً مَا وَرَدُوهَا وَكُلٌّ فٖيهَا خَالِدُونَ
Eğer onlar ilâh olsalardı oraya varmazlardı. Hâlbuki hepsi orada ebedî kalacaklardır. Enbiya suresi 99. ayet
……………………
5-Muhalefettin li’l-havâdis. “Sonradan olan şeylere benzememek”
لَيْسَ كَمِثْلِهٖ شَیْءٌ وَهُوَ السَّمٖيعُ الْبَصٖيرُ
’’…O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. ’’ Şura suresi 11. ayet
………………
6-Kıyam bi-nefsihî : Varlığının kendisinden olması,var olmak için bir şeye ihtiyaç duymamak.

اَللّٰهُ الصَّمَدُ
“Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)”

يَا اَيُّهَا النَّاسُ اَنْتُمُ الْفُقَرَاءُ اِلَى اللّٰهِ وَاللّٰهُ هُوَ الْغَنِىُّ الْحَمٖيدُ
Ey insanlar, siz Allah’a (karşı fakir olan) muhtaçlarsınız; Allah ise, Ğani (hiç bir şeye ihtiyacı olmayan)dır, Hamid (övülmeye layık) tır.Fatır suresi 15. ayet

…………………
b-Subuti sıfatlar

1-Hayat : Allah’ın diri olması,ölümsüz oluşu.
وَتَوَكَّلْ عَلَى الْحَيِّ الَّذٖى لَا يَمُوتُ
Sen, o ölümsüz ve daima diri olana (Allah’a) tevekkül et… Furkan suresi 58. ayet
اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ اَلْحَیُّ
’’Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diridir…’’
Kaynak :
1.     Bakara suresi 255. ayet
2.     Ali_İmran suresi 2. ayet
هُوَ الْحَیُّ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ
’’O, diridir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur…’’ Mumin suresi 65. ayet
………………………………..
2- İlim : Her şeyi bilmesidir.
وَيَعْلَمُ مَا فِى الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَمَا تَسْقُطُ مِنْ وَرَقَةٍ اِلَّا يَعْلَمُهَا
’’… O, karada ve denizde olanı da bilir. O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez.’’ Enam suresi 59. ayet
…………………..
3-İrade : “Dilemek”
قُلِ اللّٰهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِى الْمُلْكَ مَنْ تَشَاءُ وَتَنْزِعُ الْمُلْكَ مِمَّنْ تَشَاءُ وَتُعِزُّ مَنْ تَشَاءُ وَتُذِلُّ مَنْ تَشَاءُ بِيَدِكَ الْخَيْرُ اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَدٖيرٌ

De ki: “Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.” Ali_İmran suresi 26. ayet
وَالَّذٖينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا صُمٌّ وَبُكْمٌ فِى الظُّلُمَاتِ مَنْ يَشَاِ اللّٰهُ يُضْلِلْهُ وَمَنْ يَشَاْ يَجْعَلْهُ عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ
’Âyetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklar içerisindeki birtakım sağırlar ve dilsizlerdir. Allah, kimi dilerse onu şaşırtır. Kimi de dilerse onu dosdoğru yol üzere kılar. ’’ Enam suresi 39. ayet

…………………….
4-Semi : Her şeyi işitmek.
وَهُوَ السَّمٖيعُ الْبَصٖيرُ
’’ O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. ’’ Şura suresi 11. ayet
……………
5-Basar: Her şeyi görmek.
وَهُوَ السَّمٖيعُ الْبَصٖيرُ
’’ O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. ’’ Şura suresi 11. ayet
………………….
6-Kudret : Allah’ın her şeye gücü yetmesi.
اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَدٖيرٌ
’’Şüphesiz Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir…’’
Kaynak :
1.     Bakara suresi 20. ayet
2.     Bakara suresi 109. ayet
3.     Ali İmran suresi 165. ayet
Nahl suresi 77. ayet
4.     Nur suresi 45. ayet
5.     Ankebut suresi 20. ayet
6.     Fatır suresi 1. ayet
…………………
7-Tekvin: “Yaratmak, yok olanı yokluktan varlığa çıkarmak”
اَللّٰهُ خَالِقُ كُلِّ شَیْءٍ
’’Allah, her şeyin yaratıcısıdır…’’ Zumer suresi 62. ayet
………………….
8- Kelâm. “Söylemek ve konuşmak” demektir.
وَلَمَّا جَاءَ مُوسٰى لِمٖيقَاتِنَا وَكَلَّمَهُ رَبُّهُ قَالَ رَبِّ اَرِنٖى اَنْظُرْ اِلَيْكَ قَالَ لَنْ تَرٰینٖى وَلٰكِنِ انْظُرْ اِلَى الْجَبَلِ فَاِنِ اسْتَقَرَّ مَكَانَهُ فَسَوْفَ تَرٰینٖى فَلَمَّا تَجَلّٰى رَبُّهُ لِلْجَبَلِ جَعَلَهُ دَكًّا وَخَرَّ مُوسٰى صَعِقًا فَلَمَّا اَفَاقَ قَالَ سُبْحَانَكَ تُبْتُ اِلَيْكَ وَاَنَا اَوَّلُ الْمُؤْمِنٖينَ

’Musâ, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi, dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü. Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben inananların ilkiyim” dedi.’’ Araf suresi 143. ayet

قُلْ لَوْ كَانَ الْبَحْرُ مِدَادًا لِكَلِمَاتِ رَبّٖى لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ اَنْ تَنْفَدَ كَلِمَاتُ رَبّٖى وَلَوْ جِئْنَا بِمِثْلِهٖ مَدَدًا
De ki: “Rabbimin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa ve bir o kadar da ilave etsek (denizlere deniz katsak); Rabbimin sözleri tükenmeden önce denizler tükenirdi.” Kehf suresi 109. ayet

c) Fiili sıfatlar
Esasında tekvin sıfatının varlığından ötürü doğan fiillerdir: gözlemleyebildiğimiz ve gözlemleyemediğimiz her türlü olaylar ; canlıların doğum ve ölümü ,yağmurun yağması,ağaçların yeşermesi vb.
d) Haberi sıfatlar
Allah’ın eli,arşa istiva etmesi,dünya semasına gelmesi gibi âyet ve hadislere dayandığı halde mahiyeti kavranamayan sıfatlardır.
e) Selbi sıfatlar
Allah’ın, zatına yakışması açısından düşünülemeyecek sıfatlardan münezzeh oluşunu gösteren sıfatlar ; hiçbir şeye muhtaç olmaması,uykusunun hiçbir zaman var olmaması,zalim olmaması vb.

………………………………………………………………
Allah nerede ?

Allah’ın bir yerde olması gerekmemektedir.insanın yüce yaratıcı için bir mekan tayin etme gayesi, aslında mekansız bir şeyin varlığını tasavvur edebilmenin güçlüğünden kaynaklanır çünkü insanın gördüğü her şey bir mekandadır.

Oysa Allah,Bildiğimiz şeylere benzememektedir.( Şura suresi 11) Dolayısı ile bildiğimiz şey ile kıyaslayarak ,bir yerde olması gerekir,diye düşünmek hatadır.
Allah’a mekan tayini,hem mantık hem de din yönünden hatadır.Mantık yönü ; Bir şeyin bir yerde olabilmesi için oraya sığması gerekir.Örneğin,bir kitap çantaya sığabiliyorsa çantadan küçük olduğu içindir.Bir insan bir odaya sığabiliyorsa odadan küçük olduğu içindir.Bir insan bir çay bardağının içinde değilse ona sığamadığındandır.
Allah en büyüktür,her gün 5 kez ezan okunur ve ’’Allahu ekber’’ cümlesi tekrarlanır.Bu cümlenin anlamı ’’ Allah en büyüktür.’’ en büyük olan varlık,her hangi bir mekanda değildir çünkü oraya sığmayacaktır.Dolayısı ile ’’Allah nerede ararsan oradadır.’’ denilemez,bu hatadır.
Dini yönü ;
اَللّٰهُ الَّذٖى خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فٖى سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ مَا لَكُمْ مِنْ دُونِهٖ مِنْ وَلِىٍّ وَلَا شَفٖيعٍ اَفَلَا تَتَذَكَّرُونَ

Allah, o zâttır ki, gökleri ve yeri ve bunların aralarında bulunanları altı günde yaratmıştır, sonra da arş üzerine istiva buyurmuştur. Sizin için O’ndan başka bir velî ve bir şefaatci yoktur. Artık iyice düşünmez misiniz? Secde suresi 4. ayet

İlgili ayete tefsirlerden bakalım ;

1-Dr.Vehbe Zuhayli,Tefsirul Munir : “Arş üzerinde istiva” hiçbir tahdit ve kayıt olmaksızın Allah’ın celâline ve kemâline layık istiva demektir. Bu, en sahih olan görüştür.

2-D.İ.B , Kur’an Yolu :’’Sözlükte istiva “bir konuda iki şeyin birbirine eşit olması”, “alâ” bağlacıyla kullanıldığında ise “karar kılmak, yükselmek, yüksek olmak, yüksek bir yere kurulmak” gibi anlamlara gelir. Arş’m sözlük anlamı “tavan”dır. Bu anlamdan hareketle bir zeminden, mekândan veya makamdan daha üstte, daha yukarıda olan mekân veya makama arş denilmiştir. Ancak istiva kelimesi istiare veya temsil yoluyla “üstün bir konumda hükmedip yönetme”; arş ise yine aynı yolla “en üstün yönetim ve hükümdarlık mevkii” anlamında kullanılır. Buna göre “İstevâ ale’l-arş”ın anlamı “Arşa yükselip kuruldu” demekse de, bütün müfesstrler bunu fiziksel ve cİsmanî mânada anlamamak gerektiğinde irtifak etmişlerdir. Bununla birlikte, Selef denilen İlk dönem âlimleri, genel tefsir metotlarının gereği olarak, âyetin verdiği bilgiye tartışmasız inanıp te’vil ve yoruma gitmemek, asıl anlamını Allah’a havale etmek gerektiğini savunurlar. Nitekim İmam Mâlik’e “arşa istivâ”nın ne anlama geldiği sorulduğunda “İstiva malûm, keyfiyeti meçhul, buna inanmak zorunlu , soru sormak da bid’attır” dediği rivayet olunur.Ancak, sonraki müfessirler, müslümanlar arasında antropomorfik (cismanî ve insan benzeri) bir tanrı anlayışının yaygınlaşmasından kaygı duydukları için “arşa istivâ”yı “Allah’ın, bütün mevcudattan üstün ve aşkın bir hâkim-i mutlak olarak evrene ve evrendeki her şeye hükmetmesi; evreni ve onda bulunanları en üstün, en mükemmel bir şekilde düzenleyip yönetmesi; bilgisi, İradesi ve gücüyle bütün varlık ve olayları kuşatması” gibi anlamlarda yorumlamışlardır’’

3- Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri: ’’«İstivâ» tabiri üzerinde hayli durulmuş ve farklı yorumlar yapılmıştır. Kelime olarak iki, ya da daha fazla şeyin aynı seviyede olduğunu bildirmek ve bir de bir şeyin dimdik, dengede durmasını anlatmak üzere kullanılır. Allah’ın Arş üzerinde istivası, saltanat ve kudretinden kaynaklanıp yükselen sünnetullah’ın kâinatın her parçasıyla yakından ilgili bulunduğuna ve o nedenle her şeyi, yaratılışındaki özelliğine göre denge ve düzende tuttuğuna işarettir.’’

Çeşitli kitaplardan konuya bakış :

İmam Malik’in şöyle söylediği rivayet edilir :
الاستواء معلوم والكيف مجهول والإيمان به واجب والسؤال عنه بدعة
’’istiva malumdur (ayet ile sabittir.) şekli ise meçhuldur(bundan kasıt nedir belirsizdir.) istivaya inanmak vaciptir,onun hakkında soru sormak bidattır.’’ (Darimi,el Red alel cehmiyye,s.55-56 ;Alkani,Şerh-i usulu itikadu ehlissünnet,3,398,Rakam 664;Beyhaki,el Esma vel sıfat,2,150-151 ;Sabuni,İtikadu selef,s.17-19;Ebu Nuaym,6,325)
Tahavi : “O’nun Arş’a da, Arş’ın dışındaki varlıklara da ihtiyacı yoktur. O herşeyi kuşatandır ve herşeyin üstündedir. Bütün mahlukat ise böyle bir kuşatıcılıktan âcizdir.”
İmam Maturudi :’’Ehl-i edeb âyet-i celîledeki «istiva» kelimesine kasdetti mânâsını vermişlerdir ki halk etti mânasına olduğunu ifade ettiler. Bu da insanların fiilleri kasd ile olur, diye söylenilen şeyde yaratma fiilini temsil ile ifade ediliyor…’’(Kitabu Tevhid)
İmam Âzam Ebû Hanîfe, “El-Vasıyye” adlı kitabında şöyle diyor:
“Biz ikrar ederiz ki Allah Teâlâ ihtiyaç olmaksızın Arş üzerinde durmaktadır. O’nun istikrarı Arş üzerindedir. Arş’ı ve Arş’tan başka her şeyi koruyan da Allah Teâlâ’dır. Allah Teâlâ, başkasına muhtaç olsaydı yaratılmışlar gibi, bu âlemi yaratmaya ve idare etmeye kadir olamazdı. Allah eğer oturmaya ve bir yerde kararlaşmaya muhtaç olsaydı, o takdirde Arş’ı yaratmadan evvel nerede idi? Öyle ise Allah Teâlâ, oturmaktan ve karar kılmaktan münezzehtir.” (Fıkhul Ekber şerhi,Aliyyül Kari)

ورب العرش فوق العرش لكن بلا وصف التمكن واتصال
’’ Arşın Rabbi, arşın fevkindedir. Fakat yerleşmek(mekan tutmak) ve bitişmek vasfı olmaksızın.’’ Selef alimleri ayette tevil yapmayı uygun görmeyerek “istiva malum, keyfiyyet meçhul” demişlerdir. keyfiyyetinden sual etmek caiz değildir. Halef ulemasına göre ise “istiva’dan maksat “oturmak” değil, kastetmek, yönelmek, istila etmek ve hakimiyeti altına almak gibi manaları da vardır ve bu manaya tevil edilmelidir. Usul-u Fıkha göre islamın temel akidelerine ters düşmemek şartıyla açık olmayan ayetleri tevil yoluyla izah etmek mümkündür. Ancak bunu da ancak “müctehid” olanlar yapabilir. ’’Emali şerhi,Aliyyül Kari,s.9,mektebetü Mahmudiyye,Fatih-İstanbul
Konu ile ilgili daha geniş bilgi için Tahavi akidesi’ne bakabilirsiniz.
………………………………………………………………
Allah görünür mü ?

اِلٰى رَبِّهَا نَاظِرَةٌ
’’Rablerine bakarlar. ’’Kıyamet suresi 23. ayet

Allah Teâlâ’yı görmek, aklen caiz, naklen vaciptir.Allah teâlâ, görülür.Fakat bu görülme, bir mekânda, bir yönde, bir ışık yardımıyla değildir. Görenle Allah (c.c.) arasında bir mesafede bahis konusu değildir.
Yani, bu görünüşte yön, yer, mesafe, cephe, bahis konusu değildir.
Konuyla ilgili mezheplerin görüşleri :

1- Mûtezile’nin Görüşü : Dünya ve ahirette Allah’ı görmek mümkün değildir, ve Allah’ı kimse göremeyecektir.

2- Kerramîye Ve Müşebbihe’nin Görüşleri : Bunlar, ahirette Allah’ın, bir cihet ve mekânda, cisim olarak görüleceğini vehm ederler. Aslında bunlar, Allah’ın cismanî olduğuna inanırlar. Bu mezhepler, Peygamber Efendimizin haber vermiş olduğu sapık fırkalardan oldukları için, bunların Ehl-i Sünnete uymayan görüşleri kabul edilmez.

3- Ehl-i sünnetin Görüşü : Allah’ı görmenin mümkün olduğu hususunda ehl-i Sünnet âlimleri, iki çeşit delil getirirler :

1. Akli delil:
Biz, gözümüzü açıp baktığımızda, kendi zatı ile kaim olan boy, en gibi cevherleri; başkası ile kaim olan renk ve ışık gibi arazları görüyor ve birbirlerinden ayırt edebiliyoruz. Cevherlerde arazları görmemizi temin eden sebep, ikisinin de müştereken sahip oldukları «vücut» keyfiyetidir. Yani ikisini de, mevcut oldukları için görebiliyoruz. Eğer mevcut olmasalardı, görmemiz mümkün olmazdı.
Netice olarak, «vücut» yani «var olma» keyfiyetinde Allah (C.C.) da cevher ve araz müşterektir. Yani, Allah vardır. O halde, görmeyi mümkün kılan «vücut» sıfatı, Allah (C.C.) hakkında da tahakkuk etmiş olduğundan Allah’ı görmek mümkündür.

2. Nakli delil :
Bu meseledeki delil, Kur’an-ı Kerim’in şu ayet-i kerimesidir:
‘’(Musa a.s dedi ki) ‘Ey Rabbim, bana (zatını) göster de, seni göreyim’ Rabbi; ‘sen, beni elbette göremezsin fakat dağa bak; eğer yerinde durabilirse ondan sonra beni görebilirsin, dedi.’’ (El-A’raf: 143) Bu âyette, iki yönden, Allah’ı görmenin mümkün olduğu ispatlanmaktadır.

a — Musa (A.S.), Rabbinden, O’nu görmek istedi. Eğer, Allah’ı (c.c.) görmek imkânsız olsaydı, böyle bir istekte bulunmazdı. Zira, Hz. Musa’nın, imkânsız olduğunu bilerek, Allah’ı görmek istemesi muhaldir. Çünkü bu,mümkün olmayan bir şeyi istemek olur ki, bir peygamber için abestir.Eğer, Hz.Musa, Allah’ı görmenin imkânsızlığı bilmeyerek istemiş ise, cahillik olur ki, Allah (c.c.) hakkında caiz olan ve olmayan şeyleri bilmemek de peygamberliğe aykırı olur. O halde, Allah’ı görmek caizdir ki, Hz. Musa, Rabbini görmeyi istemiştir.

b — Allah (c.c),kendisinin görülmesini dağın yerinde durabilmesine bağlamıştır. Dağın yerinde kalabilmesi ise mümkündür.Mümküne bağlanan şey de mümkündür.O halde, Allah’ı görmek mümkündür.
«Allah’ı görme» meselesini, Ehl-i sünnet üç yönden incelemektedir:
1 — Allah’ı ahirette görmek,
2 — Allah’ı rüyada görmek,
3 — Allah’ı dünyada görmek

Ahirette Allah’ı Görmek

Ehl-i Sünnet, ahirette müminlerin Allah’ı (c.c.) karşılıktan, mekândan ve cismaniyetten münezzeh olarak göreceklerinde müttefiktirler.
Fatih’in hocası Hızır Bey, şöyle der:
«Mü’minlerin, baş gözleriyle, Allah’ı görmeleri vuku bulacaktır. Fakat, kör olanlar (kâfirler) O’nu göremezler.»
Yine bu meselede, Allame Ebu’l-Hasen Sira-ceddin Aliyyibni Osman da şunları kaydeder:
«Müminler, Allah’ı keyfiyetsiz, mahiyetini idrak etmeden ve misalsiz olarak görürler. Allah’ı görünce bütün cennet nimetlerini unuturlar. Siz, Mutezilenin bu husustaki batıl inancından sakının.»
Aliyyülkari,bu beyitleri şerh ederken ulemanın şu görüşlerini nakleder :
1. İbnü Ebî Semre der ki: «Allah’ı görme meselesinde bu ümmetle diğer ümmetlerin mü’minleri müsavidir.»
2. «Ahkâmü’l-Mercan» kitabı, İbnü Abdi’s-Selâm’ın «Kavaidü’s-Suğra» kitabından naklen şunları kaydeder: «Allah’ı görmek İnsanlara mahsustur. Melekler ve cinler, Allah’ı göremeyeceklerdir.»
3. Ebu’l-Haseni’l-Eş’arî, «İbâne» kitabında; «Melekler de ahirette Allah’ı görürler.» demektedir. Beyhakî,İbnü’l-Kayyim,Celâleddin Süyûtî de ayni görüşe sahiptirler.
Hatta Belkaynî, cinlerin müminlerinin de Allah’ı görecekleri kanaatindedir.
İmam Âzam Ebû Hanîfe ise, El-Fıkhu’1-Ekber kitabında; «Cennette müminler Rablerini baş gözleriyle görürler. Fakat aralarında mesafe, teşbih ve keyfiyet olmayacaktır.» demektedir

Ahirette Allah’ı Görmenin Naklî Delilleri

1- Kitaptan:
‘’Nice yüzler o gün ışılar parlar.Rablerine bakarlar.).’’(Kıyamet : 22-23)

2- Sünnetten:
Cerirü’bnü Abdillah (r.a.) dan rivayet edildiğine göre; Nebî (S.A.v.) bir gece, ayın ondördünde aya bakarak; «Muhakkak siz hepiniz, ahirette Rabbinizi şu ayı görüp de şüphe etmediğiniz gibi göreceksiniz.» buyurdular.(Buharî. 9/15; Müslim. 5/37; Ebû Davud.34/20;Tirmizi, 36/15; İbni Mace, Mukaddime.)>Bu «rü’yet» hadisini Hulefa-i Erbaa, Abdullah İbni Abbas, Abdullah İbni Mes’ud, Süheyb ve Enes gibi,ashabın büyüklerinden yirmi zat rivayet etmişlerdir.

3- İcmadan:
Muhalifler zuhur etmezden evvel, bütün ümmet; sahabe, tabiin, tebe’ut tabiin, hepsi ahirette Allah’ın görüleceği hususunda ittifak etmişlerdir. Bu husustaki âyet ve hadislere de zahirleri üzerine mana vermişlerdir. Onların bu ittifakı, icma delili olmuştur

Allah’ı (C.C.) Rüyada Görmek

Şerhü Mevâkıf, İmam Âmidî’den şunları naklediyor:
«Rüyada Allah’ı (c.c.) görmek caiz midir, değil midir, meselesinde; bir kısım âlimler, caizdir; bit kısmı da caiz değildir kanaatindedirler. Bu meselede doğru olan: rüyada Allah’ı görmeye mâni bir şey yoktur. Fakat bu görme, hakikî bir görüş değildir.» (Cürcanî, a.g.e., C. II, s. 368)
Saadeddin Taftazanî ise, Şerhü Akaid’de der ki:
«Rüyada Allah’ı (c.c.) görmek , selefin bir çoklarından hikâye edilmiştir. Rüyada Allah’ı görüş, bir çeşit müşahededir ki, kalp ile olur, göz ile değil.»
Bu (Ömer Nesefi’nin Akaid adlı) kitabına haşiye yazan Ramazan Efendi, Selefin bir kısmım şöyle anlatır:
«İmam Azam, Ebû Yezid, Hamzatü’l-Karî, Sahabenin büyüklerinden Hz. Ömer (R.A.), Rablerini rüyada gördüklerini nakletmişlerdir.»
Abdüllatif el-Harputî ise, «Tenkihu’l-Kelâm fi Akaidi ehlil islam» kitabında ulemanın bu husustaki görüşlerini şöyle açıklar:
Uykuda Allah’ı (C.C.) görmek meşalesinde Ehl-i Sünnet âlimleri arasında ihtilâf varsa da, «Rabbimi en güzel surette gördüm», «Rüyanın en hayırlısı, kulun Rabbimi görmesi, veya Peygamberini görmesi, yahut Müslüman olan ana – babasını görmesidir.» hadis-i şeriflerine; sahabe, tabiun ve din imamlarından nakledilenlere binaen ehl-i sünnet âlimlerinin büyüklerinden îmam Amdî, rüyada Allah’ın (C.C.) görülebileceğine hükmetmiştir.
İmam Âzam’m (R.A.), doksan dokuz kere, rüyasında Rabbini görüp, yüzüncü kere, «Ya Rabbi, kulların azaptan nasıl kurtulacak?» diye sorduğu hikâyesi meşhurdur.

İmam Ahmed b.Hanbel Rabbini rüyada görmüş, Rabbine yaklaşmanın yolunu sormuş, «Kur’an okumalı» olduğu cevabını almıştır.
Rüya tabircilerinin imamı Muhammed İbni Sırın de, «Rüyada Rabbini gören kimsenin rüyası, onun cennete gireceği şeklinde tabir olunur.» demiştir
Yine aynı hususta, fıkıh kitaplarından olan Bezzaziye’de şu açıklama vardır: Küyada Allah’ ı (c.c.) görmeyi, Rüknül-Islâm ve ekseri mutasavvıflar caiz görürler. Ekseri meşayih ile Semarkant ve Buhara’nın ekseri muhakkik (tahkikçi) âlimleri ise caiz görmezler. Hatta imam Mâtüridî, «Rüyada Allah’ı (C.C.) gördüğü iddiasında bulunan, puta tapandan daha şerlidir. Zira, rüyada görülenler hayal ve misallerdir. Allahü Teâİâ ise bunlardan münezzehtir.» der
Tarikatü Muhammediye şerhi «Berika»’ da büyük bilgin Hadimi, ihtilâfları beyan ettikten sonra, İmam Mâtürîdi’nin kavlini, bazı âlimlerin te’vil ettiğini yazmakta, aynı kitabın sarihi Recep Efendi ise, «Bu hususta susmak en güzeldir.» demektedir

Dünyada Allah’ı Görmek

Bu hususta Seyyid Şerif Cürcanî, İmam Âmidî’nin şu açıklamasını naklederler :
«Bizim devrimizdeki bütün imamlar, dünyada ve ahirette Allah’ın görülmesinin aklen caiz olduğunda müttefiktirler.Fakat, dünyada Allah’ın görülmesinin caiz olup olmamasında ihtilâf ettiler. Bir kısmı bunun caiz olacağı, bir kısmı da caiz olmayacağı Kanaatine vardılar.»
Kaynak : Ömer Nesefi, Akaid

Ek olarak diyebiliriz :
İmam RAbbani :’’Ehl-i sünnet âlimleri, sözbirliği ile ,Allahü teâlâ dünyada görülmez” (Mektubat, 283)
Şerhu sünne’de Beğavi , Müslim şerhi’nde Nevevi Allah’ı rüyada görmenin caiz olduğunu yazmıştır.

إِنَّكُمْ سَتَرَوْنَ رَبَّكُمْ كَمَا تَرَوْنَ هَذَا الْقَمَرَ
’’Siz rabbinizi şu ayı gördüğünüz gibi göreceksiniz…’’
Kaynak :
1.     Buhari,Sahih
2.     Müslim,Sahih
3.     İbn Mace,Sünen
4.     Beyhaki,Sünen-i kübra
5.     Taberani,Mucemu kebir

………………………………………………………………
Allah hakkında söylenen son derece sakıncalı birkaç söz :

“Seni elimden Allah bile kurtaramaz.”

Allah’ın ‘’her şeye gücünün yetmesi’’ sıfatının iptali anlamına gelir ki bu sıfatın varlığı,pek çok sayıda âyetle sabittir.bu durumda kişi âyetleri reddetmiş olur ki âyetleri reddetmek kişiyi dinden çıkartıcıdır.

“Burada Allah yok, Peygamber izinde.”

Allah,sıfatlarının tecellisi ile her yerdeyken zatıyla hiçbir yerdedir.Zatı kast edilerek söylenmişse sorun yok lakin ’’burada etkisi söz konusu olamaz’’ şeklinde bir mana kast edilmişse son derece mantıktan uzak bir cümle kurulmuş olunur çünkü Allah’ın etkisi insanlar üzerinde her an hissedilmektedir ve bu cümleyi kim nerede kurarsa kursun,bu cümleyi insan kurduğuna göre Allah’ın etkisinin kendisinde olamayacağını iddia etmiş olacaktır oysa , bu cümleyi kurarken Allah’ın yaratmasıyla beraberdir.Ehli sünnetin itikat mezheplerine göre kul kâsipken Allah da kulların fiillerini yaratır durumdadır ve bu her an için devam etmektedir. Bu durumda herhangi bir şeyi murât ederse Allah orada (sıfatlarının tecellisi olarak) var olur,bunu kim engelleyebilir?

“Allah Baba.”

Âyetlerde bildirildiği üzere Allah’ın oğlu yoktur.Ayrıca birinin oğlu olabilmesi için eşe ihtiyaç duyduğu da bilinen bir gerçektir ki Allah’ın eşinin olmayışı yine Allah’ın kitabında mevcut bir bilgidir.Herhangi bir âyetin reddi,kişiyi dinden çıkartır.

‘’Güzellik tanrıçası.’’

Tanrıça kelimesi ile dişi bir tanrı kast edilmiş olunursa bu durumda Allah’a bir eş isnat edilmiş olunur ki âyetlere ters bir inanış olması bakımından kişiyi dinden çıkarır.

“En büyük şu(herhangi) takım başka büyük yok.”

Bu cümleyi inanarak söyleyen kişi kesin olarak dinden çıkmış olacaktır çünkü en büyük olan sadece Allah’tır.Yukarıdaki cümleyi söyleyen kişi Allah’a en büyük olma konusunda ortak koşmuş yani şirk yapmış olur.

‘’Sana(örneğin sevgiliye) tapıyorum.’’

Allah’tan başkasına taptığını söyleyen Allah’ı ya rab olarak kabul etmemiş ya da Allah ile birlikte bir başkasını rab edinmiş olur ki her iki durumda da bu cümleyi inanarak kuran , dinden çıkmış olacaktır.

‘’İnşAllahla maşAllahla olmaz,kesin olacak bu iş.’’

Anlamındaki cümleler,kişinin bilgisizliğinden kaynaklanmaktadır.Allah dilemedikçe hiçbir şey vuku bulamayacağı gibi dilediğinde de,dilediği şeyin vukusunu engelleyecek her hangi bir şey yoktur.Dolayısıyla,bir işin oluşması, Allah’ın izniyledir.’’ Fakat o alemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince siz dileyemezsiniz!’’(Tekvir :29) ayeti varken,Allah’ın dilemesini boş ver,diyenler cahillikte ileri gidenlerdir.

[vc_row el_position=”last”] [vc_column] [vc_button title=”pdf olarak indirin” href=”/wp-content/Allah-Hakkında-Ne-Biliyoruz.pdf” color=”wpb_button” size=”btn-mini” icon=”wpb_document_pdf” target=”_blank” el_class=”extra” el_position=”first last”] [/vc_column] [/vc_row]
]]>
/allah-hakkinda-ne-biliyoruz/feed/ 1
Kadir Gecesi /kadir-gecesi-2/ /kadir-gecesi-2/#respond Tue, 14 Aug 2012 17:31:45 +0000 /?p=6768 Kadir gecesi hakkında ne biliyoruz ?

Kadir gecesi hakkında yazı için tıkla

]]>
/kadir-gecesi-2/feed/ 0
Kabir Azabı -Araştırma /kabir-azabi-arastirma/ /kabir-azabi-arastirma/#respond Sat, 04 Aug 2012 21:46:05 +0000 /?p=6743 Read More»]]>
  Bildiğimiz üzere , ölülerin gömüldüğü yere mezar,kabir ve makber denilmektedir.’’Kabir hayatı’’ ise ölümle başlayan ve tekrar diriltilmeye dek devam edecek olan hayatı ifade eder.Kabir hayatı yerine ’’Berzah alemi’’ ve ’Ruhlar alemi’’ de denilmektedir.

 

GirişBeyhaki’nin İsbat-ı Azabil Kabr adlı kitabından bire bir tercüme :’’ Ehli sünnet vel cemaat,insanın kabirde (hesap) sorulacağına , kabirde (kişinin dünyadaki haline göre) nimetlendirileceği veya azap edileceği konusunda ittifak halindedir.Muhakkak ki bu , ruh ve cesetle beraber (her ikisi üzerinde) vuku bulacaktır (farklı kitaplarda farklı görüşler var.) .Buna ulemadan çok küçük bir kısmı muhalefet etti…’’(Darul Furkan,tek cilt,1.Baskı,s.8,1983)Ayetler

فَوَقٰيهُ اللّٰهُ سَيِّپَاتِ مَا مَكَرُوا وَحَاقَ بِاٰلِ فِرْعَوْنَ سُوءُ الْعَذَابِ
اَلنَّارُ يُعْرَضُونَ عَلَيْهَا غُدُوًّا وَعَشِيًّا وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ اَدْخِلُوا اٰلَ فِرْعَوْنَ اَشَدَّ الْعَذَابِ

Allah, onu, onların hilelerinin kötülüklerinden korudu. Firavun ailesini, azâbın en kötüsü kuşattı.
(Öyle bir) ateş ki, onlar sabah akşam ona sunulurlar. Kıyametin kopacağı
günde de, “Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun” denilecektir. (Mumin suresi (Ğafir) 46. ayet)

İlgili ayette Firavun hanedanının sabah akşam ateşe sunulduğunu , kıyamet kopunca da daha şiddetli azap görecekleri anlamaktayız.Dikkat edilecek nokta , kıyametin kopacağı günden önce azap gördükleri ayet ile açıkça sabitti.Kıyametten önce Allah tarafından yapılan azaba ’’ Kabir ’’ azabı demekteyiz.Öyle ise kabir azabı ayet ile sabittir.Nitekim bu anlayışı İmam Kurtubi’nin El Camiu li Ahkamil Kur’an’ı başta olmak üzere pek çok tefsirde görmekteyiz.

وَمِمَّنْ حَوْلَكُمْ مِنَ الْاَعْرَابِ مُنَافِقُونَ وَمِنْ اَهْلِ الْمَدٖينَةِ مَرَدُوا عَلَى النِّفَاقِ لَا تَعْلَمُهُمْ نَحْنُ نَعْلَمُهُمْ سَنُعَذِّبُهُمْ مَرَّتَيْنِ ثُمَّ يُرَدُّونَ اِلٰى عَذَابٍ عَظٖيمٍ

Çevrenizdeki bedevîlerden birtakım münafıklar vardır. Medine halkından da münafıklıkta direnenler var ki sen onları bilmezsin. Biz onları biliriz. Onlara iki defa azap edeceğiz. Sonra da büyük bir azaba itileceklerdir. ( Tevbe suresi 101. ayet)

Ayette ’’ Onlara iki defa azap edeceğiz. Sonra da büyük bir azaba itileceklerdir. ’’ manasına gelen yer hakkında D.İ.B Kur’an Yolu Tefsiri : ’’ öldürülecekler; sonra da -asıl âhiret azabından evvel- kabir azabına çarptırılacaklardır.’’ demektedir. (Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an Yolu :3/78-79)

Ayrıca ; Hasan,Ferra ve Katade derler ki: İki azaptan kasıt dünya azabı ile kabir azabıdır.(Kurtubi,El camiu li ahkamil Kur’an,Tevbe süresi,Darül Fikr)

يَوْمَ لَا يُغْنٖى عَنْهُمْ كَيْدُهُمْ شَيْپًا وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ

وَاِنَّ لِلَّذٖينَ ظَلَمُوا عَذَابًا دُونَ ذٰلِكَ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ

O gün tuzakları kendilerine hiçbir fayda vermeyecektir ve kendilerine yardım da edilmeyecektir.Şüphesiz zulmedenlere bundan başka bir azap daha var. Fakat onların çoğu bilmezler.(Tur suresi 46 ve 47. ayet)

İbn Abbas, “Bu, kabir azabıdır.” der.( Muhammed Ali Sabuni, Safvetüt Tefasir, Ensar Neşriyat: 6/213)

يُثَبِّتُ اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا بِالْقَوْلِ الثَّابِتِ فِى الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَفِى الْاٰخِرَةِ

Allah, iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sabit bir sözle sağlamlaştırır… (İbrahim 27)
’’Bir görüşe göre ayette bildirilen dünya hayatından maksat, kabir hayatıdır; çünkü ölüler yeniden dirilinceye kadar dünyadadırlar. Ahiretten maksat ise hesap zamanıdır. Bir başka görüşe göreyse dünya hayatından maksat kişinin kabirde sorguya çekildiği andır; nitekim Hz. Peygamber de buna işaret buyurmuştur.’’(D.İ.B Kur’an Yolu Tefsiri,ilgili ayet. ; F.Razi,Mefatihul Ğayb,Darül Fikr,İlgili ayet)

Sahih Ve Hasen Hadisler

**İbn Recep el hanbeli ,Ehvalül Kubur ve ehvalu ehlih adlı kitabında kabir azabına dair varit olan hadislerin mütevatir olduğunu belirtir. (Daru kitabil Arabi,Beyrut,tek cilt,3.baskı,1994)

كَانَ يَدْعُو فِي الصَّلَاةِ اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ

Hz.Peygamber , Namazda ’’ Ey Allah’ım! Beni kabir azabından koru.’’ diye dua ederdi.
(Sahih,Buhari 2 kez; Sahih,Müslim 2 kez ;Sünen,Ebu davut 2 kez ; Tirmizi ; Sünen-i suğra,Nesai 4 kez ;Sünen,Darimi ;Müsned,A.B.Hanbel 5 kez ; Sahih,İbn Huzeyme ; Sahih,İbn Hibban ;Müstedrek ala sahihayn,Hakim Nisaburi 2 kez ;Müstahrec,Ebu Avane ;Sünen-i Kübra,Nesai 2 kez ; Musannef,Abdürrezzak 2 kez ; Şuabul iman , Beyhaki 2 kez ; Edebül Müfret , Buhari ; … Deavatül kebir,Beyhaki 3 kez ; El dua,Taberani 2 kez ;Siyeru alamu nubela,Zehebi ;Fazlu yevmi arafe,İbn Asakir ;Tehzibul Asar,Taberi 6 kez ; İsbatu azabil kabr ve sualil melekeyn,Beyhaki )

Şimdi düşünüyoruz , Hz.Peygamber var olmayan bir şeyden mi Allah’a sığındı ?Demek ki ’’kabir azabı yoktur.’’ diyenler çok büyük bir yanılgı içindedir.Hadis sahihtir. ( 1 )

مَنْ قَرَأَ تَبَارَكَ الَّذِي بِيَدِهِ الْمُلْكُ كُلَّ لَيْلَةٍ مَنَعَهُ اللَّهُ بِهَا مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ

Her kim her gece ’’Tebarekellezi…’’ okursa ,Allah o kişiye kabir azabını yasaklar. (Nesai ,Süneni Kübra(10475),Kütübül ilmiyye,6 cilt,Beyrut,1.baskı) -Elbani Sahih-i Terğib ve terhib’te hadisi hasen görmüştür. ( 2 )

القبر أول منازل الآخرة   فإن ينج منه فما بعده أيسرُ منه   وإن لم ينج منه فما بعده أشدُّ منه

“Kabir, ahiret duraklarının ilkidir. Bir kimse eğer o duraktan kurtulursa sonraki durakları daha kolay geçer. Kurtulamazsa, sonrakileri geçmek daha zor olacaktır.”
(Tirmizî, “Zühd”, 5; İbn Mace, “Zühd”, 32-İbn Mace’de inne ile başlar. ; A.B.Hanbel,Müsned ;Müstedrek ala sahihayn 😉 – Elbani , hadisi hasen görmüştür. ( 3 )

يُفْتَنُونَ فِي قُبُورِهِمْ إِلَّا الشَّهِيدَ

Şehit (ler) hariç , (insanların) tüm kabirdekiler hesaba çekilir. (Nesai,Sünen-i Suğra, 2053 ; Nesai,Sünen-i Kübra 2191) – Elbani hadisi sahih görmüştür. (4)

ثُمَّ أَمَرَهُمْ أَنْ يَتَعَوَّذُوا مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ

’’…Sonra (Hz.Peygamber) onlara kabir azabından sığınmalarını emretti.’’ (Buhari’de 2 kez ;İmam Malik’in Muvatta’sında 1 kez ;Aynı mana lafız farklı olmak üzere A.B.Hanbel’in Müsned’inde 1 kez ;Müstehrce,Ebu Avane ;Sünen-i kübra,Beyhaki… ;Marifetu sünen vel asar,Beyhaki ;Müsned-i muvatta,Cevheri ; Müsned,Rabia bin habib ;Musannef,Abdurrezzak ; Müşkilul Asar,Tahavi 2 kez ; Temhid,İbn abdil Ber…) Sahih hadis. (5)

مَرَّ رَسُولُ اللَّهِ عَلَى قَبْرَيْنِ، فَقَالَ أَمَا إِنَّهُمَا لَيُعَذَّبَانِ، وَمَا يُعَذَّبَانِ فِي كَبِيرٍ، أَمَّا أَحَدُهُمَا فَكَانَ يَمْشِي بِالنَّمِيمَةِ، وَأَمَّا الآخَرُ فَكَانَ لَا يَسْتَتِرُ مِنْ بَوْلِهِ

Allah’ın (c.celalüh) Rasülü (A.Selam) iki kabre uğradı ve :’’Şüphesiz ki o ikisi azap çekiyorlar. Çektikleri azap da büyük bir şey değildir (korunması zor olmayan bir şeydi.) Oysa o şey, büyük günahtı. Onlardan birisi, idrar sıçramasına karşı korunmazdı. Diğeri ise laf taşırdı…’’dedi.(Müslim,Beyhaki,Süneni sağır ;Beyhaki , süneni kübra ;İbn Ebi şeybe,Musannef ; Beyhaki,Şuabül iman 😉 Sahih hadis. (6)

اسْتَعِيذُوا بِاللَّهِ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ

Kabir azabından Allah’a sığının.
( Sünen-i Ebu Davut ; Müsned-i A.B.Hanbel 3 kez ; Sahih-i İbn hibban ;müsned-i Ebu yala ; Musannef-i İbn Ebi Şeybe 4 kez ; Mucemul kebir,Taberani… ; Şerhi usulu itikat eli sünnet vel cemaat,Al Kai ; İstab azabil kabri ve sualil melekeyn,Beyhaki 2 kez ;Şuabül iman,Beyhaki ;Tehzibul asar,Taberi ; Hilyetül evliya,Ebu neim ;Tarih,İbn Ebi Heyseme ;El zühd vel rakaik,İbn mübarek ;Edebül müfret,Buhari ; El dua,Taberani..)
Sahihtir. ( 7)

وَقَدْ وَجَبَتِ الشَّمْسُ، فَسَمِعَ صَوْتًا، فَقَالَ يَهُودُ تُعَذَّبُ فِي قُبُورِهَا

خَرَجَ حِينَ وَجَبَتِ الشَّمْسُ، فَقَالَ إِنَّ هَذِهِ أَصْوَاتُ يَهُودَ تُعَذَّبُ فِي قُبُورِهَا

“Güneş battıktan sonra Rasulullah (A.Selam) çıkmıştı, bir ses işitti: ’ Bu, kabirlerinde azap çeken Yahudilerin sesidir.’ buyurdular.” (Buhari, Cenaiz 4.102, Cenaiz 88, Müslim, Cennet 69;Nesai,Süneni suğra ; A.B.Hanbel,Müsned 2 kez )
Sahih hadis (8)

يَدْعُو اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ

’’ (Hz.Peygamber) ’Ey Allah’ım kabir azabından sana sığınırım.’ diye dua ederdi.’’
(Buhari 2 kez;Müslim 2 kez ; Camiu Tirmizi;Süneni Ebu Davut 2 kez ;Süneni suğra,Nesai 4 kez ; Sünen-i Darimi ; A.B.Hanbel,Müsned 5 kez;Sahih,İbn Huzeyme 2 kez ;Sahih,İbn Hibban;Müstahrec,Ebu Avane;Sünen-i Kübra,Nesai 5 kez ;Beyhaki, Süneni Kübra;Ebu davut Tayalasi,Müsned;Abdurrezzak,Musannef 2 kez ; Taberani,Mucemul evsad;Şuabül iman,Beyhaki 2 kez ;Tehzibul Asar,Taberi 6 kez ; Deavatül kebir,Beyhaki ; El dua,Taberani ; Mucemu şuyuhi el kebir,Zehebi )    Sahih hadis (9)

الْمُسْلِمُ إِذَا سُئِلَ فِي الْقَبْرِ يَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ

Kabirde Müslümana sorulduğu zaman,Allah (c.celalüh)’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed (A.Selam) ’ın onun rasülü olduğuna şahitlik eder.(Buhari , 4699 ;Benzer lafız ile Ebu Davut’un sünen’inde de geçer 4750 )   Sahih hadis (10)

Not :Buhari’de cenaiz bahsinde kabir azabı ile ilgili daha fazla sahih hadis vardır.

Zayıf Ve Uydurma Hadisler

Bu alanda bir hadis sunmakla yetineceğim;

إِنَّمَا الْقَبْرُ رَوْضَةٌ مِنْ رِيَاضِ الْجَنَّةِ أَوْ حُفْرَةٌ مِنْ حُفَرِ النَّارِ

Kabir cennet bahçelerinden bir bahçe, yahut Cehennem çukurlarından bir çukurdur.(Tirmizi,Kıyamet 26,2460 ;Mucemül evsad,Taberani )

İsnadı ( manası değil ! ) şiddetli zayıftır.Tirmizi,garip der,Aclunu,Şevkani ve Elbani ise isnadı zayıf der.Zaten garip hadisler çoğunlukla zayıftır. (11)

………………..

Hadisleri rivayet eden raviler hakkında bilgi – Rical İlmi

1-   Cerh-Tadil
a.     حكم بن نافع : Sikadır. (sağlam-güvenilir)   İbn Hİbban,Ebu hatim razi,İbn hacer,A.B.Hanbel
b.     شعيب بن دينار : Sika ve hadis hafızıdır. İbn Hİbban,Ebu hatim razi,İbn hacer,Nesai,Zehebi,A.B.Hanbel
c.     محمد بن شهاب الزهري : Sika,fakih,hadis hafızıdır. İbn Hİbban,Ebu hatim razi,İbn hacer,Nesai,Zehebi,A.B.Hanbel,Hakim,Suyuti,Ebu davut bu kişi için şöyle der : ’’Hadis yönünden insanların en güzelidir.’’
d.     عروة بن الزبير الأسدي : Sika ve meşhur fakihtir.Vakidi,İbn Hibban,İbn Hacer , Takrib adlı kitabında ’’ Sika ve meşhur fakihtir.’’ demiştir.
e.     عائشة بنت أبي بكر الصديق : Hz.Aişe , inceleme dışıdır.Suyuti :’’ Müminlerin annesidir.’’

2-   Cerh-Tadil
a.     عبيد الله بن عبد الكريم المخزومي : İmam,hafız,meşhur fakihtir.İbn hibban,Nesai,İbn hacer,Ebu bekir bin ebi şeybe’nin sözü yeterli olmalı :’’ Ben ondan daha iyi ezberci görmedim.’’
b.     محمد بن عبيد الله القرشي : Sikadır.İbn hibban,Darekutni,ibn hacer,Ebu hatim razi
c.     عبد العزيز بن سلمة بن دينار : Sikadır.İbn hibban,Nesai,ibn hacer,Yahya bin muin
d.     سهيل بن ذكوان : Sikadır.Ebu ahmet bin adiy el cürcani,ibn cevzi,ukyali,Ömer bin Şahin,Eyu yala,A.B.Hanbel,ibn abdil ber.
e.     عرفجة بن عبد الواحد : Makbul ravidir.ibn hacer Takrib’te makbul demiştir.
f.     عاصم بن بهدلة : Sadıktır,hasenül hadis.Ebu bekir bezzar :’’Hadis hafızı değildir,kimse onun hadisini yazmayı terk etmedi,meşhurdur.’’ A.B.Hanbel de bu kişi için iyi kimsedir,demiştir.Nesai’de hafız değildir lakin hadislerinin yazılmasında sakınca yoktur der.İbn hacer , kıraat konusunda huccettir der.
g.     زر بن حبيش الأسدي : Sikadır.İbn hibban,İbn Hacer,İbn Abdil ber,Vakidi
h.     عبد الله بن مسعود : Sahabidir.

3-   Cerh-Tadil
a.     يحيى بن معين : Sika,hafız,cerh-tadil imamı.Ebu davut : ’’ Rical alimidir.’’ A.B.Hanbel :’’Rical konusunda en alimimizdi.’’ Zehebi :’’ Cerh ve tadil imamıdır,sikadır,meşhur hafızdır.’’
b.     هشام بن يوسف : Sikadır.İbn hibban,Hakim,Ebu hatim razi,İbn Hacer
c.     عبد الله بن بحير بن ريسان : Hasendir.Zehebi : Münkerdir.Yahya bin muin : Sikadır.
d.     هانئ البربري : Hasendir.Zehebi,ibn hibban : sikadır.Nesai : Hadisi yazılır.İbn hacer : Sadıktır.
e.     عثمان بن عفان : Sahabidir. 3 . halifedir, cennetle müjdelenmiştir.

4-   Cerh-Tadil
a.     إبراهيم بن الحسن بن الهيثم : Sikadır.İbn hibban,Zehebi,İbn hacer
b.     حجاج بن محمد : Sikadır.İbn Hİbban,Nesai,İbn hacer
c.     الليث بن سعد الفهمي : Sika,fakih ve meşhur imamdır.Beyhaki sünen-i kübra’sında ’’ hafız ve imamdır.’’ demiştir.Ebu hatim razi,A.B.Hanbel,Nesai,yahya bin muin : Sikadır.
d.     معاوية بن صالح الحضرمي : Sadıktır,çeşitli evhamlar da vardır. Bezzar : Sikadır. Ebu hatim razi : Hadisi yazılır,hasendir fakat delil olarak kullanılamaz.Ebu zür’a razi : Sika ve muhaddistir.A.B.Hanbel : Sikadır.Nesai : Sikadır.Ahmet bin abdullah el Acli : Sikadır.Zehebi : Sadıktır.Vakidi : Sikadır,çok hadisi vardır.
e.     صفوان بن عمرو بن هرم : Sikadır.Ebu hatim razi,Nesai,İbn hacer,Zehebi
f.     راشد بن سعد : Sikadır. Ebu hatim razi,Nesai,İbn hacer,ahmet bin abdullah el acli,Zehebi

5-   Cerh-Tadil
a.     عبد الله بن مسلمة بن قعنب : Sikadır.İbn hibban , İbn Hacer,Yahya bin muin…
b.     مالك بن أنس الأصبحي : Maliki mezhebinin baş imamıdır,sikadır,fakihtir,abittir.Beyhaki : ’’Sikadır…’’
c.     يحيى بن سعيد الأنصاري : Sikadır.Ebu zür’a razi,ibn hibban,Ebu hatim razi…
d.     عمرة بنت عبد الرحمن الأنصارية : Sikadır.İbn hacer :Sikadır.Zehebi : ’’Tabiin fukahasının büyüklerindendir.’’
e.     عائشة بنت أبي بكر الصديق : Hz.Aişe.inceleme dışıdır.

6-   Cerh-Tadil
a.     عبد الله بن سعيد الكندي : Sikadır.Ebu yala,İbn hibban,İbn hacer
b.     محمد بن العلاء الهمداني : Sika ve hadis hafızıdır.İbn hibban,Nesai,ibn hacer,Zehebi.
c.     إسحاق بن راهويه المروزي : Sika,hafız ve hadis imamıdır.Ebu zür’a razi : ’’İshak’tan daha hıfza sahip ravi yoktur.’’İbn hibban : ’’Zamanının önde gelen fıkıh,ilim ve ezbercisidir.’’Nesai :’İmamlardan birisidir.Sikadır.’’
d.     وكيع بن الجراح الرؤاسي : Sika,hafız ve hadis imamıdır.Ebu hatim razi,Ebu davut,İbn hibban,ishak bin rahuye : ’’Ezberi yazılır.’’
e.     سليمان بن مهران الأعمش : Sika ve hafızdır.Ebu hatim razi :’’Sikadır ve hadisi delil olarak kullanılır.’’Ebu zür’a razi : ’’İmamdır.’’
f.     مجاهد بن جبر : Sikadır,tefsirde imamdır.Ebu zür’a razi,İbn hacer,Zehebi,Vakidi.İbn hibban :’’ Fahiktir,abittir.’’
g.     طاوس بن كيسان : Sikadır.Ebu zür’a razi,İbn hibban,Suyuti,İbn Hacer Takrib adlı kitabında :’’Sikadır,faziletli fakihtir.’’ der.
h.     عبد الله بن العباس القرشي : Sahabidir.

7-   Cerh-Tadil
a.     عثمان بن أبي شيبة العبسي: Sika,meşhur hafız.Beyhaki : Huccettir.İbn hacer : Sika ve hafızdır.yahya bin muin : Sikadır.
b.     جرير بن عبد الحميد الضبي : Sikadır.Hakim,Beyhaki,İbn hibban,Nesai.
c.     هناد بن السري التميمي : Sikadır.Nesai,İbn hibban,Zehebi.
d.     محمد بن خازم : Sikadır.Beyhaki,İbn hibban,Zehebi,Ebu Yala.
e.     سليمان بن مهران : Sika ve hafızdır.Ebu zür’a razi,İbn hibban,Ebu hatim razi,Nesai,İbn hacer
f.     المنهال بن عمرو الأسدي : Sikadır.İbn hibban,Nesai,Yahya bin muin
g.     زاذان الكندي : Sikadır.Ebu hafs ömer bin şahin,Zehebi,Vakidi,Hatip bağdadi
h.     البراء بن عازب الأنصاري : Sahabidir.

8-   Cerh-Tadil
a.     محمد بن المثنى العنزي : Sikadır.Zehebi.Yahya bin muin.
b.     يحيى بن سعيد القطان : Sika ve hadis hafızıdır.Beyhaki,Ebu hatim razi.
c.     شعبة بن الحجاج العتكي : Abit,sika,hadis hafızı.Tahavi, Müşkilül Asar adlı kitabında ’’ İmamdır,hafızdır,hucettir.’’ der.
d.     عون بن أبي جحيفة السوائي : Sikadır.Ebu hatim razi,İbn hibban,Nesai,Zehebi
e.     وهب بن وهب السوائي : Sahabidir.

9-   Cerh-Tadil
a.     مسلم بن إبراهيم : Sikadır.İbn hibban,Vakidi
b.     هشام بن سنبر : Sikadır.Beyhaki,İbn Hibban,Hakim,İsmail bin Ali
c.     يحيى بن صالح بن المتوكل : Sikadır fakat müdelles olduğu da söylenmiştir.Ebu Cafer Ukayli :’’Tedellüs ile zikrolunur.’’ Ebu hatim razi :’’ İmamdır.Sadece sikalığı duyulmuştur.’’Hakim de Müstedrek’te sika der.
d.     أبو سلمة بن عبد الرحمن الزهري : Sikadır.Ebu hatim razi,Zehebi,Yahya bin muin
e.     عبد الرحمن بن صخر : أبو هريرة : Ebu Hureyre.Sahabidir.

10-   Cerh-Tadil
a.     هشام بن عبد الملك : Sikadır.Zehebi : ’’ Hadis hafızıdır.’’
b.     شعبة بن الحجاج بن الورد : Sika ve hafızdır.Tahavi,Müşkilul Asar’da :’’ Hadis hafızı,huccet ve imamdır.’’ der.
c.     علقمة بن مرثد : Sikadır.İbn Hibban,Nesai,A.B.Hanbel.
d.     سعد بن عبيدة : Sikadır.İbn Hacer,Nesai,İbn hibban.
e.     البراء بن عازب الأنصاري : Sahabidir.

11-   Cerh-Tadil
a.     محمد بن أحمد القرشي : Hasendir.İbn Hacer sadık,demiştir.
b.     القاسم بن الحكم العرني : Hasendir.Ebu zür’a razi : Sadıktır.Ebu hatim razi :’’Hadisleri yazılır fakat o hadis delil olarak kullanılamaz.’’
c.     عبيد الله بن الوليد الوصافي : Metruktur.Ebu Ahmet Hakim :’’ Kavi değildir.’’Ebu Ahmet bin adi El cürcani:’’Zayftır.’’ İbn Asakir :’’ Tarih-i Dımaşk’ta :’’Şiddetli zayıftır.’’ demiştir.Ukayli :’’Hadislerine tabi olunmaz.’’Ebu hatim razi :’’ Zayıftır.’’ İbn Hİbban:’’Metruk,münker.’’Ebu davut sicistani :’’Hadiste bir şey değildir.’’ A.B.Hanbel :’’ Bilgi için hadisi yazılır,hadiste sağlam değildir.’’ Nesai :’’Sika değildir.’’ İbn hacer :’’Zayıftır.’’ Darekutni:’’Metruktur.’’ Zehebi :’’Zayıftır.’’
d.     عطية بن سعد العوفي : Zayıftır.Ukayli,Ebu hatim razi,Cürcani,İbn Hibban…
e.     أبو سعيد الخدري : Sahabidir.

 

[vc_row el_position=”last”] [vc_column] [vc_button title=”pdf olarak indirin” href=”/wp-content/Kabir-Azabı-belge.pdf” color=”wpb_button” size=”btn-mini” icon=”wpb_document_pdf” target=”_blank” el_class=”extra” el_position=”first last”] [/vc_column] [/vc_row]
]]>
/kabir-azabi-arastirma/feed/ 0
Sahabe Hakkında Sahih Naslar /sahabe-hakkinda-sahih-naslar/ /sahabe-hakkinda-sahih-naslar/#respond Thu, 02 Aug 2012 12:11:07 +0000 /?p=6739 Read More»]]>
Bu yazı ile sahabenin fazileti hakkında ayetler  ve sahih hadisler sunmak hedeflenmiştir.

Sahabenin faziletinden bahsetmek için ayetlerin var olduğunu , sahih ve hasen hadislerin var olduğunu , zayıf hadis kullanmaya mecbur olmadığımızı göstermek istedim.Sahabe hakkında ayetler,sahabe hakkında hadisler.

’’Sahabi – Sahabe’’ kelimeleri hakkında ;

Lügat olarak ; Sahabi arkadaş demektir.Sahabe , sahabi kelimesinin çoğuludur.Yani tek bir kişiden bahsederken   ’’ …. adlı sahabi ’’ demeliyiz .   ’’ ….. adlı sahabe ’’   demek hatalı olur.Bir de ’’ Sahabeler’’ tabiri vardır ki bu da anlatım bozukluğu olur.Sahabe kelimesi zaten çoğuldur.Çoğula ’’ ler-lar’’ çoğul eki ekleyip tekrar çoğaltmak anlatım bozukluğudur.Ashap kelimesi de aynı manayı ifade eden çoğul bir kelimedir.

Terim olarak ; Mümin olduğu halde Hz.Peygamber (A.Selam) karşılaşmış ( peygamber onu görmüş veya o peygamberi görmüş) ve İslam dini üzere ölmüş kişiye sahabi denir. (ibn Hacer askalani,El isabe fi temyizi sahabe,1.cilt , Camiatu ummul kura üniversite yayınları-Mekke,hicri 1417)

Sahih Naslara Giriş

Ayetler :

قُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ وَسَلامٌ عَلَى عِبَادِهِ الَّذِينَ اصْطَفَى

’’(Resulüm!) De ki: Hamd olsun Allah’a, selam olsun seçkin kıldığı kullarına. Allah mı daha hayırlı, yoksa O’na koştukları ortaklar mı?’’ (Neml,59)

İbn Abbas ve Süfyan’ın belirttiğine göre seçkin kullardan maksat sahabedir. (Kurtubi,Camiu li ahkamil Kur’an-Darul Fikr,Neml süresi)

الَّذِينَ آمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللَّهِ

’’Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.’’(Rad,28)

Süfyan , bu ayet ile ashabın kast edildiğini nakl etmiştir.(İsbehani,ruvatu an seid ibn mensur)

كِرَامٍ بَرَرَةٍ    بِاَيْدٖى سَفَرَةٍ

Kıymetli, sevgili, takva sahibi kâtiplerin elleriyle (yazılmıştır). (Abese :15-16)

Kast edilen sahabedir.(Dürrül mensur-Suyuti,8,418 ; Tefsiri İbn Kesir,4,472)

اَلَّذٖينَ اٰتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَتْلُونَهُ حَقَّ تِلَاوَتِهٖ اُولٰئِكَ يُؤْمِنُونَ بِهٖ

Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, onu gereği gibi okurlar. İşte bunlar ona inanırlar…’’ (Bakara , 121)

Katade , ’’ onu gereği gibi okurlar. ’’ burada kast edilenlerin sahabe olduğunu söyler. (Fethul Bari,Buhari Şerhi, İbn Hacer,13,508)

وَالسَّابِقُونَ الْاَوَّلُونَ مِنَ الْمُهَاجِرٖينَ وَالْاَنْصَارِ وَالَّذٖينَ اتَّبَعُوهُمْ بِاِحْسَانٍ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ وَاَعَدَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرٖى تَحْتَهَا الْاَنْهَارُ خَالِدٖينَ فٖيهَا اَبَدًا ذٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظٖيمُ

İslâm’ı ilk önce kabul eden muhâcirler ve ensar ile, iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş; onlar da O’ndan razı olmuşlardır. Allah, onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır. (Tevbe suresi 100. ayet)

-Ayette sahabenin kast edildiği son derece açıktır.

اَلَّذٖينَ اٰمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ بِاَمْوَالِهِمْ وَاَنْفُسِهِمْ اَعْظَمُ دَرَجَةً عِنْدَ اللّٰهِ وَاُولٰئِكَ هُمُ الْفَائِزُونَ

İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihat eden kimselerin mertebeleri, Allah katında daha üstündür. İşte onlar, başarıya erenlerin ta kendileridir. (Tevbe suresi 20. ayet)

-Ayette sahabenin kast edildiği son derece açıktır.

لٰكِنِ الرَّسُولُ وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا مَعَهُ جَاهَدُوا بِاَمْوَالِهِمْ وَاَنْفُسِهِمْ وَاُولٰئِكَ لَهُمُ الْخَيْرَاتُ وَاُولٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

Fakat peygamber ve beraberindeki mü’minler, mallarıyla, canlarıyla cihat ettiler. Bütün hayırlar işte bunlarındır. İşte bunlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. (Tevbe suresi 88. ayet)

-Ayette sahabenin kast edildiği son derece açıktır.

مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِ وَالَّذٖينَ مَعَهُ اَشِدَّاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاءُ بَيْنَهُمْ تَرٰیهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانًا سٖيمَاهُمْ فٖى وُجُوهِهِمْ مِنْ اَثَرِ السُّجُودِ ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِى التَّوْرٰيةِ وَمَثَلُهُمْ فِى الْاِنْجٖيلِ كَزَرْعٍ اَخْرَجَ شَطْپَهُ فَاٰزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوٰى عَلٰى سُوقِهٖ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغٖيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ وَعَدَ اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْرًا عَظٖيمًا

Muhammed (a.s), Allah’ın Resulüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde hâlinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan durumlarıdır: Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah, kendileri sebebiyle inkârcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vaat etmiştir. (Fetih suresi 29. ayet)

-Ayette sahabenin kast edildiği son derece açıktır.

لِلْفُقَرَاءِ الْمُهَاجِرٖينَ الَّذٖينَ اُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ وَاَمْوَالِهِمْ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانًا وَيَنْصُرُونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ اُولٰئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَ

Bu mallar özellikle, Allah’tan bir lütuf ve hoşnutluk ararken ve Allah’ın dinine ve peygamberine yardım ederken yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılan fakir muhacirlerindir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir. (Haşir suresi 8. ayet)

-Ayette sahabenin kast edildiği son derece açıktır.

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا تُوبُوا اِلَى اللّٰهِ تَوْبَةً نَصُوحًا عَسٰى رَبُّكُمْ اَنْ يُكَفِّرَ عَنْكُمْ سَيِّپَاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرٖى مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ يَوْمَ لَا يُخْزِى اللّٰهُ النَّبِىَّ وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا مَعَهُ نُورُهُمْ يَسْعٰى بَيْنَ اَيْدٖيهِمْ وَبِاَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا اَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَدٖيرٌ

Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. “Ey Rabbimiz! Nurumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter” derler. (Tahrim suresi 8. ayet)

-Ayette sahabenin kast edildiği son derece açıktır.

لَقَدْ رَضِىَ اللّٰهُ عَنِ الْمُؤْمِنٖينَ اِذْ يُبَايِعُونَكَ تَحْتَ الشَّجَرَةِ فَعَلِمَ مَا فٖى قُلُوبِهِمْ فَاَنْزَلَ السَّكٖينَةَ عَلَيْهِمْ وَاَثَابَهُمْ فَتْحًا قَرٖيبًا
Hakikaten Allah, (Hudeybiye’de) ağacın altında sana biat etmekte oldukları vakit, o müminlerden razı oldu. Böylece kalplerinde olan sadakati bildi de, üzerlerine manevî huzuru indirdi. Kendilerine de yakın bir zafer (Hayber’in fethini) verdi. (Fetih suresi 18. ayet)

-Ayette sahabenin kast edildiği son derece açıktır.

وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ وَالَّذٖينَ اٰوَوْا وَنَصَرُوا اُولٰئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرٖيمٌ

İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihat edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya; işte onlar gerçek Müminlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır. (Enfal suresi 74. ayet)

-Ayette sahabenin kast edildiği son derece açıktır.

يَا اَيُّهَا النَّبِىُّ حَسْبُكَ اللّٰهُ وَمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنٖينَ

Ey Peygamber! Sana ve sana tabi olan Müminlere Allah yeter.( Enfal suresi 64. ayet)

-Tabi olanlar ilk önce sahabedir.

وَاِنْ يُرٖيدُوا اَنْ يَخْدَعُوكَ فَاِنَّ حَسْبَكَ اللّٰهُ هُوَ الَّذٖى اَيَّدَكَ بِنَصْرِهٖ وَبِالْمُؤْمِنٖينَ

Onlar, seni aldatmak isterlerse, şüphesiz Allah sana yeter. O, seni yardımıyla ve Müminlerle destekledi.( Enfal suresi 62. ayet )

-Desteklediği ilk müminler sahabedir.

Daha pek çok ayet yazabilirdik lakin bu kadarı ile yetinmeyi tercih ettik.

Hadisler :

لَا تَسُبُّوا أَصْحَابِي، لَا تَسُبُّوا أَصْحَابِي، فَوَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ، لَوْ أَنَّ أَحَدَكُمْ أَنْفَقَ مِثْلَ أُحُدٍ ذَهَبًا مَا أَدْرَكَ مُدَّ أَحَدِهِمْ وَلَا نَصِيفَهُ

Ashabıma sövmeyin! Ashabıma sövmeyin! Nefsim yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, biriniz Uhut (dağı) kadar altın infak etse, onların bir ölçeğine veya onun yansına erişemez.
(Sahih-i Müslim(2540) / Buhari (3470) .Hadisin lafzı Müslim’e aittir.

Sahihlik : Hadis sahihtir. (1)

Hadisin şerhlerine baktığımızda ;

وَمَا لَكُمْ اَلَّا تُنْفِقُوا فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ وَلِلّٰهِ مٖيرَاثُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ لَا يَسْتَوٖى مِنْكُمْ مَنْ اَنْفَقَ مِنْ قَبْلِ الْفَتْحِ وَقَاتَلَ اُولٰئِكَ اَعْظَمُ دَرَجَةً مِنَ الَّذٖينَ اَنْفَقُوا مِنْ بَعْدُ وَقَاتَلُوا وَكُلًّا وَعَدَ اللّٰهُ الْحُسْنٰى وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبٖيرٌ

’’Size ne oluyor da, Allah yolunda harcama yapmıyorsunuz? Hâlbuki göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. İçinizden, fetihten (Mekke fethinden) önce harcayanlar ve savaşanlar, (diğerleri ile) bir değildir. Onların derecesi, sonradan harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah, hepsine de en güzel olanı (cenneti) vaat etmiştir. Allah, bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.’’( Hadid suresi 10. ayet) ayetini görmekteyiz.Onlar en gerekli anda infakta bulundular,Allah’ın dini yayılsın diye harcamada bulundular,güçleri oranınca Allah yolunda savaştılar,onların derecesine kimse ulaşamaz. (Müslim şerhi , Nevevi,16,93 ; Şerh sünen-i ibn mace,1,15 ; Tuhfetu’l-Ahvezi,10,246 )

خَيْرُ النَّاسِ قَرْنِي , ثُمَّ الَّذِينَ يَلُونَهُمْ ، ثُمَّ الَّذِينَ يَلُونَهُمْ ، ثُمَّ الَّذِينَ يَلُونَهُمْ , ثُمَّ يَأْتِي قَوْمٌ تَسْبِقُ أَيْمَانُهُمْ شَهَادَتَهُمْ وَشَهَادَتُهُمْ أَيْمَانَهُمْ

“İnsanların en hayırlısı benim asrım (’daki ashâbım) dır. Sonra onları takip edenler(tâbiun), sonra onları takip edenler(etbeu’t-tâbiin)dir. Daha sonra birtakım topluluklar gelir ki onlardan kiminin tanıklığı yeminin önüne geçer, kiminin de yemini tanıklığının önüne geçer.”
(Buhari, fezailu ashab:1 – Buhari’de benzer lafızlarla 3 kez geçer. ;Müslim , hadis no :2533 ; A.B.Hanbel,müsned benzer lafızlarla 7 kez geçer. ;Tirmizi’de benzer lafızlarla 3 kez geçer. ;Nesai’nin sünen-i kübra’sında benzer lafızlarla 4 kez geçer. ; Musannef,İbn ebi şeybe- benzer lafızlarla 4 kez geçer ; Emali,Cürcani ; El sünnet,Ebu Asım ; Mucemul evsad ,Taberani – benzer lafızlarla 3 kez geçer ; Sahih , İbn Hibban -benzer lafızlarla 4 kez geçer. ; Hilyetul evliya,Ebu neim … )

Sahihlik : Sahih hadis. (2)

النُّجُومُ أَمَنَةٌ لِلسَّمَاءِ فَإِذَا ذَهَبَتِ النُّجُومُ أَتَى السَّمَاءَ مَا تُوعَدُ وَأَنَا أَمَنَةٌ لأَصْحَابِي فَإِذَا ذَهَبْتُ أَتَى أَصْحَابِي مَا يُوعَدُونَ وَأَصْحَابِي أَمَنَةٌ لأُمَّتِي فَإِذَا ذَهَبَ أَصْحَابِي أَتَى أُمَّتِي مَا يُوعَدُونَ

Yıldızlar semanın emniyetidir. Yıldızlar gitti mi semaya vaat olunan gelir. Ben ashabım için bir emniyetim. Ben gittim mi, ashabıma vaat olunan gelir. Ashabım da ümmetim için bir emniyettir. Ashabım gitti mi üm¬metime vaat olunan şeyler gelir.
(Müslim , hadis no: 2531 ; A.B.Hanbel,Müsned ; Musannef,İbn Ebi şeybe ; Müsned , Ebu yala ; Sahih, ibn hibban )

Sahihlik : Sahih hadis. (3)

لَوْ كُنْتُ مُتَّخِذًا مِنْ أُمَّتِي خَلِيلًا لَاتَّخَذْتُ أَبَا بَكْرٍ وَلَكِنْ أَخِي وَصَاحِبِي

Ümmetimden biri¬ni dost edinecek ol¬saydım, hiç şüphesiz Ebû Bekr’i edinirdim. Fakat o benim din kar¬deşim ve sahibimdir. (Buhari,Müslim,A.B.Hanbel’de benzer bir hadis vardır. ; Mustahrec,Ebu avane ; Ebu Davut . )

Sahihlik : Sahih hadis. (4)

اللَّهُمَّ إِنَّ الْعَيْشَ عَيْشُ الآخِرَةِ، فَاغْفِرْ لِلأَنْصَارِ، وَالْمُهَاجِرَةِ

اللَّهُمَّ إِنَّ الْخَيْرَ خَيْرُ الْآخِرَهْ، فَاغْفِرْ لِلْأَنْصَارِ، وَالمُهَاجِرَهْ

اللَّهُمَّ لَا خَيْرَ إِلَّا خَيْرُ الْآخِرَهْ، فَاغْفِرْ لِلْأَنْصَارِ وَالْمُهَاجِرَهْ

’’Ey Allah’ım! Ahiret hayatından başka hayat-yaşam yoktur. Sen Ensar ve Muhaciri bağışla.’’

’’Ey Allah’ım! Hayır ancak ahirettedir. (ahiret hayatındadır.)Ensarı ve Muhaciri bağışla.’’

’’Ey Allah’ım! Ahiretten başka hiç bir hayır yoktur.Ensar ve Muhaciri bağışla.’’

( Buhari,Benzer lafızlarla 9 kez daha Buhari’de geçer. ;Müslim’de benzer lafızlarla 4 kez geçer. ; Tirmizi,Ebu davut,Nesai’nin Sünen-i Sağir’i , İbn Mace’nin Sünen’i ,A.B.Hanbel’in Müsned’inde benzer lafızlarla 16 kez geçer.İbn Hibban’ın Sahih’inde 3 kez,Ebu Avane’nin Müstahrece’inde 6 kez,Nesai’nin Sünen-i Kübra’sında 11 kez,Nesai’nin Süneni suğra’sında 1 kez,Beyhaki’nin Sünen-i kübra’sında 2 kez,Ebu davut Tayalasi’nin Müsned’inde 1 kez,Ebu Yala’nın Müsned’inde 6 kez , Musannef,ibn Ebi Şeybe 4 kez , Şuabul iman,Beyhaki 2 kez …   )

Sahihlik : Sahih hadis. (5)

لَا يُبْغِضُ الأَنْصَارَ رَجُلٌ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ

Ahiret gününe ve Allah’a inanan adam,Ensar’a buğz etmesin. (Müslim 2 kez , A.B.Hanbel 2 kez , Sahih,ibn Hibban,El ehadisül muhtar 3 kez , Nesai’nin sünen-i kübra’sında 2 kez , Ebu davut tayalasi, müsned ;Ebu Yala,Müsned ; Musannef,İbn Ebi Şeybe 2 kez ;Taberani,Mucemül kebir ; İbn Arabi,Mucem )

Sahihlik : Sahih hadis. (6)

لَا تَسُبُّوا خَالِدًا ، فَإِنَّهُ مِنْ سُيُوفِ اللَّهِ ، سَلَّهُ اللَّهُ عَلَى الْكُفَّارِ

Halit’e sövmeyin.O, Allah’ın kılıçlarından bir kılıçtır.Allah , onu kafirlere karşı korudu. (İbn Hacer, Metalibu Aliye, zebaih bahsi ,16.cilt s.310,19 cilt-Darul Asime-Riyad,1998)

Sahihlik : Sahih hadis. (7)

 

Hadislerin Ravileri Hakkında İnceleme ( cerh ve tadil)

1- Hadisin Ravilerinin cerh ve tadili hakkında bilgi :

a.     يحيى بن يحيى بن بكر بن عبد الرحمن : Sika ravidir (güvenilir-sağlam).Nesai,A.B.Hanbel , Ebu Zür’a el razi,İbn Hibban,İbn Hacer,Darekutni,Zehebi…Bu görüştedirler.

b.     عبد الله بن محمد بن إبراهيم بن عثمان بن خواستي : Hadis hafızıdır,sikadır.Lakabı İbn Ebi Şeybe’dir.Tasnifler sahibidir.Ebu hatim bin hibban el besti : Sikadır,hafızdır,zamanının en iyi hafızıdır.Ömer bin şahin : Sadıktır.Ebu zur’a el razi : Ben ondan daha iyi hafız görmedim.A.B.Hanebl,sadıktır.Nesai : sikadır.Ebu hatim el razi : sikadır.İbn hacer : sikadır,hafızdır.Hatip el bağdadi : hafızdır.Zehebi : Hafızların seyyididir.

c.     محمد بن العلاء بن كريب : Sikadır , hafızdır.Ebu talib nisaburi : Ben A.B.Hanbel’den sonra ondan daha iyi hafız görmedim.Ebu hatim el razi : sadıktır.İbn hibban : sikadır.Nisaburi : Onun hıfzda çok ileri olduğunu duydum.Nesai : sikadır.İbn hacer : hafızdır,sikadır.Zehebi : sikadır.

d.     محمد بن خازم : Sikadır.Beyhaki : Huccettir.ibn hibban : hafızdır.Ebu yala : sikadır.Nesai : Sikadır.İbn hacer : sikadır.Darekutni : Sikaların en üstünlerindendir.Zehebi : Hafızdır.

e.     سليمان بن مهران meşhur olan ismi الأعمش ’dir.Sikadır , hafızdır.Ebu hatim razi : sikadır,hadiste huccettir.İbn hibban : sikadır.Ebu zür’a razi : imamdır.Nesai : sikadır.Zehebi : hafızdır.İbn hacer : sikadır , hafızdır.

f.     ذكوان , أبو صالح السمان ismi ile meşhurdur : Sikadır: İbrahim harbi,ebu hatim el razi , ebu zür’a el razi,Ahmet b. abdullah el acli,İbn hacer,Buhari,Zehebi,Yahya bin muin

g.     عبد الرحمن بن صخر , lakabı : أبو هريرة Sahabidir : Sikalığı tartışmasızdır.İncelemeye tabi tutulamaz.

 

2- Hadisin Ravilerinin cerh ve tadili hakkında bilgi :

a.     محمد بن كثير : Sikadır.Ebu hatim el razi , ibn hibban,ebu avane,A.B.Hanbel,İbn hacer…

b.     سفيان الثوري : Sika,hafız,imam.Ebu hatim razi : Fakihtir,hafızdır.Hakim : hafız ve imamdır.Ebu neim isbehan : huccettir.A.B.Hanbel : hafızdır , imamdır.Nesai : sikadır.İbn hacer : sika,hafız,fakih,abit ve huccettir.Hatip el bağdadi : Müslümanların imamlarından bir imamdır.Darekutni: sikadır.

c.     منصور بن المعتمر السلمي : Sikadır.İbrahim bin musa el ferra ,Ebu hatim el razi,Ebu davut sicistani,ibn hibban,A.B.Hanbel,Vakidi…

d.     إبراهيم النخعي : Sikadır.İbn hibban,Ebu zür’a el razi , Ahmet bin abdullah el acli : Kufe ehlinin müftüsüydü.ibn hacer: sikadır.Zehebi : fakihtir.

e.     عبيدة بن عمرو : Sikadır.İbn hibban : sikadır.A.B.Abdullah el acli : sikadır.ibn hacer : fakihtir.Zehebi : fakihtir.Suyuti : Peygamberimizin ölümünden 2 yıl önce Müslüman oldu.Darimi : sikadır.Yahya bin muin : sikadır.

f.     ابن مسعود : Sahabidir.İncelemeye alınamaz.Medine’de vefat etmiştir.İbn Hacer Takrip’te :’’ Sahabenin önde gelenlerindendir,sahabe ulemasının en büyüklerindendir.’’ der.

 

3- Hadisin Ravilerinin cerh ve tadili hakkında bilgi :

a.     عبد الله بن محمد بن إبراهيم بن عثمان بن خواستي : Hadis hafızıdır,sikadır.Lakabı İbn Ebi Şeybe’dir.Tasnifler sahibidir.Ebu hatim bin hibban el besti : Sikadır,hafızdır,zamanının en iyi hafızıdır.Ömer bin şahin : Sadıktır.Ebu zur’a el razi : Ben ondan daha iyi hafız görmedim.A.B.Hanebl,sadıktır.Nesai : sikadır.Ebu hatim el razi : sikadır.İbn hacer : sikadır,hafızdır.Hatip el bağdadi : hafızdır.Zehebi : Hafızların seyyididir.

b.     إسحاق بن إبراهيم بن مخلد بن إبراهيم بن مطر : İbn Rahuye adı ile meşhurdur.Buhari’nin hocasıdır.Hadis,fıkıh ve tefsir alimidir.Sikadır.Ebu hatim el razi , İbn hibban,Nesai,ibn Hacer , Zehebi…

c.     عبد الله بن عمر بن محمد بن أبان بن صالح بن عمير : Sikadır.İbn hibban,A.B.Hanbel,Ebu hatim el razi , ibn hacer,Zehebi …

d.     حسين بن علي بن الوليد : Sikadır.İbn hibban,Hakim,İbn Şahin,A.B.Hanbel,İbn hacer,Yahya bin muin…

e.     مجمع بن يحيى الأنصاري : sikadır.Ebu hatim el razi,ibn hibban,Ebu davut,ibn hacer,zehebi,A.B.Hanbel,Yahya bin muin…

f.     سعيد بن أبي بردة الأشعري Meşhur olan ismi budur.Sikadır.Ebu hatim razi,ibn hibban,A.B.Hanbel,Nesai,A.B.Abdullah el acli,İbn hacer,Zehebi,Yahya bin muin.

g.     أبو بردة بن أبي موسى الأشعري Meşhur olan ismi budur.Sikadır.İbn hacer,Zehebi,İbn hibban,A.B.Abdullah el acli,Tirmizi,Vakidi…

h.     عبد الله بن قيس الأشعري : Sahabidir. İncelemeye alınamaz.

 

4- Hadisin Ravilerinin cerh ve tadili hakkında bilgi :

a.     مسلم بن إبراهيم : Sikadır.Ebu hatim el razi , ibn hibban,ibn hacer,A.B.Abdullah el acli,Vakidi…

b.     وهيب بن خالد بن عجلان : Sikadır. Ebu hatim el razi , ibn hibban,ibn hacer,A.B.Hanbel,Ebu davut,Zehebi : hafızdır.

c.     أيوب بن كيسان : Sikadır.Ebu Bekr Beyhaki ,Marifetu sünen vel asar’da : Hadis ilmi ehlindendir,sikadır.Sünen’i Kübra’da da huccet ve sikadır,demiştir.Ebu hatim razi ,ibn hibban,Hakim,A.B.Hanbel,Nesai,A.B.Abdullah el acli,ibn hacer,ibn abdil ber,darekutni,zehebi,Vakidi,Yahya bin muin…

d.     عكرمة : Sikadır.Ebu ahmet bin adi el cürcani : La be’se bih (hadisinin alınmasında sakınca yoktur.) , Ebu ismail ensari : Sadık adamdır , Ebu hatim el razi : sikadır , onun hadisi ile delil getirilir, ibn hibban : Kendi zamanındaki insanların ulemasındandır.A.B.Hanbel : Hadisi ile delil getirilir.Nesai , Sünen-i Kübra’sında sika demiş ve insanların en bilgililerindendir demiştir. İbn Rahuye (Buhari’nin hocalarından biri) : Hadisi ile delil getirilir , A.B.Abdullah el acli : Sikadır.Buhari : Onun hadisi ile delil getirilir.Tarih-i Kebir’inde bahsetmiştir.Vakidi , Tabakatul Kübra’sında bu raviden Muhammed b.ömer’den naklen ’’ Denizlerden bir denizdir.’’ sözünü rivayet etmiştir.

e.     عبد الله بن العباس القرشي : İbn Abbas adı ile meşhudur.Sahabidir.İbn hacer Takrib adlı kitabında ’’ Sahabidir,hicretten 30 sene önce doğmuştur ve Hz.Peygamber (a.s) ağzı ile ona dua etmiştir.Sahabenin fukahasındandır. ’’ demektedir.

 

5- Hadisin Ravilerinin cerh ve tadili hakkında bilgi :

a.     مسدد بن مسرهد الأسدي : Sika ve hafızdır.Ebu hatim el razi , ibn hibban,Ebu zür’a el razi,A.B.Hanbel,Nesai,A.B.Abdullah el acli,İbn hacer,Darekutni,Zehebi.

b.     عبد الوارث بن سعيد بن ذكوان : Sikadır. Ebu hatim el razi , ibn hibban,Ebu zür’a el razi,A.B.Hanbel,Ali b. Medine,Vakidi,İbn Nemir.

c.     يزيد بن حميد : Sikadır.Ebu ahmet Hakim : sikadır.Ebu abdullah Hakim : Sikadır. Ebu hatim el razi : Salihtir.İbn hibban : sikadır. A.B.Hanbel : Sikadır.Nesai : Sikadır.İbn hacer : sikadır.Zehebi : imamlardan birisidir,sikadır.Abittir.Vakidi : sikadır , pek çok hadis rivayet etmiştir.

d.     أنس بن مالك الأنصاري : Sahabidir.Basra’da vefat etmiştir.

 

6- Hadisin Ravilerinin cerh ve tadili hakkında bilgi :

a.     قتيبة بن سعيد الثقفي : Lakabı Küteybe’dir.Sikadır. Ebu hatim el razi : Salihtir.İbn hibban : sikadır.Zehebi,Yahya bin muin…

b.     يعقوب بن عبد الرحمن القاري : Sikadır.İbn hibban,A.B.Hanbel,Ebu abdullah hakim,ibn hacer,yahya bin muin.

c.     سهيل بن ذكوان : Sikadır.Ebu ahmet bin adiy el cürcani,ibn cevzi,ukyali,Ömer bin Şahin,Eyu yala,A.B.Hanbel,ibn abdil ber.

d.     ذكوان : Sikadır.İbrahim harbi, Ebu hatim el razi ,İbn hibban,ebu zur’a razi,A.B.Hanbel,ibn hacer,Buhari,Zehebi.

e.     عبد الرحمن بن صخر , lakabı : أبو هريرة Sahabidir : Sikalığı tartışmasızdır.İncelemeye tabi tutulamaz.

 

7- Hadisin Ravilerinin cerh ve tadili hakkında bilgi :

a.     أبو يعلى الموصلي : Sikadır.Beyhaki,Hakim,İbn hibban,Ebu yala,Darekutni,Suyuti,Zehebi…
b.     سريج بن يونس بن إبراهيم : Sikadır.Ebu hatim razi : Sadıktır.Ebu davut sicistani : sikadır.İbn hibban : Sikadır.A.B.Hanbel : Hadisleri yazılır,bunda bir çirkinlik yoktur.Nesai de A.B.Hanbel ile aynı görüştedir.İbn hacer : sika ve abittir.Zehabi : hafızdır.

c.     يحيى بن زكريا الهمداني : Sikadır.Ebu hatim razi , ibn hibban,A.B.Hanbel,Nesai,Zehebi.

d.     إسماعيل بن هرمز : Sikadır.Nesai, Ebu hatim razi,A.B.Hanbel,İbn Hibban,İbn hacer,Zehebi,Darekutni.

e.     قيس بن أبي حازم البجلي : Sikadır. Nesai, Ebu hatim razi,Ebu davut,A.B.Hanbel,İbn Hibban,İbn hacer,Zehebi.

 

[vc_row el_position=”last”] [vc_column] [vc_button title=”pdf olarak indirin” href=”/wp-content/Sahabe-Hakkında-Sahih-Naslar.pdf” color=”wpb_button” size=”btn-mini” icon=”wpb_document_pdf” target=”_blank” el_class=”extra” el_position=”first last”] [/vc_column] [/vc_row]
]]>
/sahabe-hakkinda-sahih-naslar/feed/ 0
Kur’an’ın İsimleri /kuranin-isimleri/ /kuranin-isimleri/#respond Wed, 13 Jun 2012 16:24:08 +0000 /?p=6480 İçerik :

A-Kuranı Kerimin Kendisinde Geçen Adları

B- Kuranı Kerimin Kendisinde Geçen Sıfatları

C- Kuranı Kerimin İnsana Etkide Bulunan Sıfatları

Dosyayı indir : Kuranın isimleri

….

أسماء القرآن في القرآن

]]>
/kuranin-isimleri/feed/ 0
Esmaül Hüsna-Allah’ın isimleri /esmaul-husna-allahin-isimleri/ /esmaul-husna-allahin-isimleri/#respond Fri, 25 May 2012 21:08:42 +0000 /?p=6353 Read More»]]> Çoğu kişinin zannettiği üzere Allah’ın sadece 99 tane mi ismi var ?Yoksa bu bilgi yanlış mı ?Bu konudaki deliller nelerdir ? Bu konudaki görüşler nelerdir ? Bu konuda hangi kaynaklara bakabiliriz ?

Yazının tamamı 14 sayfadır.Yazının  tamamına sahip olmak için aşağıda yer alan ” esmaul husna” yazısına tıklayınız.

esmaul-husna

 

özet :

 

Konu ile ilgili delillerden bazıları Ayet :

وَلِلّٰهِ الْاَسْمَاءُ الْحُسْنٰى          (A’RAF suresi 180. ayet) (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Hadis :
لله عز وجل تسعة وتسع نٌ اسما مائة غ رٌ واحد من أحصاها دخل الجنة – مسند أحمد بن حنبل
لله تسعة وتسع نٌ اسما من أحصاها دخل الجنة – أحمد بن محمد بن منصور العال البوشنجً
لله عز وجل تسعة وتسعون اسما مائة إلا واحدا من أحصاها كلها دخل الجنة – مسند أحمد بن حنبل
لله تسعة وتسعون اسما مائة إلا واحدا من أحصاها دخل الجنة وتر حٌب الوتر – أحمد بن حنبل
لله تسعة وتسع نٌ اسما مائة غ رٌ واحد من أحصاها دخل الجنة وتر حٌب الوتر

………….

Cenab-ı Hakk’ın isimlerinin tamamı kesin olarak bilinmemektedir. Bazı âlimler Esmâ-i Hüsnânın bin kadar olduğunu beyan ederler. (bk. İbn Kesir, Alusî, Araf, /180. ayetin tefsiri). Nitekim, Peygamberimiz (a.s.m.) Cevşenü’l Kebîr isimli hususî duasında Rabbine bin bir isim ve sıfatla niyaz etmektedir. Allah’ın dört bin isminin olduğunu söyleyen alimler olduğu gibi (bk. Alusî, a.g.e). Allah’ın beş bin kadar isminin olduğunu söyleyenler de vardır. (bk. İbn Kesir, Fatiha’nın tefsiri) Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) : “Huu”, ilm-i nahiv’e zamir, ilm-i tasavvufa göre isimdir. Hiçbir isim yoktur ki âhiri ‘vâv’, mâkabli mazmum (sonu vâv harfi ve öncesi de ötüre) olsun. Ancak ‘Huu’ ism-i şerifi müstesnadır. O da Hazret-i Mevlâ’ya mahsus bir isimdir…

………..

‘ Allah, Rahmân (esirgeyen), Rahîm (bağışlayan), Melik (buyrukları tutulan),Kuddûs (noksanlıklardan arınmış), Selâm (yaratıklarını selâmette kılan),Mü’min (inananları güvenlikte kılan), Müheymin (hükmü altına alan), Azîz(ulu, galip), Cebbâr (dilediğini zorla yaptırma gücüne sahip olan), Mütekebbir(yegâne büyük), Hâlik (yaratıcı), Bârî (eksiksiz yaratan), Musavvir (her şeyeşekil veren), Gaffâr (günahları örtücü, mağfireti bol), Kahhâr (isyankârlarıkahreden), Vehhâb (karşılıksız veren), Rezzâk (rızıklandıran), Fettâh (hayır

 

kapılarını açan), Alîm (her şeyi bilen), Kabız (ruhları kabzeden, can alan), Bâsıt(rızkı genişleten, ömürleri uzatan), Hâfıd (kâfirleri alçaltan), Râfi‘ (müminleriyükselten), Muiz (yücelten, aziz kılan), Müzil (değersiz kılan), Semî‘ (işiten),Basîr (gören), Hakem (hükmedici, iyiyi kötüden ayırt edici), Adl (adaletli), Latîf

 

(kullarına lutfeden), Habîr (her şeyden haberdar), Halîm (yumuşaklık sahibi), Azîm (azametli olan), Gafûr (çok affedici), Şekûr (az amele bile çok sevapveren), Alî (yüce, yüceltici), Kebîr (büyük), Hafîz (koruyucu), Muhît (kuşatan),Rezzâk (rızıklarını yaratıcı), Hasîb (hesaba çeken), Celîl (yücelik sıfatlarıbulunan), Kerîm (çok cömert), Rakýb (gözeten), Mücîb (duaları kabul eden),Vâsi‘ (ilmi ve rahmeti geniş), Hakîm (hikmet sahibi), Vedûd (müminleri seven),Mecîd (şerefi yüksek), Bâis (öldükten sonra dirilten ve peygamber gönderen),Şehîd (her şeye şahit olan), Hak (hakkın kendisi), Vekîl (kulların işlerini yerinegetiren), Kavî (güçlü, kuvvetli), Metîn (güçlü, kudretli), Velî (müminlere dost veyardımcı), Hamîd (övgüye lâyık), Muhsî (her şeyi sayan, bilen), Mübdî (herşeyi yokluktan çıkaran), Muîd (öldürüp yeniden dirilten), Muhyî (hayat veren,

 

dirilten), Mümît (öldüren), Hay (diri), Kayyûm (her şeyi ayakta tutan), Vâcid (istediğini istediği anda bulan), Mâcid (şanı yüce ve keremi çok), Vâhid (bir), Samed (muhtaç olmayan), Kadir (kudret sahibi), Muktedir (her şeye gücü yeten), Mukaddim (istediğini öne alan), Muahhir (geri bırakan), Evvel

(başlangıcı olmayan), Âhir (sonu olmayan), Zâhir (varlığı açık olan), Bâtın (zâtve mahiyeti gizli olan), Vâlî (sahip), Müteâlî (noksanlıklardan yüce), Ber (iyiliğiçok), Tevvâb (tövbeleri kabul edici), Müntakim (âsilerden intikam alan),

Afüv(affedici), Raûf (şefkati çok), Mâlikü’l-mülk (mülkün gerçek sahibi), Zü’l-

celâli

 

 

ve’l-ikrâm (ululuk ve ikram sahibi), Muksit (adaletli), Câmi‘ (birbirine zıt şeyleribir araya getirebilen), Ganî (zengin, kimseye muhtaç olmayan), Muğnî(dilediğini muhtaç olmaktan kurtaran), Mâni‘ (istediği şeylere engel olan), Zâr(dilediğini zarara sokan), Nâfi‘ (dilediğine fayda veren), Nûr

 

(aydınlatan), Hâdî(hidayete erdiren), Bedî‘ (çok güzel yaratan), Bâký (varlığı sürekli olan), Vâris(mülkün gerçek sahibi), Reşîd (yol gösterici), Sabûr (çok

sabırlı)

]]>
/esmaul-husna-allahin-isimleri/feed/ 0